Televizyon ekranları karartıldı. Yayın yapan kurum ve kuruluşların internet sitesine erişim engellendi. Bütün bunlar iki hafta içinde RTÜK, BTK ve mahkemeler eliyle yapıldı. Benzer kararların büyük bir sansüre dönüşmesinden endişe ediliyor
Türkiye, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli depremlerde büyük bir felaketinin şokunu yaşıyor.
İnsanlar depremin yarattığı travmaya atlatmazken, RTÜK, BTK ve mahkemeler engellemelere ilişkin bazı kararlar alıyor.
Deprem bölgesine yardımların geç veya yetersiz gittiğini söyleyenler devletin tepesi tarafından, "be namussuz, be ahlaksız, be adi" eleştirilerine maruz kalıyor.
Bazı insanlar yaptıkları paylaşımdan ötürü gözaltına alınıyor. Deprem sonrasında "yanlış bilgi yaydıkları" iddiasıyla birçok hesap sahibi hakkında soruşturma başlatılıyor.
Hükümet yetkilileri sürekli olarak sosyal medyada kimi kişilerin provokasyon yaptığını iddia ediyor.
100'den fazla kişi gözaltına alındı
Bununla ilgili olarak Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), provokatif paylaşımlarda bulunduğu iddiasıyla 925 hesap yöneticisinin tespit edildiğini, 134 şahsın gözaltına alındığını, 25 kişinin ise tutuklandığını bildirdi.
Hatta öyle ki daha depremin ilk günlerinde Twitter ve Tiktok başta olmak sosyal medya platformlarında bant daraltma yaptırımı uygulandı.
Ardından "milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması" gerekçesiyle Ekşi Sözlük platformuna erişim engeli getirildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın girişimi üzerine ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık'ın "Yaşayan Kur'an Türkçe Meal-Tefsir" isimli kitabına basım, dağıtım yasağı ve toplatma kararı alındı.
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) deprem yayınları nedeniyle TELE 1, FOX TV ve Halk TV'ye yayın durdurma ve para cezası verdi.
Erbil merkezli yayın yapan Rudaw ile Avesta Yayınları'nın internet sitesi dahil birçok basın ve sosyal medya hesabı engellendi.
"PKK/KCK örgütünün propagandasını yaptığı" iddiasıyla alınan karar, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün talebi üzerine Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği tarafından alındı.
Bütün bunlar son iki haftada gerçekleşti. Tüm bu yasak ve engellemelere dikkati çeken birçok siyasetçi kararlara tepki gösterdi.
"Elini Ekşi Sözlük'ten hemen çek"
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Twitter'ın en kritik saatlerde kapattığına dikkati çekerek, "Elini Ekşi Sözlük'ten hemen çek" paylaşımında bulunarak engellemelere tepki gösterdi:
"Twitter'ı en kritik saatlerde kapadılar, yardım çağırılanı duyamadım. Şimdi de @sozluk'ün sesini kıstılar. Ürettiği yalanlardan başka hiçbir şeye tahammülü olmayan İletişim Başkanlığı, elini Ekşi Sözlük'ten hemen çek!"
"Erişim yasağı kabul edilemez"
Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkanı Bayram Bozyel de mahkeme kararıyla Rudaw, Avesta Yayınları ile birçok internet sitesine erişim yasağının getirilmesinin kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
Bozyel, paylaşımında şunları dile getirdi:
"Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği'nin içlerinde Avesta Yayınları ve Rudaw'ın da bulunduğu birçok internet sitesine getirdiği erişim yasağı kabul edilemez. Evlerimizi yıkan, canlarımızı alan bilim dışı, gözü doymaz, ahlak yoksunu siyasi zihniyettir. Farklı ve aykırı düşünceler değil."
"Peki deprem felaketinin yaşandığı Türkiye'de engel ve yasaklar neyin işareti? Büyük bir sansür dalgasına hazırlık mı yapılıyor?
"Karar çaresizliğin bir işareti"
"Terör propagandası" iddiasıyla erişime kapatılan avestakitap.com'un bağlı olduğu Avesta Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Abdullah Keskin, engelleme kararının her şeyden önce büyük bir çaresizliğin işareti olduğu görüşünde.
Binlerce insanın enkaz altında olduğu bir dönemde Emniyet Genel Müdürlüğü'nün (EGM) yıllar öncesine dönerek sosyal medya taraması yaptığını ve içinde site ve sosyal medya hesaplarının da olduğu hesapların kapatılması için 4-5 klasör dolusu dosya ile mahkemeye başvurduğunu kaydeden Keskin, "Açıkçası depremin olduğu bu zor durumda bunu duyduğumda gündem yapmak doğru mu veya gerekiyor mu? diye düşündüm ama bu yasak bizim için hayatidir. Yayınevini kapatmaktan çok daha beter bir durum, çünkü bir kitap satışımızı ve kitapçılarla ilişkilerimizi site üzerinden yapıyoruz" diye konuştu.
"Bu bir sansür ve baskı dalgasının başlangıcı gibi geliyor"
Erişim engel kararının yayınevinin kapısına kilit vurmakla eşdeğer olduğuna değinen Keskin, devamında şunları kaydetti:
Bu bana sanki çok daha büyük bir sansür ve baskı dalgasının başlangıcı gibi geliyor. Çünkü ilgili, ilgisiz çok detaylı bir tarama yapılmış. Şu devirde hala bu tür şeylere tevessül edilmesi çok şaşırtıcı olmakla birlikte bir yandan da şaşırdığımı söyleyemem. Hukukçularımız buna karşı itirazlarını yapacak ve hiçbir şekilde bu engelin çalışmalarımızın önünde bir set oluşturmasına izin vermeyeceğiz. Çok daha zor dönemler gördük ve tüm bunlarla baş edeceğimizi düşünüyorum."
"Site kitap satışı yapan bir yer"
Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk de kitap satışı yapılan internet sitesinin yasaklanmasını doğru bulmadığını söyledi.
Kitap yasaklarının yeni bir şey olmadığını ve son dönemlerde muzır kurulu kararlarına değinen Kocatürk, "Mesela son bir muzır kurulu kararıyla dünyaca ünlü ve bundan 30 yıl önce yayınlanmış kitap yasaklandı" dedi.
Avesta Yayınevi'nin kitap satışı yapan internet sitesinin yasaklanmasını yanlış bulan Kocatürk, "Site kitap satışları yapan bir yer. Ben mahkeme kararını görmedim ama normal olarak kitap satışlarının yapıldığı web sitesinin kapatılmasın çok doğru bulduğumuzu söyleyemiyorum" yorumunda bulundu.
"Yasaklamalara karşıyız"
Sansür ve otosansürle ilgili uzun dönemde yaşanan benzer kararlarla bir baskının varlığından söz eden Kocatürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bütün bunlarla beraber bağımsız yayıncılığımız düşünde ve ifade özgürlüğünü savunmaya devam edecek. İnsan hakları evrensel beyannamesinin bize verdiği çoğaltma ve özgürce dolaşma, şiddet içermeyen fikirlerin özgürce dolaşma hakkı üzerine yayıncılık yapan bir dünya yayıncılık sektörüdür. Dolayısıyla bütün kitapların özgürce dolaşabilmesi ve yasaklanmasına karşı çıktığımızı belirtmek isterim."
"Seçim sürecinde baskılar yoğun devam edecek gibi görünüyor"
Eski Şanlıurfa Baro Başkanı Mehmet Velat İzol ise ülkenin zaten olağanüstü bir süreçten geçtiğini ve özellikle darbe girişimi sonrası OHAL rejiminin fiile bir hale getirilerek yasak ve engellemelerin bir şekilde devam ettiğine dikkati çekti.
"Maalesef yaşanan, depremden sonra yıllardır uygulanan olağanüstü hal bir anda yasakları da karşımıza getirmeye başladı" değerlendirmesinde bulunan hukukçu izol, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ben biraz da bunu seçim sürecine bağlıyorum. Sanırım dün kendi aralarında seçim tarihini netleştirdiler ve arkasından da böyle muhalif kesimlere bir anda sansür dalgası uygulanmaya başlandı. Zaten bunlara alışkındık ama muhtemelen bu seçim sürecinde bu baskılar yoğun bir şekilde devam edeceği gözüküyor.
Abdulhakim Günaydın
Independent Türkçe