Bu, Ronald Reagan'ın zafer kazandığı 1980 başkanlık kampanyasındaki "Dört yıl öncesine göre bugün daha iyi durumda mısınız?" sorusundan alıntıydı.
Bu mesaj şaşırtıcı değil. Trump'ın ekonomiye odaklanması, bariz bir strateji gibi görünüyor.
Anketler sürekli olarak bunun ABD seçmeninin en çok önemsediği konu olduğunu gösteriyor. The Economist ve YouGov tarafından yakın zamanda yapılan bir ankete göre, seçmenlerin en büyük endişelerini "enflasyon/fiyatlar" ve "iş ve ekonomi" oluşturuyor.
Daha da önemlisi, anketler ayrıca seçmenlerin mevcut durumdan mutsuz olduğunu gösteriyor.
Bu, iktidarda olmayan bir başkan adayı için mükemmel bir durum.
Ancak Demokrat aday olarak Joe Biden'ın yerini Kamala Harris'in almasıyla değişen seçimde Trump, ekonomiye ilişkin basit mesajını iletmekte zorlanıyor gibi görünüyor.
Cumhuriyetçi Ulusal Kongresi'nde yenilmez bir görüntüyle sahneye çıkmasının üzerinden bir aydan az zaman geçti. Bir suikast girişiminden kurtulmuş ve kamuoyu yoklamalarında yüksek bir puan almıştı.
Şimdi ise o liderliği kaybetmiş gibi görünüyor.
Bu arada, muhalefet köşesinde Harris, karşı koymakta zorlandığı bir heyecan ve coşku dalgasıyla ilerliyor.
Bu coşkuyu engellemenin en kolay yolu, seçmenlere yüksek fiyatlardan ne kadar mutsuz olduklarını hatırlatmak ve Başkan Biden'ın yanında olduğu süre boyunca yaşam maliyetini artıran enflasyondan Harris'i sorumlu tutmak.
Halk enflasyon oranını değil fiyatları önemsiyor
Trump'ın bu mesajı istediği gibi iletememesinin nedenlerinden biri, Harris'in kampanyasının tam ortasına, hayat pahalılığını düşürmeye yönelik önerilerini koyması.
Cuma günü North Carolina'da yaptığı bir konuşmada Harris, çocuk vergi kredilerini genişletmeyi, insanların ilk evlerini satın almalarına yardımcı olmayı ve daha uygun fiyatlı konut inşa etmeyi teşvik etmeyi vadetti.
Ayrıca, yüksek gıda fiyatlarına dair de planları olduğunu söyledi.
"Ekonomimiz her ölçüye göre dünyanın en güçlüsü. Birçok Amerikalı günlük yaşamlarında henüz bu ilerlemeyi hissetmiyor" dedi.
Joe Biden ve Kamala Harris döneminde, güçlü bir büyüme, rekor düzeyde iş yaratma gerçekleşti. Bu hafta enflasyon oranı Biden'ın başkanlığı sırasında ilk kez yüzde 3'ün altına düştü.
Ancak fiyatlar hala yüksek olduğu için seçmenler bu iyileşmeyi hissetmiyor. Seçmenler enflasyon oranını değil, fiyat seviyesini önemsiyorlar.
Başkan Biden'ın Ekonomi Danışmanları Konseyi başkanı Jared Bernstein, Temmuz ayında merkez bankası başkanı enflasyonun hedefe dönmesini isterken alışveriş yapan bir kişinin eski fiyatları geri istediğini söylemişti.
'Saatlik çalışıyorum, Amerikan rüyası artık daha zor'
Peki bu, Harris kampanyasına zarar verecek mi?
Maryland'de öğle yemeği sırasında seçmenlere sorduğum soru buydu.
Yakındaki bir marinada çalışan Jeff Tester, yüksek fiyatların kendisine gerçekten zarar verdiğini söyledi.
"Saatlik maaş alıyorum. Her gün işe gitmek için kalkıyorum. Amerikan rüyasını elde etmek için bunu yapmanız gerektiğini düşünüyorum, ama biliyorum ki bu daha da zorlaştı."
Ve sorumlu olarak kimi gördüğü konusunda çok net. "Demokratları suçluyorum. Politikalarının çalışanlara zarar verdiğine inanıyorum" dedi.
Tanıştığım her restoran, büfe enflasyondan şikayet etti, ancak herkes Biden'ı veya Harris'i sorumlu tutmadı.
Emekli bir tekne satıcısı olan Dan Nardo, pandeminin, petrol fiyatlarının, yabancı ülkelerdeki savaşların ve tedarik zinciri sorunlarının tamamen ABD başkanıyla ilgili olmadığına inandığını söyledi.
Emekli bir avukat olan arkadaşı Randy Turk, kim kazanırsa kazansın yeni bir yönetimin enflasyonu azaltmak için benzer bir yol izleyeceğine inandığını söyledi:
"Başka bir başkanın gerçekten çok büyük bir fark yaratabileceğini sanmıyorum".
New York Times'ın anket editörü Ruth Igielnik, son verilere göre "seçmenlerin ekonomi hakkındaki olumsuz duygularının büyük ölçüde Joe Biden'a bağlandığını" söyledi. Trump'ın ekonomi konusunda hala favori olduğunu, ancak bir zamanlar Biden'a karşı 18 puanlık bir üstünlüğe sahipken, şimdi Harris'e sadece yaklaşık 8 puan önde olduğunu açıkladı.
Demokrat Jim Carville, Bill Clinton'ın başkanlık kampanyasında çalışırken "Ekonomi, aptal" sloganını 1992'de ortaya attı. Bu, o zamandan beri her kampanyanın tutunduğu bir tavsiye. Ancak Trump, bu sefer, zorlanıyor gibi görünüyor.
Aslında bugünkü durum onun için bir kazanç sağlamalı. Sonuçta Financial Times anketine göre, "Başkan olduğum zamandan daha mı iyi durumdasınız?" sorusuna yanıt olarak seçmenlerin yalnızca yüzde 19'u evet diyor.