Umut Vakfı'nın hazırladığı rapora göre silahlı şiddet olayları son 9 yılda neredeyse 2 katına çıktı. Geçen yıl gerçekleşen silahlı şiddet olaylarında İstanbul, Adana, Samsun, Şanlıurfa ve Sakarya başı çekti.
Türkiye'de silahlanma ve silahlı şiddetteki artışın önüne geçilemezken, tehlikenin boyutu her geçen yıl katlanıyor.
Maganda veya kaza kurşunu, yorgun mermi gibi pek çok tanımlama mevcut.
Sonuç ise değişmiyor. Bu mermilerin isabet ettiği canların yaşam hakkı ellerinden alınıyor.
Maganda kurşunlarının son kurbanı, 13 aylık Kaan bebek oldu.
Gaziantep'te bir binanın bahçesinde bebek arabasıyla gezdirilen Kaan Mirza Taş'ın geleceği çalındı. Tıpkı onlarca başka isim gibi...
9 yılda yüzde 88,39'luk artış
Umut Vakfı'nın 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü vesilesiyle kamuoyuyla paylaştığı rapora göre son 9 yılda silahlı şiddet olayları yüzde 88,39 oranında arttı.
Rapora göre 25 Eylül 2022 tarihine kadar (yılın yaklaşık ilk dokuz ayında) medyaya 2 bin 824 silahlı şiddet olayı yansıdı.
Çıkan olaylarda bin 595 kişi hayatını kaybetti, bir kısmı ağır 3 bin 132 kişi de yaralandı.
Yaralananlar arasında sonradan hayatını kaybedenlerle toplam can kaybı sayısı daha da yükseldi.
Bir yılda yüzde 9'luk artış
Geçen yıl da aynı tarihler (yılın ilk 267 günü) dikkate alınarak hazırlanan çalışmada da 2 bin 592 bireysel silahlı olayda bin 470 kişi ölürken, 2 bin 693 kişinin yaralandığı duyurulmuştu.
Yani medyaya yansıyan bireysel silahlı şiddet, bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 9 oranında arttı.
2 bin 824 bireysel silahlı şiddet olaylarının yüzde 15,26'sında (431) çoğunluğu bıçak olmak üzere kesici aletler, yüzde 84,74'ünde ise ateşli silahlar kullanıldı (103 beylik silahı, 619 her türlü tüfek, bin 671 olayda da tabancalar). Toplamda 367 olay ise "maganda" cinayetleri olarak kayıtlara geçti.
Silahlı şiddette ilk üç kent: İstanbul, Adana, Samsun
Silahlı şiddette başı 351 olayla İstanbul çekti. Adana'da 180, Samsun ve Şanlıurfa ise 138'er olay meydana geldi."'Yorgun mermi' diye bir şey olmaz, bunlar 'katil mermi'"
Independent Türkçe silahlı şiddet olaylarında evladı öldürülen üç isimle konuştu.
Haberlerde geçen "yorgun mermi" ifadesi yerine "katil mermi" denilmesini isteyen Mustafa Atıcı, Nakşiye Konyar ve Nihat Palandöken'e göre en büyük eksiklik, bireysel silahlanmayı azaltacak hamlelerin yetersizliği.
Acılı aileler silaha ulaşmanın bu kadar kolay hale getirilmesine isyan ediyor. Ruhsatlı ya da ruhsatsız fark etmeksizin silahlanmanın önüne geçilmesi çağrısı yapan isimler, "Devlet bu duruma 'dur' demeyecek mi" sorusunu soruyor.
"Bizi evladımıza bir ömür hasret bıraktılar"
Mustafa Atıcı, 1,5 yıl önce Trabzon'daki olayda oğlu Emir Yuşa Atıcı'yı kaybetti. Acılı baba, "15 yaşındaki evladım, nereden ve kim tarafından ateşlendiği belli olmayan katil merminin kurbanı oldu. Yorgun değil bu mermi, silahtan çıkan her mermi katil mermidir! Merminin yorgunu olmaz" dedi.
"Oğlum toprağın altında yatarken ben neden yaşıyorum diye düşünüyorum"
Kimsenin kimseye böyle bir acıyı yaşatmaya hakkı olmadığını vurgulayan Atıcı, "Oğlum toprağın altında yatarken ben neden yaşıyorum diye düşünüyorum. O silahı eline alıp o tetiği çekiyorsan merminin nereye gittiğini bilmek zorundasın. Mutluluğa kurşuna sıkılmasın. Trabzonspor'un şampiyonluğu kutlandı, silah atmadan eğlenceler yapıldı. Demek ki isteyince yapılabiliyormuş. Bizi evladımıza bir ömür hasret bıraktılar" diye konuştu.
"Devlet gerekli cezaları vermiyor"
Mustafa Atıcı'ya göre devlet gerekli cezaları vermiyor. Ruhsatsız silahlara ilişkin verilen cezai yaptırımlar yetersiz. Sivil insanlarda silahın neden bulunduğunu soran Atıcı, şöyle devam etti:
Her 10 haberden 8'i 'çekti vurdu', 'dükkana saldırdı', 'bagajdan silahını aldı', 'trafikte vurdu' şeklinde. Vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak devletin görevidir. Sokakta dolaşırken can güvenliğimin olduğuna inanmıyorum. Her an canımıza kastedilebilir. Bu ülkenin gerçeği bu. Her an bir yerde çatışma çıkabilir. Benim oğlum öldürüldükten sonra ruhsat olsa ne yazar? Ruhsatlı olunca silah can almıyor mu sanki? Tetiği kimin sıktığının bulunması zor, kabul ediyorum ama madem bir kişi rahatlıkla bunu yapıyor, sorumluluk alacak.
"Oğlumu kim katletti? Devlet katilleri bulsun"
Yetkililere seslenerek oğlunun katil veya katillerinin bulunmasını isteyen Atıcı, "Oğlumun canına kıyan katil kim, bulunmasını istiyorum" ifadelerini kullandı.
Aslolanın havaya sıkılan mermi olaylarının önüne geçmek olduğunu belirten Mustafa Atıcı, suçu önleyebilmek adına çalışmaların yetersizliğine tepki gösterdi.
Suçu önleyebilmek adına ivedilikle hamlelerde bulunulması çağrısı yapan baba Atıcı, kişilerin 'ben bu tetiği çekersem başım belaya girecek' ya da 'çok büyük para cezası gelecek' diye düşünseler, bu şekilde davranmayacakları, silahlı şiddet olaylarının azalacağı görüşünde.
"Hayattaki en zor şey evladınızı kaybetmek, canınızı toprağa koyuyorsunuz"
Sonuna kadar mücadelesini sürdüreceğini de aktaran Atıcı, sözlerini "Canınızı toprağa koyuyorsunuz, evladını kaybetmek hayattaki en zor şey. Kişiler canları yanınca bağırmaya başlayacak ama ben başkalarının canı yanmasın diye bağırıyorum. Umut Vakfı'yla, başka insanların ölmemesi için çabalıyor, organizasyonlar, eylemler yapıyoruz. Başka canlar gitmesin, başka aileler perişan olmasın. Bizim yuvamız yıkıldı, hayatımız bitti" diyerek noktaladı.
"Kızımın vurulup düştüğü yerden bir yıl boyunca geçemedim"
Nakşiye Konyar da evladını kaybetmiş bir isim. O da Mustafa Atıcı gibi, "yorgun mermi" ifadesinin kullanılmasına karşı çıkarak, "katil mermi" denilmesini istedi.
Konyar'ın anlattığına göre, 17 yaşındayken Tokat Erbaa'da başına isabet eden mermiyle yaşamını yitiren kızı Büşra'nın katili yakalandı ancak sadece 7 ay yatıp çıktı.
"Katilin bir anlık hazzının bedeli, bizim bir ömür acımız oldu"
Bu duruma isyan eden acılı anne tepkisini, şu sözlerle dile getirdi:
Bir kişinin hazzının, zevkinin bedelini 20 aydır çekiyorum. Katilin bir anlık hazzının bedeli, bizim bir ömür acımız oldu. Maddi manevi yıprattılar bizi. Neredeyse mahkemede çıkıp 'Neden Büşra o gün sokaktaydı diye bizi suçlayacaklardı. Evladım 31 Aralık 2020'de dışarı çıktı. Kitap almaya gitti. Cebinden kardeşine aldığı etiket çıktı. Birkaç adım atmış yığılmış. Kitapçıdan markete geçecekti, 'Yılbaşı için tatlı yapayım, kedidili alayım' demişti, bir daha dönemedi. Kızımın vurulup düştüğü yerden bir yıl boyunca geçemedim.
"Neden birini vurmak bu kadar kolay ve cezasız kalıyor"
Türkiye'deki adalet sistemini de eleştiren Nakşiye Konyar, 'birini vurmanın neden bu kadar kolay olduğu ve cezasız kaldığını anlayamadığını' belirterek kızının geri gelmeyeceği gerçeğiyle pasif bir anne olmayacağını ve başka canlar gitmesin diye uğraşacağını söyledi.
Son olarak ailelere de seslenen Konyar, çocukların eline oyuncak silah verilmesine de karşı çıktı.
Çocukların bu yolla ateş etmeyi, silah kullanmayı sevdiğini ifade eden Konyar, ellerine verilen silahlar yüzünden çocukların ileride katil olabildikleri tehlikesine dikkati çekti."Kızım internetten 9 taksitle alınan silahla katledildi"
Evladını "katil mermi" nedeniyle kaybeden bir diğer isim ise Nihat Palandöken.
Kızı Helin'in 13 Ekim 2017'de, 17 yaşındayken yaşamını yitirmesi basında bir dönem sıkça haberlere konu olan Palandöken, olayın gerçekleştirildiği aletin bu denli kolay temin edilmesine ve mermi temininin kolaylaştırılmasına tepki gösterdi.
Kızının internetten 9 taksitle alınan silahla katledildiğini ifade eden Palandöken, "2017'de, olayın gerçekleştiği sene kendim de internetten silah aradım. Evraka gerek bile olmadan, sipariş verip kapınıza kadar getiriliyor. Katile silah satan şirket hakkında suç duyurusunda bulunduk. Yakalandı ama çok cüzi bir para karşılığında serbest bırakıldı. Mermi hakkı 200 iken bin 200'lere çıkarıldı. Yüzde 25 mermi fiyatları indirildi. Bir insanın ölümünü daha ucuza mal etmek demek. Bir kişi öldüreceğine daha fazla öldür" şeklinde konuştu.
Dönemin Başbakanı Binali Yıldırım'ın kendilerini taziyeye geldiğinde "Ocağımız söndü, başka ocaklar sönmesin" dediklerini aktaran Nihat Palandöken, "Halkta neden silah var" sorusunu sordu.
"Kolluk görevlilerinde, poliste, jandarmada ve askerde silah olur, başkalarında değil!" diyen Palandöken, silah satılan kişilerin ruh hallerinin takibinin şart olduğunu da vurguladı.
Baba Palandöken de diğer aileler gibi gücü yettiğince mücadeleyi sürdüreceğini sözlerine ekledi.