Siyasi hayatımıza 15-16 yaşlarımızda ideolojik dünya görüşüne inandığımız "Ülkücü Harekete" Ülkü Ocaklarının kapısından girerek başladık.
Anarşist bir ruha, sorgulayan bir kafa yapısına ve tahkik eden bir düşünce sistemine sahip olmamıza okuldaki öğretmenlerimiz ile birlikte bize Ülkü Ocaklarında fikri zeminde önderlik eden ağabeylerimizin yol göstermesi sayesinde sahip olduk.
Bu minvalde bu yaşımıza kadar sorgulamadığımız tahkik ederek doğrulatmadığımız hiçbir fikrin hiçbir kişinin peşinden gitmediğimiz gibi fikri özgürlüğümüze pranga vuracak hiçbir siyasi teşkilata da dâhil olmadık.
Bu nedenle yıllardır Anarşist Ruhumuzun yapısına uygun ve sorgulayan, tahkik eden düşünce sistemimizin ürettiği fikirleri ve yaptığımız analizleri özgürce yazabiliyoruz…
Bu girişi yaptıktan sonra Ülkemizin 12 Eylül travmasından sonra girdiği yolu özellikle Emperyalizm tarafından 15 Temmuzda gerçekleştirilen işgal girişiminden sonra ortaya çıkan, Milli Unsurların Büyük Birlik yolunda ülkemize yeni bir soluk ve ivme kazandırmak amacı ile “bazılarının kerhen katılmak zorunda kaldığı” 7 Ağustos 2016 Tarihinde Yenikapı da gerçekleştirilen miting ile yol haritası belli olan Milli Yürüyüş tüm eksikliklerine rağmen 28. Dönem milletvekili ve 13. Cumhurbaşkanı seçim sonuçları başarı ile yoluna devam etmektedir.
Muhakkak hatırlarsınız Rahmetli Özal’ın “Dört eğilimi birleştirme projesi” ile çıktığı yol bu gün geldiğimiz noktanın başlangıcı idi…
Özal’ın o günlerde başlattığı özelleştirmeler bu gün yeraltı yerüstü kaynaklarımızı ve savunma sanayimizi bağımsız hale getirmenin başlangıcı idi.
Özal’ın o günlerde yaptıkları içerisinde emperyalizmin attığı çelmeleri ve bu çelmelere verilen karşılıkları unuttuğumuzda bu günü anlamamız imkânsızlaşır.
Rahmetli Özal haddehanelerinde 18/10 Krom Nikel üretemeyen demir çelikleri özelleştirmesi ile bu gün kendi motorumuzu ve silahlarımızı üretebilmenin arasındaki bağı bilmediğimiz sürece yapılan mücadelenin ve gidilen yolun çetinliğini idrak edemeyiz.
12 Eylül sürecinden itibaren gözlemlediğimiz, 24 Haziran seçimleri öncesinden itibaren netleştirdiğimiz bir hakikatimiz var:
Bize göre bu hakikat “Ülkemiz de Milli Unsurların oy oranının %63 civarında olduğudur.”
Özal’ın ifade ettiği, son çeyrekte uygulanmaya çalışılan ve son seçimde Cumhur İttifakının geldiği nokta bu oranın aynı ülkü etrafında birlik olarak aynı hedefe yöneltilebilmesi için asgari müştereklerin birlikteliği ile ortaya Milli İrade konulmasıdır.
İşte açıkladığımız bu nedenlerden dolayı Cumhur ittifakının tüm katılanlarının Reis olarak kabul ettiği Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni dönemde Adaletten Eğitime, Sağlıktan Ekonomiye, Terörden Dış ilişkilere yapacağı işler ve ortaya koyacağı model ile “Türk Yüzyılı” ülküsünün içini doldurarak model devlet teşkilatını görünür hale getirmesinin sonucu,
Türk Cumhuriyetlerinin de desteği ile BAŞBUĞ ilan edileceği dönemdir.