Gabon'un Franceville şehrinde araştırma yapan bilim insanları, yeni araştırmalarının sonuçlarını yayınladı.
Yapılan araştırmalarda,kayalarda 2,1 milyar yıl öncesine ait olası canlı yaşamının çevresel koşullarını gösteren kanıtlar keşfedildi.
Öte yandan bilim insanları, bu olası canlı organizmalara dair bulguların, bir iç denizle sınırlı kaldığını, küresel olarak yayılmadığını ve yok olduğunu belirtti.
Bu da Dünya'daki yaşamın bilinenden yaklaşık 1,5 milyar yıl önce başlamış olabileceğini gösteriyor.
Bilim insanlarının yaşamın daha önce başlamış olabileceğine dair teorisinin aksine, Dünya'da yaşamın 635 milyon yıl önce başladığı konusunda yaygın kanaat var.
Cardiff Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ernest Chi Fru liderliğindeki uluslararası bilim insanları ekibi, Franceville'de 10 yıl önce bulunan ve fosil olup olmadığı halen tartışılan, "Franceville biyotası" adı verilen oluşumların etrafındaki kayaların, oksijen ve fosfor gibi yaşamı destekleyebilecek besinleri içerip içermediğini inceledi.
Çalışmanın, Dünya'da yaşamı başlatan süreçlerle ilgili fikirlerin kanıtlanmasına yardımcı olacağını belirten Chi Fru, şu ifadeleri kullandı:
Biz diyoruz ki bakın burada fosiller var, oksijen var, bu ilk karmaşık canlı organizmaların ortaya çıkmasını tetikledi. 635 milyon yıl önce Kambriyen Dönemi'ndeki sürecin aynısını görüyoruz.
Araştırmada, iki kıta levhasının su altında çarpışması sonucu oluşan volkanik aktivitelerin "besin açısından zengin, sığ bir iç deniz" oluşturduğu, bunun da oksijen ve fosfor seviyelerini artırdığı kaydedildi.
Fotosentez ile oksijen artmış olabilir
Dr. Chi Fru, bu korunaklı ortamın fotosentezin oluşumunu sağlayarak oksijen artışına imkan verdiğini, oksijen bolluğunun da söz konusu döneme ait fosillerde görülen, basit yaşam formlarında gözlemlenen büyümeyi sağlayacak enerjiyi meydana getirmiş olabileceğini kaydetti.
Araştırmacı, teorilerinin doğru çıkması halinde bu yaşam formlarının sporlarla üreyen, beyin içermeyen, tek hücreli bir organizma olan cıvık mantara benziyor olabileceğini söyledi.
Öte yandan bazı bilim insanları bu görüşlere katılmıyor ve ilave kanıtların gerekli olduğunu vurguluyor.