20 yılı aşkın süredir akademi camiasında görev yapan Doç. Dr. H. K., çalıştığı üniversitede yaşanan hukuksuzluklar ve mobbing nedeniyle artık dayanamadığını öne sürerek Yükseköğretim Kurulu'na (YÖK) seslendi.
Akademideki mobbing, haksız atama ve kadrolaşma iddiaları yeni olmasa da son dönemde huzursuzlukların arttığı biliniyor. Bu adreslerden biri de Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi.
Burada çalışan Doç. Dr. H. K., 20 yılı aşkın süredir akademide görev yapan bir isim.
Yaşadığı baskılara daha fazla dayanamadığı gerekçesiyle bir intihar mektubu yazıp YÖK'e yollayan H. K.'ya ulaşarak yaşadıklarını aktarmasını istedik.
Independent Türkçe'ye konuşan akademisyen, Semih Aktekin'in rektörlüğe atandıktan sonra özellikle akademisyenler üzerinde ciddi bir mobbing yaşandığını öne sürdü.
Rektör yardımcısı Mustafa Hilmi Çolakoğlu'nu da işaret eden H. K., üniversite genelinde usulsüzlüklerin tavan yaptığı ve huzurun kalmadığı iddiasıyla YÖK Başkanı Erol Özvar'a çağrıda bulundu:
"Üniversite genelinde huzursuzluk had safhada. Hak yeniliyor. Atamalar tamamen keyfi, kriterlere uyulmuyor. Burada hukuksuzluk, mobbing, kanuna uygun olmayan akademik atamalar var... Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi'ni denetleyin."
Anket sonucu: Yüzde 92'lik kesim hakkında haksız yere soruşturma açılması endişesi taşıyor.
Doç. Dr. H. K.'ya göre Nevşehir Türk Eğitim-Sen'in geçen ay yaptığı bir anket sonucu da çarpıcı. Zira "Hakkınızda haksız yere soruşturma açılması endişesi taşıyor musunuz?" sorusunda verilen "Evet" yanıtı oranının yüksekliği yüzde 92.
Bu anketin sonucunda herhangi bir hamlede bulunulup bulunulmadığını sorduğumuz H.K., sendikaya öç alma niteliğinde bir cevap verilerek Eğitim-Sen sendikasına üye idari personelin yerinin değiştirildiğini ifade etti.
Akademisyen H.K. iddialarını, "Hem rektör hem de yardımcısı, Milli Eğitim'de idarecilik yapmış ama daha önce kovulmuş isimler. Genel olarak insanları baskı altına alma, soruşturmalar, geçmişlerini didik didik etme yaklaşımları var. Doktor öğretim üyeleri atamaları 1-4 yıl diyor mevzuatta, hepsini bir yıla çektiler. Bu da baskıya neden oldu, bir yayını yapmak zaten 6-7 ay, dergiye gönderdiniz, eleştiri aldı derken zaten hepsi bir zaman gerektiriyor. Dosyayı bir ay önce gönderin dedikleri için bu süre de 12 aydan 11 aya düştü" ifadeleriyle sürdürdü.
Aktekin ve Çolakoğlu'nun "Siyaset bizim arkamızda" gibi bir izlenim yaratmaya çalıştığını da iddia eden H.K., "'Bizi Cumhurbaşkanı (Erdoğan) atadı, bize bir şey olmaz' algısı yapıyorlar ama cumhurbaşkanının tüm bu olanlardan haberi yok. Bilmesi de mümkün değil zaten. Cumhurbaşkanının ismini kullanıyorlar, halbuki arkalarında siyasi bir duruş yok. Kişisel ilişkilerle atamalarını yaptırmışlar, içi boş bir algı peşindeler" yorumunu yaptı.
"REKTÖR YARDIMCISININ PROFESÖRLÜK ATAMASI KANUNA AYKIRI"
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi'nde yaşananlarla ilgili YÖK'e çağrıda bulunan akademisyen, Rektör Yardımcısı Çolakoğlu'nun profesörlüğünün de araştırılması gerektiği görüşünde.
"Rektör yardımcısı Hilmi Çolakoğlu'nun profesörlüğü kanuna aykırı" diyen H.K., şunları kaydetti:
"Ağaç işleri ve kerestecilik doktorası yapmış, öğretmen yetiştirme alanından doçentlik almış, mekatronikten profesörlük almış. YÖK kanununa göre bir profesör atanırken 5 yıl kendi alanıyla ilgili çalışma yapmış olması gerekli ya da o konuyla ilgili birimde çalışmış olması, iş tecrübesi şart. Ama mekatronikle ilgili bir tane bile çalışması ya da tecrübesi yok! YÖK’e soruyorum, kanun bunu şart koşuyorken bu kişi nasıl profesör oldu?"
"MADDİ AÇIDAN DA PSİKOLOJİK AÇIDAN DA YIPRANDIM"
İntihar mektubu kaleme alması ve ruh haline ilişkin pek konuşmak istemeyen H.K., "Yeniden hukuksuz eylem başlatacaklar. 8 aydır bununla mücadele ediyorum, maddi açıdan da psikolojik açıdan da çok yıprandım. Aynı süreci bir daha başlatma eğilimleri var" şeklinde konuştu.
Üniversite genelinde de huzursuzluğun hakim olduğunu ileri süren H.K., "Kimse soruşturmalarla uğraşmak istemiyor. 'Ceza verirken benimle de uğraşırlar' diye düşünerek, 'bu haksız' deme cesaretini gösteremiyor insanlar" dedi.
"EVRAKTA SAHTECİLİK YAPILDI"
Kendisine kumpas kurulduğunu ileri süren Doç. Dr. H. K., "Doçent olmasına rağmen kadro olmadığı için doktor öğretim üyesi kadrosunda çalıştığını belirten H.K., "(Kadro verilirken keyfi uygulama gözetiyorlar. Akademik puanlarım usulsüz şekilde yok sayıldı, benim atamamın uygun olduğuna karar veren komisyonun kararını Hilmi Çolakoğlu, 'uygun değildir' diye işaretledi, usulsüzlük yapıldı. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. 'Karar tutanağının bu şekilde düzenlenmesi yerinde görülmemiştir' denildi. Evrakta sahtecilik yapılarak puanım tutmuyormuş algısı yaratıldı" ifadelerini kullandı.
"YÖK MEVZUATI VE ÜNİVERSİTENİN KENDİ YÖNERGESİ İHLAL EDİLİYOR"
Gerek YÖK mevzuatının gerek ise üniversitenin kendi yönergesinin ihlal edildiğini iddia eden Doç. Dr. H.K., artık sesinin duyulmasını istedi.
Cumhuriyet savcılığına bu kişi hakkında iki ay önce suç duyurusunda bulunduğunu belirten akademisyen H.K., rektörlüğe de gidip aynı şikayette bulunduğunu aktardı.
"Sözleşmemin yenilenmemesi için evraklarla oynandığını söyledim ancak harekete geçilmeyince konuyu YÖK’e taşıdım" diyen H.K., hem rektörden hem de rektör yardımcısından şikayetçi olduğunu belirtti.
"Mesleğimle, hayatımla oynadılar" ifadeleriyle yaşananlara tepki gösteren akademisyen, 'evrakta sahtecilik yapıldığını YÖK’e mart ayında yazılı dilekçeyle aktardığını' da dile getirdi.
"20 küsur yılda tek bir soruşturma geçirmemişim, 6-7 ayda birkaç soruşturma geçirmem hayatın olağan akışına aykırı"
Kendisini yıpratma hamlelerinin sürdürüldüğünü ifade eden akademisyen, "Zamanaşımına uğramış, 2018'deki bir meseleden dolayı hakkımda soruşturma açılmış. 20 küsur yıllık akademisyenim, tek bir soruşturma geçirmemişim, 6-7 ayda birkaç soruşturma geçirmem hayatın olağan akışına aykırı. Soruşturmacı bile açılan soruşturmanın kanunsuz olduğunu bile bile yürütüyor. Eşi sözleşmeli çalışıyor, onunla da uğraşılır diye korkuyor. Soruşturmacının bağımsızlığını da sakatlıyor, raporu değiştiriyor" şeklinde konuştu.
Olayların çıkış noktasını kendisinin de bilmediğini söyleyen H.K., "Doktorasını bitirmiş, 2 yıldır bekleyen elemanlarımız varken, dışarıdan öğretim üyesi alınmasını istemedim. Bu da etkili olmuş olabilir. Ama şunu söyleyim, bu iki isim de akademisyen kökenli değil, basında çıkan haberlere göre profesörlükleri ve doktoraları da şaibeli" yorumunu yaptı.
"ADETA CUMHUR İTTFAKI'NI SABOTE ETMEK İÇİN ÇALIŞAN BİR YÖNETİM SÖZ KONUSU"
Kendisine yapılanın bir FETÖ taktiği olduğunu ileri süren H.K., sözlerini şu ifadelerle noktaladı:
"Bana kurulan kumpas tam bir FETÖ taktiğiydi ama yüce Türk yargısı buna 'dur' dedi. Zaten AK Parti MKYK Üyesi Metin Külünk de attığı tweetlerde Nevşehir HBV Üniversitesi'ndeki FETÖ yapılanmasına dikkat çekmişti. Bu yapının mutlaka yok edilmesi gerekiyor. Adeta Cumhur İttifakı'nı sabote etmek için çalışan bir yönetim söz konusu.
Benim bildiğim, M. Hilmi Çolakoğlu hakkında savcılıkta ve YÖK'e ulaşan 2 ayrı evrakta sahtecilik dosyası bulunuyor. Üniversite allak bullak olmuş durumda. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz kurumların yöneticileri evrakta sahtecilikle suçlanıyor. Anne babalar kime güvenecek? Ebeveynlerin çocuğunu emanet ettiği bilim yuvasının haline bakın.
AK Parti'li Külünk: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi'nde bilindik FETÖ oyunları ve kumpasları var.
AK Parti MKYK Üyesi Metin Külünk'ün Twitter üzerinden yaptığı bazı paylaşımlar da akademisyen H.K.'nın söylemlerini destekler nitelikte.
Temmuz başında #AkademideFetöTemizliği etiketiyle yaptığı paylaşımlarda üniversitelerdeki huzursuzlukların arttığını ileri süren Külünk, Nevşehir Hacıbektaş Veli Üniversitesi'ni işaret etti.
Külünk, bu üniversitede düzmece soruşturmaların düzenlendiği, usulsüz şekilde yer değiştirmelerin yapıldığı ve mobbing uygulandığı gerekçesiyle çağrıda bulundu.
Indpendendent Türkçe / Lale Elmacıoğlu