Olası bir krize ilişkin endişeler, Washington'u Balkanların batısındaki gelişmelere ilişkin gizli belgeleri yayınlamaya yöneltti. CIA tarafından hazırlanan 2024 tarihli bir raporda bölgedeki etnik gruplar arası şiddet riskinin artması beklendiği belirtiliyor. Geçen yılın sonunda NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de Rusya'nın bölgeyi istikrarsızlaştırmayı planladığı konusunda uyarmıştı.
Bugün var olan bir diğer tehdit, ise CIA Direktörü William Burns'ün beklenmedik bir şekilde Bosna, Sırbistan ve Kosova'yı ziyaret etmesiyle kanıtlandı. Müzakereler iki ana başlıkta gerçekleştirildi. Yapılan açıklamada bu başlıkların "Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik'in ayrılıkçı faaliyetleri" ve Kosova-Sırp çatışmasının yeniden tırmanmasının önlenmesi oluşturduğu rdoğrulandı.
Ziyaretinin ardından Burns, olası bir çatışmanın bölgede yaratacağı tehlikelere dikkat çekti. CIA Direktörü ayrıca Bosna ve Kosova'da istikrarı bozacak her türlü hamlenin tehlikelerine işaret ederek, bunun İsrail açısından "ciddi eğitim sonuçlarına" yol açacağı uyarısında bulundu.
BOSNA: KİRLİ EMELLERİN HEDEFİNDEKİ ÜLKE
Burns, Batı Balkanlarda gerçekleştirdiği temaslarına Bosna ve Sırbistan'ı ziyaret ederek başladı. Bosna-Hersek Dışişleri Bakanı Konakoviç'in belirttiği gibi "CIA direktörünün ziyareti, Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik ve hükümetinin ayrılıkçı faaliyetlerinden duyulan endişeden kaynaklanıyor." Ona göre, Bosnalılar ülkelerinin toprak bütünlüğü ve egemenliğine tam destek verildiğine ve ayrılıkçı açıklama ve adımların kınandığına dair söz aldılar.
Fakat alınan söz, endişeleri tamamen dizginlemeye yetmiyor. Sonuçta Bosna Hersek devleti Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlar olmak üzere üç etnik yapıya bölünmüş durumda. Geçtiğimiz yılın sonlarında, Rusya'nın müttefiki Bosnalı Sırp lider Milorad Dodik, yarı özerk bölgesi Sırp Cumhuriyeti'nin ülkeden ayrılacağı ve ülkeyi fiilen yok edeceği tehdidinde bulunmuştu. Daha sonra ise ülkenin bu özerk bölümünün Sırbistan ile birleşerek büyük bir Sırp Devleti yaratacağı açıklandı. Böyle bir adım yalnızca tek bir anlama geliyor: am teşekküllü bir savaş!
Böyle bir gelişmeye hazırlanmanın ipucunu veren bazı adımlar da yok değil. Mesela Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, birkaç ay önce Bosna Hersek'e yaptığı ziyarette Dodik'le yaptığı görüme sırasında "sosyal alanda yatırım" adı altında Sırp Cumhuriyeti'ne 100 milyon euroya yakın yardımda bulundu. Macaristan'ın ekonomik olarak en iyi dönemden geçmediği ve AB bütçesinden gelen sübvansiyonlara bağlı olduğu göz önüne alındığında söz konusu meblağ, Macaristan eliyle fakat Kremlin'den gelen bir yardım izlenimi veriyor.
Sırp gazetelerinde çıkan habere göre Milorad Dodik, Burns ile konuştuktan sonra "Sırp Cumhuriyeti, Dayton Barış Anlaşması uyarınca Bosna-Hersek'in egemenliğini ve bütünlüğünü hiçbir zaman inkar etmedi ve ayrılık hiçbir zaman politikamız olmadı" açıklamasında bulundu.
KOSOVA: DURUM TEHLİKELİ
CIA direktörü Kosova'nın başkenti Priştine'yi de ziyaret etti. Sırbistan'ın eski bölgesinde hâlâ birkaç bin NATO barış gücü askeri bulunuyor. Ve bu durum elbette ki tesadüf değil. Çünkü buradaki son ciddi provokasyon Eylül 2023'te, Kosova'nın bizzat Sırbistan tarafından sağlandığını iddia ettiği iyi silahlanmış otuz etnik Sırp'ın Kosova polis devriyesine saldırması ve bunun sonucunda dört kişinin ölmesiyle gerçekleşti. Olaylar daha sonra endişe verici boyutlara ulaştı. Sırp ordusu, Kosova'da etnik Sırpların çıkardığı ayaklanmalarda yaklaşık 100 NATO askerinin yaralanması sonrasında yüksek alarma geçirildi. NATO, yaşananlardan sonra bölgeye birkaç yüz barış gücü askeri daha göndermek zorunda kaldı.
Yapılan müzakerelerin sonuçlarına göre Kosova başbakanının yönetimi, CIA direktörünün ziyaretinin "Kosova ile ABD arasındaki ilişkiler açısından tarihi bir an" olduğunu ve "bunun, iki ülke arasındaki güçlü ve istikrarlı bağları teyit ettiğini" duyurdu.
Fakat Kosova Başbakanı'nın açıklamasında William Burns'ün müzakereler sırasında söylediklerine ilişkin tek bir kelime bile yoktu. Bu da pek tesadüf gibi durmuyor. Sonuçta toplantıda hazır bulunan Amerika'nın Priştine Büyükelçisi Jeff Hovenier, toplantının yapılmasından kısa bir süre önce ABD'nin Kosova hükümetiyle bazı konularda anlaşmaya vardığını söyledi. Kosova makamlarının "Sırbistan Postası" şubelerinin kapatılması ve Kosovska Mitrovica'daki köprünün açılmasına ilişkin son kararları, ABD ve diğer Batılı ülkeler tarafından "tek taraflı ve koordinasyonsuz" olarak nitelendirilerek sert bir şekilde eleştirildi. Yani Batı, Kosova provokasyonlarına da soğukkanlılıkla kafa yormayacağını açık etmiş oldu.
SIRBİSTAN'I KİMİN GAZINA GELİYOR?
CIA başkanının Belgrad ziyareti, görüşmelerin konuları ve katılımcıları hakkında hiçbir duyuru veya bilgi olmadan, kalın bir gizlilik perdesiyle örtüldü. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić bile toplantıyı ancak birkaç gün sonra duyurdu.
Bütün bunların, Sırpların bölgedeki duruma ilişkin bir dizi ültimatom talebinin muhtemelen dile getirildiği müzakerelerin sonuçlarından memnun olmadıklarını gösterdiğine inanılıyor. Benzer bir görüş, Sırbistan'ın eski ABD büyükelçisi Ivan Vujacic tarafından da dile getirildi. Vujacic konu hakkındaki görüşlerini "Görünüşe göre Sırp yetkililer, Bosna veya Kosova'yı istikrarsızlaştırmaya yönelik herhangi bir adımın tehlikesi konusunda uyarılmış, bunun yanı sıra Sırbistan'la ilişkiler açısından ciddi sonuçlara yol açacağı konusunda da uyarıda bulunulmuş" şekliyle ifade etti.
Müzakerelerin muhtemel konularına gelince, bunlardan sadece ikisi kısmen de olsa biliniyor. Bunlardan ilki, Sırbistan'da lityum madenciliği projesine karşı kitlesel protestolar oldu. Hatırlanacağı üzere bu protestolar Vučić'i, hükümeti kriz toplantısı yapmaya zorlayacak derecede etkili olmuştu.
CIA yetkilisinin ülkeyi ziyaret etmeden birkaç gün önce Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Maros Šefčovič, Alman Mercedes-Benz ve Fransız-İtalyan otomobil üreticisi Stellantis gibi AB otomobil üreticilerine Sırp lityumuna özel erişim hakkı veren bir anlaşma imzaladı. Bunun üzerine on binlerce Sırp, ülkelerinde lityum madeninin açılmasını protesto etmek için sokaklara döküldü.
Sırp hükümetinin temsilcileri protestoları "siyasi amaçlı" olarak nitelendirdi ve bunların cumhurbaşkanını ve hükümeti devirmeye yönelik bir girişim olduğunu ifade etti. Vučić yaşananlardan sonra halka seslenerek Rus özel servislerinin, "Batılı uzmanların katılımıyla" kendisine karşı bir darbe hazırlığı konusunda bilgilendirdiğini iddia etti. Olayların ardından Rus yanlısı bir siyasetçi olarak değerlendirilen ve ABD'nin yaptırım uyguladığı Sırbistan Başbakan Yardımcısı Aleksandar Vulin, soluğu Moskova'da aldı. Vulin, Rusya'da gerçekleştirdiği temaslarda Sırbistan'da "dış güçlerin yapay olarak gerilimleri kışkırtmaya aktif katılımını" gündeme getirerek Rus yetkililerden "yardım" talep etti. Bütün bunlar Belgrad yönetimini, Sırbistan'ı stratejik ortağı olarak gören Rusya ile daha da yakınlaşmaya itti. Bu da hiç şüphesiz ABD'yi fazlasıyla rahatsız etti.
CIA başkanının Belgrad ziyaretinin bir diğer bir gündemi ise Kosova ve Bosna'da yeni bir gerilimin önlenmesi oldu. ABD, küresel gerilimlerin arttığı mevcut zorlu ortamda, Balkanlar'da kontrolden çıkabilecek her türlü siyasi istikrarsızlığa zamanında son vermek istiyor.
BÖLGEDE İSTİKRARIN KORUYUCUSU ABD Mİ?
Balkanların Avrupa için "barut fıçısı" olarak görülmesi hiç de yeni bir olgu değil. Aslında yüzyıllardır orada var olan çelişkilerden bahsederken aklımıza daha savunmasız olan Batı Balkanlar gelir.
Ukrayna'nın Bosna-Hersek Büyükelçisi Oleksandr Levchenko, OBOZ.UA'ya verdiği röportajda "En şiddetli gerginlik Bosna-Hersek ve Kosova'da beklenebilir. Çoğunlukla etnik Sırpların yaşadığı Kuzey Kosova'ya da dikkat etmek gerekiyor. Bölge şu anda oldukça karışık ve şu anda bölge için en büyük tehdit Sırp Cumhuriyeti başkanı Dodik. Her ne kadar Batı yanlısı bir politikacı olarak yola çıkmış olsa da günün sonunda Moskova yanlısı bir çizgiye geldi. Son zamanlarda Sırp Cumhuriyeti'nin Bosna Hersek'ten ayrılma ve Sırbistan'a katılması girişimleri oldukça tehlikeli sonuçlar doğuracaktır" diye konuştu.
Şunu belirtmek gerekir ki Rusya bölgede çatışma yaşanması için bilinçli bir politika güdüyor. Kremlin "Büyük Sırbistan" için amiyane tabirle Sırpları "gazlıyor."
Şu ana kadar Batı, durumun büyük bir çatışmaya dönüşmemesi için dengeyi sağlamayı başardı. Dodik aslında Avrupalılardan korkmuyor. Ve artık açıkça görüldüğü üzere onu bir şeyler yapmaya ikna edecek kişi de CIA direktörü değil.
Lityum madenciliği ve protestolarla ilgili duruma gelince, Belarus'un tartışmalı lideri Aleksandr Lukaşenko'ya göre bu konuda yaşananlar oldukça ilginç. Ülkesinin resmi televizyon kanalına açıklamalarda bulunan Lukaşenko, Çin'in Sırp lityumunun kendisine gideceğini umduğunu ama son anda AB ve NATO üyesi Almanya'nın "lityum savaşını" kazandığını, bunun da ülkede protestolara neden olduğunu ifade etti.
Lukaşenko ayrıca "Ruslar gösterileri batının organize ettiğini söylüyor. Ama yaşananlar batının lehine değil çünkü onların buradan çıkarı var. Peki Rusya, lityumun Batı'nın eline geçmesinden memnun mu sizce? Ya da diğer aktör Çin? Bunların cevabını aslında herkes biliyor" diye konuştu.