Doğu Anadolu Fayı ve Bitlis-Zagros sıkışma kuşağına vurgu yapan Prof. Dr. Naci Görür, deprem tehlikesi taşıyan illeri detaylı bir şekilde sıraladı. Fay zonları üzerine kurulu olan 25 şehir olduğunu ifade eden Görür, bu bölgelerin adeta potansiyel risk alanları olduğunu belirterek, "Bir anlamda dinamit fıçılarının üzerinde oturuyorlar" şeklinde uyarıda bulundu.
Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, NTV canlı yayınında açıklamalarda bulundu. Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıldönümünden bir gün önce Adıyaman’dan seslenen Görür, uyarılarını sürdürdü. Adıyaman-Hakkari arasında yer alan kentlere dikkat çeken Görür, "Bitlis-Zagros kuşağının harekete geçmesiyle yeni depremler olabilir" ifadelerini kullandı.
Deprem uzmanı ayrıca, en az 25 kentin fay zonları üzerinde olduğunu belirtti. "Bir anlamda dinamit fıçılarının üzerinde oturan kentler var" uyarısında bulunan Görür, şunları ifade etti:
'ARTÇI DEPREMLER OLABİLİR'
6 Şubat’ta Doğu Anadolu Fay zonu deprem üretti. Bingöl-Karlıova’dan Hatay’a kadar giden hat. Doğu Anadolu Fayı ve Ölü Deniz Fayı dediğimiz kesimler, büyük ölçüde Doğu Anadolu’nun devamı niteliğinde kırıldılar. Ve orada artık büyük boyutlu bir depremin oluşmayacağı ortada.
Çünkü enerjinin büyük bir kısmı boşaltıldı. Artçı depremler olabilir. Fakat Adıyaman’ın özel bir durumu var. Doğu Anadolu Fayı, Adıyaman’a kadar geliyor. Tam Adıyaman yakınlarında Bitlis-Zagros bindirme kuşağıyla kesişiyor. Aslında o da bir tektonik zondur.
CİZRE-BİTLİS HATTI UYARISI
Bu DAF, 6 Şubat depremlerini ürettiği zaman bir kısım enerjiyi-muhtemelen yüzde 20 kadarını- bu Bitlis-Zagros bindirme kuşağına transfer etmiş olabilir. Bu demektir ki özellikle Adıyaman-Hakkari arasında yer alan kentler de Bitlis-Zagros kuşağının harekete geçmesiyle yeni depremler olabilir.
O hatta büyük depremler üretebilecek potansiyeldedir. Adıyaman- Hakkari arasında Arap platformu üzerinde yani Bitlis, Urfa, Diyarbakır, Cizre, Nusaybin, Batman vs. gibi kentlerde depremler olursa benim için büyük bir sürpriz olmaz. Boyutu ve zamanını bilemiyorum.
Hatay’dan başlayarak Bingöl- Karlıova’ya kadar büyük depremler olmuş, yıkılmış ve tekrar yapılmış. O yüzden özel zonlarda özel teknikler uygulamak lazım. Yerleşim anları haline getirecekseniz kent planlamasını özel yapacaksınız. Buranın nüfusunu ona göre düzenleyeceksiniz. Kafanızın estiği, rantın öngördüğü gibi bina yükseltmeyeceksiniz. Yazık, bu ülkenin insanları devamlı ölmek zorunda değil. Devleti idare edenler bu işi bilmeli. Çözümleri ona göre geliştirmeli."
Fay hatları haritasının güncellemesiyle ilgili Görür, şunları söyledi:
"500 tane fay varsa 510 oldu. Bunlar çözüm değil, akıllı olmak lazım. En az 25 tane fay zonlarında kurulmuş, fay zonlarında oturan bir anlamda dinamit fıçılarının üzerinde oturan kentler var. Belki de bunlar artar. Bu kentleri biran önce deprem dirençli hale getirmek lazım.
'SÖYLEYE SÖYLEYE BIKTIK ARTIK'
Sadece deprem zonlarına yakın diye değil fay zonunun içinde oturuyor. Belediye başkanı kenti yönetiyor. O kentin fayın üzerinde oturduğundan bir haber… Böyle yönetim şekli olamaz. Belediye başkanları, bir kentte işe başladığı zaman önce kenti tehdit eden tehlikenin yani fayın nerede olduğunu enini, boyunu, derinliğini tekerrür periyodunu, özelliğini, kapasitesini bilecek.
Tehlikeyi bilecek ki önlem alsın. Bildikten sonra tehlike gerçekleşirse; kentime nasıl zarar verir, kentimi oluşturan bileşenlere nasıl zarar verir onu araştıracak. Sonra deprem gelmeden önce zararı azaltma çalışmalarını yapacak ki kent deprem dirençli olsun. Bilimi doğru kullanmak lazım, gereğini yapmak lazım. Söyleye söyleye bıktık artık.
Marmara Depremi’ni değerlendiren Prof. Dr. Görür, şunları kaydetti:
İstanbul’da kıvırmaya, ona buna laflar etmeye gerek yok. Deprem geliyor. Ama ne zaman geleceğini bilmiyoruz, çok uzak da olduğunu zannetmiyorum. Marmara Bölgesi’ne deprem gelirse bizi çok kötü eder. Bu artık belli.
Diyelim ki en güçlü 2 aday biri İmamoğlu şu an başkan, diğeri Murat Kurum. İkisi de diyor ki deprem birinci derecede önceliğimiz. Biz bu kenti depreme hazırlayacağız. Millet olarak şimdi bu destekle, bakışla, bu gözetim ve denetimle İstanbul’u kurtarmaya yönelelim. Yoksa ona, buna görüş sorma geçtik artık.