Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD ile İran'ın kontrollü çatışmasına ilişkin, "Bölgesel yayılmadan kaçınmak lazım. Durum iyi değil. Daha büyük bir yayılmayla karşı karşıya kalabiliriz." dedi.
A Haber canlı yayınına konuk olan Fidan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Bölgesel yayılmadan kaçınmak lazım
Gazze savaşının başından itibaren bu bölgesel yayılma riskini hep gündeme getirmiştik. Bu bölgedeki dengeleri gözeten herkesin aslında uyarısını yapacağı bir husus. Aslında bir sürpriz olarak gelmedi. Burada birkaç tane tespğitte bulunmak gerekiyorsa şunun altını çizmek gerekiyor. Birincisi karşılıklı vurmaları kontrollü bir gerginlik politikası ile devam ettiğini görüyoruz. Belli bir aşamaya geçmesini tercih etmeyen bir yaklaşım var iki tarafta da.
Ama bu tabi "ateşle oynamak" dediğimiz tam da tabir burada devre giriyor bu ateşle oynamak. Yani ateşle oynadığınız zama o ateş her an yangına dönüşebilir. Kontrol altına alınamayabilir. Burada bir riskle karşı karşıyayız. Bu kontrol altına alınmamazlık meselesi bir tehdit olarak karşımızda duruyor. Türkiye olarak bölgesel ortaklarla sürekli görüşüyor. Amerikalılarla da görüşüyor. Bölgesel yayılmadan kaçınmak lazım. Ama şu an itibariyle durum iyi değil. Yani daha büyük bir yayılmayla karşı karşıya kalabiliriz.
Katar ve Mısır'ın Gazze'deki rolü
Rehin alınmış durumdalar aslında bu insanlar. Bunun adını da böyle koymak lazım. Siz bunları belli bir coğrafi bölgede tutuyorsunuz, içeriye yardım girmesine de izin vermiyorsunuz. Sizin kontrolünüz dışında giren yardımları bombalıyorsunuz. Bu insanların yaşadığı altyapıyı yok ediyorsunuz. Suya elektriğe ve iletişime erişim imkanlarını kaldırıyorsunuz ve insanlar sizin elinizde rehin. Bunun adını böyle koymak lazım.
Buna yönelik bir dizi görüşme devam ediyor. En son muhataplarımızla yaptığımız görüşmelerde şu anda bir teklif var ortada Hamas bunu kendi içerisinde değerlendiriyor. Tabi Hamas'ın hedefi özellikle kalıcı ateşkes karşılığında rehinelerin bırakılması karşılıklı olarak. İsrail de şu anda kalıcı ateşkes konusunda çok fazla hevesli gözükmüyor. Böyle bir aşamalandırma içerisinde. Ama bunların hepsi karşılıklı güven istiyor. Aradaki aracıların ne kadar güvence verebilecekleri konusu da başka bir problem alanı. Yani, müzakereyi kolaylaştırmada ciddi rol oynuyorlar, özellikle Katar tarafı… Mısır tarafı siyasi kanatla konuşuyorlar Haniye ve ekibiyle onlar da askeri kanatla konuşuyorlar. Amerikalılar da İsraillilerle konuşuyor. Bir noktada buluşabilirler mi? Şu anda bir çerçeve var. Bir iki gün içerisinde bir cevap bekliyoruz.
"İsrail güvenlik peşinde değil"
İsrail aslında kendisine ve dünya kamuoyuna yalan söylemekten vazgeçtiği zaman kendini güvende hissedecek her türlü konu ortaya çıkacak. Nedir o büyük yalan? İsrail güvenlik peşinde değil. İsrail daha fazla toprak peşinde. Daha fazla toprak peşinde olmayı bıraktığı gün 67 sınırlarını kabul edip, Filistinlilere kendi devletini verdiği gün onun sınırının gerisine çekildiği gün zaten İsrail güvende olacak. Filistinliler kendi işleriyle kendi devletleriyle meşgul olacaklar. Biz bölge ülkeleri olarak bu konuda sorumluluk almaya hazır olduğumuzu defaatle ilettik. İki devletli çözümü gündeme getirirken bu sefer fakrlı olarak, metedolojik olarak da garantörlük mekanizmasını öne sürmemizin arkasında bu yatıyordu.
Yani siz Filistinlilere sınırları belli, devletini verin egemenliğini tanıyın gerisi bize ait. Ama bu olmuyor. Neden? "– mış" gibi göstererek, uzun adede dünya kamuoyunu uyutarak daha fazla toprak almaya yönelik bir politika izlendi. Netenyahu politikaları buydu ve buna da hiç kimse ses çıkartmadı. Şimdi aslında artık bunun böyle olmayacağı büyük çıplaklıkla ortada. Tabi diplomasinin aslında gücü bir defa bu argümanları yerli yerinde kullanarak aslında neyin hangi yöntemin işlediği, hangi yöntemin işlemediği, hangi parametrenin doğru olduğu, hangi parametrenin yanlış olduğunu ciddi şekilde ortaya koymak gerekiyor.
Bence bu süreçte bunlar çok ciddi şekilde tartışıldı, ifade edildi, gündeme getirildi. Bu konuda atılmış büyük adımlar var. Eğer iki devletli çözüm konusunda bir zemin ortaya çıkıyorsa insanlar şunu bilmeliler; Bazı gerçekler var bu gerçeklerde bilerek arkasında duruyorlarsa. Özellikle batılı devletler Filistin'in devlet sahibi olmasını istemiyoruz, İsrail gayrı meşru da olsa çaldığı toprakları çalmaya devam etsin. Bir de bunlara yerleşimci diyorlar aslında bu bir hırsızlıktır. Netenyahu politikaları esas itibariyle taktik olarak başarılı adımlar atmış gözükse de topyekün stratej olarak baktığınız zaman büyük bir hem İsrail halkına hem filistin halkına hem bölgeye fecaat getirmiş durumda.