FETÖ’nün geçmişte Türkiye İmamı olarak anılan ve Fetullah Gülen’in yerine örgütü yönettiği öne sürülen Mustafa Özcan’ın 14 yıllık yasak aşkıyla evlendiği ortaya çıktı. Erzurum’daki “Gülen Eğitim ve Araştırma Vakfı”sın iç mimarisini yaptırdığı Tuba ile yasak aşk yaşayan Mustafa Özcan’ın 14 yılın sonunda evlendikleri ifade edildi. Mustafa Özcan’ın evliyken başka bir örgüt mensubuyla yasak aşk yaşaması dikkat çekti.
TV100 yazarı Fuat Uğur’un aktardığı bilgilere göre “Mustafa Özcan’ın o ziyaretlerinden birinde, yanında bir genç kadın vardır. Yıl 2010. Bugün 73 yaşında olan Mustafa Özcan o sırada 59 yaşında. Ümit’e “Tuba Hanım mimar, vakıf binasının iç mimarisini ona teslim ettik” diyerek kadını tanıştırır.
Tuba hanım o tarihten sonra zaman zaman tek başına, bazen de Mustafa Özcan ile gelip çalışmalarına devam eder. Bu esnada köyde bir evde kalırlar.
İnsanız tabii, Ümit’in de aklından birtakım şeyler geçer ama konduramaz. Sonuçta “cemaat kültürü” diye bir şey vardır. Namus, şeref ve haysiyet her şeyden önce gelmelidir değil mi? Ama bakıyorsunuz, böylesi örgütlenmelerde bu prensiplere dayalı kültür, genellikle tabanda oluyor da yönetici tayfasında genellikle bulunmuyor, o da meselenin bir başka yanı tabii.
“İşte bu evlilik üzerine Ümit’in aklına bir şüphe düşüyor” diyen Fuat Uğur, “Hep söylüyorum, Ümit Akdemir’in, örgütün tepesine sert sözlerle yüklenen, artık “Hizmet hareketi” dedikleri yapının, siyasetten tamamen koparak bir STK’ya dönüşmesini savunan pek çok firari ile teması var ve onlardan çok güçlü bilgiler alıyor. Onlara soruyor, yeni eşinin adı nedir diye… İletilen isim, Ümit Akdemir’in geçmişine dönük adeta arkeolojik kazı yapmasına ve yukarıdaki hikâyeyi hatırlamasına sebep oluyor. Çünkü aldığı bilgiye göre Mustafa Özcan’ın yeni eşinin adı da TUBA’dır, ne hikmetse” İfadelerini kullandı.
KİM BU MUSTAFA ÖZCAN
Mustafa Özcan 1951 yılında Kütahya Gediz'de doğdu. 1975 senesinde Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışmaya başladı. 1977 senesinde İzmir'de Müftü Yardımcısı oldu. Aynı sene teröristbaşı Fethullah Gülen ile tanıştı ve cemaatine dahil oldu.
Diyanet İşleri'ndeki görevinden emekli olana dek klasik bir ‘vaiz’ profili sergiledi.
FETÖ’nün Türkiye’deki sivil bir numarası olarak görülen Mustafa Özcan, örgütün para kasası olan Kaynak Holding’in de beyniydi. Mustafa Özcan örgütte Fethullah Gülen’den sonra en etkili isim olarak nitelendiriliyor.
Mustafa Özcan’ın Kaynak Holding'i uzun yıllar yönettiği için cemaatin parasal gücünü kontrol eden az sayıdaki kişiden biri olarak nitelendirilmişti.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yeğeni Ebuseleme Gülen'in ifşalarında da Mustafa Özcan’a değinilmişti.
"Gelenekçiler", "Yenilikçiler", "MÖZ" (Mustafa Özcan Grubu) ve "Barbarosçular" (Barbaros Kocakurt Grubu)” gibi gruplara bölünen örgüt, elebaşı Fetullah Gülen'in ölümü sonrasına hazırlanırken rakip "MÖZ" grubu ile "Barbarosçular" grubunun taht kavgasında birlikte hareket etmeye başladığı iddia edilmişti. Gülen’i çiftlikten kaçıran Cevdet Türkyolu’nun başını çektiği ekip de MÖZ grubu içersinde yer alıyor.
Ebuseleme Gülen de yaptığı bir paylaşımda, "Korkmayın titreyin! Mözcan sen kenarda bekle. Turpun büyüğü sensin" sözleriyle Mustafa Özcan'ı işaret etmişti.
FETÖ ELEBAŞI GÜLEN'LE NE ZAMAN TANIŞTI
"Başyüceler" ya da "istişare heyeti" de denilen bu kurul üyelerinden "Gülen'in örgüt üzerindeki gölgesi" sözde "Türkiye imamı" Mustafa Özcan'ın ismi dikkati çekiyor.
AA muhabirinin dava dosyalarından derlediği bilgiye göre; 1975 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde vaizliğe başlayan Özcan, 1977'de müftü yardımcısı olarak atandığı İzmir'de elebaşı Gülen ile tanıştı.
O günden sonra örgüt hiyerarşisinde yer alan Özcan, 1992'de vaiz olarak görevlendirildiği Kartal'da aynı zamanda örgütün "İstanbul imamlığı"nı yaptı.
Kısa sürede FETÖ içerisinde hızla yükselen Özcan, daha sonra "hususi hizmetler" kapsamında Hava Kuvvetleri Komutanlığı imamlığı, ardından Balkan ülkeleri imamlığına getirildi.
Sık sık Pensilvanya'ya giderek örgüt elebaşının talimatlarını alan Özcan, Gülen'in ilk öğrencilerinden olmasının avantajıyla 2003'te "Türkiye imamı" oldu.
Diyanet İşleri Başkanlığındaki görevinden 2006'da emekli olan Özcan, ardından örgütün finans kaynaklarından Kaynak Holding'de Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. Bu görev adı altında Türkiye'deki para havuzunu kontrol eden Özcan, aynı zamanda FETÖ tarafından hedef alınan, kamuoyunun yakından tanıdığı isimlere kurulan kumpasları yönetti.
KUMPAS SORUŞTURMALARINI PLANLADI
Özcan, aynı zamanda örgütün emniyet mahrem imamı "Kozanlı Ömer" kod adlı Osman Hilmi Özdil ile Balyoz, Ergenekon, İzmir casusluk davaları ile 17/25 Aralık kumpas soruşturmalarını planladı.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce karara bağlanan "FETÖ çatı davası" iddianamesinde, Özcan'ın örgüt mensupları da dahil çok sayıda kişinin özel hayatına ilişkin bilgi ve görüntüleri gerektiğinde kullanmak üzere arşivlediğine yer verildi.
Bu faaliyetlerinden dolayı örgütün sözde tayin ve atamaların yanı sıra kumpas operasyonlarının detayı ile para akışı gibi konular Özcan'ın sorumluluğuna verildi.
Bu kapsamda Türkiye'deki para kasasının başına getirilen Özcan, kendisinden önce Gülen'e talebelik yapan ve örgütün "gelenekçi" kanadını temsil eden, aralarında farklı ülkelerde firari durumdaki Mehmet Ali Şengül, İsmail Büyükçelebi, İsmet Aksoy, Şerif Ali Tekalan gibi isimlerin tepkisini çekti.
Ayrıca dünyanın birçok yerinden Pensilvanya'ya gönderilen örgütün mali kaynaklarını, kendine yakın kişilere aktardığı ortaya çıkan Özcan'ın hedef alınması üzerine devreye giren elebaşı Gülen, yolsuzluk tartışmalarının üstünü kapattı.
Her seferinde Gülen tarafından aklanan Özcan, kendisine muhalif birçok örgüt yöneticisinin de ayağını kaydırdı.
Kapatılan Zaman gazetesinin eski yayın yönetmeni Hüseyin Gülerce, mahkeme dosyasına giren beyanında, Özcan'ın örgüt içerisindeki gücüne dikkati çekmek için "Örgüt içinde bu arkadaşa (Mustafa Özcan) kim toslamışsa hepsi gitmiştir. Mustafa Özcan'a toslayıp da ayakta kalan kimse olmamıştır." ifadesini kullandı.
Uzun yıllar örgüt içerisinde bulunan yazar Latif Erdoğan da dava dosyasına giren beyanında Özcan'ın, Gülen'den sonra örgütün ikinci adamı olduğuna dikkati çekerek, "Özcan, Gülen Amerika'ya gittiği ilk günden itibaren Türkiye'deki yapının organizesini yapar. Ayrıca mali anlamda da kasadır. Örgütte bulunmadığı mevki yoktur." dedi.
Çatı davası kapsamında tanık olarak dinlenen örgütün eski emniyet imamı Kemalettin Özdemir ise Özcan'ın Gülen'in gölgesi gibi hareket ettiğine işaret ederek, "Gülen hakkında yurt içinde ve yurt dışında açılan davaların ve mali işlerin takibinden, basın ve yayından, Gülen'in kitaplarının basılıp dağıtılmasından, yurt dışı ve yurt içi faaliyetlerin yürütülmesinden sorumlu, 'başyüceler divanında' en yetkili şahıstır." değerlendirmesini yaptı.
Bir diğer tanık gazeteci Nurettin Veren, Özcan'ın FETÖ adına Türkiye genelinde mali konularda en yetkili kişi olduğunu, para koordinasyonunun sadece onunla Gülen arasında yönetildiğini vurguladı.
GÜLEN'DEN SONRAKİ KİŞİ
Savcı Serdar Coşkun'un hazırladığı "FETÖ çatı iddianamesi"nde Özcan'ın, Gülen'in ilk talebelerinden ve ondan sonra gelen ikici isim olduğu, mütevelli heyeti içerisinde yer aldığı ifade edildi.
Özcan'ın her türlü tayin, terfi ve yönlendirmenin yapıldığı örgütün tayin heyetinde bulunduğu belirtilerek, şu tespite yer verildi:
"Gülen'in operasyon ekibi içerisinde yer aldığı, son olarak 'Türkiye imamı-örgütün ikinci adamı' olarak faaliyet gösterdiği, örgütün elindeki ekonomik kaynakların yönetiminden sorumlu olduğu, toplanan paranın harcanması, değerlendirilmesi, nemalandırılması, kullanılacağı yerlerin belirlenmesi işlerini idare ettiği, Gülen'den sonra örgütte en etkili en üst yönetici olduğu anlaşılmaktadır."
Türkiye'nin farklı illerinde hakkında soruşturma açılan firari Mustafa Özcan hakkında, "silahlı terör örgütü yöneticiliği" ve "anayasal düzeni ihlale teşebbüs" başta olmak üzere birçok suçtan yakalama kararı bulunuyor.
Mustafa Özcan, İçişleri Bakanlığının Terörden Arananlar Listesi'nde 10 milyon lira ödülle kırmızı kategoride yer alıyor.