Dama-Tavla-Satranç hakkında her insanın kendine has bilgi brikimi olduğu gerçeğinden yola çıktığımızda bu oyunlar hakkındaki bilgi ve ilişkimizin sosyal çevremiz ile çok alakalı olduğunu söyleyebiliriz…
Anadolu coğrafyasında bu oyunların yoğun olarak oynanan bölgeler olduğu Anadolu insanının Dama ve Tavla oyunlarına daha fazla ilgisi olsa da Satranç oyununa da yabancı değildir…
Üç oyunun oyun araçlarındaki benzerlikler gibi oynanma şekillerinde de benzerlikler hepimizin bildiği şeylerdir…
Uzun zamandır bireyden aileye, aileden topluma insan hayatının şekillenmesi sürecini izlerken aklımın bir köşesinde bu oyunların ortak olan sistematikleri kıpırdanır durur…
Zaman zaman kendimin ailemin ve yakın çevremin davranışlarımızı, kararlarımızı, tepkilerimizi vs bu oyunların sistematikleri üzerinden değerlendirmeye çalışırım.
Bu üç oyunda da oyun bittiğinde bütün taşlar aynı kutuya konur.
Hiç düşünürmüsünüz bilmem, belki de bu tür absürtlükler nevi şahsıma münhasır bir düşünce tarzıdır ve ben sık sık düşünürüm…
Oyun bittiğinde ayni kutuya giren oyun taşlarından taşların hareketine karar veren oyunculara ve oyuncuların arkasındaki sisteme ve o sistemin sahibi güce kadar olan sıralamada benim yerim neresi ve hangi oyunun oyun kurucusu, oyuncusu ayni kutuya konulan taşlardan birisiyim diye…
Oyunları-Oyuncuları-Oyun Kurucuları düşünmeye başladığımızda fizik ve metafizik iç içe giriyor tıpkı oyunların ortaya çıkışının fizik ve metafizik boyutunun iç içe girdiği gibi…
Eğer bu yazıyı okuma zahmetine girerseniz benim gibi sizde düşünün bakalım;
Oyun bittiğinde ayni kutuya giren oyun taşlarından taşların hareketine karar veren oyunculara ve oyuncuların arkasındaki sisteme ve o sistemin sahibi güce kadar olan sıralamada benim yerim neresi ve hangi oyunun oyun kurucusu, oyuncusu ayni kutuya konulan taşlardan birisiyim diye…
Düşünün bakalım yolun sonu nereye çıkacak…