Avrupa Birliği'nin Suriye'deki yönetim değişikliğinin kısa ve uzun vadeli sonuçlarına ilişkin ihtiyatlı duruşu, devrilmeden önce eski Devlet Başkanı Beşar Esad'la normalleşme adımları atmayı planlayıp bir tür kumar oynayan İtalya tarafından da paylaşılıyor.
Avrupa Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen'in, komşusunun geleceğine ilişkin planlarını anlamak üzere Türkiye'ye gittiği ve BM'nin Şam'daki yeni liderlerle görüşmek üzere özel temsilcisini gönderdiği bir ortamda Roma'daki hükümet diplomatik kartlarını çoktan oynamış ve başarılı olamamış görünüyor.
Perşembe günü İtalya'nın Ortadoğu politikasıyla ilgili bir makale yayınlayan Fransız Le Monde gazetesi de bu durumun altını çizdi.
İtalya, Esad ile ilişkileri nasıl canlandırmaya çalıştı?
Meloni hükümetinin aylardır Şam'a odaklanarak Ortadoğu'da kendini yeniden konumlandırmaya çalıştığını yazan Fransız gazetesi isyancıların 8 Aralık'ta Suriye'nin başkentini ele geçirmesinin ardından bu çabaları 'kaybedilmiş bir kumar' olarak özetledi.
Temmuzda Roma Stefano Ravagnan'ı büyükelçi olarak Şam'a gönderdiğini duyurmuştu. Böylelikle İtalya, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında ilk, G7 ülkeleri arasında Esad ile normalleşme girişiminde bulunan tek ülke oldu.
Ancak Ravagnan Suriye hükümetine güven mektubunu sunma fırsatı bulamadı. Bunun yerine diplomatik rezidans 7 Aralık'ta Şam içinde ilerleyen isyancılar tarafından basıldı. Ancak yine de bu karar İtalya'yı Suriye konusunda uzun süredir Fransa, Almanya, İngiltere ve ABD ile paylaştığı pozisyondan kalıcı olarak uzaklaştırmış görünüyor.
Bu değişimin işaretlerinden biri de İngiliz The Independent gazetesinin Arapça versiyonunun geçtiğimiz günlerde Esad'ın düşmesinden kısa bir süre önce yayınladığı Suriye gizli servisi başkanı Hasan Luka ile İtalyan mevkidaşı arasında geçen konuşmaydı.
Luka'nın konuşmasında İtalya'nın dış istihbarat teşkilatı (Aise) başkanı Giovanni Caravelli'ye Rusya'nın Suriye'ye verdiği desteğin göz ardı edilemeyeceğini ilettiği belirtiyor. Luka konuşmasında 2020'den beri Caravelli tarafından yönetilen Aise'nin vaat ettiği desteğe de atıf yapıyordu. Ancak Aise'nin vaat ettiği desteğin türü belirtilmiyordu.
İkili arasında geçtiğimiz aylarda gerçekleşen ve Avrupa'ya ulaşan Suriyeli sığınmacıların geri dönebileceği güvenli bir bölge oluşturulması karşılığında Suriye'ye yönelik uluslararası yaptırımların hafifletilmesi olasılığı üzerinde durulduğu iddia edilen görüşmeyi takip eden bir konuşmaydı bu.
Le Monde, bu görüşmenin Parlamento'da konuyla ilgili olarak sorgulanan İtalyan başbakanı tarafından yalanlanmadığını yazdı. Ayrıca 2018'de Suriye ulusal güvenlik şefi ve halihazırda uluslararası yaptırımlar altında olan Ali Memlük'ün Aise tarafından Roma'dakabul edildiğini hatırlatıyor.
Hıristiyan topluluklar ve deprem sonrası yardım için Roma ve Şam arasındaki eksen
Meloni hükümeti, Türkiye merkezli 6 Şubat depremlerinden etkilenen Suriye ile ilk olarak insani yardım üzerinden temaslar kurmaya başlamıştı.
Bu 2011'de Suriye devriminin patlak vermesinden bu yana bir AB ülkesi için bir ilkti. Ayrıca bu girişim Esad yönetiminin Rusya ve İran'ın desteğiyle isyancıların elindeki bölgeleri bombaladığı ve insan hakları ihlalleri yapmaya devam ettiği yıllarda gerçekleşti.
Buna ek olarak ülkedeki Hristiyan azınlıklara da odaklanıldı. Hatta Vatikan Şam'a yönelik uluslararası yaptırımların hafifletilmesi çağrısında bulunacak kadar ileri gitti.
Dışişleri Bakanı Antonio Tajani 11 Aralık'ta Suriye'deki Hıristiyanların korunmasının İtalyan dış politikasının 'önceliği' olmaya devam ettiğini bir kez daha teyit etti. Esad'ın düşüşünü alkışlayan ve iktidarı ele geçiren Heyet Tahrir Şam'a (HTŞ) kredi açan Avrupa'daki diğer ülkelerle kıyaslandığında bu açıklama oldukça geçiştiriciydi.
Göstermelik açıklamalar ile perde arkası diplomasi arasındaki denge uluslararası politikada için değişmez bir durum. Arap dünyası da İran'ın bölgedeki etkisini dengelemek için Esad'ın Suriye'sini kademeli olarak kendi saflarına katmıştı.
İtalya şimdilik diğer AB ülkeleriyle (Avusturya, Almanya, İsveç ve Danimarka) birlikte hareket ederek Suriye vatandaşlarının iltica başvurularının değerlendirilmesini askıya aldı.
Ancak Fransız gazetesi Roma'nın hala geçici HTŞ hükümetine karşı tutumunu belirlemeye çalıştığını ve 'bir bahsi daha kaybetme' riskiyle karşı karşıya olduğunu belirtiyor.