Birçok ülkede afet ve acil durumlara yönelik çalışmalar bakanlık seviyesinde yürütülürken Türkiye’deki yetkili kurum AFAD, İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak çalışıyor.
Gazi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Bülent Özmen, Türkiye’de böyle bir bakanlık kurulması durumunda nelerin değişebileceğini anlattı.
Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden bir hafta geçti. Bölgede bir yandan yaralar sarılmaya çalışılırken enkaz altından da halen umutlu haberler geliyor.
Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ illerinde büyük yıkımlara neden olan depremlerin ilk günlerinden itibaren ise arama-kurtarma çalışmalarının yeterliliği ve sahadaki koordinasyon en büyük tartışma konularından biri oldu. Öte yandan deprem öncesi uyarılara rağmen önlemlerin alınmamasına da dikkat çekiliyor.
Türkiye gibi sık sık su baskını, sel, çığ, heyelan, yangın ama en önemlisi deprem gibi doğal afetlerle karşı karşıya kalan bir ülkede bunlara karşı risk azaltma ve kriz yönetme çalışmalarını İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durumlar Yönetimi Başkanlığı (AFAD) üstleniyor. Tüm bu görevleri üstlenen AFAD’ın 2023 yılı bütçesi ise sadece 8 milyar 75 milyon lira. AFAD'ın personel sayısı da merkezde 688, taşrada 5 bin 294 olmak üzere toplam 5 bin 982 olarak açıklandı.
Türkiye gibi afetlerle ve acil durumlarla karşı karşıya kalma olasılığı bulunan birçok ülkede bu çalışmalar bir bakanlık olarak yürütülüyor. Örneğin; Rusya Federasyonu Acil Durumlar Bakanlığı, Azerbaycan Cumhuriyeti Olağanüstü Haller Bakanlığı, Çin Halk Cumhuriyeti Acil Durum Yönetim Bakanlığı ve Kanada Halk Güvenliği ve Acil Duruma Hazırlık Bakanlığı bunlara sadece birkaç örnek olarak verilebilir.
‘Sadece bir bakanlığın kurulması değil onun personelin niteliklerini de iyi belirlemek gerekiyor’
Peki, Türkiye’de AFAD’ın bir bakanlık teşkilatına kavuşturulması tabloyu değiştirir mi?
Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen, Sputnik’e yaptığı değerlendirmede, “Afet, afet yönetimi ve iklim değişikliği ile ilgili bir bakanlığın kurulması iyi olur” diyerek şunları kaydetti:
“AFAD şu anda İçişleri Bakanlığı altında alt birim olarak çalışıyor. AFAD’ın yürürlükte olan afet mevzuatını göz önüne alarak bütün çalışmaları yapmaya elverişli şekilde bir bakanlık olarak teşkilatlanması yararlı olur. Bakanlık olduğu anda işi de sadece afetler olacağı için daha etkin şekilde çalışabilir hem de bütçesi daha çok olabilir. Afet ve afet yönetimi konusunda tecrübe de çok önemlidir. Birçok şey sahadaki uygulamalarda elde edilen tecrübelerle kazanılıyor ve bir sonraki afete onları aktarabildiğimiz anda da çok daha hazır hale gelmiş oluyoruz. Sadece bir bakanlığın kurulması değil onun içinde yer alacak personelin niteliklerini de iyi belirlemek gerekiyor.”
‘Deprem şurası düzenlenebilir’
“Bu kadar büyük çaplı ve çok fazla sayıda binanın yıkılmasına neden olan depremleri yönetmek kolay değil. Burada önemli olan risk azaltma çalışmalarını yani deprem ya da herhangi bir afet gerçekleşmeden önce meydana gelmesi olası riskleri en alt düzeye indirebilirsek o zaman yüzyüze kalacağımız olumsuz manzara da daha minimum düzeye iner” diyen Doç. Dr. Özmen, “Böylece müdahale ve iyileştirme çalışmaları da çok daha etkin hayata geçirilebilir. Afet öncesi yatıracağınız 1 liralık harcama ile belki de afet sonrası yapacağınız 10 liralık harcamayı engellemiş oluyorsunuz. İnsan canı da maddi bir şeyle ölçülemez ve bu açıdan risk azaltma çalışmalarına odaklanılması gerekiyor. Bunun için de bir deprem şurası düzenlenebilir. Böylelikle Türkiye’deki mevcut durumu ve yapılması gereken çalışmaları ve bunların en etkin şekilde hangi kurumsal yapılanmayla hayata geçirebileceği konusu tartışılıp kararlar alınabilir. Bu da kurulması olası olan bakanlığın da çok daha sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlar” diye de ekledi.
‘Hafif arama-kurtarma ile ilgili eğitimde çalışma yapılabilir’
Tabii bir yandan da Kahramanmaraş merkezli bu depremlerde yıkılan binlerce binaya karşı arama-kurtarma ekipleri yetersiz kaldı. Dünyanın birçok noktasından destek gelse de yine de her enkaza zamanında ulaşılamadı. Önümüzdeki dönemde arama-kurtarma personeli sayısının nasıl artırılabileceğini sorduğumuz Doç. Dr. Özmen şunları söyledi:
“Arama-kurtarma çalışmasını ağır ve hafif olmak üzere ikiye ayırıyoruz. Ağır arama-kurtarma çalışması yapacak personelin gerçekten ciddi eğitimlerden geçmesi ve çeşitli ekipmana da sahip olması gerekiyor. Ancak hafif arama-kurtarma ile ilgili örgün ve yaygın eğitimde çalışmaların yapılması tabii ki arama-kurtarma çalışmalarının başarısını daha üst düzeye çıkarabilir. Diğer ağır arama-kurtarmayı yapacak kişilerde de Türkiye’deki mevcut kapasitenin ne olduğunu varsa eksikleri tespit edilmelidir. Bunun ardından özellikle AFAD başta olmak üzere askeriye, jandarma, polis gibi kurumlarda ve sivil toplumda bu eğitimi alan kişilerin sayısı artırılabilir. Sivil toplumda eğitim alan kişilerin de AFAD tarafından akredite edilmesi ve ekipmana sahip olması gerekiyor. 1999 depreminin ardından birçok yere arama kurtarma çalışmalarında gerekli olabilecek ekipmanların bulunduğu konteynerler konulmuştu. Ancak onların çoğu hırsızlığa uğradı, korunamadı. Bu ekipmanların da devletin kontrolü altında belirli yerlerde de fazla sayıda tutulması da çok katkı sağlar.”
Doç. Dr. Özmen, “AFAD’ın 11 ilde Afet ve Acil Durum Arama-Kurtarma Birik Müdürlükleri var. Bunların sayısının da 20’ye çıkarılması yetkisi İçişleri Bakanlığı’na verildi. Bu sayının hem personel hem de donanım olarak da ivedilikle artırılması büyük katkı sunabilir” diye de ekledi.
Sputnik