Araştırma, pazarlama ve reklam uzmanı Akan Abdula, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na Türkiye'nin geleceğini değerlendirdi.
İç göçe dikkat çeken Abdula, "Asıl mesele büyükşehirlerin mega şehirlere dönüşmesi. Son 10 yılda çiftçilerimizin yüzde 38’i mesleği bıraktı. Neyi kaybettiğimizi 10 yıl içerisinde anlayacağız" dedi.
Türkiye’de araştırma, pazarlama ve reklam konusunda uzman isimlerden Akan Abdula, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası yayınına konuk oldu. Veri ve veri teknolojileri uzmanı olan Abdula, Türkiye'nin geleceğine dair öngörülerini Radyo Sputnik dinleyicileriyle paylaştı.
Akan Abdula’nın açıklamalarından öne çıkanlarsa şöyle:
'Göç sürüyor, çiftçiler toprağı terk ediyor'
"İşte iç göç devam ediyor. Büyükşehirlerde yaşayan 10 kişiden sadece 1’i bu şehirlerde doğdu. Ülkenin yüzde 70 zaten büyükşehirlerde yaşıyor. Asıl mesele büyükşehirlerin mega şehirlere dönüşmesi. Asıl problem orada. Son 10 yılda çiftçilerimizin yüzde 38’i mesleği bıraktı. Verimli topraklarımızın yüzde 15’i işlemez hale geldi. Neyi kaybettiğimizi 10 yıl içerisinde anlayacağız. İç göç devam ettikçe büyükşehirler mega şehirlere dönüşmeye devam edecek. Biz, şehirleşmeyi bilen bir ülke değiliz. Büyükşehirlerde yaşayan insanlar olarak ne kadar stres yaşadığımızı farkındayız.
'Megaşehirlerde hayat daha pahalı olacak'
Büyükşehirlerde hayat pahalı, mega şehirlerde hayat daha da pahalı. Şu an ödeyemediğimiz kiralardan bahseder olduk. Metrekarelerin bu kadar pahalı olduğu bir yerde Anadolu’dan büyükşehirlere ve oradan mega şehirlere dönüşürseniz geniş aile kavramınız biter.
'Aile kavramı değişecek'
Şu anda Türkiye’den geniş aileden bahsediyoruz ama gerçekte geniş aile kavramı yok, o kavram yüzde 14’e düştü. Geniş aile kavramından mikro aile kavramına doğru gidiyoruz. Aile mikrolaştıkça ailenin kültürü de bireyselleşiyor. Aile artık kolektif tüketimden, geniş masalardan oluşmuyor. Aile, kendi odasında yaşayan bireysel doğrultusunda yaşayan bir tipolojiye doğru gidiyor. Kolektif kültürden bahsetmemiz de yavaş yavaş geçmişe doğru gidiyor. Tek kişiden oluşan hanelerin sayısı devasa şekilde artıyor. Türkiye’nin tarihinde ilk defa evlilik ivmesinden daha hızlı büyüyen boşanma ivmesi var.
'Hızlı yaşlanacağız'
Çocuk sayısı düşerse, aileler mikro hale gelirse o ülke ne olur? o ülke çok hızlı yaşlanır. Genciz diyoruz doğru söylemiyoruz. Türkiye, dünyanın en hızlı yaşlanan ülkeleri arasında. Yaşlanma süremiz 2012 yılında başladı ve 2039 yılında yaşlanmış olacak. 17 yılımız kaldı. Toplamda 27 yılda yaşlanmış olacak. Referans olarak söyleyebilirsek Fransa 115 yılda yaşlandı. Yaşlanmak kötü bir şey değil ama sindire sindire olması gerekir. Tarımın ölmeye başladığı zaman sorun sadece domates değil, gençliğimiz de gidiyor. Ülke olarak en büyük avantajımız Avrupa’nın en genç ülkelerinden birisi olmamız ama kısa zamanda bu avantajı da kaybedecek gibiyiz. Tarım sorunu çözmek, verimli toprakları kullanmak aslında gençliği de koruyan bir mesele haline geliyor. Mesele sadece sebze ve meyveden ibaret değil tümüyle bir ülkenin değişiminden ibaret.
'Beyaz yakalının tarımından bir şey olmaz'
Beyaz yakalar da tarıma göç ediyorlar ama beyaz yakalıların da yapacağı tarımdan bir şey olmaz. Profesyonel olarak çiftçilerin büyütülmesine ihtiyaç var. Tarımı profesyonel olarak yapan insanlara ihtiyaç var. Beyaz yakalıların çiftçilik yapması ancak hobi olarak güzel olur ama Türkiye’nin ihtiyaçlarını değiştiremez.