Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meral Akşener'in kendisine bulunduğu adaylık teklifiyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Habertürk'te Sena Alkan moderatörlüğünde Habertürk TV Ankara Temsilcisi Fevzi Çakır ve Gazeteci Faruk Aksoy'un sorularını yanıtlayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve adayı Mansur Yavaş gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
31 Mart'a kadar Millet İttifakı'nın başkanı olduğunu söyleyen Yavaş, İYİ Parti lideri Meral Akşener'e kırgın olmadığını ancak adaylık çıkışını etik bulmadığını ifade etti.
Yavaş, "Sayın Akşener, benim cumhurbaşkanı adaylığımda samimi olsaydı, ben başka bir partinin üyesiyken, benim hiç haberim yokken bana adaylık çağrısı yapmak yerine aylarca toplanan Altılı Masa'da ismimi gündeme getirebilirdi. Ayrıca aynı anda hem Ekrem Bey'e hem bana çağrıda bulundu. Peki ikimiz de kabul etseydik ne olacaktı? Kura mı çekilecekti? Bunun yolu bu değildi. Sayın Davutoğlu, Sayın Akşener'e 'Eğer Mansur Yavaş'ın adaylığını istiyorsanız ben masaya önereyim' diyor, Sayın Akşener de 'O aday olmayı düşünmüyor' diyor." dedi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday gösterilseydi kazanacağını söyleyen Yavaş "Anketler bunu gösteriyordu. Seçimden sonra bir defaya mahsus konuşurum" diye konuştu.
Yavaş'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"ZİRVEDE BIRAKMAK LAZIM"
Bir söz vardır 'zirvede bırakmak lazım'. Kötü olmadan bırakmak lazım. Beypazarı'nda da ikinci dönem oylarımı artırarak söylemiştim 'Bir daha aday olmayacağım' diye. Ben iki dönemin yeterli olduğunu söylüyorum. Gelişmiş ülkelerde bu var, uygulanıyor. İkinci dönem de güzel örnekler verip, Beypazarı'nda da yerel kalkınma usülü olarak başarılı olmuştum. Orada 1000'in üzerinde belediye başkanlarını gezdirdim. Valilere, kaymakamlara gösterdik. Onlar da kendi ilçelerinde uygulamak istediler. Hatta yurt dışında araştırma konusu oldu. Tamamen yerel kaynaklarla daha çok oldu. Yerel halkı aramıza alarak yaptık. Dolayısıyla burada da yerel yönetimlerde Mansur Yavaş örneği olursa mutlu olacağım. Ankara'da olması gerekeni yapıyorum. Seçildikten sonra rozeti çıkarıyorsunuz. 5 yıl boyunca karşı tarafı hiçbir şey olmuyor. Partizanlık yapmıyorum. Mahalle, köye, ilçeye giderken 'Buradan ne kadar oy çıkmış' diye bakmıyorum. Prensibim şu oldu, bir yerde su yoksa oraya su götürmek. Bir köyde kanalizasyon akıyorsa, onun yanında çocuklar oynuyorsa, salgın ihtimali varsa, burada kimin nereye oy verdiğinin hiç önemi yok.
"İLK DEFA KENT KONSEYİ ANKARA'DA KURULDU"
Vatandaş tarafından bu anlayış kabul gördü. Siyasi bir nedenle kendilerine yaklaşmadığımı gördüler. İlk defa kent konseyi Ankara'da kuruldu. Katılımcılık kültürü gelişti. Türkiye dışından ödüller de aldı. 1800 bileşeni var. Ankara üzerinde fikri olan her görüşten insan var. Sadece bizi destekleyenler değil. Akademisyenler, sivil toplum kuruluşları var. Meclis toplantısını ilk gün canlı vererek başladık. Sonuna kadar hep canlı yayınlandı. Daha sonra ihalelerin canlı yayın verilmesi talimatını verdim. Daha sonra çakarları söktük. Benim fotoğrafımı asmalarını yasakladım.
"KAZANACAĞIMIZDAN ŞÜPHEM YOK"
Ankara'da 5 yıl boyunca hiçbir yerde benim fotoğrafımı görmediler. Sadece bir minibüs, bir şoför ve tek korumayla halk gördü, kabullendi. Olması gereken buydu. İkinci dönemi bir tamamlayalım ya da kazanalım. Kazanacağımızdan şüphem yok. Beni yarın hayatı nereye sürükler siyasette? Öyle anlaşılıyor ki seçim sonu birtakım gelişmeler olacak. Kendi adıma ileriye yönelik olarak bir hesap yaparak bu sözü açıkçası söylemedim.
"MUHALEFETİMİ YASAL YOLLARA GİDEREK YAPIYORUM"
Bunu söyleyenlerin kendi sorumlulukları var. Biz Ankara'yı Mustafa Kemal'in bize emanet ettiği, dünya başkentleriyle yarışır bir kent yapmak istiyoruz. Bütün banka genel müdürlükleri İstanbul'a giderse, Merkez Bankası İstanbul'a giderse Ankara köy olur. Ben buna iktidara mensup belediyelerden hiç itiraz duymadım. Merkez Bankası Kanunu'na göre 'Merkez Bankası Ankara'da toplanır' der. Ben bunu polemik konusu yapmadan dava konusu yaptım. 'İstanbul'a gidemez' dedim. Dava reddolundu. Red sebebi 'Ankara Büyükşehir'in bu konuda hukuki yararı yoktur' dendi. Ankara Belediyesi'ne hukuki yarar açısından direk gelir geliyor. Bunu hiçbir zaman vatandaşla paylaşmadım. Ben muhalefetimi yasal yollara giderek yapıyorum. Ankara'nın içi neden boşalıyor? Bunu kendileri anlatmak lazım. Yoksa Ankara durup dururken köy olmaz.
"BÜTÜN HARCAMALARIMIZI KURUŞU KURUŞUNA YAYINLIYORUZ"
5 yılda neler yaptığımızın hepsi mansuryavasneyapti.com'da var. Aynı zamanda bütün harcamalarımızı kuruşu kuruşuna yayınlıyoruz. Bu konuda kalem kalem şeffafız. Eski döneme ait borçlar nedir? Ne kadar ödenmiş? Kuruşu kuruşuna hesabını veriyorum. 'Hepiniz verin bu hesabı' diyorum. Yaptığımız çalışmalarla 17 kavşak değil, eski dönem kadar asfalt attık, 100 tane yeşil alan yaptık. Bütün yaptığımız çalışmaları orada görebilirler. Şimdiye kadar ihmal edilen birçok faaliyet var. Özellikle altyapı. Diyorlar ki, 'gerçek rakam o değil' diye. Mali durum tablosunu Türkiye'de yayınlayan yok. İlk ben yayınladım. Diyorlar ki 'O gün için 3,4-4 dolar borç vardı şimdi 25 milyar var'. Siz eğer dolara çevirirseniz borçların azalıp azalmadığını görürsünüz. 1.9 dolar borcumuz azaldı. 20-25 sayfa detaylarıyla yayınladık. Gelirlerimiz azaldı. 2 milyar 20 milyon dolardı. Gelirlerimizin birçoğu İller Bankası payı, vergi payları olduğu için 2019'dan beri müthiş şekilde ekonomik sıkıntı var. Bir de mal ve hizmetlerde rakamlarımız düşük.
"HAYALİ HİÇBİR PROJEYE PARA AYIRMADIK"
En kaliteli hizmeti en ucuza vermek istiyorsun. ASKİ gelirleri düşmüş. 1.6 dolara sattılar suyu. Mustafa Tuna 1 dolara düşürdü, şu anda 0.70 cent su paramız. Rakamlar ortada. Bunlar düşerken, maliyetler ne oldu? İşçiliğe, mazota, elektriğe gelen zam ne oldu? ASKİ'nin gelirleri giderlerini karşılamıyor. Bunun sebebi belediye meclisi suyun fiyatını tespit ediyor. Biz 148'de 40 kişiyiz. Tek başına suya zam yetkimiz var mı? En son ÜFE, TÜFE artışı kararlaştırıldığı için o tarihten bu yana hiç zam yapılmıyor. Dar gelirlilere tonu 1 liradan veriyoruz. Fazla kullanıyorsa Sosyal Hizmetler Dairesi ASKİ'ye ödüyor. Onların iddiasına göre pahalı satıldığı söyleniyor. Hayali hiçbir projeye para ayırmadık. Fitch Raporuna kredibilitesi en yüksek belediye Ankara Büyükşehir Belediyesi. Ülke puanından yüksek olamıyor bu. ASKİ 1.170 milyon lira ödememiz gereken para. 200 milyon lira civarında İller Bankası payı geliyor. Bu kimden çıkacak? Sonuçta yine vatandaştan çıkacak. Yüzde 50 indirdiğiniz zaman ASKİ'yi kapatacaksınız. Personel gideri, elektrik gideri, arıtma tesisi giderleri. Yüzde 50'ye indirdiğinizde otomatikman ASKİ batıyor.
"ANKARA'DA AÇIKTAN AKAN KANALİZASYON OLMAYACAK"
30 büyükşehirde 16. sıradayız. Doğalgazı, elektriği indirin diyorum. Sayıştay denetim raporlarında maliyetin altına satılması da yasak. Daha önce yüzde 50 indirim kararı aldılar. O da mahkeme tarafından iptal edildi. Ayrıca AYM kararları var. Şimdi söyledikleri 'Allah'ın suyundan para alınır mı?' diyorlar. Sözümü tuttum. 8 Nisan'da göreve başladım. Belediye Meclisine önerge verdim, suyu köylerde düşürün diye. Fakat bir kanun çıktı. 'Siz maliyetin altında bunu veremezsiniz' diye. Bu karar uygulanamadı. Burada arzu edilen şu; maliyetin altında sattırmıyor size. Sayıştay'ın tenkidi var. Bizden önceki dönemde ilçelere yüzde 5 indirimli vermişler. Sayıştay kamu zararı çıkarmış. Genel kararlar şu. Maliyetiniz 1.170 milyon lira. Belediyenin durumu iyi olur yüzde 5 kârla verir. Polatlı'ya su götürüyoruz. Gölbaşı-Mamak hattı arasında 500 milyona yakın harcadık. Çamlıdere'den Elmadağ'a su götürdük. Bir yandan altyapıyı yenileyeceksiniz. Enerji gideri, personel giderini karşılaması lazım. O şekilde niyetimiz olsaydı 5 kuruş önergesini de vermezdik. Köylerde eski dönemde suyu akıyordu. Bunlar daha sonra Büyükşehir Yasası'na dahil olunca ASKİ gitti abone yaptı. Ben de 'suyu kendi getirdiyse düşürmek lazım' dedim. 2020 yılı çıkan kanunda tarifeden aşağı verilemeyeceğini söyledi. Hemen hemen 5 tane kaldı. İhalelerini yaptık. Pandemiden sonra ekonomik kriz ortaya çıkınca hükümet müteahhitlerden vazgeçme hakkı tanıdı. Tümünü yapacağız. Ankara'da açıktan akan kanalizasyon olmayacak. Polatlı'da su yok. Benim önceliğim orada. Seçimden önce 'Akyurt'un Harman köyünde su tankerle taşınıyor, bu yüzyılda olur mu?' dedim. Şu anda suyu olmayan köy çok azaldı. Sondaj ihaleleri yapıyoruz. 3,5 milyar liranın o günkü değeri şimdikinin değeri ancak dolar üzerinden hesap edebilirsin. Daha bunlarda enflasyon farkı yok.
"BILLBOARDLAR BİZDEN ÖNCE ÖZELLEŞTİRİLMİŞ, DAVA AÇTIM"
Kira gelirlerimiz var. 10 yıl kiraya çıkma meclisin yetkisinde. Meclis bu yetkiyi bize vermiyor. Bilboardlar belediyenin altın yumurtlayan tavuğu iken o dönem özelleştirilmiş. Yönetim aynı, belediye bürokratları. Bilboardları alacağım diye gelir gelmez el attım. Mahkemelerin çoğunu kazandık. Tehiri icra kararı alıyorlar. Bu karar kapalı gayrimenkullar hakkında verilir. Alabildiğimiz 500-600 tane var. Tamamını alsak elde edeceğimiz geliri siz düşünün. En fazla gayrimenkullerden kaynak üretilir bir de tasarruf edersiniz. Gökçek döneminde firma 80 liraya aldığı ihaleyi, bizim dönemimizde açık ihaleyle 20 lira ile aldı. Sokak isimleri, park isimleri, mahkeme kararları, ilçelerden gelen emsal yükseltme kararları hakikaten oybirliği ile geçiyor. Geldiğimde ASKİ Genel Müdürümüz, bir arıtma tesisi Karayalçın döneminde yapılmış. 2010 yılında Çevre Bakanlığı 'acilen kapasiteyi artırın' demiş. Hiçbir şey yapılmamış. ASKİ Genel Müdürü 750'si arıtılmadan Ankara çayına gidiyor. Oradan Sakarya'ya ulaşıyor. Oradan da Ömerli Barajı'na ulaşıyor.
"İÇME SUYU PROJEM TBMM'DE REDDEDİLDİ"
Projeyi yapıp, sayın Cumhurbaşkanına çıktım. Yatırım programına alındı. 275 milyon dolar kredi buldum. Cumhurbaşkanının onayladığı acil yapılması gereken bu proje mecliste reddedildi. Ben veto ettim, 8 aydır mecliste bekliyor. Sürekli erteleme veriyorlar. 8 ayda faiz oranları artıyor, dövize gelen zamlar var. Bu kredinin yarısı döviz yarısı TL cinsinden olacaktı. ASKİ'nin bütçesi -5 milyardan tamamlandı. Bize '5 milyar lira kredi çekeceksiniz' dendi. Kamu bankaları zaten vermiyor. En son kredi bulduk, banka 'Meclisten bir kez daha karar alın' dedi. 2 milyar için meclisten karar almadılar. Cumhurbaşkanının onayladığı krediyi, reddettiler. Polatlı'nın suyu için seçilir seçilmez kredi istedik, ret çıktı. Mahkeme kararıyla aldım o krediyi. 7 ay önce suya kavuşmuş olacaktı. Otobüs alacağız, 2013'ten beri otobüs alınmamış. 400 otobüs almak için ucuz kredi buldum, komisyondan ret çıktı.
"ANKARA'DAKİ MUSLUK SUYU İÇİLEBİLİR"
Şu anda suyumuz içilebilir. Ankara'nın suyu kötü olacak, bunu Sağlık Bakanlığı denetleyecek, olumlu rapor vermesi mümkün müdür? Ankara genelinde 1273 yerden su numuneleri alınıyor. Günlük olarak ASKİ sitesinden yayınlanıyor. Bu noktalardan birinde problem olursa hemen haber veriliyor ve o problem düzeltiliyor. 2023'te 11 bin 300 adet su, atık su, toprak olmak üzere numunede 243 bin 578 parametre analiz edilmiş, yani hiçbir problem yok. Biz başkan olduktan sonra Kesikköprü'den su vermedik. Çamlıbel'e hafriyat dökülmüş. Şimdi yeni boru takılıyor. Şu anda orada yüzlerce kamyon hafriyat taşıyor. Dolayısıyla takviye açısından verdik sadece Kesikköprü'den gelen suyu. Suyun çoğunluğu şu anda Çamlıdere ve Kurtboğazı'ndan geliyor. Suda tereddüt edecek hiçbir şey yok. Ben bile yatağımın başına plastik şişe koyuyorum. İkisinden de içiyorum. Ankara'da 300 kilometreye yakın asbesli boruyu değiştirdik. ASKİ'nin yatırımları eski döneme göre iki misli artmış ama yarı fiyatına yapılmış. Boruların sürekli yenilenmesi gerekiyor. Keçiören için Dünya Bankası kredisi geldi. Şu anda 1 milyon nüfus var. Hiçbir şekilde bunlara el atılmamış geçmiş dönemde. Yerin altına yaptığın görülmez diye bakıyorlar.
"ANKARA'DA TURİZMİ GELİŞTİREBİLECEĞİMİZİ SÖYLEMİŞTİM"
Projelerimizin yüzde 77'sini yaptık. Bir iddiam vardı benim. Ankara'da turizmi geliştirebileceğimizi söylemiştim. 'Ankara'ya turist niye gelsin' demişlerdi. Ulus favori projemdir. Cumhuriyetimizin kurulduğu yerdir. Şu anda demografisi bozulan, Afganlıların çok olduğu insanların terk ettiği bir alan haline gelmiştir. Buraları tamamen yeniledik. İçerisinde orijinal şeyler vardı. Isıtması, kaloriferi bitmişti. Çatısını tamamını yeniledik. Bunlar için yıkılma kararı vardı. Burada esnaf odalarına yer veriyoruz. Üst katlarda kafe yapılıyor. Yanında Sosyal Bilimler Üniversitesi var. Anafartalar Çarşısı sıfırdan yenilendi. En üst kısımda Ulus Belediye çarşısı var. Tarihi hali yeniledik. Anafartalar Çarşısı'na girdik. Ankara Kalesi'nde iki etabı bitirdik. 2-3 ay içerisinde Ankara Kalesi ve civarında restore edilmedik yer kalmayacak.
"YERLİ VE YABANCI TURİSTLERİ ÇEKECEK PROJE"
Ulus projem marka projemdir. Beypazarı'nda seçilmeden evvel animasyonla evlerin dış cephelerini yeniledim. 'Gün gelecek çarşıya turistten giremeyeceksiniz' dedim. Buna hiç kimse inanmadı. Ama belediye başkanı iken anons ettim 'Sevgili Beypazarlılar şehir merkezine gelmeyin, gezecek yer yok' diye. Ulus hayalim aynıdır. Ulus tamamen meydan oluyor. Trafiği yerin altına alıyoruz. Projesini kurula verdik. Hacı Bayram'da çok evler restore edilmişti. Şimdi kaledeki evlerin hepsi restore ediliyor. Hacıbayram-Hıdırlık-Kale telefriğini düşünüyoruz. Kurul ne karar verecek bilmiyorum. Arkeopark var kalenin dibinde. O ortaya çıkarıldı. Roma tiyatrosu restore edildi, bitti. Ulus'ta İş Bankası müze haline geldi. Sanat okulu, Ziraat Bankası restore ediliyor. Çıkrıkçılar ihaleye çıktı, kimse girmedi. Yerli ve yabancı turistleri çekecek projedir. 6 milyon insan geliyor Anıtkabir'e. Bunun 3-4 milyonu dışarıdan geliyor. Bunlar günübirlik geliyor. Bunlar Ankara'da kalacaklar. Geceyi geçirecekler. Kale, Antalya'daki Kaleiçi gibi olacak. 1 yıl içerisinde bitmiş olur. Jeoradar engel olmazsa, yerin altında bir şey yok görünüyor. Bir şey çıkarsa yapamayacağız.
"ANA ARTERDEKİ TRAFİĞİ RAHATLATTIK"
Gelir gelmez İstasyon Caddesini yaptık. Daha sonra Türk Kızılay'ı ve hava hastanesinin önünü yaptık. Ankara'nın en perişan yerini çözdük. Polatlı'dan Ankara'ya girişte iki alt geçit yaptık. Mamak tarafından bütün Karadeniz ve doğuya giden 3 yol, yaptık. Ana arterdeki trafiği rahatlattık. Ankara'dan çıkamıyordunuz. Şaşmaz'da iki tane köprülü kavşak yaptık. Şu anda 28 tane katlı kavşak projemiz var. Hepsi hazır. Peyderpey ihaleye gidiyor. EGO 1 milyon 50 bin kişi taşıdık diye rapor geldi. 800 bin civarında dolmuşlar taşıyor. Halk otobüsleri ne kadar taşıyor bilmiyorum. Ankara'da nüfus 1 milyon nüfus arttı. Deprem bölgelerinden gelenler var. Hiçbir yolu kapatmadık ki trafik artsın, deprem bölgesinden gelen insanlar oldu.
"GELDİĞİMİZDE HİÇBİR METRO PROJESİ YOKTU"
Biz geldiğimizde hiçbir metro projesi yoktu. İstanbul'daki gibi devam eden veya projesi olup da başlayacak olan metro yok. Eski yönetim Ulaştırma Bakanlığı'na devretmiş. Havaalanı Metrosu'nu istedik. 'Hayır biz yapacağız' dediler. Biz Siteler üzerinden götürüp, Çubuk'a kadar uzatmak, Akyurt Sanayi Sitesi'ne kadardı. 'Siz karışmayın biz yapacağız' dediler. Dikimevi-Mamak arasını bize verdiler. Projesini yaptık. Sondaj yapılıyor. Sonuç itibariyle Mamak metro projesini bitirdik. Bakanlık projeyi önerdi. Sayın Cumhurbaşkanına durumu arz ettim. Ocak ayında ihale ettim. Polemik olmasın diye konuşmuyorum. Meşhur firmalar girdi. 3 firma teklif vermedi. Teklif veren firma da 600 milyon Euro fazla rakam verdi. Şu ana kadar temelini atmış olacaktık. Maliyetten fazlaydı gelen teklif. İptal ettik. Şimdi Avrupa Yatırım Bankası usüllerine göre ihale yapılıyor. Nisan'ın sonunda yeniden ihale edilecek. Kredisi hazır, hemen başlayacağız. Ocak ayında ihaleye çıktık, kredisi vardı ama Ankara halkının parasını kimseye yedirecek halimiz yoktu. İkna olmadım. Firmalar birbiriyle yarışırken 3 firmanın teklif vermemesi normal midir?
"HAVALİMANI METROSUNU YAPARIM DEDİM"
8 Nisan'da görevi devraldım. 28 Nisan'da Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi oldu. Sayın Mustafa Tuna'ya devredilirken bilet ücreti üzerinden yapılacakmış. Sonra kanunu değiştirdiler. AYM bunu iptal etti, yeniden kanun çıkarıldı. 5.75 milyar Ankara halkının cebinden alındı. Çayyolu Metro borcunu ben ödedim. Şimdi Keçiören'den gelen metro için ayrı para kesmeye başladılar. Ulaştırma Bakanı'na 'Sayın bakanım bu işi biz yapalım, siz yapacaksınız bizden 5 yılı keseceksiniz. Biz krediyi 8-10-15-20 yıl vadelerle alıyoruz. Havaalanın metrosunu ben yapayım' diye yazı yazdım. Vermediler. Kendileri de yapmadı. İstanbul'da metro yarıştırıyorlar, Ankara cezalı. Baktık proje yok, bunun üzerine Koru'dan Yaşamkent'e ve Bağlıca'ya olacak şekilde projeyi yaptırdık, Ulaştırma Bakanlığı'na gönderdik. Keçiören'den Ovacık'a kadar projesi yapıldı. Kızılay-Dikmen-Turan Güneş'e giden yeni hattın projesi yapıldı. Sadece Bağlıca'dan Eryaman'a olan projesini yeni yaptık. Onaylanır gelir, finans da uygun olursa bunlara gireriz. Ulaştırma Bakanlığı neden yapmıyor havaalanı metrosunu? Nasıl olsa parayı benden alıyorlar. Finans bulmanız yetmiyor. Cumhurbaşkanlığının onaylaması gerekiyor, Hazine'ni kullanmasına onay verilmesi gerekiyor. Ayrıca meclisten onay gerekiyor.
"200 BİN AİLEYE YARDIM YAPILIYOR"
Ben Keçiören'de 50 bin kişiye destek oluyorum, kendileri 5 bin kişiye destek oluyor. Şimdi sayın Kurum'dan ayırıyorum Ankara'daki rakibimi. Kurum seçilirse yapacak. Turgut Bey, belediye başkanı şu anda. 6 ayda emekliye 1 lira verdiniz mi? Biz düzenli olarak 200 bin aileye et yardımı yapıyoruz. 200 bin aileye doğalgaz veriyoruz. Hiçbirisini üşütmüyoruz insanların. Bu kavşakları benim proje dairem hazırladı getirdi. Bazıları için karayollarından izin almanız gerekiyor. Finansını bulur, yaparsınız. Ben anlamam da sadece bana şikayet gelir, talimat veririm. Belediyecilik insanın doğumundan ölümüne kadar beşeri tüm ihtiyaçlarıyla ilgilenen kurumdur. Ölçelim bakalım kim ne kadar asfalt yapmış? En az onlar kadar asfalt yaptık. Mazot yüzde 500 zamlanmış. Otobüslerimizin yüzde 80'e yakını doğalgazlıydı. Birden bire 300 bin metreküpten fazla kullananların rakamı 300 bine çıktı. Ben bunu kâr için yapmıyorum, bizi şirketlerle aynı şeyleri sokmayın dedim. Şimdi biraz indi de idare edebiliyoruz. 200 bin aileye aylık 1'er kilo et parası yatırıyoruz. Bize gelen maillerde birçoğunun gelişim bozukluğu var. Sağlıklı beslenememeden kaynaklanan hastalıklar var. Evler nemli, ısınamıyorlar. Önce doğalgazla başladım. İlk gelen mail "Başkanım hayatım boyunca bir sefer 200 liralık doğalgaz alabilmiştim, ilk defa bu sene çocuklarım evinde ısındı" dedi. Biz sadece ısınsın, yemek yesin diye değil. Asıl amacım destek alanlar artık 3. nesil olur. Çocukları okutmanız lazım. Benim en büyük projem Başkent karttır. Eskiden paketler dağıtılıyordu. Hep aynı firmadan alınıyordu. Makarna yurt dışından getiriliyordu. Başkent Kart'a para yüklüyoruz. Ankara'da esnafa dağılıyor. Esnafın ayakta kalmasını sağlıyoruz. Ne aldığını görüyoruz. Alkol alamıyor, sigara alamıyor. İnsanlar çocuklarına çikolata alıyor. Manavdan muz alıyor, istediğini alıyor. Bir elin verdiğini öbür el görmez hale getirdik.
"HALA MİLLET İTTİFAKI'NIN BAŞKANIYIM"
Biz mümkün olduğunca tartışmalara girmiyoruz. Ben 31 Mart akşamına kadar Millet İttifakı'nın başkanı olarak görüyorum kendimi. Biz CHP'ye belediye başkanı seçtirmek için mi bir araya geldik söylemi doğru değil. Balıkesir, Denizli'yi kazanmış olsaydınız CHP de size kazandırmış olacaktı. Müşterek muhalif bir tutum vardı ortada.
"5 YILDIR YAPTIKLARIMA GÜVENİYORUM"
Bizim büyükşehirden bir tane rantlı iş verilmedi 5 yıldır. AK Parti, İYİ Parti, CHP grubuna teşekkür ediyorum. Belediyecilik anlayışını değiştirdiğime inanıyorum. Sokak röportajlarında 'Mansur'a oy vereceğim' diyorlar. Ankara halkı yeni belediyecilik anlayışı gördü ve bu tuttu. Ankara halkı bu tavrını değiştirmeyecektir. Kente huzur ve bereket getiren bir belediye başkanı var.
AKŞENER AÇIKLAMASI
Ben kırgın falan değilim. Aday olmadı diye ben suçlanıyorum. Ben bunu artık en son Ulus'taki halde basın sorduğu zaman cevapladım. Gerçekten aday olmamı istiyorsanız, hadi çık gel aday ol demekle olmaz, başka partide kaydım var. Sayın Davutoğlu da söylemiş 'Sayın Yavaş'ın aday olmasını düşünüyorsanız ben getireyim masaya' demiş. 1 gün önce beni arayıp teklif getireceğim, böyle bir şey düşünür müsünüz demesi lazımdır. Bu süreçte adaylığımla ilgili heryerde şunu söyledim, '6'lı Masa aday gösterirse aday olurum'. Herkes korkak vs. diyordu. Ümit Özdağ da aday olmamı istiyordu. Aday olmalı mıydım hemen. Ankette kim çıkıyorsa bakılırdı. 'Aday ol' dense aday olmayacaktım. Ben zaten söyledim oybirliği olsaydı olurdum. Kazanacağımı düşünüyorum. Daha fazla konuşmak istemiyorum. Mahalli seçim ortamındayız. İnşallah Mayıs ayında yapacağımız görüşmede kamuoyunun bilmediği konuları bir kez konuşurum, bir daha konuşmam. Biz Ankara'da yaşayan ödediği vergilerden oy alıyoruz.
"İYİ PARTİ İLE BERABER ÇALIŞILDI"
İYİ Parti seçmeni 23 ilçe 'Mansur Yavaş'la beraber girelim' demiş. Bu görüş kabul olmayınca zaten büyük çoğunluğu istifa etti. Milletvekili, il başkanı istifa etti. İlçe başkanlarının hemen hemen hepsi istifa etti. Birlikte çalışıyoruz şu anda. Operasyon denilecek bir hal yok, biz 'istifa edin' demedik. Ankara'da herkes birbirini tanır, bilirler. Benden memnunlar açıkçası. Onların benden şikayet edecekleri pozisyon yok. Beraber çalışıldı. Başarı varsa da beraber oldu.
"TÜM AFİŞLERİMDE CHP LOGOSU VAR"
Bütün afişlerde CHP logosu var. Biz CHP'nin belediye başkanı adayıyız. Seçildikten sonra herkesin başkanıyız. Bugüne kadar hiçbir muhtardan, ilçeden 'siz bizi ayırıyorsunuz' diye şikayet gelmedi. Kırsal kalkınma desteklerinde hiçbirisini ayırmadık. Belediye meclisine seçildim 'Arkadaşlar Ankara halkı beni seçti, sizi de ilçeler seçti. Ben size saygı duyuyorum, siz de saygı duyacaksınız. Hangi ilçe belediye başkanı bana proje getirirseniz Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak ben yapacağım. Hiçbirisi gelmedi. Belediye başkanlarından iki, üçü hariç odamı gören olmadı. Beni yok sayarak komisyona önerge verildi. 'Biz seni tanımıyoruz, burada çoğunluğumuz var biz yönetiyoruz'a getirdiler. Benim ikinci ve son dönemim. Bu seçimi kazanıyorum. Elimi tutarsanız siz kazanırsınız dedim.
"BUNLAR PARTİLERİNİ İLÇELERİNDEN ÇOK SEVİYORLAR"
Ayaş Belediye Başkanı rahmetli oldu. Cenazesine gittik, orada bir muhtarla karşılaştık. Gençlikten tanıdığım arkadaştı. Belediye başkanına 'Başkanım Ayaş'ın sorunu var Mansur Abi'ye gidelim, tanışırız' demiş. O da 'yasak gitmemiz' demiş. Bunlar partilerini ilçelerinden çok seviyorlar. Herşey parti için bunların mantığı. Bana elimden tutan belediye başkanı lazım ki, belediye meclisinden çoğunluğu alayım.
"PKK VE HÜDAPAR KARŞITLIĞIMI NET ŞEKİLDE SÖYLEDİM"
Geçen seçimde 'PKK'lılar sayaç okuyacak DHKP'liler faturalar getirecek' diyordular. Şimdi elleri yüzlerine bulaştı. Bu laf kendi alınlarına yapıştı. Kazara böyle bir şey olsa herhalde tefe koyarlardı. Bunu siyaseten kendi düzenlerinin devam etmesi için karalama yapıyorlar. Şimdi yapamıyorlar, DEM Partisi Ankara için aday çıkardı. 14 Mayıs seçimlerinde il il gezdim, PKK ve HÜDA PAR karşıtlığımı net şekilde söyledim. Şimdi Cumhur İttifakı'nda ülkenin birliğini çok savunmayan, bayrağı ile istiklal marşı ile problemi olan HÜDA PAR var. HÜDA PAR Ankara'da aday çıkarmadı. Şimdi ben 'Ben kaybedersem Hizbullahçılar Ankara'da sayaç mı okuyacak' diyeyim? Ben seçimden sonra belediyeye gelen herkesi eşit bir şekilde yararlandırmak anayasal hakkım.
ANKA PARK AÇILIYOR: GİRİŞ ÇIKIŞ BEDAVA OLACAK
ANKA PARK'ta 2019 seçimlerinden önce bir televizyon görüntüsüyle yıpranan dizonorların görüntülerini yayınlamışlardı. Bunların çürümesi o tarihte başladı. Sonra belediye başkanı olduktan sonra benden kent içerisinde yönlendirme tabelaları istedi firma, yardımcı oldum. Ziyaretçi getirmek istediler, hepsine yardımcı olduk. Ben şimdi proje ne kadar yanlış olsa da orada benim de paramın olduğunu biliyorum. Buranın çürümesine razı olmam. Daha sonra iflas etti. Yatırım yanlıştı. İflas etmeden önce belli bir parayı ödemeleri için tarih vardı. Süre bitince 'ver bize' dedik. Bize karşı dava açıldı. Biz de tahliye davası açtık. Mahkeme 50 bin lira karşı tedbir kararı verdi. 25 milyarlık malı birisine kiraya veriyorsunuz mahkeme sadece 50 bin lira teminatla bizim tahliye etmemizi durdurdu. Zaman geçti, hırsızlıklar olmaya başladı. Güvenlikçilerin de parasını veremiyorlardı. Biz de içeriye giremiyorduk. Orası için güvenliği firma kendi istemiş. Bunun üzerine hırsızlık olduğunu duyunca dışında gezmeye başladı ekiplerimiz. 10-20 kez hırsızlık yapıldı, yakalandılar. Kablo çalıyorlardı. 'Sayın hakim burası çürüyor, tedbiri kaldırın' dedik. Sayın Cumhurbaşkanına çıktım. Havaalanında mektup, bilgi notu verdim. Arkasından sayın Murat Kurum'a çıktım. Kurum'a da 'Burası çürüyor' dedim. Bir an evvel bunu kurtaralım. Ben karşı tarafı tanımıyorum ki. Bunlar Çin'den malı getiren adamların firmasına kiraya verdiler. Sayın Bakan da sessiz kaldı. En son bekçilerin parası ödenmeyince iflas kararı verildi. Mahkemeyi de kazandık. Hakim tedbirin devamına karar verdi. Hukukta böyle bir yol yok. Davayı ben kazandıysam tedbirin kalkması lazım. Biz size istediğiniz parayı yatıralım, öngördüğünüz teminatı yatıralım lehimize tedbir verin dedik. İflas edince el koyduk. Gittik, kablo falan kalmamış orada. Kabloların hepsini yeniledik. Ayrı ayrı abonelik yaptık. Havuzlar çürümüş. Havuzlar yenilendi. Bu ayın sonuna doğru ücretsiz şekilde halka açıyoruz. Bu arada jenaratörle çalışılan küçük oyuncaklar çalışıyor. Giriş çıkış bedava olacak.