İktidar tarafından hazırlıkları süren emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesinin aralık ayının ilk haftasında açıklanması bekleniyor.
Ancak, bu hazırlık sürecinde emek ve meslek örgütleri ile görüşülmemesi, sendika temsilcilerini endişelendiriyor.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik dahil oldukları Kamu Personeli Danışma Kurulu'nun toplanmamasına tepki gösterirken; tüm çalışanları tek çatı altında bir araya getiren Ekim 2008'de yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanuna dikkat çekti.
Söz konusu düzenlemede, yürürlüğe girdiği tarihten önce memuriyeti olanlar için “Emekli Sandığı Kanunu uygulanmaya devam edilir” şeklinde hüküm de yer aldı. Bu nedenle 15 Ekim 2008 tarihinden önce atanmış memurlar Emekli Sandığı'na, sonra atanmış memurlar ise yeni Kanun 5510'a tabi oldular. Böylelikle, iki kanun arasında “aylık bağlama oranları” farklılık gösterdi. Bozgeyik konuya ilişkin “Önceden emeklilerin milli gelirden almış oldukları pay yüzde 100 iken; bu yasa ile birlikte yüzde 30'a düşürüldü” dedi.
BAKAN BİLGİN NE DEMİŞTİ?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) ile ilgili tek formül üzerinde çalıştıklarını 17 Ekim'de açıklayarak şunları söylemişti:
“Televizyonlarda sık sık ‘işte şunlar da girecek, bunlar da çıkacak’ öyle bir şey yok. 99 öncesi biliyorsunuz, yaşla ilgili bir sorun var. O sorunu biz çözüyoruz ve önümüzde tek bir model var. Tek bir formül var daha doğrusu. Onun hesapları yapıyoruz. Çok sayıda insan var tahmin edeceğiniz gibi. Onların durumlarını, çalışma gün sayılarını, yıllarını, vesaire sosyal güvenlikteki sağlık sigortası primlerini gözden geçirip en uygun, en kapsayıcı çözümlemeyi yapacağız. Mesafe aldık ama şimdi açıklamayacağım. ‘Niye şimdi açıklamıyorsunuz?’ diyenler var. Bir defa çalışmamız bitmedi. İkincisi, adım adım açıklıyoruz. Zaten açıklasak da ocaktan sonra uygulamaya sokulacak. Şimdi açıklamanın bu anlamda acelesi yok.”
Bozgeyik ise EYT sorununu ilişkin ANKA Haber Ajansı'na şunları söyledi:
“Kapalı kapılar ardında yapılan çalışmanın içeriğinde EYT'li arkadaşlarımızın, emek ve meslek örgütlerinin, muhalefet partilerinin bir bilgisi yok. Doğal olarak da biz ‘kapıda bekleyen tehlike' olarak bunu adlandırıyoruz.
Başından beri aslında iktidar, EYT meselesini çözmeden uzak politikalar geliştirdi. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimi kaybetsek de EYT'yi çıkarmayacağız, açıklamalarını yaptı. Ancak, 2023 seçimleri yaklaşırken özellikle giderek tabanda oy kaybetme durumu da ortaya çıkınca yeniden EYT'yi gündemine aldı.
KESK olarak uzun süredir emeklilikte yaşa takılan arkadaşlarımızın sorunlarının çözülmesi noktasında taleplerimizi iletiyoruz. Maalesef bu tek taraflı yürüyor. AKP iktidarı, başından beri sosyal diyalogdan uzak, emek ve meslek örgütlerini sürece davet etmeden kendine yakın sendikalarla, işverenlerle durumu kurtarmaya çalışıyor.
O açıdan da bu çıkacak yasada çok büyük bir tehlikeler olacağını biz seziyoruz. Çalışma Bakanı Vedat Bilgin 2021 yılında nisan ayında göreve geldi; göreve gelmesinden bu yana da maalesef yılda üç kez olması gereken hem Ekonomik Sosyal Konsey toplanamadı, Üçlü Danışma Kurulu toplanamadı.
Bizim de dahil olduğumuz Kamu Personeli Danışma Kurulu toplanmadığı için bu süreç tek taraflı yürüyor. Doğal olarak bunun ortadan kaldırılması gerekiyor.
“AYLIĞA BAĞLANMA ORANLARININ DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKİYOR”
EYT meselesi, bildiğiniz gibi Sosyal Güvenlik Yasası'nda yapılan çeşitli değişiklikler sonrasında birçok mağduriyet ortaya çıkardı. 08.09.1999'dan önce işe giren arkadaşlarımız, özellikle kadınlar 20 yıl erkekler 25 yıl üzerinden devletle bir sözleşme yaptıkları için, yasa yürürlüğe girdikten sonra bu haklar ortadan kaldırıldı.
Özellikle kademeli olarak ileriki yaşlarda, emekli olmaları sağlandı. Bu nedenle de prim, gün sayısını dolduran emeklilikte yaşa takılan milyonlarca insan, mağdur ortaya çıktı. Sadece 08.08.1999 tarihinden önce başlayanlar değil, aslında 09.09.1999'dan sonra yani yasadan bir gün sonra başlayanlar açısından da büyük mağduriyetler oldu.
Örneğin, ayın eylül ayının 8'inde işe başlayanlar ile bir gün sonra işe başlayanlar arasında 17 yıl ile 24 yıl arasında bir emeklilik süre uzamasına neden oldu. Doğal olarak da bunların hepsi bir tehlike. Sosyal Güvenlik ve Genel Sigorta Kanunu çerçevesinde AKP döneminde çıkan 5510 sayılı Yasa ile emeklilik aylığa bağlanma oranları da düşürüldü.
Önceden emeklilerin milli gelirden almış oldukları pay yüzde 100 iken; bu yasa ile birlikte yüzde 30'a düşürüldü. O açıdan da arkadaşlarımız emekli olsalar dahi bu aylığa bağlanma oranlarındaki düşme nedenleri ile alacakları emekli aylığı da asgari ücretin altında kalacağı için açlık sınırının altında bir ücrete mahkûm olacaklar. O açıdan da EYT meselesini sadece yaş meselesi olarak değerlendirmiyoruz. Aylığa bağlanma oranlarının değiştirilmesi gerekiyor.
“OY KAYGISI ÜZERİNDEN MECLİS'E GETİRİLECEK”
Yine, 2017 yılında 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile taşeron işçilerin kadroya alınmasından sonra da resen emeklilik gibi bir uygulama hayata geçirildi. Emeklilikte prim gün sayısını dolduran işçiler hemen emekliliğe sevk ediyorlar.
Doğal olarak da bu EYT yasası içerisinde bu resen emeklilik ortadan kaldırılmazsa birçok sorunu ortaya çıkaracak. Taşerondan kadroya geçen arkadaşlarımız prim gün sayısını doldurdukları için hemen resen emekliliğe sevk edecekler. Bu istihdam açısından da liyakatli, gerçekten nitelikli işçilerin resen emeklilik ile kamuda istihdam alanında da çeşitli sorunlar ortaya çıkacak.
Kısacası, KESK olarak özellikle EYT yasası sürecinde bu kapılı kapılar ardında da yapılan düzenlemenin çok doğru olmadığını, iktidara yasanın Meclis'e gelmesinden önce taraflarla bir araya gelme çağrısı yapıyoruz. Çeşitli sendikaları, kamu sendikalarını, muhalefet partilerini bu noktada görüş alınmalı. İşçi sağlığı ve güvenliği uzmanlarının bu noktada görüşü alınmalı, çalışma ekonomisinde çalışma yapan hocalarımızın görüşleri alınarak mutabakat ile bu yasa Meclis'e getirilmeli.
Aksi taktirde kapalı kapılar ardında yapılan, sadece seçime giderek bir oy kaygısı üzerinden Meclis'e getirilecek bir yasa birçok sorunu da ortaya çıkaracaktır. Telafisi güç mağduriyetler ortaya çıkacaktır. Bu açıdan da kapsamlı sosyal güvenlik reformunu da Türkiye'nin ihtiyacı var.
Önümüzdeki dönemde hem anayasal hem sosyal güvenlik yasasında da değişiklik yapılarak bu emeklilik yasası yine aylığa bağlanma oranları ortadan kaldırılarak daha demokratik bir yasa ortaya çıkarılmalıdır.”