Şarkıcı Melek Mosso 'Empati' programında Davarcı olan soyadını değiştirme hikayesini anlattı. Mosso, "16 yaşımdan beri Mosso’yum. Akrabalarım beni sosyal medyada bulmasın diye kendime bir profil aldım" dedi.
Sunuculuğunu Ahmet Mümtaz Taylan’ın yaptığı ‘Empati’ programının bu haftaki konuğu şarkıcı Melek Mosso oldu.
'10 dakika içinde düşünüp karar verdik'
Bugünlere gelmek için çok mücadele verdiğini söyleyen Mosso, “16 yaşımdan beri Mosso’yum. Akrabalarım beni sosyal medyada bulmasın diye kendime bir profil aldım. Mosso bir müzik terimi, neşeli ve hızlanan anlamına geliyor. Flüt notalarında çok olur. Oradan aldığım bir mahlasımdı Mosso. Müzikleri yüklerken de ekiple birlikte 10 dakika içinde düşünüp karar verdiğimiz bir isim oldu, üzerinde kafa patlattığımız bir şey değildi” dedi.
Ünlü şarkıcı ailesinden ayrıldığı ve ilk çalışmaya başladığı dönemi, “Bütün zorluklar şu an o kadar güzel geliyor ki. O çabanın her anının keyfini çıkartarak yaşadım, zorluğun da keyfini çıkartmak diye bir şey var” sözleriyle anlattı.
Hikayesini anlattı
Mosso “Çok kötü bir evde kalıyordum. Kartonun üzerine sünger atmıştım, orada yatıyordum. Bir elektrikli soba vardı. Evimin doğru dürüst kapısı, penceresi yoktu. Öğretmen maaşı alıyorum. Hayata yetebilmek için hem özel ders veriyorum, gece mekanlarda sahneye çıkıyorum. 4’te eve gelip, 08:30 dersine yetişiyordum. Annemle babam evi ilk gördüklerinde şoke oldular, annem ağlamaya başladı. Bana garip geldi onların üzüntüsü, ben çok mutluydum. Beni sonra o evden taşıdılar” ifadelerini kullandı.
Kuzenini aile içi şiddet nedeniyle kaybettiğini ifade eden Melek Mosso, duygularını ve erkek şiddeti için düşüncelerini de paylaştı.
Mosso “Adlandıramıyorum, ne diyeceğimi bilemiyorum, kayıplar verdim, travmalarını atlatmam yıllar aldı. Kuzenim öldürüldü, onu da öldüren kocasıydı ve ben o kadını gördüm, unutamıyorum. Aklımdan silemiyorum, kimse silemez. Ben öldürenin psikolojisini asla anlayamıyorum! Empati yapamadığım tek yer burası. Biz o kadınların isimlerini hatırlıyoruz sürekli, o adamların yüzlerini unutmamalıyız. Kadınların isimleri ve nasıl kaybettiğimiz değil, o adamların yüzleri zihnimize kazınmalı. Bütün kadınların yüzlerini hatırlıyoruz değil mi, ama katilleri hatırlamıyoruz! Bir gün kendime dedim ki; bu adamların yüzlerini unutmayacağım. Adamlar dışarıda ve ellerini kollarını sallayarak geziyor. Özgecanlar, Hülyalar…” dedi.