Yeni Günaydın
Geri

Türkiye'de Lüks Tatil!

Bir turist Türkiye'de günlüğü 27 Eurodan nasıl 22 gün tatil yapabiliyor?
Türkiye'de Lüks Tatil!
Haberler / Yaşam
10 Eylül 2022 Cumartesi 08:45
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Yurtdışına çıkmak, "Galiba 3-4 sene oldu gitmeyeli" cümlesinin öznesi olmuş durumda hayli zamandır. 

18 lira 50 kuruşa dayanan euro, 7 bin lirayı aşan uçak biletleri, 80 euroya vize, bir yıl için neredeyse 1000 liralık pasaport derken Türkiye vatandaşları için yurtdışı tatili, mayın tarlasından farksız. 

Otel odalarının günlüğü 750-800 lira, git-gel benzin 2000 TL, uçak biletleri ise 1500 lira olunca yurtiçi tatiller de bu yıl iyiden iyiye rafa kalktı. 

Bu ortamda sosyal medyaya düşen bir haber, bir miktar "saç baş yolduran" cinstendi. 

Almanya'nın BİM'i ya da ŞOK'u yerine geçen ucuzluk süpermarketi Lidl, her şey dahil konaklama ve uçak biletini içeren Türkiye'ye tatil paketini 599 euroya satıyordu. 
Ocak 2023'te Antalya'nın Side ilçesine gerçekleşecek bu tatilin süresi ise 22 gün.

Bu, bir turistin, Türkiye'de her şey dahil günlüğü 27 eurodan (bugünkü kurla 495 lira) kalabileceği anlamına geliyor. 

Haberin girişinde belirttiğimiz gibi Türkiye'de yaşayan biri için bu miktar, otelin geceliğini bile karşılamıyor. 

Almanya'dan bu paketlere talep ise yoğun. 

Lidl'den DW Türkçe'ye yapılan açıklamada bu kampanyaya talebin, sınırlı kontenjanı çoktan aştığı söylendi. 

"Söz konusu tatili daha yüksek fiyata satın almak bile imkansız" diyen Lidl yetkilileri "Tur operatörlerimiz ile beraber, müşterilerimize bu cazip fiyatla daha fazla kontenjan sunabilmek için tüm gücümüzle çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

Kuşadası'nda ve Side'de ucuza tatil

Bugün Lidl'ın farklı ülkelere seyahat hizmeti satan lidl-reisen.de sitesine bakıldığında Türkiye'ye tatil fırsatlarına rastlamak mümkün. 
Örneğin Side'de beş yıldızlı bir otelin iki kişilik odasında her şey dahil 21 gece konaklama ve uçak bileti kişi başı 899 eurodan satılıyor. Bu, günlük yaklaşık 43 euro anlamına geliyor. 

Diğer bir örnekte ise Kuşadası'nda beş yıldızlı bir otelin iki kişilik odasında her şey dahil 7 gece konaklama ve uçak bileti kişi başı 349 eurodan satılıyor. Bu da yaklaşık günlük 50 euro anlamına geliyor. 

Türk lirası 4 yılda euro karşısında yüzde 58, son bir yılda ise yüzde 45 değer kaybetti. 

Ancak Lidl'ın tatil kampanyasının ucuzluğu, Türk lirasının değer kaybının yaratmış olabileceği "ucuzluktan" da öte.  
Peki bu ucuz tatilin ekonomisi nasıl gerçekleşiyor?

"Ucuz tatil ilk kez yapılmıyor, ilk defa Türkiye'ye de gerçekleşmiyor"

Yaklaşık 35 yıldır turizm yazarlığı yapan Fehmi Köfteoğlu, bu konunun detaylarını Independent Türkçe'ye anlattı. 

Turizmgazetesi.com sitesinin kurucu editörü Köfteoğlu'na göre her şeyden önce bu tip ucuz kampanyalar ilk kez yapılmıyor. Üstelik sadece Türkiye'ye de yapılmıyor. 

Tunus, Fas, Mısır, Yunanistan ve İspanya'ya da günlüğü çok ucuza gelen tatil fırsatları bulmak mümkün. Ancak diğer Akdeniz ülkeleri İtalya, Fransa ve Portekiz, farklı bir kategoride değerlendiriliyor. 

"İtalya, Fransa, Portekiz'e günlüğü 27 eurodan tatil bulunmaz" diyor Fehmi Köfteoğlu. 

Gerçekten de Lidl'ın sitesine bakıldığında İtalya'ya uçak hariç üç yıldızlı otelde konaklama üç gece 85 euroya satılıyor. Mısır'a ise yedi gece her şeyil dahil otel + uçak 499 euro. 

Almanya'nın en büyük tur operatörlerinden biri FTI Group'un Türkiye'nin daha cazip olması nedeniyle daha fazla oda ve destinasyonla programını büyüttüğünü söyleyen Köfteoğlu "Aynı şeyi Mısır ve Tunus için de yaptılar. İspanya, ‘bize niye yapmadınız?' diye sitem ediyor" ifadelerini kullanıyor.

Enerji krizi nedeniyle mi geliyorlar?

Dünya Gazetesi'nde de yazılarına devam eden Fehmi Köfteoğlu'na göre Avrupa'nın Ukrayna-Rusya savaşı sonrası yaşadığı enerji krizi, her yıl gerçekleşen ucuz tatil kampanyalarının bu yıl gündeme gelmesinin nedenlerinden biri olabilir. 

Türkiye, her yıl özellikle İskandinavya başta olmak üzere pek Avrupalı turisti kışın da ağırlamaya devam eden bir ülke. "Bu yıl evlerinde enerji tasarrufu yapmak için Türkiye'de tatili tercih edecekler" tezine karşı çıkanlar da var. 

Alman Seyahat Acentaları Birliği (DRV) Sözcüsü Torsten Schäfer ise henüz sonbahar rezervasyonlarının netleşmediğini, Almanların genelde son dakikada harekete geçtiğini söylüyor. 

DW Türkçe'de yer alan habere göre insanların kirasını ve yan giderlerini ödemeyi sürdüreceği hatırlatılırken, "Almanya'da elektrik, su, doğal gaz gibi yan giderler, bir önceki senenin tüketimi baz alınıp belirleniyor ve vatandaş onu, içinde bulunduğu sene sabit aylık aidat olarak ödemeye devam ediyor" deniliyor. 

"Oteller, kapatmak yerine ucuza açmayı tercih ediyor"

Fehmi Köfteoğlu, tur operatörlerinin kış tatili talepleri için farklı bir politika izlediğini söylüyor. 

Köfteoğlu, "mühendislik hesapları yapılarak ayarlanır" dediği bu süreci şöyle aktarıyor: 
 

Operatörler, Alanya, Side, Kemer ve Türkiye'nin farklı bölgelerinde kışın açık kalan otellerle konuşuyorlar. "En az bir ay senin odaların dolu olacak ama ona göre özel bir paket hazırlayalım" teklifini götürüyor.

Otelciler için otelin kapalı kalması da bir masraf. Güvenlik, enerji gibi maliyetlerin yanı sıra bu sene daha da büyüyen bir personel bulma sıkıntısı var. 

Dolayısıyla otel yetkilileri "Bu oteli kapatsam maliyeti ne olur, kapatmasam ne olur?"un hesabını yapıyor. Tabii her otel yapmıyor. Otellerin beklentileri, müşteri portföyleri farklı olabilir. 

Geceliği 20 küsur euro olacak bir otelin açık kalmasının, kapanmasından daha kârlı olacağını düşünen otelci de tur operatörünün teklifini kabul ediyor. "Uçağı ne kadar havada tutarsa o kadar az zarar eder"

Turizm yazarı Fehmi Köfteoğlu'nun anlattıklarına göre havayolu firmalarıyla da benzer görüşmeler yapılıyor. 

Operatörlerin her yıl getireceği turist sayısı, ülkelere göre değişiyor. O nedenle uçak bileti anlaşması, her ülkeden getirilecek kişi sayısına göre belirleniyor. 

Tıpkı otellerin kapalı kalması gibi uçakların da uçmaması, havayolu şirketleri için zarar yazıyor. 

"Uçaklar yerde yattığı zaman yakar" diyor Köfteoğlu ve ekliyor: Aprona, havaalanlarına, pilota, personele para ödüyorlar, Tur operatörü de diyor ki "Boş uçacağına ya da yatacağına uçmaya devam et. Havayolu firmalarının birinci tercihi havada kalmaktır. Uçağı ne kadar havada tutarsa o kadar az zarar eder. 

Turizm yazarı, "Şu anda Berlin'den Antalya'ya uçak bileti 300-350 euro iken 120-130 euroya bir anlaşma yapar" bilgisini paylaşıyor. Aradaki farkı ne kapatıyor?

Oteller ve havayolu şirketleriyle anlaşılıp geceliği 20 küsur euro gibi bir fiyat çıkınca akıllara iki soru geliyor: 

- Bu fiyata turiste oluyor da Türkiye'de yaşayanlara niye olmuyor?

- Tur operatörü nasıl kazanıyor?

Bu iki sorunun da cevabı tek bir kavramla verilebiliyor: Shopping (alışveriş) turizmi 

Köfteoğlu'na göre Türkiye'dekilerin "bir tek turiste ucuz tatil" serzenişi haklı bir eleştiri. Ancak hesaba katılmayan bir şey daha var: Türkiye'de yaşayanların asla turistlerin yapacağı harcamayı yapmayacak olması. 

Zira hem yerli turistin tercihleri farklı hem de turistler için belirlenen fiyatlar farklı. 

Fehmi Köfteoğlu, İsviçre'den, Almanya'dan, Fransa'dan ver diğer ülkelerden gelecek turistin ne kadar harcayacağının aşağı yukarı belli olduğunu söylüyor. 

Köfteoğlu'nun açıklamasına göre tur operatörleri, oteller ve havayollarından sonra dericiler, kuyumcular, halıcılar, AVM'ler gibi farklı mağazaların da kapısını çalıyor. 
"Bu yıl bu kadar turist getireceğim, senin mağazana da sokacağım" diyen tur operatörleri toplam üzerinden kişi başına kendi payını alıyor. 

Buna, yani turist kafilelerini alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara götürme işinden alınan yüzdeye "hanut" deniyor. 

Köfteoğlu, "Ülkelere göre bu para 5-10-20 euro olarak değişir" diyor ve devam ediyor:
Mesela turist, Antalya'ya geldi. Operatör diyor ki misafirlere "Buraya kadar gelmişsiniz, Aspendos'u görmeden olmaz". Gidilen bölge yolda rehber tarafından oldukça çekici anlatılıyor. 

"Burada yetişen koyunların yediği otlar farklıdır, dolayısıyla derisi de farklı olur. Bunlardan yapılan deriler çok özeldir. İsterseniz bu derinin mağazasında bir çay içelim" diyen rehber, misafirlerini anlaştığı deri mağazasına götürüyor. 

Mağazaya 50 kişi girse tamamı alışveriş yapmaz. Hesaplar buna göre yapılır. Ülkelere göre değişmekle birlikte mağazalar, 10 bin kişiden 500 kişiye satış yaptığında, tur operatörünün buradan alacağı pay, otel ve uçak biletinde ortaya çıkan açığı kapatıyor. 


"Yabancı turiste 30'a satılan 10 liralık mal, Avrupa'da 50 lira"

Köfteoğlu'nun değindiği diğer bir konu da yerli turistin doğal olarak kabul etmeyeceği "turist fiyatları". 

"Bizim Fatih Çarşamba pazarında 10 liraya bulacağımız mal, turiste 30 liraya satılıyor. Bu bize yanlış gelebilir. Ancak turist aynı malı, Roma'da, Londra'da, Paris'te 50 liradan satın aldığı için 30 lira ona ucuz geliyor. O nedenle turist için de kârlı bir alışveriş oluyor. 10 lira ile 30 lira arasındaki 20 liralık fark kullanılarak, oteller ve uçakların ucuz olmasından kaynaklı fark kapatılıyor. 

Hanut meselesinin Çin'de bile yapıldığını söyleyen Köfteoğlu'nun paylaştığı bilgiye göre bu sistemi İspanya'ya götüren de Türkler. 

"1990'lı yılların sonu 2000'lerin başında İspanya, ‘bu sistemi bizde de kurun' diye ekipler gönderdi. Buradan gidenler Mayorka ve Kanarya adalarında benzer sistemi anlattılar" diyerek açıklıyor tecrübeli turizm yazarı. 

Peki oteller ve havayolu şirketleri zarar ediyor mu?

Turizm yazarı Fehmi Köfteoğlu bu soruya, "Zarar etmez. Eğer zarar ederse üç oteli olan adam dördüncü oteli yapar mı? Kazanıyor ki bu işi yapıyor. Kazanmanın şekli farklı" şeklinde yanıt veriyor. 

"Mühendislik hesabı yapıldığını" her fırsatta dile getiren Köfteoğlu, şunları anlatıyor: 
 

Diyelim ki kış ortasında 400 odalık bir otel dolu. Akşam bir Türk gecesi organize ediyor. Turisti mağazaya götüremediyse, deriyi kuyumu vs.'yi satanı otele getiriyor. 

Türk gecesi sırasında bahçeyi gezen mağaza sahipleri satışını yapıyor ve tabii ki mağaza, bu iş için otele para veriyor. 
Bunun dışında turist, denizine giriyor, sabahtan akşama kadar gezmesini yapıyor. Saat öğlenden sonra 4 olunca, bir yorgunluk çöküyor.

Otelin barında, havuz kenarında, çay bahçesinde dinlenirken pasta, atıştırmalık saati başlatılıyor. "Her şey dahil" olduğu için bu ürünler de ücretsiz. 

Amaç, turist o saatte yedirmek. Karnı tok olsun ki akşam yemeğinde az yesin. 

Dolayısıyla akşam pişecek 100 kilogram et, 80 kilograma düşürülüyor. 


Fehmi Köfteoğlu'nun açıklamasına göre hangi müşterinin hangi yemeği ne kadar tükettiği az çok belli bir durum. Oteller de ona göre yemek pişiriyor. 

"Bu ince hesaplar olmazsa bu çark yürümez. Dışarıdan bir kişinin anlamayacağı ince maliyet hesabı yapılır. Maliyeti düşürünce odasını geceliği 27 eurodan satabiliyor. Aradaki eskiyi de bu şekilde karşılıyor. Kesinlikle kalitenin düşürülmesinden bahsetmiyorum" diyor Köfteoğlu ve ekliyor: 
 

Açık büfeler de baştan başa çöpe gitmiyor. Öyle bir miktar çöpe gitse üç gün dayanamaz otel.

"Her şey dahil" otellerde en fazla çöpe gitme oranı yüzde 10'dur. Bu yüzde 13 olursa o otel batar. 

Yani bu sistemde ucuz tatil yapan tüketici memnun, para kazanan tur operatörleri memnun, uçabilen havayolları ve kapatmayan oteller memnun. 
   

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNDEM EKONOMİ POLİTİKA DÜNYA MEDYA SPOR YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SAĞLIK MAGAZİN KÜLTÜR-SANAT TEKNOLOJİK YAŞAM BUGÜN NEYE ZAM GELDİ DİKKAT! İLGİNÇ HABERLER
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Yeni Günaydın