Ülkemde, iktidarları bu kadar rahata alıştıran, oturdukları koltuklarda çakılıp kalmalarını sağlayan, devleti üzerlerine zimmetleme zihniyetine önce taviz sonra olur veren bir millet yapısı var.
Başının çaresine bakmayı kimi zaman dini öğretilerin etkisiyle, kimi zaman kültürel ahlakın tembihiyle alışkanlık haline getirmiş bir millet...
Kurtuluş savaşında cepheye mermi taşıyan, askeri üşümesin diye çoraplar ören, evindeki erzağını cepheye taşıyan bir millet elbette alıştığı üzere geçirecek hayatını...
Öyle bir millet ki; köy okulundaki öğretmeninin taze sütünü, yumurtasını, tavuğunu eksik etmeyen, "komşusu aç iken tok yatan bizden değildir." emrine itina ile dikkat eden, lokmasını aç olanla paylaşan...
Hastalandığında, çareyi bir şekilde bulmak zorunda olan, okumak istediğinde imkanlarını zorlayarak bir yolunu bulan, adalet aradığında kendi adaletini kendi sağlamak zorunda olan bir sosyal millet...
Sosyal millet olmak, hükümetleri tarafından bir türlü olgunlaşması tamamlanamamış bir devletin var olmaya çalışan vatandaşları için bir nevi hayatta kalma sanatı...
Bu sıradışı millet yapısının kahramanları olarak, tek ve biricik hatamız hükümetleri devlet zannediyor olup, "saygıda etmediğimiz kusuru bir süre sonra korkuya dönüştürüyor" olmamız...
Oysa hükümetler, kıymetli devletimizin eli olsun diye bizim görevlendiğimiz, bizim gibi etten ve kemikten insanlardan oluşan yapılar... Şayet bir kutsanacak bir durum varsa bu devletin bizatihi kendisine karşı olmalı, hükümetlere karşı değil...
Bizim büyük "sosyal milletimiz" yaşadığı büyük göçler, ezilmişlikler, terör faaliyetleri ve yakın tarihimizdeki büyük kurtuluş savaşının ve travmalarımızın etkisiyle "insanı yaşat ki devlet yaşasın" düsturu nu tersine çevirip, "devleti yaşat ki, millet yaşasın." kıvamına getirmiştir.
Bu, elbetteki olması gereken bir düşünce ve eylemler bütünüdür. Fakat "devlet" kavramını iyice algılamak, bütün kurumları ile bilmek, varlığını fonksiyonunu iyice özümsemek gerekir ki, devletin varlığına ve bütünlüğüne zarar verecek fraksiyonlara "devlet gömleğini" giydirip farkında olmadan kutsamayalım...
Aksi halde devletin menfaati için göz yumduğumuz tiranlar gün gelir deveyi yüküyle, devleti köküyle yer bitirir de farkında bile olmayız...