Bağcılar'da bağımlı çocuğu tarafından kafası kesilen kadın dikkatlerden kaçan bir sorunu gözler önüne serdi. Yakını bağımlı olan aileler yaşamlarını şiddet tehdidi altında sürüyor. Bu sorunu bizzat yaşayan bir anneden anlattı.
Cezaevine girmesine iki gün vardı. Gece yarısı tıkırtı seslerine uyandım. Bizler zaten yıllardır geceleri doğru dürüst uyku bilmeyiz. Ne oluyor diyerek salona gittiğimde bir baktım ki oğlumun elinde kocaman bir bıçak. 'Anne görüyor musun emniyet müdürü beni arabayla almaya gelecekmiş. Babam takmış peşime' dedi. Oysa ne gelen araba ne de öyle bir olay vardı. Bir bıçak da ben aldım elime. 'Kimmiş benim oğlumu alacak' diyerek onunla balkonda beklemeye başladık. Bazen 'Bak arabalar geldi, bak eve bakıyorlar' diyordu. Tam 2 gün boyunca aralıklarla biz o balkonda elimizde bıçakla bekledik. Yoksa babasını kesecekti. Güya polisleri onun peşine babası takmıştı.
Bu sözlerin sahibi Leyla Yağanoğlu şu an 32 yaşında ve 14 yıldır uyuşturucu bağımlısı evladın annesi.
Asıl mesleği anaokulu eğitmenliği olan 3 çocuk annesi Yağanoğlu, aynı zamanda Uyuşturucu ile Mücadele ve Eğitim Derneği Genel Başkanı.
Yıllardan beri sadece kendi çocuğunu kurtarmaya çalışmadı, aynı kaderi yaşayan aile ile çocuklara yardım eli uzatıyor.
"'Delirdin mi' gibi bir cümle kullansam beni kesebilirdi"
Çocuğunu bağımlılıktan kurtarmak için büyük çaba gösterip, ciddi masraflar yapan Yağanoğlu, bu süre zarfında bağımlılık danışmanlığı yapmaya da başladı.
Buradan edindiği deneyimlerin etkisiyle oğlunu bıçakla karşısında gördüğünde bir bıçak da kendisi alarak beklemeye başladığını söyleyen Yağanoğlu, "Danışmanlık sürecinde psikolojilerini iyi öğrendim. Kriz anlarında biraz huyuna suyuna gitmek lazım. Zıtlaşmayacaksın. O an 'Hani nerede araba, nerede emniyet müdürü, sen delirdin mi?' gibi bir cümle kullansam beni de kesebilir. Bir şekilde kontrol altında tutup yatıştırmaya çalışacaksın" dedi.
"'Param yok' dediğim için kafama atılan taştan son anda kurtuldum"
Yağanoğlu'na göre kriz geçiren bir bağımlıyı her zaman sakinleştirmek de pek mümkün olmuyor. Bir keresinde ölümden kıl payı kurtulduğunu ifade eden Yağanoğlu, "Rehabilitasyon merkezimizin önündeydik. Benden para istedi. Param olmadığını söyledim ve arkamı döndüm tam içeri giriyordum ki kaya büyüklüğünde kocaman bir taşı alıp kafama doğru fırlattı. Çocuklardan birinin beni çekmesi sayesinde isabet etmesinden kurtuldum. Ölümün ucuna çok geldik. Sadece ben değil, bağımlı ailelerinin çoğu benzer olaylar yaşıyor" diye konuştu.
Kendi çocuğundan şiddet gördüğünü kaydeden Yağanoğlu, "Uyuşturucu almak için evdeki eşyaları sattığı da intihar girişiminde bulunduğu da oldu. En son çatıdan aldılar. 10 polis zor zapt etti. Çünkü bu maddeyi içince kendilerini kaybediyorlar. Normal bir insanın baş etmesi mümkün olmuyor. Bu bahsettiğim olay geçtiğimiz mart ayında oldu. O tarihten beri hapiste" ifadelerini kullandı.
"Bağımlı aileleri çocuklarını kendileri ihbar ediyor"
Yağanoğlu'nun oğlu bir ay sonra hapisten çıkacak. Normalde her anne çocuğunun hapisten çıkmasını sevinçle beklerken Yağanoğlu, "Bir aydır benim tansiyonum yükseliyor" diyerek endişesini belirtti.
Sosyal medyadaki "genel af çıksın" taleplerine tepki gösteren Yağanoğlu, "Biz bütün bağımlı anneleri kendi ellerimizle şikayet ediyoruz ki çocuklarımız içeri girsinler de belki daha kontrol altında olurlar" dedi.
Annesini öldürüp kesik başını aşağıya attı
Yağanoğlu'nun anlattıkları bağımlı ailelerinin birçoğunun gündelik yaşadığı sorunlar.
Onlar bir taraftan çocuklarını kurtarmaya çalışıp her türlü desteği verirken diğer taraftan sürekli tedirgin bir yaşam sürüyor.
Ancak bu sorun kimi zaman tedirginlik hissetmenin ötesine geçip vahim bir hal alabiliyor.
Bu konuda son örnek 25 Eylül Pazar günü İstanbul Bağcılar'da yaşandı.
Uyuşturucu bağımlısı olduğu iddia edilen Ali S., annesi Hava S.'yi bıçakla öldürdü.
Annesinin kestiği kafasını aşağı sokağa atan Ali S., ardından evi ateşe verdi.
Gelen polis ekiplerince gözaltına alınan Ali S. tutuklanarak cezaevine gönderildi.
"Evlatlar katil olmasın"
Bağcılar'da yaşanan olay tüm bağımlı ailelerini oldukça üzmüş ve öfkelendirmiş.
"Hepimiz perişan olduk" diyen Yağanoğlu ve arkadaşları dün Twitter'da "Evlatlar katil olmasın" sloganıyla uzmanların da katılımıyla bir sohbet odası açıp sorunu tartıştı.
Kimi zaman anne ve baba, kimi zaman eşler şiddete maruz kalıyor
Kamuoyunda ses getiren bu olay uyuşturucu mağduru ailelerin yaşadığı şiddettin de bir dışa vurumu.
Bağımlı insanlar tedavi görmemeleri halinde yalnızca kendilerine zarar vermiyor.
Özellikle süreç içerisinde madde almak için para bulamadıklarında veya krize girdiklerinde çevreleri için de risk oluşturabiliyor.
Burada da ilk hedef çoğu zaman anne, baba, eş, kardeş veya çocuklar olabiliyor.
İnternette kısa bir arama yapıldığında buna dair birçok haber görmek mümkün.
"Cinnet denilen olayların birçoğu aslında bağımlılıktan"
Ankara'da kendi yaşadığı ilçede 6 ay içinde 4 kişinin uyuşturucudan öldüğünü söyleyen Yağanoğlu, şunları kaydetti:
"Hepsinin ölüm raporunda kalp krizi yazıyor. İstatistiki veriler tabii ki düşük çıkacak böyle yapılırsa. Yine uyuşturucudan kaynaklı birçok şiddet olayı 'cinnet geçirdi', 'aile içi şiddet' veya 'kavga' diye yansıtılıyor. Niye bu adam cinnet geçirdi deniyor? Oysa adam bağımlı. Önce sorunu ortaya koymalıyız. Uyuşturucu önlenmeden bu olaylar engellenemez."
"Kimyasal uyuşturucular şiddeti artırdı"
Yağanoğlu özellikle son yıllarda yaygınlaşan kimyasal uyuşturucuların şiddet eğilimini artırdığını öne sürerek, "Özellikle met denilen illet birçok yerde yayıldı. Bunu kullanan karşısındaki anne ve babasını şeytan gibi görüyor. Onların kendini öldüreceğini sanıyor. Adeta ikinci bir kişiliğe bürünüyor kullanıcılar" yorumunda bulundu.
"Aile bireyleri sık sık şiddet görüyor"
Eski bir bağımlı olan ve bu sorundan kurtulduktan sonra başka bağımlılara yardım etmek için AK Hayatlar Uyuşturucu ve Bağımlılıkla Mücadele Derneği'ni kuran Derya Şaşmaz da görüşlerini ifade etti.
Uyuşturucu bağımlılarının sokakta adeta canlı bomba gibi dolaştıklarını vurgulaya Şaşmaz, "Bizler gerektiğinde onlardan hemen uzaklaşabiliyoruz ancak ailesi maalesef uzaklaşamıyor. Bundan dolayı aile bireyleri sık sık bağımlı yakınlarından şiddet görüyor. Uyguladıkları ekonomik ve psikolojik şiddeti ise hiç saymıyorum. Aile içi şiddet, kadın cinayeti denilen birçok olayda aslında bağımlılık da tetikleyici. Uyuşturucu sorunu bitirilmeden toplum güvenliği de sağlanamaz" şeklinde konuştu.