“E be Demirtaş şimdiye kadar neden bu kadar kapsayıcı konuşmadın ,Demek ki insan dağdan talimat almadan konuşunca böyle oluyor durma sakın bu yolda ilerlemeye devam et !”demek isterdim…
Ama velakin Demirtaş milliyetçi damarını vatansever damarını öyle bir anda ortaya çıkardı ki ;ellerim kızarana kadar alkışlama fikri beynimde keskin bir viraj alarak geri kaynağına döndü..
Mansur Yavaş atfedilen “inşallah “polemiğinden sonra, Peşinden bugün piyasaya çıkan mektup birilerinin Hdp ye Yüklemeye çalıştığı Türk siyasetinin jokeri rolünü yeniden ;millete ,partilere ,hükümete hatırlatmasıdır.
Altılı masada Fikir ayrılıkları sıkıntılar olmasa ,her konuda anlaşılsa zaten adına “millet ittifakı “denilmezdi. Birbirine benzemeyen altı partinin bir masanın etrafında toplanması ancak ve ancak teyakkuza geçme durumunda mümkün ve elzemdir..
Türkiye Cumhuriyeti,Cumhuru’nun da nihayet uyanıyor olması ile,şu anda teyakkuz halindedir.
Bu durumda bileşenlerin azami taviz vermesi ve en büyük paydada buluşması gerekir.
Demirtaş bu son atılımı ile masaya masanın kifayetini değiştirerek oturmanın çabasına girmiştir.
Peki altılı masanın kifayeti nedir?
Her Seferinde özellikle İyi Parti Lideri Meral Akşener Akşener in üzerine basa basa vurguladığı masanın kifayeti Türkiye Cumhuriyeti’nin fabrika ayarlarına geri dönmesidir.
Yani tek adam rejiminden sıyrılıp yeniden parlementer sisteme dönmek ana hedef ve masanın başlıca gayesidir.
Cumhuriyetin kuruluş değerlerine dönmek elbetteki Selahattin Demirtaş’ın bu kifayetdeki bir masaya oturmasını güçleştirmekte, anlamsız kılmaktadır.
Demirtaş zekice bir hamle ile masanın en büyük ortak paydasının Yoksulluk ve yokluk ile mücadele olması gerektiğini vurgulayarak, kendisinin de buluşabileceği bir ortak zemini hazırlamaya çalışmaktadır.
Oysaki yoksulluk yokluk ekonomik gidişatdaki bozukluk ülkedeki huzursuzluk gelecek kaygısı bozulmuş hukuk sistemi ve önünü görememe gibi bütün rahatsızlıklar tek adam sisteminin ürünüdür.
O halde sistem değiştirilmeden yasama yürütme ve yargı rayına oturmadan hiçbir şeyin değişmesi mümkün değildir.
Selahattin Demirtaş’ın anlaması ve algılaması gereken şey; ulus devletin muhafazası ve global sistemin değirmeninde medeniyetlerin yok olmaması için çaba gösterilmesi gerekliliğidir.
Veyahut bunun bilincinde olan Demirtaş aksi yönde kürek çekme hevesinde midir?Muhalefete muhaliflik ederek..?
Altıl masaya dahil olmadan önce Selahattin Demirtaş’ın da masadaki diğer birkaçının da Masanın muhteviyatını bir kez daha algılayıp ona göre pozisyon alması gereklidir.
Yoksa ;taktiksel mektuplar ,nağmeler girizgahlar ,kimsenin karnını doyurmak için çare değildir..