Jeoloji Araştırması: Türkiye-İran sınırına yakın bir noktada bulunan ve tekne biçimini andıran jeolojik bir oluşum için yüzyıllardır süregelen Nuh'un Gemisi efsanesine dair tarihi hatırlatma yeni tartışmaları alevlendirdi. İlk kez bu buluntuların keşfedildiği bildirildi.
Türkiye-İran sınırına yakın bir noktada bulunan ve tekne biçimini andıran jeolojik bir oluşum, yüzyıllardır süregelen Nuh'un Gemisi efsanesine dair yeni tartışmaları alevlendirdi. Arkeologlar ve bilim insanlarından oluşan bir ekip, bu bölgede yaptığı araştırmalar sonucunda dikkat çekici bulgulara ulaştı.
Jeoloji araştırma sonucu!
"Ağrı Dağı ve Nuh'un Gemisi Araştırma Ekibi" adlı bilim insanları, Durupınar oluşumu olarak bilinen bu bölgede toprak örnekleri alarak detaylı analizler gerçekleştirdi. Toplanan örneklerin yaşının yaklaşık 3500 ila 5000 yıl olduğu belirlendi.
Bu bulgu, İncil'de anlatılan tufanın gerçekleştiği zaman dilimine denk düşmesiyle dikkat çekti. Ayrıca, toprakta deniz kökenli materyallerin bulunması, Nuh'un Gemisi'nin bu bölgede karaya oturmuş olabileceği ihtimalini güçlendirdi.
İncil'de anlatılan tufan hikayesine göre, Nuh'un inşa ettiği gemi, büyük bir sel felaketinden sonra Ağrı Dağları'na yerleşmişti. Türkiye'nin en yüksek zirvesi olan Ağrı Dağı'nın zirvesi, uzaktan bakıldığında bir gemiyi andıran bir yapıya sahip. Bu benzerlik, bölgenin uzun yıllardır Nuh'un Gemisi efsanesiyle ilişkilendirilmesine neden oldu.
İstanbul Teknik Üniversitesi, Andrew Üniversitesi ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi liderliğindeki bir uzman ekibi, bölgede yaptığı çalışmalarla İncil'deki hikayeyi doğrulamaya çalışıyor.
Ancak, birçok bilim insanı ve arkeolog, Nuh'un Gemisi hikayesinin kelimesi kelimesine yorumlanmasının mümkün olmadığı görüşünde.
Efsane mi, Gerçek mi?
Nuh'un Gemisi efsanesi, yüzyıllardır farklı kültürlerde ve dinlerde yer almaktadır. İncil'de geçen bu hikaye, insanlığın günahkarlığı ve Tanrı'nın cezalandırması gibi derin teolojik anlamlar taşımaktadır.
Ancak bilimsel araştırmalar, bu hikayenin tarihsel bir olay olarak kabul edilmesinden ziyade, insanlık tarihindeki büyük su baskınlarından esinlenilmiş olabileceğini göstermektedir.