Depresyondan muzdarip kişilerin beynindeki bir ağın, sağlıklı kişilerden neredeyse iki kat geniş olduğu tespit edildi.
Yaygın bir ruh sağlığı sorunu olan depresyonun semptomları zaman içinde belirip kaybolabiliyor.
Bu rahatsızlığın gizemini çözmeye çalışan bilim insanları genellikle beynin belirli bir zamandaki görüntüsünü inceliyor.
ABD'deki Weill Cornell Tıp Fakültesi'nden Dr. Charles Lynch ve ekip arkadaşları, semptomların zaman içindeki değişimini gözlemlemek adına daha kapsamlı bir çalışma yürüttü.
Majör depresyon tanısı alan 141 kişi ve sağlıklı 37 kişinin beyni, gelişmiş taramalarla incelendi.
Önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (4 Eylül) yayımlanan çalışmada, beyinde ödül ve tehditlere yönelik dikkati kontrol eden ağın, depresyon hastalarında çok daha büyük olduğu ortaya çıktı.
Sözkonusu ağ, farklı olayların önemini belirlemede rol oynadığından boyutundaki değişim, dikkatin çevredeki olumsuzluklara odaklanmasına neden olabilir. Dr. Lynch şu ifadeleri kullanıyor:
Beyin yüzeyinde, sağlıklı kontrol grubunda genellikle görünenden daha fazla yer kaplıyor.
Bu bölgenin depresyon hastalarında ortalama iki kat daha geniş bir alana yayılması, aynı zamanda beynin diğer bölgelerine daha az alan kalmasına yol açıyor.
Ekip daha sonra, depresyon hastası 299 ve sağlıklı 932 kişinin önceden çekilen beyin taramalarını da inceledi. Bulgular, ağın zamana, ruh haline veya transkraniyal manyetik stimülasyon tedavisine bağlı olarak değişmediğine işaret ediyor.
Araştırmacılar ayrıca 57 çocuğun da beyin taramasını analiz etti. Ergenlik döneminde depresyona giren bu kişilerin beynindeki ağ, semptomlar ortaya çıkmadan yıllar önce genişlemişti.
Bu nedenle beyindeki ağın genişlemesi, depresyonun sonucundan ziyade, sebeplerinden biri olabilir.
Dr. Lynch ve çalışmanın bir diğer yazarı Dr. Conor Liston, sonraki yıllarda depresyona giren sağlıklı çocukların beyninde görülen farklılığı şöyle yorumluyor:
Ağ gelişimini genetik faktörlerin şekillendirdiği fikriyle uyuşuyor.
Fakat araştırmacılar yine de bazı çevresel faktörlerin beyindeki bu ağın genişlemesine yol açtığı ihtimalini tamamen elemiyor.
Bilim insanları ayrıca bu farklılığın depresyonla ilişkisinin, ağın daha geniş yer kaplamasından mı yoksa diğer bölgelere daha az yer kalmasından mı kaynaklandığını henüz bilmiyor.
Bu soruları cevaplamak için daha fazla araştırma yapmayı planlıyorlar.
Bulgular, bazı kişilerin daha yüksek depresyon riski altında olup olmadığının anlaşılması ve kişiye yönelik tedaviler geliştirilmesi açısından umut vaat ediyor.
Oxford Üniversitesi'nden, yeni çalışmada yer almayan Dr. Miriam Klein-Flügge, beyindeki bu ağın büyüklüğünün depresyon riskiyle ilişkisini açığa çıkarmak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu belirterek ekliyor:
Fakat bu, hastalara daha çabuk ve bireysel ihtiyaçlarına yönelik müdahaleler sunma yolunda atılmış faydalı bir adım.