Son günlerde İngiliz Kraliyet ailesi çevresinde yaşananlar pek çok haber-yoruma konu oldu.
Bu minvalde 9 Ocak 2023 tarihli Euronews sitesi de "Kral VIII. Edward'dan Prens Harry'e İngiliz Kraliyetindeki Krizler" başlığı altında şu tespiti yaptı:
Kraliçe II. Elizabeth'in torunu Prens Harry ve eşi Meghan'ın açıklamaları; bir peri masalı içinde yaşadığı düşünülen bu kişilerin hayatlarının o kadar da tozpembe olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Aslında mesele salt İngiliz Kraliyet ailesi değil, genel hatlarıyla Avrupa ölçeğinde yüzyıllardan beri devam eden ortaçağ kalıntısı soyluluğun yozluğu ve iktidarlarının çürümüşlüğüyle yakından ilgili.
Kraliyet ailelerinin olumlu veya olumsuz davranışları, bin yıllardan günümüze hem tarih biliminin hem kamuoyunun dikkatini çekiyor.
Bu hususta anlatılan/yazılan/aktarılan dedikodu, rivayet veya hikâyelerin bir kısmı gerçek dışı, zikredilmeye değmez ve o günün şartlarında tevil edilen türden de olabiliyor.
Biz, bu dosyamızda Ortaçağ'dan bu yana Avrupa'daki kraliyet ailelerinin Türkçede genellikle "rezillik" diye tanımlanan skandallarından bahsedeceğiz.
Kraliyet ailesi mensubu birilerinin skandal sayılan bir edimi, huyu, davranışı, alışkanlığı günümüzde önce fısıltı gazetesinin konusu oluyor, ardından medyaya yansıyor, derken aynı ailenin veya benzer konumdaki kraliyet familyasının daha önceki skandalları da güncelleştirilerek topluma yeniden servis ediliyor.
Kimi önemli skandalları şöyle sıralayabiliriz:
1. İngiliz Kralı VIII. Henry ve metresleri
VIII. Henry (1491-1547) İngiltere'de Anglikan Kilisesi'ni kurması ve altı kez evlenmesi ile ünlendi.
Kral, metresi Anne Boleyn'e olan aşkının da etkisiyle karısı Catherine'in erkek çocuk doğurmamasını evliliklerinin lanetli ve geçersiz olmasına bağlayarak evliliklerini sonlandırmak istedi.
Catherine'nin yeğeni İspanya İmparatoru V. Karl veya Şarlken (Fransızca Charles Quin) Henry'nin bu isteğine şiddetle karşı çıktı.
Yaklaşık 6 yıl boyunca boşanmak için uğraşan Henry, 16'ncı yüzyılda İngiliz Reformasyonu diye bilinen olaylar dizisini başlattı.
Papalıktan ve Katolik Kilisesi'nden ayrılarak Anglikan Kilisesi'ni kurdu. Bu kilise, ilk evliliğinin geçersiz olduğunu ilan edince de Kral 1533 yılında sevgilisi Anne ile evlendi. Bu evlilik 3 yıl sürdü.
Anne Boleyn'in hikâyesi daha trajik: 1536 yılında kardeşi Rochford Vikontu George Boleyn'in de aralarında bulunduğu 5 kişi "zina, vatan hainliği ve ensest ilişki" suçlarını işlemekten tutuklanarak yargılandı.
Aleyhinde yeterli delil olmadığı halde Boleyn, kardeşiyle birlikte idam cezasına çarptırıldı. Birer gün arayla ikisi de Londra Kulesi'nde asıldılar.
VIII. Henry'nin ilk metresi Elizabeth Blount, Bessie Blount adıyla biliniyordu. Aristokrat babası tarafından saraya hizmetçi olarak verilmişti.
Blount, İngiltere'nin Fransa'ya açtığı savaş sırasında (1513) oynaşı Kral Henry'e eşlik etmişti.
Henry'nin bilinen ikinci metresi Mary Boleyn idi. Henry'nin ikinci karısı Anne Boleyn ile evliliği sırasında Madge (Margaret) Shelton ile de ilişkisi olduğu iddia ediliyor.
Anne Boleyn'den sonra evlendiği Jane Seymour'u da daha önce üçüncü metresi yapmıştı. Üstelik bu olay, ikinci eşi Anne ile evliliği sırasında yaşanmıştı. Bu yüzden Anne ile sık sık kavga ettikleri iddia ediliyor.
Beşinci eş Katherine Howard da Kral VIII. Henry ile evlenmeden önce onun metresi olmuştu.
2. Fransa'da IV. Philippe ve prenses gelinler skandalı
IV. Philippe ya da Yakışıklı Philippe, 1285-1314 yılları arasında Fransa Kralı'dır.
1284-1305 arasında I. Philippe adıyla karısı I. Jeanne ile birlikte Navarra Krallığı'nı yönetir, uzun süren bir mücadele sonucunda papalığın gücünü kırmayı başarır.
Hemen hiçbir kralın, ailesi ve sülalesinden emin olma konusunda onunla boy ölçüşemediği söylenir.
Kızı İsabelle, 1314'te babası sayesinde İngiltere tahtına geçer; diğer üç oğlu ise soylu kızlarla evlendirilir.
İsabelle, kraliçe olduktan sonra gelinlerini İngiltere'ye davet edip kendilerine küçük mahfazalar içinde değerli hediyeler verir.
Aile içinde düzenlenen "hoş geldin partisi" sırasında bu mahfazalardan ikisinin sarayda görevli iki erkeğin boynunda asılı olduğunu görünce de beynini kemiren kuşkularını babası Philippe ile paylaşır.
Dört bir yana casuslar salınır; üç gelin takip edilmeye başlanır. Birkaç hafta sonra, üç prenses gelin, âşıklarıyla birlikte Paris'in L'elephant du Nil isimli köhne bir kalesinde yakışıksız vaziyette yakalanırlar.
Tutuklu hovardalar ibreti âlem kabilinden önce burulur, derileri yüzülür, kaynar zeytinyağında haşlandıktan sonra Paris'teki ünlü Fil Kulesi'nde asılırlar.
Gelin prensesler ise yerin dibindeki rutubetli, izbe ve pis zindanlara atılır; evlatları da mirastan mahrum bırakılır.
Kral IV. Philippe, olaydan kısa süre sonra kahrından ölür. Sülalesinden bir kuşak tümüyle imha edilir.
Uzak amcazadelerden biri olan I. Louis tahta geçer. Bu Kral, aynı zamanda Tapınak Şövalyeleri'ni imha edip mallarına el koyar.
Rivayete göre; Kral'ın başına gelen bu musibetin sebebi Tapınak Şövalyeleri'nin 23. büyük üstadı olduğu için yakılarak katledilen Jacques de Molay'ın ahı ve laneti imiş!
I. Louis'den sonra kimin tahta geçeceği hususunda İngiltere ile Fransa arasında 100 yıllık savaşlar dizisi başlamış ve Avrupa'nın büyük bir kısmı viraneye dönmüştür.
Kralın kızı İsabella ise Fransa'ya kaçmış, nüfuzlu bir baron olan Wigmorlu Roger Mortimer ile tanışarak onun metresi olur.
Isabella, 15 yaşındaki III. Edward'ın İngiltere tahtına çıkmasını (1327) izleyen ilk yıllarda Mortimer sayesinde büyük siyasal nüfuz kazanır.
Ancak 1330'da yönetime ağırlığını koyan III. Edward'ın Mortimer'ı tutuklatıp idam ettirmesinin ardından köşesine çekilmek zorunda kalır, ömrünün son yıllarında Azize Chiara tarikatına girer.
3. Danimarka Kraliçesi Caroline Matilda ile sevgilisi Alman Doktor
İngiltere asıllı Galler Prensi Frederick ve Saxe-Gotha Prensesi Augusta'nın en küçük kızı Caroline Matilda (1751-1775), babasının ölümünden sonra doğdu. Kraliyet sarayından uzakta tenha bir aile ortamında büyüdü.
15 yaşındayken, akıl hastalığından muzdarip olan ve evlilik boyunca karısına soğuk davranan ilk kuzeni VII. Christan (1749-1808) ile evlendirildi. Christan Danimarka ve Norveç kralıydı.
Henüz ergenlik çağındayken arzusu hilafına evlendirilen Kraliçe Matilda, sıcakkanlılığına ve doğal güzelliğine rağmen içten içe çöktü; kriz nöbetlerine yakalandı.
1769'da tedavisi için, dönemin ünlü Alman doktoru Johann Friedrich Struensee saraya davet edildi.
Eşlerin yakın ilişkilerinin bu zihinsel hastalığa iyi geleceği kanaatine varan Alman Doktor, Kral Christian'dan eşine nazik ve sevecen yaklaşmasını önerdi.
Tamamen içine kapanmış olan kuruntulu Kraliçe, başlangıçta doktora yüz vermedi. Ancak bir süre sonra gönlünü kaptırıp onunla büyük bir aşk yaşadı.
İddiaya göre, Matilda'nın ikinci çocuğu Louise Augusta'nın biyolojik babası Alman doktor idi.
Doktor Struensee sevgilisi sayesinde sarayda giderek daha fazla güç kazandı ve Matilda'nın desteklediği bir dizi reform başlattı.
Struensee'nin reformları ve Kraliçe ile olan ilişkisi, Kral VII. Christian'ın üvey annesi Kraliçe Dowager Juliana Maria ve oğlu Prens Frederick'i de içeren güçlü düşmanlar yarattı.
Juliana Maria, Matilda'nın boşanması ve Struensee'nin sürgün edilmesiyle sonuçlanan olayları bizzat yönetti. Caroline Matilda, çocuklarından koparıldı.
Ülkede hapse atılmak yerine Hannover'e (Almanya) sürüldü. 23 yaşında kızıl hastalığından öldü.
4. Tecavüzcü Dük Cumberland
18'inci yüzyılda İngiliz Kraliçesinin çevresindeki aristokrat sülalenin hemen hepsi, bir şekilde kötü şöhretleriyle bilinirlerdi.
Yapılan kötülükler arasında bol sayıda tecavüz, aşırı israf, içki ve kumar tiryakiliği, hovardalık, kadınlara sarkıntılık gibi olaylar da vardı.
Ancak onlardan hiçbiri kötülük yapma konusunda Dük Cumberland ile boy ölçüşemezdi.
Kral III. George'un üç oğlu arasında halk tarafından en az beğenileni bu kişi idi. En bilinen kötülüğü ise aristokrat kadınlara tecavüz etmesinin yanı sıra kız kardeşi Sofiya'yı da (1810 yılında) hamile bırakmasıydı.
Daha beteri de erkek nöbetçisine-korumasına tecavüz girişimi oldu. Nöbetçi direnince, adamın başını yararak onu katlettiği yolundaki rivayet hâlâ anlatılır.
1830'da kimin tahta geçeceği listesinde geri sıralarda yer alabilen Dük'ün idari bölgesinde korkunç intihar vakaları da yaşanmıştı.
Öyle ki, yeğeni Kraliçe Victoria çocuğunu doğururken ortalığı şöyle bir korku salmıştı: Katil amca, tahta oturmak uğruna gelip bu çocuğu da öldürecek!
6. Rus Çarı Büyük Petro'nun uyumsuz eşleri ve oğlu
300 yıl boyunca Rusya'yı yöneten Romanov hanedanının serüveni de rezillikler, ihanetler, zoraki reformlar ve devrimlerle doludur.
Bunlar arasında ön plana çıkan skandalların başında Çar Büyük Petro'nun 1672-1725) eşiyle olan hikâyesi gelir.
Çar bazı gelenekçi, çağdışı sosyal ve politik sistemleri modern, bilimsel, batılılaştırılmış; Aydınlanma'ya dayalı sistemlerle değiştirip bir anlamda köklü kültürel reformlar başlatmıştır. Petro'nun reformları Rusya üzerinde kalıcı bir etki bırakmıştır.
Büyük Petro, henüz 16 yaşındayken annesi Çariçe Natalya Narişkina'nın zoruyla Eudoxia Lapoukine (Evdoksiya Lopuksina) ile evlendi.
Lapoukine son derece muhafazakâr bir aileden geldiğinden, batılı bakış açısıyla düşünen ve köklü reformlara imzasını atan eşi Çar I. Petro'yu hiç sevmedi ve onunla uyuşamadı.
Petro, eşini tanımlarken "koyu dindar, son derece gerici bir kadın" diyordu. 1690 yılında kendisine taht mirasçısı bir oğlan doğuran eşini boşadı.
Bir süre sonra Çar I. Petro, Anna Mons isimli bir kadınla evlendi. Bunun üzerine dindar olan eski eşi Lapoukine, babası ve Ortodoks Kilisesi ile işbirliği halinde devlet (daha doğrusu Çar'ın getirdiği modern yenilikler ve reformlar) aleyhinde çalışmaya başladı.
Bunu duyan Çar, 1698 yılında boşadığı Lapoukine'yi başkent Moskova'dan 190 km uzaklıktaki bir manastıra kapattırdı.
Lapoukine ise, 1709'da Yüzbaşı Stepan Glebov ile aşk yaşamaya başladı. Çar I. Petro, eski eşi ile oynaşı Stepan Glebov'un peşine düştü.
Manastır rahibelerinin sorgusundan şu çıktı: Lapoukine, derin bir aşkla Glebov'u seviyordu. Yakalanan Glebov, sevgilisinin gözü önünde kazığa çakılarak öldürüldü.
Rivayete göre askerler, Lapoukine'nin gözkapaklarını zorla açtırıp o korkunç sahneyi seyretmeye mecbur bırakmışlardı.
Lapoukine işkenceden geçirildikten sonra serbest bırakıldı. Büyük Petro'nun ölümünü izleyen süreçte Eudoxia Lapoukine, Moskova'ya dönüp ölümüne kadar sakin bir hayat yaşadı.
Belirtmek lazım: Çar'ın zulmüne maruz kalan tek kadın Lapoukine değildi. Leydi Hamilton isimli eşi (veya metresi) de, başka birisiyle gizli aşk yaşayınca gizlice ortadan kaldırılmıştı.
Boşanmış Çariçe Lapoukine'den doğma prens Aleksey Petroviç'e gelince; onun da oldukça trajik bir serüveni var.
Şöyle ki:
Babasının batılılaşmasına ve reformlarına karşı çıkan Veliaht Prens Aleksey, onu siyasi fikirlerinden ötürü hor görmüş ve tahtın halefi olarak yetiştirilme planlarına defalarca engel olmuştu.
Prens çareyi Avusturya'ya kaçıp sığınmakta buldu. Rus hükümetince skandal olarak nitelenen bu kaçış sonucunda Aleksey ile destekçilerine karşı sert önlemler alındı.
Bir süre sonra yakalanan Aleksey, işkence altında sorgulandıktan sonra 1718'de öldü.
6. Fransa Kralı XIV. Louis döneminde zehirleme skandalları
Kral XIV. Louis Maria Theresa (İspanyol) ile evlendi. Evliliklerinin erken zamanlarındaki duygusal bağlılığa rağmen Louis, eşi Maria Theresa'ya sadık değildi.
Resmi ve gayri resmi birçok metresi vardı. Bu ilişkilerinden çok sayıda gayrimeşru çocuğu oldu.
Kralın devrinde yaygın olaylara damgasını vuran başlıca hadiseler şunlardı: Büyücülük, üfürükçülük, sihirbazlık, kocakarı ilaçları, zehirleme vakaları ve seks skandalları.
Taht oyunlarında ve miras kavgaları sırasında zehirleme vakaları veya girişimleri sıklıkla yaşanıyordu.
Kralın yakın akrabaları arasındaki rekabette kara büyüye başvurma yöntemi o tarihte bile şaşkınlık yaratıyordu.
Örneğin ünlü bir soylu kadın olan Madame Brinvilliers, hayırseverlere ait bir hastanede yatan fakir insanlar üzerinde zehrin öldürme gücünü denemiş; ardından babası ile kardeşlerini zehirleyerek öldürmüştü.
Bu olayın sonrasında zehirleme sonucu ölenlere ilişkin pek çok anlatım ve tanıklıklar da ortaya çıkmıştı.
Sahtekarlığıyla bilinen bir kişi, Kralın Sarayında zehirleme hadiselerinin yaygın olduğuna dair elinde kanıtlar bulunduğunu ileri sürmüş, bunun üzerine içeride tahkikat başlatılmıştı.
Sonuçta Montespan Markizi Françoise-Athénaïs de Rochechouart de Mortemart'ın bu işte parmağı olduğu anlaşıldı.
Bu kadın, yedi çocuğu olan Kral XIV. Louis'in en ünlü metresiydi. Kendisi aynı zamanda kozmetik malzemeleri ve şifalı bitkilerini ithal edip satan Paris'in en ünlü mağazasının müdavimiydi.
Kral, sarayda ayin yoluyla toplu cinsel sapıklık suçu işlendiğine ve bu ayinlerin ölüleri emzirme törenlerine kadar vardırıldığına dair istihbarat edindiğinden, iyice huysuzlaşmıştı.
Markiz, ola ki kozmetik mağazasından gerekli malzemeleri ve kozmetik ürünleri alıp, bu yolla Kral'ın dikkatini üstüne çekmeyi istiyordu.
Bu tür ayinler sırasında şeytani bir kâhinin Montespian Markizi'nin çıplak bedeni üzerinde kutsal kılınmış kara büyü yaptığı söyleniyordu.
Markiz'in bu işe izin vermesinin maksadı ise, Kral Louis'in kendisine sadık kalmasını sağlamaktı!
Soruşturma sonucu yakalanan Markiz, bu skandal yüzünden ateşe atılarak yakıldı. Bir başka bir rivayete göre de ceza olarak bir manastıra kapatıldı ve ömür boyu tövbe ederek günahlarından arınmaya mahkûm edildi.
Saray ayinlerine katılan 36 kişi idam edildi, yüzlerce kişi işkenceden geçirildi. Bu esnada intihar edenler bile oldu.
7. Fransa Kraliçesi Marie Antoinette'in skandal giysileri
Habsburg hanedanına mensup olan Marie Antoinette (1755-1793) Avusturya İmparatoriçesi Maria Theresa'nın kızıdır. 14 yaşındayken dönemin Fransa veliaht prensi XVI. Louis ile evlendirilmişti.
Antoinette, zeki olduğu kadar aykırı davranışlarıyla da ün salmıştı. Saraydaki resmi protokollerden bıkmış, kendini dünyanın zevk ve sefasına bırakmıştı.
Şaşalı resepsiyonlar düzenler, tiyatro oyunları izler ve atla gezinti yapar ve iyi kumar oynardı. Ciddi meselelerle ilgilenmez; aşırı müsrifliğini engellemeye kalkan dönemin yetkililerini tehdit ederdi.
Bu davranışlarından ötürü saray erkânı tarafından hiç sevilmezdi. Saray'da dönen yolsuzluklardan ötürü çokça azarlandığı olmuştu.
Ülkedeki ekonomik krize aldırmadan mirasyedi gibi harcama yapardı. Kendisi hakkında pek çok söylenti yayılmıştı.
O kadar ki, mensup olduğu Avusturya hanedanı için casusluk yaptığı bile söyleniyordu.
Kraliçe'nin mücevher hırsızlarıyla yaptığı elmas sözleşmeleri onu giyotine kadar götürmüştü.
1783'te ünlü kadın ressam Élisabeth-Louise Vigée-Le Brun'nün yaptığı tablo büyük bir skandal yarattı.
Kraliçe Antoinette, sarayın katı kurallarına aykırı olarak resmi giysiler yerine bedeninin hatlarını gösteren şeffaf ve dekolte elbiseleriyle bir resmini yaptırmıştı.
Tabloya resmedilmiş giysileriyle Kraliçe iç çamaşırlarını teşhir etmişçesine bir izlenim bırakınca da kıyamet koptu.
Ayrıca yokluk zamanlarında böylesine pahalı çamaşırlar giyilir mi yolunda sert eleştirilere de maruz kaldı.
Öte yandan İngiltere'nin Hindistan getirttiği atlas türünden has kumaşların tabloda görünmesi, "yerli ve milli mal kullanma" kuralına aykırıydı.
İlaveten resmi giysili olmayan Kraliçe, "Kraliyet ailesinin büyüsünü bozup herhangi bir insan gibi görünmekle" de suçlandı.
Tepkiler üzerine tablo derhal ortadan kaldırıldı. Neticede Marie Antoinette, pamuktan imal edilmiş günlük normal giysileriyle giyotine götürülüp boynu kesildi.
Kraliyet ailesi ile aristokrat takımının soyluluğuna gölge düşüren bu sıradan pamuklu giysi ise düzeni devirmek için mücadele eden ihtilalcilerin tercih ettiği sade bir giyecek oldu.
8. Prenses Sofia Dorothea
Brunswick-Lüneburg-Celle asıllı Sophia Dorothea, İngiltere kralı ve Hannover elektörü I. George'un (1660-1727) kuzeniydi.
Oldukça güzel ve göz alıcı bir kadındı. Sarayda etkili olmak ve yükselmek isteyen babasının zoruyla nişanlanmıştı.
Rivayete göre bunu duyan Dorothea, yere yığılıp bayılmıştı. 1682'de George ile evlendirildi.
Çevresindekileri hor görmesiyle nam salmış Kral'ın lakabı "domuz burnu" idi. O zamandan beri Dorothea'nın eşiyle arası bir türlü düzelmedi.
Aile içinde tartışma, kavga ve şiddetin haddi hesabı yoktu. Asabi ve sert mizaçlı Kral, bir gün eşi Sophia'yı boğmaya kalktı. Araya giren uşaklar sayesinde kadın zor bela ölümden kurtuldu.
Dük unvanlı İsveçli bir subay olan Philipp Christoph von Königsmarck yakışıklı olduğu kadar zarif ve nazik karakteriyle mağdur, hayattan bıkmış, karamsarlık içindeki Kraliçe'nin kalbini kazandı.
Aslında İsveç Dükü, Saray'a gelir gelmez Kral'ın sevgilisine göz dikip ayartmaya çalışmış; o süre içinde Dorothea dikkatini çekince ona yönelmişti.
İki âşık, Saray'dan uzaklara kaçıp huzurlu yeni bir hayat kurmak üzere sözleşmişler. Fakat durumu haber alan Kral'ın sevgilisi Kontes, intikam için ihbarda bulundu.
İsveç Dükü, faili meçhule kurban giderken; Kral da eşi Dorothea'yı çocuklarından ayırarak bir şatoda hapsettirdi.
9. Prusya Prensesi Frederica Charlotte ve erotik yazılar skandalı
Doğuştan Prusya prensesi ve evlilikten bir İngiliz prensesi olan Charlotte (1767-1820), dönemin Prusya Prensi (York ve Albany Dükü ve İngiliz Kralı III. George'un oğlu) Frederick ile 1791'de evlendirildi. Böylece York Düşesi unvanını aldı.
Ninesi; gayet inatçı, geçimsiz ve sinsi bir mizacı olan Charlotte'a bu olumsuz özelliklerinden vazgeçmesi için mektuplar gönderiyordu.
Ancak faydası olmuyordu! İşte "uslanması" için gönderilen bu mektuplar, kibir ve mağrurluk üzerine kurulu İmparator sarayına skandallar dizisi olarak yansıdı.
Saray erkânı ve maiyeti, dört yıl boyunca mektuplarda ifşa edilen rezilliklerin yol açtığı korkuyla cebelleşti.
Mektuplarda kapalı kapılar ardında dönen dolaplar yazılıydı. Kiminde ise erotikten öte açık saçık resim ve tasvirler bulunuyordu.
Bunlar arasında ölümüne dövüş, kavga ve düellolar olduğu gibi bu uğurda ölen veya katledilenlerin isimleri de vardı.
Toplu seks partilerine ilaveten eş değiştirme oyunları hakkında kaleme alınmış notlara da rastlanmıştı.
Neticede ifşa kabilinden mektuplar, imparatorluğun/krallığın karizmasını tümüyle çizmişti. Harekete geçen Kral, bu mektupları yazmaktan sorumlu kişiyi tutuklattı.
Ancak bahsedilen mektupların bir kadın tarafından yazıldığı ortaya çıkınca, tutuklu serbest bırakıldı. Böylece Kral, eşinden şüphelenmeye ve onu takip ettirmeye başladı.
Kimine göre bu mektuplar alınan bazı notlardan ibaretti; bazıları da bunun hatırat kabilinden bir günlük olduğunu ileri sürüyordu.
Charlotte'dan nefret edenler, gizli yoldan elde ettiklerini Kral'a ulaştırdılar. Charlotte ise, karşı tedbir olarak özellikle bir seks partisi gecesi düzenleyerek kendi aleyhine çalışanları da tuzağa düşürüp şantaj yapmaya kalkıştı.
Sonuçta erotik mektuplar skandalı, Birinci Dünya Savaşı'na kadar konuşulup durdu.
10. Komplocu ve tertipçi İskoç Kraliçesi Mary
I. Mary (1542-1587) Mary Sewart veya İskoç Kraliçesi Mary olarak da bilinir. Mary, 1558'de François ile evlendi. Kocasının 1559'da tahta geçişinden Aralık 1560'taki ölümüne kadar Fransa kraliçesi olarak kaldı.
Dul kalan Mary, Ağustos 1561'de İskoçya'ya dönüşünde karşılaştığı gergin dini ve politik iklim, tebaasının ona itaat etmekle yükümlü olup olmadığını açıkça sorgulayan John Knox gibi önde gelen İskoçlar tarafından daha da bulandırıldı.
Mary'nin evlendiği (1565) amcası oğlu Henry Stuart Lord Darnley, Şubat 1567'de bir patlamayla yıkılan evinin bahçesinde ölü bulundu.
Fail olarak, 4. Bothwell Kontu James Hepburn'den şüphelenildi. Nisan 1567'de hakkındaki suçlamalar düşürülen Hepburn, bir ay geçmeden Mary ile evlendi.
Çifte karşı çıkan bir ayaklanmanın ardından Mary, Loch Leven Kalesi'ne hapsedildi. 24 Temmuz 1567'de bir yaşındaki oğlu lehine tahttan çekilmeye zorlandı.
Tahtı geri almak için başarısız bir girişimden sonra, akrabası olan İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth'e sığınmak için güneye kaçtı.
Daha önce İngiltere tahtını istemiş olan Mary, bir süre sonra Kraliçe Elizabeth tarafından suçlanarak ülkenin iç kısımlarındaki çeşitli kalelerde hapsedildi.
On sekiz buçuk yıl sonra Mary, 1586'da Elizabeth'e suikast düzenlemeyi planlamaktan suçlu bulundu. Ertesi yıl Fotheringhay Şatosu'nda kafası kesilerek idam edildi.
Mary'nin hayatı, evlilikleri, soyu, Elizabeth'e karşı komplolara karıştığı iddiası ve bunları müteakip infazı, onu yüzyıllar boyunca süregelen popüler kültürün önemli bir figürü olarak öne çıkarttı.
Anlatılanlar sadece kraliyet ailelerinin skandallarıyla ilgili değildir; sürecin içinde taht kavgaları, sınıf mücadelesi, sömürü ve mutlak iktidarın yol açtığı yozlaşma-yolsuzluk-yoksulluk sarmalı da vardır ve biçim değiştirerek günümüzde de sürüp gidiyor.
Kaynakça:
1. https://www.independentarabia.com/node/411311/, Dalia Muhammed, 14 Ocak 2022.
2. http://www.bahzani.net/?p=77068
3. Wikipedia ansiklopedisinin yazıda adı geçen isimler hakkında İngilizce, Arapça ve Türkçe yayınladığı biyografiler.