Karar gazetesi yazarı Taha Akyol, AK Parti hükümetinin son günlerde HDP'ye yönelik tavırlarının 'seçimi kazanıp koltuğa devam etme' stratejisinin bir parçası olduğunu belirterek, "İktidar uygun ortam yaratmaya ve Öcalan’ı devreye sokmaya çalışacaktır" dedi.
Taha Akyol'un 9 Kasım 2022 tarihli ve 'İktidarın HDP hesabı' başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:
İktidarın birinci önceliği, seçim kazanıp koltuğa devam etmek. HDP konusundaki tavırları da bu genel stratejinin bir parçasıdır. Bu açıdan 2019 belediye seçimleri önemli bir örnektir. İstanbul seçimlerini iptal ettiren Erdoğan, 23 Haziran 2019’da yenilenen seçimlerde HDP faktörünü nasıl kullanmaya çalışmıştı, hatırlayalım:
6 Haziran: Cumhur İttifakı’nın İBB adayı Binali Yıldırım Diyarbakır’a geldi, “Meclisi’n kuruluşunda Mustafa Kemal Atatürk tarafından davet edilenler arasında Kürdistan mebusunun da olduğunu" söyledi! (Halbuki böyle bir kavram kullanmamıştı.)
20 Haziran: Akademisyen Ali Kemal Özcan, İmralı’da Öcalan’la görüştürüldü. Öcalan’ın HDP tabanına “seçimlerde tarafsız çizgide ısrar edin” diye hitap eden mektubu AA tarafından servis edildi. Demirtaş ise muhalif tavırdaydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Öcalan’la Demirtaş arasında rekabet olduğunu söyledi.
22 Haziran: Kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan TRT tarafından TRT Kurdi kanalına çıkarıldı, CHP ve İmamoğlu aleyhine konuşmalar yaptı.
İstanbul’da HDP’nin oyu 1 milyon 200 bine yakındı. “Tarafsız” kalarak sandığa gitmeselerdi İstanbul’u Cumhur ittifakı kazanabilirdi. 800 bin oy farkıyla İmamoğlu kazandı….
'Cumhur İttifakı'nın temel stratejilerinden biri HDP'li seçmenin sandığa gitmemesini sağlamak olacak'
Görülmüştür ki, HDP seçmeni sandığa gitmemesi iktidar lehine olur… Cumhur İttifakı’nın 2023 seçimleri için de temel stratejilerinden biri, 6 milyon civarındaki HDP’li seçmenin, Öcalan’ın deyişiyle “tarafsız” kalmasını, sandığa gitmemesi sağlamak olacaktır. Bu olursa cumhurbaşkanlığı seçimini Erdoğan’ın kazanması kolaylaşır…
Bunu sağlamak için nasıl çalışacağı belli. Muhalefeti “terör işbirlikçisi” diye suçlayarak, HDP’yi “gizli 7. Ortak” gibi göstererek bir taraftan milliyetçi oyları çekmeye çalışmak, diğer taraftan “biz öyle değiliz” tepkisiyle Altılı Masa’nın HDP’ye karşı düşmanca davranmasını sağlamak… Muhalif tavrını sürdüren Demirtaş’ı “Kürt değil” falan diyerek Kürt seçmen nazarında etkisizleştirmeye çalışmak…
Bunlar kolay olmayacak. Zira HDP tabanı ile iktidar bloku arasındaki ayrışma çok sert… Bunun kanıtı, Öcalan’ın ‘tarafsızlık’ çağrısına rağmen HDP’li seçmenin sandığa giderek önemli ölçüde Millet İttifakı’nın adayı İmamoğlu’na oy vermesidir.
İşine geldiği zaman iktidarın HDP’ye Adalet Bakanı’nı göndermesi de davranışlarının ‘taktiksel’ olduğunu gösterdi. Yine de iktidar, uygun ortam yaratmaya ve Öcalan’ı devreye sokmaya çalışacaktır…
'Yasama ve yürütme karşı karşıya gelebilir'
Kürt siyasetinde radikal bir isim olan eski DEP’li Mahmut Alınak’ın sözleri: “"Öcalan çıkıp seçmene asla 'CHP veya AKP'ye oy verin' demez. 'Bu koltuk kavgasında tarafsız kalın' diyebilir. Böyle bir çağrısı bana göre büyük anlamda karşılık bulacaktır… Öcalan, seçimde aktif rol alırsa bu seçimin sonucunu etkileyecektir. Cumhur İttifakı belki parlamentoda çoğunluğu kaybedecektir ama cumhurbaşkanlığını alacaktır. Bu da devlet içinde bir çatışma ve kaosa yol açacaktır." (7 Şubat 2022)
Belli ki Alınak’ın beklentisi bu! Ama böyle bir riski küçümsememek lazım: Yasama ve yürütme erkleri karşı karşıya gelebilir; Cumhur ve Millet ittifaklarından biri 300 miletvekili çıkaramazsa, kanun yapma HDP’ye bağımlı olur… Kanunları Cumhurbaşkanı’nın veto etmesi, kanun-kararname çatışması gibi risklerin karşımıza çıkması mümkündür. Bunlar bu sistemde başka ülkelerde yaşanmış kriz örnekleridir.