ABD yeni başkanını seçerken, Türkiye gelişmeleri yakından izliyor. Trump’ın önde olduğu yarışta, seçimin Türkiye’ye etkisi merak konusu. Trump, ilk başkanlık döneminde 5 kez Türkiye’ye yaptırım uygulamış ve çeşitli ambargo kararları almıştı. Türkiye ile olumlu bir ilişki kurmak istemesine rağmen Suriye'deki ABD askerlerinin varlığı, PKK’ye verilen destek, F-35 ve S-400 sorunları gibi kritik konularda alacağı kararlar önemli olacak. Trump seçilirse Türkiye nasıl etkilenir?
ABD seçimi sonucu Türkiye için önemli sonuçlar yaratabilir. Yeni ABD Başkanı'nın izleyeceği politika, Türkiye-ABD ilişkileri açısından yeni bir dönemi de başlatabilir. 47. ABD Başkanı olduğunu ilan eden Trump, geçmişteki 4 yıllık görevi süresince Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile iyi ilişkiler kurdu ancak, ABD bürokrasisi ve Kongresinin etkisi ile iki ülke ilişkilerinde en derin çatlaklar ve çalkantılı krizler yine bu dönemde meydana geldi.
Önce yakın dönemde Türkiye-ABD ilişkilerinde neler yaşandı ona bakalım;
Sandıklar açılırken, Başkan seçilmesine kesin gözüyle bakılan Donald Trump'ın görev döneminde, Türkiye-ABD ilişkileri dalgayı seyir izledi.
TRUMP DÖNEMİNDE NELER YAŞANDI?
Donald Trump’ın ilk Başkanlık döneminde ülke içerisinde getirdiği kısıtlamalar ABD’de ve dünya genelinde büyük eleştiriler aldı. Trump'ın Türkiye'ye yönelik politikasını analiz etmeden önce, ilk başkanlık döneminde izlediği politikalara bakmak gerekebilir..
ABD’nin Trump öncesinde de, Afganistan ve Irak’a demokrasi götürmedeki başarısızlığı biliniyor.
Washington’ın Mısır’da 2013 yılında gerçekleşen askeri darbeyi desteklemesi ve Trump dönemi sonunda 6 Ocak 2020 tarihinde yaşanan ABD Kongresi baskını, ülke içerisinde giderek artan popülist ve ayrıştırıcı söylemlerle birlikte liberal yönetim modelinin kendi içerisinde yaşadığı meşruiyet krizini ortaya koymaktaydı.
Özellikle Trump’ın kürtaj, eğitim ve sınır güvenliği konusundaki politikalarını eleştiren Demokrat Başkan adayı Harris, eski Başkan’ın 6 Ocak 2021 Kongre baskınındaki rolüne de dikkat çekti.
Trump'ın başkanlığı döneminde dünyada neler yaşandı ve nasıl bir politika izlediğine ana başlıklarıyla bakmak gerekli:
- Donald Trump yönetimi, ulusal çıkarları ön planda tutarak, çok taraflı anlaşmalar ve uluslararası iş birliklerini sorguladı. NATO'yu masraf kapısı olarak gördü.
- Trump yönetiminin göçmenlik ve iç politika uygulamaları, sistematik ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine yol açtığı yönünde geniş çapta eleştirilere neden oldu.
- Amerika içerisinde “biz ve onlar” söylemleri altında ifade edilen gruplar arasında siyahî ırk da yer almaktaydı.
- Trump, medya ve basın organlarını sıkça hedef almış ve “sahte haber” olarak adlandırdığı haberlerle mücadele etmiştir.
Trump’ın Başkanlığı sırasında ortaya çıkan COVID-19 pandemisi ise dünya genelinde ve ABD’de büyük bir kriz yarattı. 2019 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını, demokratik devletlerin başarısızlığını ortaya koyarak, sınırların daha belirgin hale gelmesine ve bencil davranışların daha ön plana çıkmasına yol açtı
- Donald Trump’ın Müslümanlara yönelik artan eylemleri, İslamofobinin yükselişi, ayrımcılık ve ırkçılığın yükselişinin bir sonucu olarak görüldü.
TRUMP TÜRKİYE İLİŞKİLERİ NASILDI?
Trump, Türkiye ile iyi ilişkiler kurmaya çalışsa da, 4 yıllık süre içerisinde ülkeye yönelik artan yaptırım eylemleri ve sert söylemleri ile dikkat çekti. Trump döneminde Türk-Amerikan ilişkilerinin zayıfladığına ilişkin yorumlar yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump, birçok kez farklı platformlarda görüştü, iki kez Beyaz Saray’da bir araya geldi.
İlk görüşme, Trump'ın görevi devralmasından yaklaşık 4 ay sonra 16 Mayıs 2017’de gerçekleşti.
Trump, görüşme sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında, Türkiye'ye PKK ve DEAŞ gibi terör gruplarıyla mücadelede destek olduklarını ve bu terör gruplarına güvenli alan bırakmama konusunda güvence verdiklerini ifade etti.
Beyaz Saray'daki ikinci zirve de 13 Kasım 2019’da yapıldı. Bu görüşme sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında da Trump, Erdoğan’dan övgü dolu sözlerle bahsederek "Cumhurbaşkanı Erdoğan, tıpkı bizim mücadele ettiğimiz gibi terörle mücadele ediyor." dedi.
Trump’a selefi Barack Obama’dan miras kalan en önemli sorunlardan biri, ABD’nin “DEAŞ/IŞİD ile mücadele” bahanesiyle Suriye’de YPG/PKK terör örgütüne verilen destek oldu.
DEAŞ'I BİTİRMEK İSTEDİ, BAŞAMADI
Seçim vaatlerinden biri "DEAŞ'ı en kısa sürede bitirmek" olan Trump, Pentagon ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığının (CENTCOM) Suriye'de terör örgütü YPG/PKK ile kurduğu yakın iş birliğinin sürmesine izin verdi.
Ankara, Obama yönetimine olduğu gibi Trump yönetimine de YPG/PKK ile iş birliği sebebiyle büyük tepki gösterirken, Trump, tam da Erdoğan’ın Washington ziyaretinden hemen önce 9 Mayıs 2017’de YPG/PKK’ya doğrudan silah verilmesi için Pentagon’a talimat verdi.
Bu talimatın, Rakka’nın DEAŞ’tan alınması için verildiği, örgüte sağlanan silahların listesinin Türkiye ile paylaşılacağı ve Rakka operasyonundan sonra ağır silahların geri toplanacağı ifade edilse de Pentagon’un terör örgütüne tırlar dolusu silah ve ekipman yardımı, Rakka operasyonundan sonra da devam etti.
YPG/PKK’ya verilen desteğin arkasında Pentagon ve CENTCOM’un rolünün önemli olduğu biliniyordu.
SURİYE'DEN ÇIKMA SÖZÜ VERDİ ÇIKAMADI
Trump, 19 Aralık 2018’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından "Suriye’deki ABD askerlerini tamamen çekme" talimatı verdi.
Washington’da siyasi infiale yol açan bu karar, dönemin Savunma Bakanı Jim Mattis’in ve YPG/PKK ile yakın ilişkisiyle tanınan DEAŞ'la Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’ün istifasıyla sonuçlandı.
Trump daha sonra ikna edilerek çekilmenin "yavaş ve düzenli" olacağı açıklandı ve çekilme süreci durduruldu.
ABD Dışişleri Bakanlığı ise Türkiye ile Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge çalışmalarına başladı ancak bu süreç de herhangi bir sonuca ulaşmadı.
Türkiye’nin, YPG/PKK’ya karşı Barış Pınarı Harekatı'nı başlatmadan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 6 Ekim 2019'da telefon görüşmesi yapan Trump, bu görüşmenin ardından harekat alanında bulunan ABD askerlerini çekeceğini açıkladı.Türkiye sınırına yakın bölgelerde konuşlu Amerikan askerlerinin çoğu Barış Pınarı Harekatı sırasında çekildi ancak ABD, Suriye’den tamamen çıkmadı ve terör örgütüyle ilişkilerini kesmedi.
ERDOĞAN'A NEZAKET DIŞI MEKTUP YAZDI, İADE EDİLDİ
Tüm bu gelişmelere rağmen Trump’ın, YPG/PKK ile ilgili görüşleri değişmedi. Eleştirilere karşı Beyaz Saray, Trump'ın diplomatik dil ve devlet nezaketiyle uyuşmayan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben yazdığı mektubu basına sızdırdı.
Erdoğan ise mektubu dikkate almadı ve 9 Ekim 2019 tarihli mektubu, Washington ziyaretinde Trump’a iade etti.
ABD, 14 Ekim 2019’da Barış Pınarı Harekatı dolayısıyla Milli Savunma Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yaptırım uyguladı.
Harekatın sona ermesiyle Trump, 23 Ekim 2019’da söz konusu yaptırımların kaldırılması talimatını verdi.
BRUNSON KRİZİ YAŞANDI
izmir’deki Evanjelik Diriliş Kilisesi rahibi, ABD vatandaşı Andrew Craig Brunson, "milli güvenliği tehdit eden faaliyetlerde bulunduğu" iddiasıyla sınır dışı edilecekken, 15 Temmuz darbe girişimi soruşturmasında "gizli bir tanık", Brunson aleyhine savcılıkta ifade vermesi üzerine, FETÖ ve PKK bağlantılı olduğu gerekçesiyle 9 Aralık 2016’da tutuklandı.
Brunson davasında mahkeme, üç kez tahliye talebini reddedip 25 Temmuz 2018’de de Brunson’ın hapis cezasını ev hapsine çevirince, dönemin Başkan Yardımcısı Mike Pence ve Trump, Türkiye’ye yönelik yaptırım tehdidinde bulundu. 2018’de ise, Beyaz Saray, yine Brunson davası nedeniyle Türkiye’ye yönelik çelik ve alüminyumda gümrük vergisinin iki katına çıkarıldığını duyurmuştu.
BAKANLARI YAPTIRIM LİSTESİN ALDI
26 Temmuz 2018’de ABD yönetimi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ü yaptırım listesine aldı.
11 Ağustos 2018’de ise Beyaz Saray, yine Brunson davası nedeniyle Türkiye’ye yönelik çelik ve alüminyumda gümrük vergisinin 2 katına çıkarıldığını duyurdu.
Brunson, 12 Ekim 2018’de serbest bırakıldı. Amerikalı rahip, ülkesine döndükten kısa süre sonra ise Washington, Türk bakanlara yönelik yaptırımları kaldırdı.
TRUMP İLE S-400 KRİZİ YAŞANDI
Washington ile Ankara arasında son yılların en derin krizi, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini almasıyla başladı. Bu dönemde yaşanan gelişmeler ana başlıklarıyla şöyle oldu:
- Türkiye’nin NATO üyesi olmayan bir ülke ve hatta en büyük tehdit olarak tanımlanan Rusya ile yaptığı S-400 anlaşması, ABD tarafından büyük bir yaptırım (CAATSA) ile sonuç buldu.
- Pentagon, 17 Temmuz 2019’da Kongre’nin baskısıyla Türkiye’nin F-35 savaş uçağı programı ortaklığını askıya aldığını açıkladı. Donald Trump, Türkiye’ye yönelik olumlu yaklaşımına rağmen 4 yıllık görev sürecinde, ikisi Brunson davası, ikisi S-400 alımı, biri de YPG/PKK’ya yönelik operasyonlar olmak üzere “Türkiye’ye 5 kez yaptırım uygulamış ABD Başkanı” olarak tarihe geçti.
- İkili ilişkilerin geleceğine en büyük darbe ise FETÖ olayları tarafından gerçekleşti. Bu örgütün, 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimine kadar varan faaliyetleri de iki ülke arasındaki ilişkilerde 4 yıl boyunca masaya gelen konu oldu. Fethullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) kurucusunun ABD’den iadesi 7 kez istenmesine rağmen olumsuz sonuçlandı. Trump’ın, Türkiye’ye yönelik, göreceli olumlu yaklaşımına rağmen iki ülke arasında son yılların en derin çatlakları ve en çalkantılı ilişkileri Trump döneminde meydana geldi. Eski Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın 27 Mart 2017'de New York JFK Havalimanı'nda gözaltına alınması da Trump dönemi Türk-Amerikan ilişkilerinin kritik olaylarından biriydi.
Atilla, "İran yaptırımlarının ihlali" suçlamalarıyla açılan davanın tek sanığı olarak yargılandı ve jüri, Atilla'yı hakkındaki 6 suçlamanın 5'inden suçlu bulurken, "kara para aklama" suçlamasından da masum olduğuna karar verdi.
İran yaptırımları davasında suçlu bulunan Atilla, 32 aylık hapis cezasından sonra 23 Temmuz 2019’da ABD’den sınır dışı edildi.
TRUMP SURİYE'DEN ÇIKABİLİR Mİ?
Analizlerde, Trump yönetiminde Washington'ın Suriye politikasında Türkiye'nin arzu ettiği bazı değişikler olabileceği belirtiliyor. Bunların arasında ABD’nin YPG’ye desteğini çekmesi ve Suriye’den çekilmesi var. Trump’ın bu yönde niyet beyanı olmuş olsa da o dönem ilk döneminde bu kararlar, o yönetimdeki yetkililer tarafından bloke edilmişti, yeni döneminde bu konudaki kararları merak edilecek
Sözde Ermeni Soykırımı iddialarına yönelik politikalar, F-35'lerin satışına yönelik kısıtlama, S-400'ler konusunda uygulanan yaptırımlar, FETÖ’cülerin iadesi, Kıbrıs sorunu, İsrail’e yönelik artan ABD desteği en önemli başlıklar arasında yer alacak. Trump’ın Ukrayna Savaşı’nı bitirmeye yönelik artan söylemleri Ankara'nın dikkatini çekerken, ABD’nin İsrail’e yönelik tutumu da yakından izlenecek önemli bir konu olacak.