Kaygılanan çocuklarınıza yaklaşımın nasıl olması gerektiğine yönelik olarak en çok sorulan ‘Kaygılı Çocuğa Nasıl Davranmalı? Kaygılı Çocuğa Nasıl Yardım Edilir? Kaygılı Çocuğa Yaklaşım Nasıl Olmalı’ konularına ilişkin bazı önerileri içeren bir yazı paylaşmak istiyorum.
Çocuğunuz kaygılı bir yapıya sahipse ve bu duyguyu yoğun bir şekilde yaşıyorsa, kaygı durumlarıyla karşılaştığı zamanlarda ebeveynler olarak sakinliğinizi ve pozitifliğinizi korumanızın ciddi önemi vardır. Peki bunu nasıl sağlayabilirsiniz?
Çocuklar kendilerini aşırı derecede kaygılı hissettiklerinde, ebeveynlik becerileri gelişmiş, iyi ebeveynlik yaptığını düşündüğümüz anne babalar bile, çocukların duygularını hafifletmek, onları duygusal olarak anlamak adına olumlu olduğunu düşündükleri bazı kelimeler ya da cümleler sarf ederler. Ancak bu kelime ya da cümleler kimi zaman çocuğunuzun daha da endişelenmesine yol açabiliyor.
Çocuğun kaygılarıyla baş etmesini gözlemlemek ve izlemek çok zor gibi görünebilir, fakat ebeveynler olarak amacınız, çocuğun hayatında yer alan ve gelişen tüm endişeleri ortadan kaldırmaya çalışmak değil, bunun yerine yaşamında karşılaşabileceği endişe verici olayları tolere edebilmesini ve bunlar ile baş edebilmesini öğrenmesi için ona yardımcı olmaya çalışmak ve bunun içinde kaygılanmasına neden olan olayları anlamaya çalışmak olmalıdır.
Ebeveynler olarak kaygı verici olaylar karşısında sakinliğinizi ve pozitif duruşunuzu korumanız olmazsa olmaz ilk kuraldır diyebiliriz. Çünkü siz bu sakinlik ve pozitifliğinizi koruyabildiğiniz sürece, çocuklarınız da karşılaştıkları endişe verici olaylar karşısında sizin nasıl bir tepki verdiğinizi gözlemler ve sizden bazı ip uçları alıp kendi hayatlarında bunları ilerleyen zamanlarda kullanmaya çalışırlar. Yani onlara ne söylediğiniz değil, olaylar karşısında nasıl tepki verdiğinizin, yani davranışlarınızın önemi büyüktür. Bunun sonucunda çocuk ya endişeleriyle başa çıkmayı ve olumlu tepkiler göstermeyi başarabilen bir birey olarak büyür ya da hayatında onu sürekli kaygılandıracak olaylar silsilesi ile karşı karşıya kalır ve birilerinden yardım istemek durumunda kalır. Onun aynası olduğunuzu aklınızdan çıkarmayın.
Şimdi ebeveynlerin olumlu olduğunu düşünerek sözelleştirdiği bazı cümleler üzerinde duralım ve çocukların üzerinde oluşturduğu etkilerden bahsedelim.
1-Endişelenme! ya da Kaygılanma!
Herhangi bir olay karşısında endişe duyan çocuğunuzun endişesini gidermek için ona endişelenmemesi gerektiğini söylemeniz, onun endişesini maalesef uzaklaştırmaz. Çocuğunuz zaten endişeli bir haldedir ve söylediğiniz bu cümle, yaşamış olduğu bu duygunun sanki mantıksız ya da kabul edilemez olduğunu ima eder. Bu cümle yerine kullanabileceğiniz daha olumlu bir ifade tercih etmenizi öneririm. Örneğin: ”Yaşadığın kaygı ile ilgili biraz daha fazla bilgi verir misin?” Ya da ”Endişelenmene neden olan durum hakkında biraz daha bilgi verir misin?” cümleleriyle kaygısını anlamaya çalıştığınızı vurgulayabilir, empati kurabilirsiniz.
2-Kaygılanma, bu bir sorun bile değil!
Kaygılanan bir çocuk, yaşadığı kaygının o an için çok önemli olduğunu bilir ve buna inanır. Hatta yaşadığı kaygı onun için o denli önemlidir ki yaşıtları ile olan ilişkisini, ebeveynler olarak sizinle olan ilişkisini, okul başarısını ve diğer sosyal alanlarını olumsuz yönde etkileme potansiyeline sahiptir. Ona bunun kaygılanacak bir sorun olmadığını söylemek yerine daha olumlu ve empati kurabileceğiniz cümleler tercih edebilirsiniz. Örneğin: Yaşadığı kaygı her ne ise ……. hakkında çok kaygılı olduğunu görebiliyorum. İstersen birlikte biraz derin bir nefes alalım ve ardından bunun hakkında biraz konuşalım.
Not: Çocuğu kaygılandıran olaylar veya durumlar bazen sizinle hemen bir paylaşım içine girmelerine engel olabilir. Bu nedenle eğer olumsuz bir cevap alırsanız; ”Hazır olduğunda ya da bu konuyu konuşmak istediğinde seni dinlemeye hazır olduğumu bilmeni isterim.” şeklinde yapacağınız bir açıklama hem anlaşıldığını hissetmesine, hem de hazır olduğunda gelip sizinle bu durumu paylaşmasına yardımcı olacaktır. Ancak bazen ebeveynler biraz aceleci davranıp durumu hemen öğrenme eğiliminde olurlar. Bunu yapıyor olmak çocuğun kendisini size karşı kapatmasına neden olabilir. Bu hususta dikkatli olup, sabırlı davranmanızı öneririm.
3-Korkacak hiçbir şey yok, korkma!
Kaygılı bir çocuğunuz varsa onun: başkaları tarafından yargılanma, yaşıtları tarafından reddedilme ya da başarısızlık gibi korkacağı veya endişeleneceği bir çok neden olduğunu unutmayın. Yaşadığı kaygıyı hızlıca bir cümle ile ortadan kaldıramazsınız. Bu konu hakkında yapılabilecek olumlu bir konuşmanın kapısını aralamaya çalışarak kaygısını hafifletebilirsiniz. Örneğin: ”Hadi bunun hakkında konuşalım.” cümlesiyle iyi bir başlangıç yapabilirsiniz. Ancak 2. madde de bulunan not kısmını göz önünde bulundurmanızı yeniden hatırlatmak isterim.
4-İyi olacaksın, merak etme!
Daha önce herhangi bir durum karşısında aşırı kaygı duyduysanız, ya da daha da ileri gidip şöyle bir örnek vereyim, etrafınızda panik atak, geçirmiş olan birini gördüyseniz, ya da bu durumu bizzat yaşadıysanız, ”iyi” kelimesinin kaygılı bir akılda hiçbir etki yaratmadığını fark ederseniz. Bilinciniz o esnada bu kelime ile hiç bir bağlantı kuramaz. Dolayısıyla çocuğunuza söyleyeceğiniz iyi olacaksın, merak etme vb. cümleler o esnada havada kalacaktır. Bunun yerine çocuğunuza daha empatik bir cümle kurabilirsiniz. Örneğin: ”Sana yardımcı olabilmek için buradayım” cümlesini deneyebilirsiniz.
5-Erken uyumalı ve uykunu almalısın!
Çocukluk dönemlerinde yaşanan kaygıların en zor yanlarından biri de, çocukların yatağa yatmasını oldukça güçleştirmesidir. Çocuğun zihni endişeliyse, gün boyunca uğraşarak meşgul olarak atlatmaya çalıştığı kaygıları geceleyin onunla uğraşma eğiliminde olur. Bu durum, çocuğunuzun bilerek yaptığı veya onun hatası olan bir durum kesinlikle değildir. Bu cümle yerine çocuğunuza farklı bir şekilde yardım edebilirsiniz. Örneğin: Çocuğunuzun yatağa girmesini ve uyuyabilmesini kolaylaştırabilmek için yatmadan önce bir meditasyon veya gevşeme egzersizi uygulaması yapabilirsiniz.
İkinci bir seçenek olarak ta kaygı nedeniyle uyku uyumada güçlük çeken çocuklar için ”canavar spreyi” adını verebileceğimiz basit bir sprey geliştirebilirsiniz. Bunun için evinizde bulunan ve sprey şeklinde olan bir şişeyi alıp (içinde kimyasal bir kalıntı olmadığından emin olun) içine su doldurup, aynı zamanda arzu ederseniz renklendirmek için gıda boyası kullanıp, şişenin üzerine de bir yapışkan etiket kullanarak büyük harflerle ”CANAVAR SPREYİ” ya da çocuğu kaygılandıran şey neyse ”….. SPREYİ” yazıp uyku vakti geldiğinde onu korkutan şeyleri uzak tutmak için birlikte odaya sıkabilir, aynı zamanda spreyi yatağının yakınına koyarak gece korktuğunda bu spreyi kullanabileceğini belirtebilir ve bu şekilde kaygılarını azaltabilirsiniz.
6-Her şey senin kafanın içinde…
Aşırı kaygı, yani anksiyete psikolojik açıdan değerlendirildiğinde beyin temelli bir bozukluktur. Dolayısıyla çocuğun bilerek ve isteyerek içine girdiği bir durum değildir. Fakat çocuğu bu cümle ile ”reddetmek”, çocuğun suçluluk hissetmesine ve utanmasına neden olur. Bu cümle yerine çocuğunuzla hem bir aktivite yapabileceğiniz hem de rahatlamasına yardımcı olabileceğiniz şu ifadeyi kullanabilirsiniz: Kaygılanan beynin sanırım şu anda çok gürültü yapıyor, istersen birlikte bir yürüyüşe çıkalım ve kaygılanan beynini sakinleştirelim.
7-Biraz hızlı ol!
Kaygılı çocuklar adeta kaplumbağa hızıyla hareket etme eğiliminde olurlar. Kimisi mükemmeliyetçilik diyebileceğimiz bir tuzağa düşerken, kimisi de karar verirken nedamet yani pişmanlık duygularıyla doludur. Bu nedenle kaygılı olan çocuklara daha hızlı olmalarını söylemek, onların sadece daha fazla suçluluk duygusu yaşamalarına ve çaresizliklerinin artmasına neden olur. Kaygılı çocuğun hareket etmesine yardımcı olmak amacıyla daha basit bir cümle kurun. Örneğin: ”Sana nasıl yardımcı olabilirim?” cümlesiyle çocuğunuza suçluluk ve çaresizlik duyguları yaşatmadan daha sağlıklı bir şekilde yardımcı olabilir aynı zamanda harekete geçebilmesi için destek olabilirsiniz.
8- İhtiyacın olan şey ne anlamıyorum.
Kaygılı çocuklara ebeveynlik etmek çoğu zaman yorucudur ve çok zordur. Ancak yine de çocuğunuza gerçekten yardım edebilmek amacıyla yaşadığı kaygı karşısında sakinliğinizi ve umudunuzu korumanız gerekiyor. Eğer çocuğunuza yukarıdaki gibi umutsuzluğu ifade eden bir cümle sarf ederseniz, onun kaygısını arttırmaktan başka bir şey yapmazsınız. Bunun yerine çocuğunuza örneğin; ”Hadi birlikte aklımızı sakinleştirmenin bir yolunu bulmak için beyin fırtınası yapalım.” cümlesini kullanarak onu çözüm bulmak amacıyla beraber düşünmeye davet edebilirsiniz.
Genellikle çocuğunuzun kaygı ve korku gibi duyguları ile baş edebilmesini sağlamak hem zaman hem de pratik gerektirir. Bahsettiğim kaygı durumlarının tümünü aynı gün içinde yaşamazsınız genelde, ancak bir veya bir kaçını birlikte yaşama olasılığınız da mümkün. Çocuğunuza bu duygularla baş etmeyi öğretmekte ve ihtiyaç duyacağı becerileri kazandırmakta güçlük çekiyor, empatik ve merhametli yaklaşımlar sergilemek istiyorsanız sitemizde bulunan numaradan iletişime geçerek yardım talebinde bulunabilirsiniz.
Kaynak: Psk. Fahrettin ÖZÇELEBİ