Aileleri ekseriyetle MHP'li ya da muhafazakar-milliyetçi profile yakın gençler, Türkiye'nin son 20 yılda yaşadığı birçok sosyolojik, politik ve ideolojik dönüşümün de etkisiyle daha seküler ve Türkçü bir pozisyona doğru meylediyorlar
Küpe takıyorum, alkol alıyorum. Başkanlıkta değişim için Kemal Kılıçdaroğlu'na Meclis'te ise güçlü bir milliyetçilik için MHP'ye oy vereceğim.
Bu sözler Koç Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler okuyan 20 yaşındaki Cengiz'e ait.*
Kendisi ve yakın çevresindeki birçok arkadaşının hayat pahalılığı, geleceksizlik ve liyakatsizlik gibi sebeplerle Recep Tayyip Erdoğan yerine Kemal Kılıçdaroğlu'na oy verecekken, Meclis'te ise milliyetçiliğin gerçek temsilcisi olarak düşündüğü MHP'ye destek vereceğini söylüyor.
Tez görüşmelerim neticesinde tanışmış olduğum kendisiyle bu şekilde oy verecek olmasının arkasındaki sebepleri, MHP, İYİ ve Zafer partileri hakkında fikirleri ve genel olarak genç milliyetçi seçmenin ideolojik yolculukları hakkında konuşuyoruz.
Seçim öncesi politik tartışmaları daha geniş bir sosyolojik zihniyet dönüşümü üzerinden yorumluyoruz.
Tarihe seçime doğru
Türkiye 100'üncü yılında belki de tarihinin en önemli seçimlerinden birisini yaşayacak.
14 Mayıs'ta hem cumhurbaşkanlığı hem de parlamento seçimleri gerçekleşecek.
Özellikle Recep Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında rekabetin öne çıktığı bu seçimde, yepyeni ve birbirinden farklı seçmen tercihleri var.
Tarihi kırılma yaşatacak seçimin önemi, seçim sisteminin zorladığı stratejik oylar ve birbirinden farklı ideolojilerin yüzde 50+1'i almak için beraber yürümesinin halihazırda yarattığı farklı tonlardan oluşan seçmen grupları var.
Fakat bu tonlamaları daha da renklendiren ekstra bir faktör var:
İlk kez oy kullanacak yaklaşık 5 milyon seçmen.
Bu genç seçmen tamamen Erdoğan iktidarı nesli olarak düşünülebilir.
Zira bu seçimde ilk kez oy kullanacak seçmenlerin en küçüğü 2005, en büyüğü ise 2002 doğumlu.
Tamamı, AK Parti göreve geldikten sonra doğdu, Erdoğan'dan başka bir lider görmedi.
Siyaset hafızaları bilhassa 2016'dan sonraki Cumhur İttifakı'nı doğuran, darbe girişimi-olağanüstü hal ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ikliminde şekillendi.
Geçen 7 sene bir yandan milliyetçi-güvenlikçi politikaların yükseldiği ve terör siyasetinin gündeme oturduğu bir dönem olarak değerlendirilebilirken özellikle 2018'den sonra ise yoksullaşmanın, gençler için geleceksizleşmenin ve siyasi baskının arttığı da bir devir oldu.
Bu noktada milliyetçi-kentli, genç ve seküler seçmenin bir kısmı MHP'den daha AK Parti ile anlaşmasının başında kopmuştu.
Zamanla artan enflasyon ve göç sorunlarını gibi faktörler birçok milliyetçi genci MHP'den uzaklaştırdı.
Yeni kurulan İYİ Parti'nin ise gençler bazında ise halihazırda oluşmaya başlamış bu kentli-seküler genç milliyetçi kitleye oturduğunu birçok araştırma şirketi, gözlemci ve uzman da belirtti.
Röportaj ve görüşme
Bütün bu tartışmalar ve İYİ Parti'nin genç seçmenleri Kemal Kılıçdaroğlu'na ne kadar ikna oldu gibi sorular kamuoyunda var olmaya devam ederken tez görüşmelerim sırasında ilginç bir siyasi tercih ve profille karşılaştım.
Tezimde, yeni bir sosyolojik-politik grup olarak yeni jenerasyonda yavaş yavaş ortaya çıktığını ve gittikçe daha görünür olduğunu iddia ettiğim seküler milliyetçiliği çalışıyorum.
Aileleri ekseriyetle MHP'li ya da muhafazakar-milliyetçi profile yakın gençler, Türkiye'nin son 20 yılda yaşadığı birçok sosyolojik, politik ve ideolojik dönüşümün de etkisiyle daha seküler ve Türkçü bir pozisyona doğru meylediyorlar.
Kendisini seküler milliyetçi olarak tanımlayan gençlerle derinlemesine mülakatlar yapıyorum.
Birçoğu lise çağlarında MHP'ye gönül vermişken 2016'dan sonra İYİ Parti ve Zafer Partisi'ne doğru kaymış durumda.
Yüzde 70'i cumhurbaşkanlığı için Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceğini söylerken, bir kısmı ilk tur için Sinan Oğan'ı düşünüyor.
"1 oy Kemal'e, 1 Oy MHP'ye" diyen Cengiz
Fakat bu görüşmeler esnasında tanıştığım Cengiz'in siyasi tercihi ise diğerlerinden farklı.
Kendisi cumhurbaşkanlığı için Kemal Kılıçdaroğlu'nu, meclis seçimlerinde ise MHP'yi desteklediğini söylüyor.
Cengiz röportaja başlamadan beni uyarıyor:
Siyasi iklimin baskıcılığından dolayı anonim kalmak istiyorum.
Kendisi İstanbul doğumlu. Koç Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler bölümünde okuyor.
Türkiye derecesi yaparak ilk 100'e girmiş. 20 yaşında.
Şunu ekleyerek devam ediyor kendisini tanıtmaya;
Küpe takıyorum, alkol alıyorum. Dışarıdan baktığınızda benim MHP'ye oy verdiğimi anlamazsınız.
Ailesini soruyorum: Ailen de Cumhur İttifakı destekçisi mi?
Ankara'daki en iyi liselerinden birinde okudum. Annem ve babam memur. Eğitimli, şehirli insanlar. Ailem kendisini milliyetçi-muhafazakar olarak nitelendiriyor. 2015'e kadar MHP'ye oy verdiler. Bu çevrede büyüdüm ve romantik olarak milliyetçiliğe bağlıyım. Hafızamdaki en net anılarından biri MHP mitingleri takip etmek, 3 hilal bayrağını görünce heyecanlanmaktı. 2015'e kadar MHP'ye bağlılık hissediyordum.
Fakat ilginç bir detay ekliyor sonrasında;
Babam MHP'ye oy vermeyecek. Kesinlikle benim de oy vermemi istemiyor.
O zaman kendisinin oy motivasyonları ve gerekçelerini soruyorum.
Önce babası gibi üst jenerasyondaki milliyetçilerin duygularından ve fikirlerinden bahsediyor bana.
Orta yaşlı milliyetçilerde yoğun bir Recep Tayyip Erdoğan nefreti olduğunu anlatıyor.
MHP'yi artık kendi partileri olarak görmediklerini vurguluyor:
Önceden bir seçim olduğunda bu insanlar hangi partiye oy vereceğini düşünmezdi. Fakat şimdi eskiden düşman gördüklerine (CHP) oy veriyorlar.
Peki, sen neden Cumhur İttifakı üyesi ve mevcut iktidar destekçisi MHP'ye oy vereceksin?
Cengiz, bu soruyu uzun uzun yanıtlıyor:
Kendimi Erdoğan muhalifi olarak görüyorum. Ekonomiden tutun bildiğimiz birçok sebepten ötürü... Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerini birbirinden ayrı olarak görüyorum. Fakat seçim sistemini de düşündüğüm zaman güçlü MHP'yi anlamlı buluyorum. Eskiden sınır ötesi operasyonlar yapılmıyordu, çözüm süreci vardı. MHP'nin varlığı ile milliyetçilik daha güçlü bir şekilde temsil ediliyor. AK Parti bunu yapmıyordu. MHP'nin muhafazakar siyasetinin söylemde kaldığını düşünüyorum. MHP seküler yaşamıma çok da rahatsızlık vermiyor. Milliyetçi politikalarından ise memnunum.
Muhalif biri olmasına rağmen İYİ Parti, Zafer Partisi gibi milliyetçi camia için alternatifler partileri neden desteklemediğini soruyorum.
Ya da Cumhurbaşkanlığı için neden Kemal Kılıçdaroğlu' nu destekliyor da Sinan Oğan'ı desteklemiyor?
İYİ Parti'ye baktığımda bir belirsizlik görüyorum. Milliyetçi bir parti mi, yoksa merkez sağ mı olmaya çalışıyor, bilmiyorum. MHP'ye baktığımda ise net bir duruş görüyorum. Milliyetçi ve ülkücü.
Milletvekili aday listelerine baktığında ise MHP'de bir tane milliyetçi olmayan aday görmediğini söylüyor Cengiz;
İYİ Parti ile kıyasladığımda milletvekili adaylarının daha az vasıflı olduklarını kabul ediyorum. Fakat İYİ Parti'nin içinde de İdris Naim Şahin, Seyithan İzsiz ya da Salih Ensarioğlu gibi isimler var. Bir Kürt'ün İYİ Parti'den aday olmasından rahatsız değilim ama saydığım bu isimlerin milliyetçi kökenden geldiklerini de düşünmüyorum.
İdeolojinin ötesinde de İYİ Parti'nin kurumsallığını dair soru işaretleri olduğunu sözlerine ekliyor Cengiz.
İYİ Parti'den seçilmiş 43 milletvekillinden 9'u istifa etti. İYİ Parti'den AK Parti'ye 6 kişi geçti. MHP'den AK Parti'ye geçen hiç kimse yok. Buradan baktığımda İYİ Parti'nin siyasi pozisyonu oturmamış diyorum. Burada ciddi bir sıkıntı vardır. Vereceğim oy AK Parti'ye gidebilir...
Cengiz, Zafer Partisi ve Sinan Oğan konusunda ise gerçekçi davrandığını söylüyor.
Zafer Partisi'nin baraj altı kalacağını, Sinan Oğan'ın ise ikinci tura kalamayacağını vurguluyor.
Bu yüzden bu opsiyonları değerlendirmediğini belirtiyor.
Medyada veya tartışmalarda çok kendini belli eden seçmenler değil genç MHP'liler.
Etrafında onun gibi düşünen kaç kişi var diye merak ediyorum: Çevrende senin gibi düşünenler var mı?
Evet, var. Oyunu MHP'ye verip cumhurbaşkanlığı için Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermeyecek çok fazla insan var. Geçen seçime baktığımızda Cumhur İttifakı'nın meclis seçimleri için toplam oyu yüzde 53,56 idi. Ama cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan yüzde 52,59 aldı.
Küskün AK Partililer diye bir durum da var. AK Parti'ye oy vermeyip Erdoğan'a oy verenler var. Bu grubu da düşündüğümüzde MHP'ye oy verip Erdoğan'a oy vermeyen çok fazla seçmen var. Bu seçimde de MHP ve Cumhur ittifakına oy atıp Sinan Oğan'a oy verenler olacak. Cumhurbaşkanlığı için hiç oy kullanmamak olacak ya da benim gibi Kılıçdaroğlu'na oy verenler olacak.
Cengiz burada bir jenerasyonel farktan ayrımlaşmadan bahsediyor:
Benim üst jenerasyonumda MHP'ye oy verip cumhurbaşkanlığı için boş atacak çok fazla insan var. Bizim jenerasyonda ise 'Bir oy MHP'ye, bir Kemal'e' diyen çok fazla insan var.
Fakat bu insanlar görünür değiller, Twitter'da yoklar, sokakta yoklar. Çünkü utanıyoruz, çekiniyoruz. Bir gencin 'AK Partiliyim' demesi zor ama anlaşılır bir şey; 'MHP'liyim' demesi ise daha zor. MHP'ye vermek ise o kadar anlaşılır durmuyor. O yüzden görünür değiliz.
"Kılıçdaroğlu'na emanet bir oy veriyorum"
Peki, Kemal Kılıçdaroğlu için ne düşünüyorsun?
Kemal Kılıçdaroğlu'na oy veriyorum çünkü 20 yıldır bu iktidar yönetiyor ve yorulduk. Kılıçdaroğlu'na emanet bir oy veriyorum. Kazanırsa uyguladığı politikalara bakacağım.
Kemal Kılıçdaroğlu'na gönül rahatlığıyla oy vermeyeceğini ekliyor Cengiz.
Cumhur İttifakı'ndan gelen "terör" yaftası söylemlerinin çoğunu ciddiye almadığını ama bir kısmına da hak verdiğini söylüyor.
Milletvekili listelerine baktığımda PKK'yı benim kadar düşmanlaştırmayan, Çözüm Süreci'nin mimarları var. İşte tam bu yüzden dengeleyici unsur olarak MHP'yi görüyorum. Frenleyen unsur istiyorum. Milliyetçi seçmeninin en iyi ölçüldüğü yer MHP'dir.. İYİ Parti yüzde 10 alsa bu ülkede yüzde 10 Türk milliyetçisi var diyemeyiz. Ama MHP yüzde 10 alırsa yüzde 10 Türk milliyetçi oy vardır deriz.
*Röportaj verenin isteği neticesinde ismi, okulu ve bölümü benzerleriyle değiştirilmiştir.
Mehmet Yaşar Altundağ; Boğaziçi Üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler ile sosyoloji bölümlerini çift ana dal derecesiyle bitirdi. Hali hazırda Sciences Po Paris'te siyaset bilimi yüksek lisansı yapan Altundağ, tezinde Türk milliyetçiliğinin yeni jenerasyonda sekülerleşmesini çalışmaktır. Amsterdam Üniversitesinde Avrupa'daki diaspora gruplarının siyasi temsiliyetini konu alan bir araştırma projesinde araştırma asistanı olarak çalıştı. Akademik çalışmalarının yanında Medyascope'ta yarı zamanla gazeteci olarak katkı sunduktan sonra PolitikYol ve Daktilo1984 gibi mecralarda Türkiye ve dünya siyasetine dair yazmaya başladı. Aynı zamanda YouTube'daki 49W kanalında siyaset bilimi temelli içerikler hazırlıyor.
Independent Turkçe