Na(mada)faka(!)
Oldukça haklı bir başlıkla gittikçe “haksız” kazanç kapısı olan bir konuyu yazmak istedim: Nafaka.
Son zamanlarda, vasıflı bazı adamların, bazı vasıfsız kadınları hayatlarına almaları karşılığında ödemek zorunda kaldıkları bedel haline geldi yüksek nafakalar.
Aldatılmaktan imanı gevremiş, son raddeye gelene kadar gıkı çıkmamış, 20 yılın üzerindeki bir evliliğin içinden çıkarken bile hiçbir şeye tenezzül etmeyen “hanım”ların tersine, bir adamla çok kısa bir beraberlik yaşayıp, bir çocuk dünyaya getirip (ki çocuklar genellikle bu tür ilişkilerde gelir kapısı olarak gördükleri erkekleri kendilerine bağlama aracı olarak kullanılıyor maalesef), akabinde ayrılıp erkekleri hayat boyu sağmal bir inek gibi kullanan hanımlar bu işi bir sektör haline getirmişler.
Öyle ki evlilik öncesi edinilmiş mallarda hak sahibi olamadıkları için, evlendikten sonra evlilik öncesi edinilmiş malları sattırıp, yeni mülkler aldırıp boşananlar bile var bu sektörde.
Bu hanımların özelliklerine baktığınızda, birçoğunun tam bir “gold digger” (altın avcısı) olduğunu görebilirsiniz. Bu kadınların ortak özellikleri tembellikleridir. Sürekli kendi bedenlerine yatırım yaparak, sermayelerini daima dikkat çeken güzel bir oyuncak kıvamında tutmayı başarırlar.
Erkekler, hiç büyümeyen çocuklar olduklarından, bu oyuncakları ilgi ile takip eder ve “sahiplenirler” ta ki bu oyuncaklar onların efendisi olana kadar.
Bu süslü çakalların zekâlarını kullandıkları alan genellikle budur. Çünkü sağlam ve zahmetsiz bir gelir kapısıdır.
Bu kadınlardan birine çarpılan bir dostuma sormuştum, “Senin gibi akıllı biri bu tuzağa nasıl düştü?”
Cevabı şahane idi: “Ne istediğimi tam anlamıyla çözmüş ve hedefine ulaşana kadar o olmuştu.”
Sanırım bu tip kadınların nasıl düşünüp hareket ettiklerini anlamak için en mükemmel cümle bu.
Sonuçta, erkeklerin gördüklerine inandıkları bir varlık olmaları hasebiyle bu tür kandırmacalara defalarca bile düşebilecekleri kaçınılmaz.
Bu durumda kanunların, kadın erkek ayrımı yapmadan, insandan ve haklıdan yana düzenlenmesi gerekli sanırım. Kanunun koruyamadığı insanı, insandan kim koruyabilir ki?