Sabah uyanıp Allah ne verdiyse ,bi kahvaltı yapıp,bulaşıkları lavaboya istif edip,kumandayı olmadı telefonu elimize alıp ,sosyal medyada önümüze gelene laf sokup,bi kaç filtreli resim çekip,içinden bize en benzemeyeni ,ama en havalısını seçip,altına hiç tanımadığımız bir filozof amcanın veya ızdırabından kalemler eskitmiş hanım ablaların afilli sözlerini paylaşıp,neremiz ağrıyorsa oramızı,cümle aleme duyurup,geçmiş olsun dileklerine tek tek cevap verip,aslında hiç olmadığımız,hissetmediğimiz emojilerle gülücükler ,çiçekler ,uğur böcekleri ,şans yoncaları paylaşıp,kahve fincanımızın en havalı şekilde olsun diye içmediğimiz ama soğutup döktüğümüz kahvemizin resmini paylaşıp,mutluluktan geberiyor imajı vere vere öldük…
Öldük ….Milletim evet öldük….
Biz elimize tutuşturulan zaman oyuncakları ile oyalanırken ;
Bozulan ekonomimiz,kaybettiğimiz ahlâkımız,hukukumuz ,adaletimiz,ahlâk abidesi programlar da yok ettiğimiz aile mevhumumuz,huzurumuz ,bizi millet yapan her olgumuz herşeyimiz,ama herşeyimiz ,filtreli mutluluk pozlarımızın içinde eridi gitti..
“Açız..”diyemeyiz artık..
“Yorgunuz ” diyemeyiz..
“Kötüyüz…” diyemeyiz…
“Evimiz,Ocağımız yıkılıyor.” diyemeyiz..
“Her değerimizi yitirdik …” diyemeyiz…
Desek yarattığımız sosyal medya kimliklerimize ayıp(!)
“İtibarfan tasarruf olmaz.” Bu yolda her değeri şeytana sattık savdık,sosyal medyada yedik..
İyiyiz bomba gibi zımba gibiyiz…
Çünkü biz filtreliyiz…