Mısır'ın gecekondu mahallelerinde Coca-Cola satarak büyüyen Muhammed el-Fayed, kendi kendini yetiştirmiş bir milyarder olarak 94 yaşında yaşamını yitirdi.
Film yapımcısı oğlu Dodi ve o zamanki sevgilisi Galler Prensesi Diana, ikisinin de ölümüne neden olan araba kazasından önce, onun Paris'teki Ritz Oteli'nden ayrılmışlardı.
El-Fayed, kazanın şokunu asla atlatamadı ve ölümlerle ilgili spekülasyonlara takıntılı hale geldi.
El-Fayed'in ölümünden sonra, iş insanının 68 yaşındaki ikinci eşi Henny Wathen'den olan dört oğlunun, 1,7 milyar sterlinlik (yaklaşık 2,1 milyar dolar) imparatorluğunu devralması için ortam hazırlandı.
Birleşik Krallık'ın başkenti Londra'nın en ünlü alışveriş merkezi Harrods'ın ve İngiliz Futbol Kulübü Fulham'ın eski sahibi Muhammed el-Fayed, geçen cuma günü Regents Park Camii'nde düzenlenen cenaze törenin ardından çok sevdiği en büyük oğlu Dodi'nin yanına defnedildi.
Akıllarda kurnaz bir iş insanı olarak kalan el-Fayed, uzun ve renkli yaşamının farklı aşamalarında Londra'da Park Lane'de ve New York'ta Manhattan'da lüks dairelere, Surrey'de lüks bir eve, 65 bin dönüm arazi üzerinde kurulu bir İskoç kalesine, 9 Rolls-Royce arabaya ve bir zamanlar sahibi olduğu Fulham'ın Craven Cottage Stadı'nın hemen dışında Michael Jackson'ın heykelini de içeren bir sanat koleksiyonuna sahipti.
Ölümünden sonra çocuklarına, aralarında Ritz Paris Oteli'nin de bulunduğu milyarlarca pound değerindeki varlık miras kalacak.
Aynı zamanda bu varlıkların bir kısmı Finlandiyalı sosyete ve eski model olan eşi Wathen'e de geçecek.
Vakıf fonları ve vergi cennetleri
Sunday Times gazetesinin de teyit ettiği üzere, Muhammed el-Fayed'in dört çocuğu, Yasemin (42 yaşında), Kerim (39 yaşında), Kâmile (38 yaşında) ve Ömer (35 yaşında) arasındaki ilişkiler zaten gergin durumda.
Ömer, 2021 yılında Yüksek Mahkeme'de görülen bir duruşmada Kâmile'nin korumaları tarafından saldırıya uğradığını cep telefonu yoluyla bildirdi.
Kâmile ise o esnada "Ömer'in uyuşturucu kullandığını" iddia etti. Yargıç da çatışma içerisindeki kardeşlere konuyu kendi aralarında çözmelerini emretti.
Gazete, Muhammed el-Fayed'in kendisi hakkında anlatmaktan hoşlandığı hikayeler gibi, Mısır doğumlu iş adamının mal varlığının dünyanın dört bir yanına yayılmış olduğundan bahsetti.
Ayrıca gazetede, e-Fayed'in servetinin vakıf fonları aracılığıyla Bermuda, Lüksemburg ve Lihtenştayn gibi vergi cennetlerinde muhafaza edilmesi nedeniyle, savurgan alışverişlerinin çoğunun ardındaki hakikatin ortaya çıkarılmasının zor olduğu belirtildi.
El-Fayed, 1985 yılında ikinci eşi olan Wathen ile birlikte yaşadığı Oxted/Surrey yakınlarındaki sarayının anıtmezarına defnedildi. Bu mekânı yetmişli yıllarda satın almıştı.
220 dönümden fazla ağaçlı araziyle çevrili olan, yüzme havuzu, tenis kortu, ahırlar ve bahçeler ile bir helikopter pisti içeren geniş mülkün değeri 100 milyon sterline (yaklaşık 125,8 milyon dolar) kadar çıkıyor.
Ritz Paris Otel, el-Fayed'in varlıklarının en büyüğü
Ritz Paris Otel, kesinlikle el-Fayed'in en büyük varlığı. El-Fayed, 1979 yılında bu göz alıcı mülk için yaklaşık 10 milyon sterlin (yaklaşık 12,5 milyon dolar) ödedi.
Dört yıl süren yenileme çalışmalarının ardından binanın en az 200 milyon sterline (yaklaşık 251,7 milyon dolar) mâl olduğu söyleniyor.
Şu an ise binanın değeri en az 500 milyon sterlin (yaklaşık 629,3 milyon dolar) civarında.
El-Fayed otel için alışılmadık bir mülkiyet yapısı oluşturdu. Bu otel biri Jersey'de diğeri Lüksemburg'da bulunan iki ayrı şirket tarafından ortaklaşa kontrol edildi.
El-Fayed, bu oteli uzun süre boyunca imparatorluğunun mücevheri olarak gördü.
Gazeteye göre, el-Fayed'in en küçük oğlu Ömer, babasının Highlands'deki Balnagoon adlı malikanesiyle bağlantılı bir şirketin yöneticisi olarak kayıtlara geçmiş.
İskoçya'daki bu tatil köyü Inverness'in kuzeyine arabayla 40 dakikalık mesafede 65 bin dönümlük bir alanda yer alıyor.
El-Fayed, burayı 1972 yılında satın aldıktan sonra yavaş yavaş bu taşınmazı merkeze alarak çevresindeki arazileri de satın aldı.
Bu yapı şu anda tatilcilerin kiralayabileceği bir dizi dağ evi, misafirhane ve kır evi içeriyor. Ömer, İskoçya'da 'Muhammed Glen' ya da 'Vadinin Muhammed'i' olarak tanınırdı.
Evinde İskoç eteği giyer, hatta viskisini kendi yapardı.
Lüks emlaklar
Balangoon Malikanesi nihai olarak, Fayed ailesi için vergi cenneti Lihtenştayn'da kurulmuş bir tröst olan Ocarina'ya aittir.
Offshore tröstler, ailelerin veraset vergisine maruz kalmadan varlıkları nesiller arasında transfer etmelerine olanak sağlayabiliyor.
Öyle ki normal şartlarda mülkün 325 bin poundu (yaklaşık 409 bin dolar) aşan değeri üzerinden yüzde 40'a kadar vergiler çıkabiliyor.
Fayed ayrıca vergi cenneti Bermuda'da AIT Leisure adlı bir şirket kurdu. New York'ta lüks dairelere sahip olmasının yanı sıra Manhattan'ın Yukarı Doğu Yakası'nda bulunan beş yıldızlı The Pierre Oteli'nden de iki daire satın aldı.
Bir zamanlar Hollywood oyuncusu Elizabeth Taylor ve moda tasarımcısı Yves Saint Laurent'e ev sahipliği yapan bu binanın üç katlı çatı katı dairesi 2017 yılında 44 milyon dolara satıldı.
Rolls-Royce otomobil satın alma tutkusu
El-Fayed aynı zamanda otomobil tutkunuydu ve Rolls-Royce otomobillere düşkünlüğü vardı. Bilinene göre bu marka tarafından üretilen araçlardan dokuz tane satın aldı.
Gazetenin söylediği gibi, el-Fayed ardında büyük bir nakit yığını bıraktı. Fayed ailesi 2010 yılında 1,5 milyar sterlin (yaklaşık 1,8 milyon dolar) karşılığında satmadan önce Harrods'dan 368 milyon pounddan (yaklaşık 463,2 milyon dolar) daha fazla kâr elde etti.
İngiliz futbol kulübü Fulham'ı da üç sene sonra 150 milyon sterlin (yaklaşık 188,8 milyon dolar) ile 200 milyon sterlin (251,7 milyon dolar) arasında bir fiyata sattı.
Netflix dizisi The Crown'un beşinci sezonunda gösterildiği gibi, bazı arzu edilen varlıkları elde etmek daha zor olabilir.
El-Fayed, 1986 yılında daha önce Windsor Dükü ve Amerikalı eşi Wallis Simpson'a ev sahipliği yapan Paris'in eteklerindeki bir malikaneyi 50 yıllığına kiraladı.
Simpson'ın 1986'daki ölümünden sonra Dük ve Düşes'in eşyalarını barındıran mülk, kraliyet ailesi için gösterişli bir müze olarak tutulurken, Fayed ailesi sadece üst katı kullandı ve 1997'de çiftin eşyalarının çoğunu New York'ta bir açık artırmada sattı.
El-Fayed'in çocukları ve kendi servetlerini inşa mücadelesi
El-Fayed'in çocukları kendi servetlerini inşa etmek için uzun süre mücadele etti. El-Fayed'in Watheen'den olan dört çocuğundan en büyüğü olan Yasemin, 2016 yılında 'Yasmine De Mello' adında bir moda markası kurdu.
Her ne kadar kıyafetleri Gwyneth Paltrow, Sienna Miller, Rihanna ve Daisy Lowe gibi ünlüler tarafından giyilse de şirket, yaklaşık dokuz milyon pound (yaklaşık 11,3 milyon dolar) tutarında zarara uğradıktan dört yıl sonra iflas etti.
Kâmile el-Fayed ise Batı Londra'daki vegan restoranı Farmacy'i açmadan önce moda sahasında girişimlerde bulundu.
Gazetenin haberi, şirketin borçlarının geçen yılın Mart ayı itibarıyla yaklaşık 4,8 milyon sterline (yaklaşık 6 milyon dolar) ulaştığını gösteriyor.
Restoranın çok popüler olduğu söylense de Farmacy'deki müşterilerin tamamı ücretlerden memnun değildi.
2016 yılında Guardian'da yer alan sert bir incelemede restoranla ilgili şu ifadeler kullanıldı:
Güzel bir restoran, sevimli personel ve berbat yemekler.
Kâmile aynı zamanda eğitim sistemi bozulan çocuklara eğitim sağlayan Sevenoaks yardım kuruluşunun da arkasında yer alıyor.
Ancak diğer kardeş Kerim'in ilgi düzeyi daha düşüktü. İki yaşındayken menenjite yakalandıktan sonra ciddi şekilde işitme sorunu yaşayan Kerim, işitme cihazı satan bir şirket kurdu.
Ömer bir zamanlar babasının imparatorluğunun varisi olarak yetiştirildi. Yirmili yaşlarının başında Harrods ve diğer şirketlerin yönetim kurullarına katıldı.
Son zamanlarda, Ay'ın kolonizasyonunu çevre dostu bir şekilde araştıran bir proje olan Dünya Uzay Teknik Ekosistem İşletmeleri'ni (Earth Space Technical Ecosystems Enterprises) kurdu.
2020'deki ilk tecrit sırasında Ömer, Wathen ve Kâmile ile tartıştığı söylendiğinde babasının Surrey'deki mülkündeki spor salonunu kullanıyordu.
Yüksek Mahkeme'ye sunulan belgelere göre Ömer, Kâmile'nin korumaları tarafından zapt edilmeden önce Ömer ile Kâmile'nin kocası Muhammed Isrib arasında arbede yaşandı.
El-Fayed'in eski sözcüsü ve Harrods'un Halkla İlişkiler Müdürü Cole, gazeteye yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Muhammed'i 37 yıldır tanıyorum. En çalkantılı ve nihayetinde en korkunç yıllardan birinde, en büyük oğlu Dodi ve sevgilisi Galler Prensesi Diana'nın trajik kaybıyla sonuçlanan dönemde onunla birlikte çalıştım.
Cole, sözlerini şöyle sürdürdü:
O korkunç günler boyunca büyük bir cesaret, güç ve metanet sergiledi. Pek çok açıdan dikkate değer bir adamdı. Bu dünyada, kendisini kibirli diye eleştirenlerin hepsinin toplamından daha fazla iyilik yaptı.
İngiliz gazeteci Piers Morgan, "Prenses Diana'nın da hayatını kaybettiği kazada sevgili oğlu Dodi'nin ölümünü unutamayan Muhammed el-Fayed, herkes arasında popüler değildi, karmaşık ve kusurlu bir kişiliğe sahipti ama ben onu sevdim" ifadelerini kullandı.
Dodi'nin ölümüyle ilgili soruşturmada el-Fayed'i temsil eden Avukat Michael Mansfield KC şunları söyledi:
O, oğlu için, adalet için yorulmadan mücadele eden çok cömert ve cesur bir adamdı. O ve sevgili eşi bu görevde sonsuz zorluklara göğüs gerdiler ve dirençli kaldılar.
El-Fayed'in İngiliz toplumu üzerinde büyük bir etki yarattığına şüphe yok ve onun soyundan gelenlerin, zorlukla kazandıkları milyarlarca doları kendi izlerini bırakmak için kullanıp kullanamayacaklarını zaman gösterecek.