Pek çok kişinin sabah uyanır uyanmaz yaptığı ilk iş, kendine bir kahve hazırlamak oluyor.
Yalnızca Birleşik Krallık'ta her gün 98 milyon bardak kahve içildiği tahmin ediliyor.
Uykuyu açması, zindelik vermesi, fiziksel performansı ve problem çözme yetilerini artırması gibi etkileri bazıları için vazgeçilmez.
Peki dünyanın en yaygın kullanılan psikoaktif uyarıcısı sabahları ne zaman tüketilmeli?
Bath Üniversitesi'nde Metabolizma Fizyolojisi üzerine dersler veren James Betts, bu soruyu yanıtlamak üzere araştırmalar yaptı.
Pek de iyi uyunmamış bir gecenin ardından sert kahve içmenin kan şekerinin dengelenmesinde sorunlar yaratacağını söylüyor:
Zayıf bir uykunun ardından kahvaltı yapmadan önce kahve içerseniz bu, yüksek glikoz ve ensülin yanıtına yol açar. Yani insanlar metabolik kontrolü kaybeder. Başka bir ifadeyle vücudunuzun kahvaltıyı işleme kabiliyetine zorluk çıkarır.
Şeker seviyelerinin bir anda bu kadar değişmesi de tip 2 diyabet ve kalp hastalığı riskini artırıyor.
Betts'in buna karşı önerisi şu:
Kahvaltıdan sonra sindirimi tamamlayıp besinleri emdikten sonra kahve içmek daha güvenli.
Betts spor öncesi kahve içeceklere de egzersizden 45-60 dakika öncesini işaret ediyor:
Etkisinin zirve yapması o kadar süre alabilir.
Başka bilim insanları da sabah ilk iş olarak kahve içmenin risk oluşturabildiğini ortaya koyuyor.
Araştırmalar, kafeinin idrar söktürücü etkisi olduğunu gösteriyor. Diğer bir deyişle kahve tüketimi daha fazla idrara çıkmaya neden oluyor. Bu yüzden uzmanlar, sabah kahve içmeden önce bir bardak suyla başlamanın daha iyi olabileceği görüşünde.
Kahveyle ilgili bir diğer olumsuz etki de stres hormonu diye de bilinen kortizolün salınmasına neden olması. Yani kahve, insanlar uyandığında zaten en yüksek seviyeye ulaşan kortizol üretimini uyarabilir.
Bu da sabah uyandıktan sonra kortizolün düştüğü anlara kadar beklemenin daha iyi olabileceği anlamına geliyor.