Bir sabah uyandım ve üzerime hiç bir kıyafetim olmadı...
Tanıdığımı sandığım hiç kimseyi tanımıyormuşum, onu anladım o sabah...
İnandıklarıma kendim istediğim için inanmışım...
Güvendiklerime güvenmeyi ben istemişim, onları da güvenime mecbur bırakmışım...
O akşam bir sürü ünvanla uyudum, sabah bir baktım doğduğumdan beri çıplakmışım...
20'li Yaşlarda hedeflediğim...
30'lu Yaşlarda yetinmediğim...
40'lı Yaşlarda kıymetini bilmediğim...
50'li yaşlarda anlamsızlaştığı o sabah, yendien doğmuş gibiydim...
50'li yaşlarda birikmiş bir sürü tecrübe, yaşanan acılar, kutlanmayan zaferler ve şimdi bile anlamını çözemediğim aslında bir anlamı olmayan vazgeçişler...
Kimse kimseden, kimse hiçbirşeyden vazgeçmiyormuş alında...
Geçen zaman, kemer tokasındaki deliklerin her sene bir ayar daha uca doğru ilerlemesi gibi, kalpte kalan son umut kırıntılarını tüketiyor...
Farkında mısınız, biz hayat yolunda sona doğru ilerlerken, yolumuzu kaybetmeyelim diye arkamızda bıraktığımız ekmek kırıntılarını, hiç birşeyden haberi olmayan kuşlar, hayatta kalmak için yiyor...
-----
Bir sabah uyandım, ve üzerime hiç bir kıyafetim olmadı...
Ve her şey değişmeye başladı hayatımda, herkesin yeri değişti...
Bugün, o eski ben neredeyim diye sorgularken, yeni bir ben'e zaman kalmadı...
----------------
Erken uyanın...
Ve üzerinizdeki şeylerin size uymadığını erken farkedin....
Siz, 'O' değilsiniz...
Tıpkı benim 'ben' olmadığım gibi...