Yeni Günaydın
Geri

İnternet Nasıl Düzenlenmeli?

Prof. Dr. Süleyman İrvan ve Prof. Dr. Yaman Akdeniz, Dezenformasyon Yasası'nı değerlendirdi.
İnternet Nasıl Düzenlenmeli?
Haberler / Medya
29 Eylül 2022 Perşembe 12:45
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Kamuoyunda "Dezenformasyon Yasası" diye de bilinen "Basın Kanunu ve Bazı Konularda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" üzerindeki tartışmalar önemli bir konuyu gündeme getirdi: İnternet nasıl düzenlenmeli?

Adalet Komisyonu'nda kabul edildikten sonra TBMM Genel Kurulu'nun gündemine gelen yasa tasarısıyla ilgili görüşmeler ekim ayına ertelenince tasarının uyandırdığı tepki de yerini bir süreliğine sessizliğe bırakmıştı.

Ancak sosyal medyanın düzenlenmesi ve dezenformasyonla mücadele sorunsalı sadece Türkiye'de değil, son dönemde Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ve ABD'nin de gündeminde geniş yer tutuyor.

Nitekim Dezenformasyon Yasası'nın Genel Gerekçe bölümünde AB'nin Dijital Hizmetler Yasası örnek gösteriliyor ve ABD'de bu alanda yeni regülasyonlar hazırlandığı vurgulanıyor.

İlgili bölümde Türkiye için öngörülen yasal düzenlemenin, esasen Avrupa ve ABD'deki çabalar dikkate alınarak hazırlandığı savunuluyor.

Buradan hareketle Dezenformasyon Yasası'nı Dijital Hizmetler Yasası'yla karşılaştırmalı olarak masaya yatırırken, tasarının olası toplumsal sonuçlarını, Türkiye'de internet ortamını ve ifade özgürlüğü tartışmalarını irdeledik. ABD'nin bu hususta hangi adımları attığını ele alırken, uzman görüşleri ışığında farklı ülkelerin interneti düzenlemeye dair hangi ilkeleri benimsediğini tartışmaya çalıştık.

Gazeteciler neden "Sansür Yasası" diyor?

Kanun teklifi, dezenformasyonla ilgili düzenlemelerle ve özellikle 29. maddesiyle öne çıkıyor. Bu madde uyarınca Türk Ceza Kanunu'na (TCK) yeni bir suç eklenmesi öngörülüyor: "Halkı yanıltıcıyı bilgiyi alenen yayma".

Suç kapsamında "yanıltıcı bilgileri yaydığı tespit edilen" kişilere üç yıla kadar hapis cezası verilmesi bekleniyor. Söz konusu madde geniş kesimlerce eleştirildi ve sansür yorumlarını da beraberinde getirdi. Özellikle basın örgütleri tasarıyı "Sansür Yasası" diye de adlandırdı.

Aynı zamanda internet haber sitelerini Basın Kanunu kapsamında değerlendirmeyi öneren tasarının dijital gazeteciliğe dair de önemli sonuçları olabilir. Örneğin, internet sitelerinde çalışan gazetecilere basın kartı verilmesi ama "basın ahlak esaslarına aykırı davranışlar" gerekçesiyle kartın iptal edilebilmesi ve 5 yıl boyunca yeni kart verilmemesini öngören maddeler de tepki çekiyor.
Prof. Dr. Süleyman İrvan, "Adından da anlaşılacağı üzere yasa teklifi sadece dezenformasyon sorunu ele almıyor" ifadelerini kullanıyor.

"İnternet medyasına yasal zemin oluşturmak, basın kartlarını düzenlemek, resmi ilan ve reklamların dağıtımını düzenlemek gibi birçok konuda hükümler içeriyor" diyen İrvan, tasarının en tartışmalı bölümünün 29. madde olduğunu vurguluyor ve bunun özellikle gazetecileri endişelendirdiğini söylüyor:

Gazeteci meslek örgütleri, bu madde kapsamında eleştirel gazeteciliğin cezalandırılacağından kaygı duyuyor. Mevcut cezalandırma pratiklerine bakıldığında haksız da sayılmazlar.

Öte yandan, yasa tasarısında başka hükümetlerin genel anlamda sosyal medyayı ve interneti düzenlemeye yönelik çabaları örnek gösteriliyor. Örneğin, Genel Gerekçe bölümünde AB, interneti düzenleme çabalarında "öncü regülatör" diye niteleniyor ve ABD'deki yasa hazırlıklarının da yakından izlendiği savunuluyor.

Uzmanlara göreyse Türkiye'nin Dezenformasyon Yasası'ndaki farklılıklar, ifade ve basın özgürlüğü açısından ciddi anlamda endişe verici. "Yasa teklifi AB Dijital Hizmetler Yasası'nı alıp Türkiye'ye objektif biçimde uyarlasaydı eminim bu tartışmalar yaşanmazdı" diyen İrvan, şöyle ekliyor:

Elbette yurttaşları dev sosyal medya platformları karşısında koruyucu yasalara da ihtiyaç var.

AB'nin "öncü konumda" olduğu Dijital Hizmetler Yasası nedir?

AB'nin Dijital Hizmetler Yasası (DHY) ve Dijital Piyasalar Yasası (DPY) adlı iki yasada somutlanan interneti düzenleme çabası, aslında Avrupa Komisyonu'nun Aralık 2020'de sahte ürünlerin satışı, nefret söyleminin yayılması, siber tehditleri ya da piyasa dengesizlikleri gibi çeşitli zorlukların önüne geçmek üzere önerdiği geniş bir mevzuatın parçası. Temmuz başında bu iki yasa, "Dijital Hizmetler Paketi" adı altında birleştirildi.

DPY, online satış yapan firma ve işletmeler arasında eşit rekabet alanı sağlamak için tasarlandı ve mart ayında yürürlüğe girdi. 

DHY ise AB Komisyonu, Avrupa Parlamentosu (AP) ve AB Konseyi'nin nisanda yapılan müzakerelerde anlaşma sağlamasıyla gündeme geldi. Yasanın 1 Ocak 2024'ten itibaren AB genelinde doğrudan uygulanması bekleniyor. AB'de iş yapan tüm dijital hizmetler, DHY'ye tabi tutulacak.

AB makamlarına göre yasanın ana amacı, dijital dünya dışında halihazırda yasal olmayan fiillerin dijital ortamda da yasadışı olmasını sağlamak. Ayrıca internet şirketlerini daha sıkı denetlemek ve daha fazla sayıda tüketiciyi usulsüzlüklerden koruyabilmek.

Geniş çevrelerde mevzuat, "antitröst yasa tasarısı" diye de niteleniyor. Bu da aslında yasanın en önemli hedeflerinden birinin internet devlerinin gücünü sınırlamak olduğu anlamına geliyor. AB yetkilileri bu amaçla ayda 45 milyondan fazla aktif kullanıcıya (AB nüfusunun yüzde 10'undan fazlasına) sahip platformlara özel dikkat gösterileceğini ifade ediyor. Bu platformlar yasa kapsamında eşik bekçisi (gatekeeper) diye adlandırılıyor.

Bunlar arasında AB'nin arama motoru pazar payının yüzde 92,04'üne sahip Google ve 309 milyon aktif kullanıcısı olan Facebook ilk sıralarda.

Yasanın öngörüleri ise kısaca şu şekilde:

Yetkililere karşı şeffaflık: Araştırmacılar verilere erişebilecek, platformlar yasal temsilci bulunduracak

Yasa uyarınca Avrupa Komisyonu, eşik bekçisi platformlar için birincil düzenleyici kurum olacak. Diğer küçük platformlar ise kuruldukları üye devletlerin denetimi altında kalacak.

Yasada ilk olarak, internet şirketlerinin araştırmacıların ve yetkililerin verilere erişmesine izin vermesi yükümlülüğü göze çarpıyor. AB Komisyonu'nun internet sitesinde konuyla ilgili şu ifadeler yer alıyor:

Platformlar; kişilerin yaşamı veya güvenliğine yönelik tehdit içeren ciddi cezai suçlara dair şüphe uyandıran bir bilgi edindikleri durumda yetkili makamları bilgilendirecek.
AB içinde hizmet sunan ama AB dışında (çoğu ABD'de) yerleşik bu platformların, etkin bir gözetim sağlanması için AB içinde yasal temsilci atama yükümlülüğü de öne çıkan maddelerden.

Kullanıcıya karşı şeffaflık: Çocuklara hedefli reklam gösterilmeyecek

Yasayla özellikle büyük platformların, içeriğin nasıl yönetildiği, reklam ve algoritma süreçlerinin nasıl işlediği konusunda daha şeffaf ve hesap verebilir olması hedefleniyor.

Ayrıca kullanıcıların önceden yüklenmiş yazılımları veya uygulamaları kaldırmasına izin verilmesi öngörülüyor.

DHY, reşit olmayan internet kullanıcıları için de önemli düzenlemeler getiriyor. Örneğin, hedefli reklamlar oluşturma amacıyla çocukların profilinin çıkarılması yasaklanacak. Aynı zamanda etnik köken, siyasi görüş veya cinsel yönelim gibi özel kategorilerdeki kişisel verilere dayalı reklam da yapılmayacak.

Türkiye'nin tasarısındaki benzer yükümlülükler

Türkiye'nin Dezenformasyon Yasası'nda da çocuklara dair önemli maddeler var. Örneğin yeni düzenlemeyle platformların "çocuklara yönelik ayrıştırılmış hizmet sunması" gerekecek. Ayrıştırılmış hizmetin nasıl tanımlandığına dairse ayrıntı verilmiyor. Ancak yükümlülükleri yerine getirmeyen platformlara idari para cezası verilebileceği belirtiliyor.

Platformların, reklamlara ilişkin içerik, reklam veren, reklam süresi, hedef kitlesi, ulaşılan kişi sayısı gibi bilgilerin yer aldığı bir reklam kütüphanesi oluşturması, bunu internet sitesi üzerinden yayımlaması ve raporlaştırması da şartlar arasında. 

Algoritmalar söz konusu olduğunda ise şeffaflık şartı öne çıkıyor:

Sosyal ağ sağlayıcı, kullanıcılara öneriler sunarken hangi parametreleri kullandığına internet sitesinde açık, anlaşılır ve kolaylıkla ulaşılabilir şekilde yer vermekle yükümlüdür.

Bunun yanı sıra platformların öne çıkarılan ya da erişimi azaltılan içeriklere yönelik algoritmalar ve reklam politikalarıyla ilgili bilgileri Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'na (BTK) vermekle yükümlü olması öngörülüyor.

Dezenformasyon Yasası'nda şirketlerin Türkiye'de yasal temsilci atama yükümlülüğünün "devam etmesi" şartı da öne çıkıyor. Zira temsilci atama şartı 2020'deki sosyal medya yasasıyla zaten getirilmişti. Ancak dikkat çeken bazı ayrıntılar var. Örneğin, günlük erişimi bir milyondan fazla olan platformların temsilcilerinin artık Türkiye'de ikamet eden Türk vatandaşları olması gerekecek. 

BTK'nın içerik kaldırma yetkisi genişletilecek: "Platformlar Türkiye'den çekilebilir"
Bunun yanı sıra, Prof. Dr. Yaman Akdeniz'e göre Türkiye, 2020'de geçirdiği yasadan yararlanarak BTK başkanının erişim engelleme ve içerik çıkartma yetkisini yeni tasarıda genişletiyor.

İfade Özgürlüğü Derneği'nin EngelliWeb (2018-2019 ve 2020) raporlarına atıfta bulunan Akdeniz, platformların Türkiye'de temsilcilik oluşturmasına rağmen hükümetten gelen taleplerin büyük bir kısmını halen uygulamadığını ama tasarının ardından bu durumun değişebileceğini belirtiyor:

Twitter, özellikle basın kuruluşları, gazeteciler ve sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili hesap kapatma veya tweetlerin silinmesi taleplerini uzun yıllardır uygulamıyor.

"Platformlarla ilgili ana amaç, bunların Türk makamlarına daha çok uyum sağlaması ve kendilerine gönderilen binlerce sulh ceza hakimliği kararını uygulaması" diyen Akdeniz, sözlerine şöyle devam ediyor:

Şimdi ise madem Türkiye'de temsilcilik oluşturdunuz, bu kararlara da uyacaksınız talebi var. Tabii ki bu tasarı yasalaşırsa, platformların Türkiye'den çekilme ihtimalini de unutmamak lazım.

Bu arada Medyascope'dan Doğu Eroğlu, kısa süre önce haberleştirdiği belgelerde, servis sağlayıcılarının tüm internet kullanıcılarının trafiğini halihazırda her saat başı BTK'ya ilettiğini ortaya çıkarmıştı.

Dezenformasyon Yasası'nın olumlu yönü var mı?

Dezenformasyon Yasası'nda şirketlerin algoritmalarının nasıl çalıştığını açıklamasını gerektiren maddeler aslında DHY'yle uyumlu görünüyor. Bu da tasarının aslında olumlu yönleri olduğunu düşündürebilir.

Öte yandan uzmanlar, bu tasarının Türk hükümetinin internete yönelik diğer kısıtlamalarıyla ve ifade özgürlüğüne dair tartışmalarla birlikte düşünülmesi gerektiğini ifade ediyor. Örneğin, Akdeniz, "Ben bu yasa tasarısının herhangi bir olumlu yanını görmüyorum. Tasarıda bazı havuçlar olabilir, fakat bunun büyük bir sopa olduğu unutulmamalıdır" diyor.

"AB'yle uyum iddiasının kendisi dezenformasyon"

Akdeniz'e göre, AB'nin düzenlemeleriyle Türkiye'yi kıyaslayabilmek için sadece bu tasarının öngörülerine bakmak yeterli değil. "Bir bütün olarak 5651 sayılı Kanun'a ve dolayısıyla Türkiye'nin İnternet ve platformlara yaklaşımını değerlendirmek gerekir" diyen hukukçu, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Bazı şeyleri çok çabuk unutuyoruz. Türkiye'den 500 binden fazla web sitesi erişime engelli, 150 bin kadar da haber ve içerik erişime engelli ve binlerce haber web sitelerinden kaldırılıyor.

Akdeniz, Ozan Güven'le birlikte kaleme aldığı Fahrenheit 5651 kitabında, 2007'de yürürlüğe giren 5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun"un ifade özgürlüğünü nasıl etkilediğini değerlendirmişti 
Yakın zamana kadar Türkiye'de Twitter ve Wikipedia'nın bile erişime kapalı olduğunu hatırlatan hukukçu, "Sizin bu yazıyı yayınlayacağınız Independent Türkçe web sitesi engelliydi ve OdaTV iki seneden daha uzun bir süredir Türkiye'den erişime engelli. JinNews gibi haber siteleri sürekli erişime engellenirken Anayasa Mahkemesi bu basın organlarının başvurularını karara bağlamaktan imtina ediyor" diyor:

Platformlarla ilgili düzenleme de hep erişim engelleme ve tamamen engelleme tehdidi üzerinden yapılıyor. Dolayısıyla, bizim AB'yle karşılaştıracak herhangi bir durumumuz yok. Hatta 'uyum iddiasının' tamamen dezenformasyon olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Akdeniz, "Hükümetin kendi kendisini korumaktan başka bir amacı yoktur. Gerisi teferruattan ibarettir" diye ekliyor.

Dananın kuyruğunun koptuğu yer: Dezenformasyon ve nefret söylemiyle mücadele

Dezenformasyon söz konusu olduğunda Avrupa Komisyonu, özellikle pandemilere ve doğal afetlere vurgu yapıyor. Zira DHY'yle olağanüstü koşullarda dezenformasyon, aldatmaca ve manipülasyon hususunda platformların sorumluluklarının artırılması öngörülüyor.

Zira yasa uyarınca savunmasız gruplara yönelik zararlar söz konusu olduğunda internet devleri, hizmetlerinin tasarımı ve kullanımından kaynaklanan toplumsal riskleri değerlendirmek ve azaltmak zorunda kalacak. 

AB Komisyonu konuyla ilgili şu ifadelere yer veriyor: 

Platformlar, dezenformasyon veya seçim manipülasyonu, kadınlara yönelik siber şiddet veya çevrimiçi ortamda küçüklere verilen zararlar gibi riskleri azaltmalıdır. Bu önlemler, ifade özgürlüğü kısıtlamalarına karşı dikkatli bir şekilde dengelenmeli ve bağımsız denetimlere tabi olmalı.

Bunun yanı sıra şirketler, nefret söylemi, şiddet çağrıları ya da terör propagandası gibi yasa dışı içerikleri kendilerine haber verilir verilmez kaldırmak zorunda olacak.

Hangi söylemin yasadışı olduğu nasıl belirlenecek?

Öte yandan bu durum, Türkiye'de de yasa tasarısıyla gündeme gelen bir tartışmayı akla getiriyor: Hangi söylemin yasadışı olduğuna kim karar verecek?

AB bu noktada kararı üye ülkelerin mevcut yasalarına işaret ediyor:

Neyin yasadışı içerik oluşturduğu diğer yasalarda ya AB düzeyinde ya da ulusal düzeyde tanımlanır. Hangi içeriklerin terörist içerik veya yasadışı nefret söylemi olduğu ya da çocuklara yönelik cinsel istismar içerdiği AB yasaları düzeyinde tanımlanmaya devam edecek. Bir içeriğin yalnızca belirli bir üye devlette yasadışı olduğu durumlarda ise içerik yalnızca yasadışı olduğu bölgede kaldırılacak.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNDEM EKONOMİ POLİTİKA DÜNYA MEDYA SPOR YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SAĞLIK MAGAZİN KÜLTÜR-SANAT TEKNOLOJİK YAŞAM BUGÜN NEYE ZAM GELDİ DİKKAT! İLGİNÇ HABERLER
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Yeni Günaydın