ABD merkezli Washington Post gazetesi, Gazze'deki tıbbi duruma dikkat çekerken hamile kadınların üç ayı geride bırakan İsrail operasyonunun en büyük kurbanlarından olduğu vurgulandı.
Haberde Gazze'de yaklaşık 52 bin hamile kadın bulunduğuna dikkat çekilirken, gebeliklerin yüzde 40'ının yüksek riskli olarak kategorize edildiği aktarıldı.
Gazetenin haberinde, kentteki hastanelerin kapasitelerini aşacak şekilde çalıştığı hatırlatılırken, birçok kadının kamplarda ve sokaklarda doğum yaptığı belirtildi.
Temmuzda hamile olduğunu öğrenen 23 yaşındaki Hana el-Şava, "Çok büyük bir mutluluk hissetmiştim. Bu mutluluğun büyük bir acıya dönebileceğini düşünmemiştim" ifadelerini kullandı.
Ekimin ikinci haftasında eşi ve büyük kızları Ayla'yla birlikte evlerini terk etmek zorunda kaldıklarını söyleyen Hana el-Şava, "Füzeler nedeniyle düşük yapmaktan korktum. Ayla'yı buraya sadece üstündeki giysilerle getirdik. Onu sıcak tutacak bir şeyimiz yok. Ona bile bakamıyorsam, doğacak çocuk için ne yapacağım?" diye konuştu.
UNICEF'in cuma günü açıkladığı rapora göre savaşın ilk 105 gününde Gazze'de yaklaşık 20 bin bebek dünyaya geldi. Raporda, bazı sezaryenlerin anestezi olmadan yapılmak zorunda kalındığı ifade edildi.
UNICEF sözcüsü Tess Ingram, Gazze'de tanıştığı bir hemşirenin 6 ölü kadına sezaryenle doğum yaptırmak zorunda kaldığını söyledi.
Ingram, gazetecilere yaptığı açıklamada, "Yeni doğan bebeklerin acı çekip, bazı annelerin kanamadan ölmesi bizi geceleri uyutmamalı. Anne olmak kutlanması gereken bir şey. Ama Gazze'de, bu sadece cehenneme getirilen bir başka çocuk anlamına geliyor" dedi.
Anestezi olmadan bacağı ampute edilen Ahed: Bizi seyretmeye ne kadar daha devam edeceksiniz?
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana karadan ve havadan sürdürdüğü saldırılarda yüzlerce Filistinli kol ve bacağını kaybetti. Doktorlar ise kısıtlı imkanlarla ve tıbbi malzeme eksikliğinde kopan ve parçalanan bu uzuvları anestezi olmadan ampüte etmek zorunda kaldı.
Canlı canlı ameliyat edilen Filistinlilerin görüntüleri sosyal medyada ve haber kanallarında yer aldı. Bu görüntülerden biri de Şifa Hastanesinde ortopedi cerrahı olan Hani Züheyr Biseysu'nun, yeğeni Ahed'in bacağını yemek masasının üstünde anestezisiz ampüte ettiği anlardı.
Ahed'in hayatı 19 Aralık'ta tamamen değişti. Gazze kentindeki Nasr Caddesi'nde aile apartmanında yaşayan Ahed, o gün Gazze dışındaki babasıyla telefonla görüşebilmek için şebekenin daha iyi çektiği altıncı kata çıktı.
O esnada evin etrafını kuşatmış olan İsrail tanklarından biri, altıncı kata saldırı düzenledi. Birden kattaki bütün eşyaların ve yıkılan duvarların altında kalan Ahed'in sol bacağı parçalanırken, annesi ve 12 yaşındaki kız kardeşi de yaralandı.
O esnada hareket edemediği için öldüğünü zanneden Ahed, amcasının oğlu tarafından alt kata indirildi.
Aşağıya inerken bacağının parçalandığını gören Ahed, "bacağım gitti" diye feryat etmeye başlayınca amcasının oğlu onu, "bacağına bakma diye" teselli etmeye çalıştı.
Daha sonra ailesinin yaşadığı kata indirilen Ahed, mutfaktaki yemek masasına yatırıldı. Ahed, hikayenin geri kalanını gözleri yaşlı bir şekilde şöyle anlattı:
"Mutfağı ameliyathane olarak kullandılar. Amcamın yanında hiçbir tıbbi araç gereç yoktu. Bir kova ve sabun aldı, süngerle yarayı temizlemeye başladı. Amcama baktım ve bacağımı kesme dedim ama aslında bacağımın kesilmeme gibi bir ihtimali olmadığını biliyordum. Amcam bana baktı, bıçağı aldı ve bacağımı kesti.
Daha sonra damarları, normal dikiş ipliğiyle dikti. O halde 4 gün boyunca evde abluka altında kaldık. Kızılhaç'tan yardım istedik. Hiçbir şey yapamadan öylece bekledik. İsrail askerleri 4 gün sonra ablukayı kaldırınca amcam hemen ambulansla beni hastaneye götürdü. Orada da operasyon geçirdim"
Yaranın temizlenmesi ve pansuman edilmesi sırasında çok acı çektiğini ve bunu her gün yaşadığını kaydeden Ahed, "Benden kötü durumda olanlar var. Bu da benim nasibimmiş. Yine de hamdolsun" dedi.
Hasta yatağından tüm dünyaya seslenen Ahed, "Neyi bekliyorsunuz. Ne savaşı durdurabiliyorsunuz ne de yaralıların tedavi olmasını sağlıyorsunuz. Gazze'deki gençlerin üçte biri kol ve bacaklarını kaybetti ben de onlardan biriyim. Savaş dursun ve ben de son kurban olayım.
Bizim başımıza bunlar gelirken siz oturmuş seyrediyorsunuz. 'Gazze halkı direniyor, Gazze halkı güçlü' diyorsunuz. Sabredin demekten başka bir şey yapmıyorsunuz. Harekete geçin, bir şeyler yapın. Biz sabrettik, fedakarlık ettik. Filistin uğruna canımızı bile vermeye hazırız ama onu da yapamıyoruz. Ne ölüyüz ne de diri, ikisi arasında kalmışız. Bundan daha fazla ne olmasını bekliyorsunuz" diyerek sitemde bulundu.