Yeni Günaydın
Geri

Sırrı Sakık: Her Göreve Hazırım

Adalet Bakanlığı'nın DEM Parti Eş Başkanları yerine daha önce çözüm sürecinde de İmralı heyetinde yer alan partinin deneyimli siyasetçilerinden Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ile Sırrı Sakık’a İmralı izni verebileceği belirtiliyor.
Sırrı Sakık: Her Göreve Hazırım
Haberler / Politika
5 Aralık 2024 Perşembe 22:00
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık Çarşamba günü Euronews Türkçe'ye verdiği mülakatta, İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı'ndan onay çıkması halinde olası bir heyette görev almaya hazır olduğunu söyledi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim'deki TBMM açılışında DEM Parti ile tokalaşarak "barış mesajı" vermesinden bu yana ve PKK lideri Öcalan için de grup toplantılarında "Tecridi kaldırılsın, Meclis'e gelsin, örgütün lağvedildiğini haykırsın, umut hakkından yararlanması sağlansın" ifadelerini dile getirdi.

Bahçeli'nin bu çıkışlarının etkisi olacak ki DEM Parti'nin uzun yıllardır Öcalan ile görüşme talebinin yüksek ihtimalli onaylanması konuşuluyor ve bu durumda görüşme heyetinde kimlerin yer alacağı tartışılıyor.

Euronews Türkçe'nin ulaştığı DEM Parti kaynakları, heyet için bir "liste çalışması" yapılmadığını belirtti. Ancak parti yetkilileri, başvurucular dışında da Adalet Bakanlığı'ndan bir heyet talebi gelirse "o zaman bakar bir heyet listesi hazırlarız" denildi.

2013 - 2015 yılları arasında süren "çözüm sürecinde" aktif rol oynayan ve kamuoyunda olası bir İmrali heyeti için adı geçen isimlerden biri olan DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, "Göreve hazırım" dedi.

"Ben birçok görüşmenin mutfağında bulundum. Daha öncesi Habur'dan tutun çözüm sürecinde kadar birçok süreçte yer aldık. Bizim varlık nedenimiz bu. Yani bu sorunun çözümü için üzerimize ne düşerse buna hazırız."

'Bakanlık büyük ihtimal eş başkanların gidişini onaylar'
Olası bir "İmralı heyeti" için adının geçmesi hakkında Sakık, "Biz de basından duyuyoruz. Ne oluyor, ne bitiyor, nasıl bir heyet gidecek... bir bilgimiz yok" diye konuştu.

Bakanlıktan olumlu bir dönüş umduğunu belirten Sakık, "Eş başkanlarımızın böyle bir talebi var. Ama Adalet Bakanlığı nasıl uygun görür bilmiyorum ama büyük ihtimal eş başkanların gidişini onaylarlar öyle umut ediyoruz. Onun dışında herhangi bir bilgimiz yok" sözlerini dile getirdi.

BBC Türkçe'den Ayşe Sayın'ın aktardığına göre, Adalet Bakanlığı'nın DEM Parti Eş Başkanları yerine daha önce çözüm sürecinde de İmralı heyetinde yer alan partinin deneyimli siyasetçilerinden Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ile Sırrı Sakık’a İmralı izni verebileceği belirtiliyor.

"Ancak asıl gitmesi gereken partinin eş başkanlarıdır. Bu konuda tabii ki partinin onayı alındıktan sonra bir görev düşerse seve seve kabul ederim."

Uzun yıllardır tartışılan "Kürt sorununu" çözüme kavuşturmak için çaba sarf ettiklerine değinen Sakık sözlerine şöyle devam etti:

"Üzerimize ne düşerse yapmaya hazırız, bunun için parlamentodayız. Bunun içindir biz, arkadaşlarımız, seçmenlerimiz, halkımız çok ağır bedel ödüyor. Bu konuda düşecek her türlü göreve hazır olduğumuzu belirtiyoruz."

MHP lideri Bahçeli 26 Kasım Salı günü yapılan parti grup toplantısında “DEM Parti grubu ile İmralı yüz yüze görüşsün” çağrısı yapmasının ardından, DEM Parti Eş Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan İmralı ziyareti için izin başvurusunda bulundu.

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan da Perşembe günü yaptığı açıklamada "İmralı ziyareti" ile ilgili olarak yapılan görüşme talebine Bakanlık'tan herhangi bir dönüş olmadığını belirtti.

Doğan, İmralı’ya görüşmeye gidecek heyette yer alacağı söylenen isimlerle ilgili olarak da “Ne Pervin Buldan'a ne Sırrı Sakık'a, ne Sırrı Süreyya Önder'e iletilmiş bir şey görüşme onayı yok. Başvurumuzun üzerinden günler geçti, hâlâ bize olumlu olumsuz, hiçbir dönüş olmadı" ifadelerini dile getirdi.

2013 - 2015 çözüm sürecinde neler olmuştu?
PKK ile devlet arasındaki çatışmaları sonlandırmaya yönelik çabaların en somut girişimlerinden biri olan "çözüm süreci" 2013 ile 2015 yılları arasında yaşandı.

İmralı Adası'nda tutuklu bulunan PKK lideri Öcalan ile bir dizi görüşmeler yapıldı.

Süreç başlamadan önce 2012 yılının sonlarına doğru dönemin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) müsteşarı Hakan Fidan’ın İmralı Adası’na giderek Öcalan ile görüştüğü ortaya çıktı.

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da 2012 Aralık ayında TRT canlı yayınında "Adayla görüşmeler halen var. Çünkü netice almamız lazım. Bunun ışığını görüyorsak adımı atmaya devam ederiz," diyerek İmralı ile görüşüldüğünü açıkladı.

Çözüm süreci zamanında Kürt siyasetinin öncüsü olarak Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) siyaset arenasında yer alıyordu ve o süreçte BDP milletvekilleri yoğun İmralı ziyaretleri gerçekleştirdi.

Çözüm sürecinin toplumda yer bulabilmesi adına oluşturulan "Akil İnsanlar Heyeti" halkla temas kurmaya başlayarak süreci aktarmaya çalıştı.

Heyette siyasetçi, yazar ve akademisyenlerin yanı sıra sanat dünyasından; Kadir İnanır, Yılmaz Erdoğan, Orhan Gencebay gibi isimler de yer alıyordu.

21 Mart 2013'te Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında Abdullah Öcalan’ın "silah bırakma çağrısına" dair yazdığı bir mektup okundu ve Öcalan mektupta “silahlı unsurların sınır ötesine çekilme zamanının geldiğini” duyurdu.

Abdullah Öcalan 1999'da tutuklanmasının ardından örgütün liderlik eden Murat Karayılan, 25 Nisan 2013’te PKK’nın 8 Mayıs tarihinde geri çekilmeye başlayacağını ilan etti.

Geri çekilmeyle ilgili tartışmalı bir süreç yaşanırken Erdoğan, Haziran ayından örgütün sadece yüzde 15'nin sınır ötesine çekildiğini belirtti.

Geri çekilme ile ilgili tartışmalar yaz boyunca devam ederken, Kürdistan Topluluklar Birliği (Koma Civakên Kurdistanê - KCK) 9 Eylül 2013’te geri çekilmeyi durduklarını açıkladı.

Çözüm süreci için hazırlanan yasa tasarısı "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun" adıyla Temmuz 2014 yayımlanarak kanunlaştı, Ekim 2014'te yürürlüğe girdi.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Ağustos 2014'te "Hükümet yol haritasını bize vermedi, basından öğreniyoruz. Keşke görüşümüz sorulsaydı. Hükümet silahsız çözüleceğini söyledi, analar ağlamasın isteriz. Çözüm sürecinde kırmızı çizgiler aşılırsa gerekli cevabı veririz" açıklamasını yaptı.

Abdullah Öcalan da bu süreçte 15 Ekim 2014'e kadar yeni adımlar atılması için hükümetten talepte bulundu.

O dönem Halkların Demokratik Partisi (HDP) IŞİD tarafından kuşatılan Suriye'deki Kürt bölgesi Kobane için "Kobane'nin düşmesi halinde çözüm süreceğinin biteceğini" belirtti.

2015 yılına girerken hem içeride hem de dışarıda artan siyasi gerilimler, bölgede yükselen şiddet olayları ve karşılıklı güvensizlik, çözüm sürecinin sona yaklaştığının sinyallerini verdi.

Silahlı çatışmaların sona ermesi ve silahların bırakılması için başlatılan çözüm sürecine denk gelen 7 Haziran seçimlerinden önce 28 Şubat 2015'te 10 maddelik ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ açıklandı.

Çözüm sürecinin resmiyet kazanması açısından oldukça önemli bir adım olan Dolmabahçe Mutabakatı için, İmralı heyetinde yer alan dönemin HDP Milletvekilleri Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken ile dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, İçişleri Bakanı Efkan Ala ile Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu Dolmabahçe Sarayı’nda bir araya geldi.

HDP'li Sırrı Süreyya Önder'in okuduğu açıklamada, 'çatışmasızlık' vurgusu yapılarak ve "Zaman zaman aksamalar ve kırılmalarla yürütülen diyalog süreci resmi, ciddi ve sorumlu bir aşamaya gelmiş bulunmaktadır" denildi.

Mutabakatın açıklanmasından kısa bir süre sonra konuşan Erdoğan, ''Tabii silahların bırakılması çağrısı bizler için çok çok önemli bir beklentiydi. Bu demokratik açılım süreci ile başlayan bir çağrıdır. Milli birlik ve kardeşlik projesi ile başlayan, şimdi de çözüm süreci ile devam eden ve bunu artık noktalayalım diye hasretle beklediğimiz bir çağrıdır” ifadelerini kullandı.

Haziran 2015'te yapılan genel seçimler, sürecin gidişatını doğrudan etkileyen önemli bir dönemeç oldu. HDP, barış sürecine verdiği destekle Kürt seçmenlerin yanı sıra barış yanlısı farklı kesimlerden de oy alarak yüzde 13’lük bir oranla ilk kez barajı aşarak güçlü bir şekilde parlamentoya girdi.

Bu sonuç, AK Parti'nin 13 yıllık tek başına iktidarını sona erdirdi ve koalisyon görüşmeleri başladı. Ancak siyasi gerilimler artarken, HDP'nin Meclis'e girmesinin ardından çözüm süreci için destek zayıfladı.

Seçimden kısa bir süre sonra, Temmuz 2015’te Suruç’ta meydana gelen IŞİD saldırısı ve ardından PKK'nin iki polisi öldürmesiyle süreç tamamen sona erdi.

Hükümet, Dolmabahçe Mutabakatı’nı reddettiğini açıkladı ve çözüm sürecine son verdi.

Çözüm sürecinin bozulmasıyla Erdoğan,''Ben oradaki toplantıyı doğru bulmuyorum. Çünkü bu toplantıda hükümetin başbakan yardımcısıyla şu anda parlamento içinde olan bir grubun yan yana fotoğraf vermesini doğru bulmuyorum. Ne Dolmabahçe mutabakatı? Nereden çıkmış böyle bir şey? Böyle bir mutabakat falan söz konusu değil'' dedi.

Güneydoğu Anadolu’da hendek operasyonları ve şehir çatışmaları yaşandı.

Koalisyon görüşmelerinin sonuçsuz kalması sonrasında seçimlerin yenilenmesi kararı alındı. Kasım 2015’te tekrar yapılan seçimlerde AK Parti, oylarını artırarak yeniden tek başına iktidar oldu.
 

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNDEM EKONOMİ POLİTİKA DÜNYA MEDYA SPOR YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SAĞLIK MAGAZİN KÜLTÜR-SANAT TEKNOLOJİK YAŞAM BUGÜN NEYE ZAM GELDİ DİKKAT! İLGİNÇ HABERLER
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Yeni Günaydın