Psikoloji öğrencilerinde sosyal kaygı, işletme okuyanlarda uyuşturucu bağımlılığı yüksek
Psikoloji öğrencileri, daha yüksek oranda olumsuz çocukluk deneyimi bildirdi (Reuters)
Yapılan son araştırma, öğrencilerdeki ruh sağlığı bozukluklarının, uyuşturucu veya alkol bağımlılığı riskinin okudukları bölümle ilişkili olabileceğini ortaya koydu.
Çalışma, İrlanda'daki Ulster Üniversitesi (UU) ve Atlantik Teknoloji Üniversitesi'nde (ATU) okuyan 1,829 birinci sınıf lisans öğrencisinden toplanan verilerle yürütüldü. Öğrenciler, ruh hali, panik bozukluk, bipolar bozukluk, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve madde kullanımı gibi bir dizi konu hakkında ayrıntılı tanı anketi doldurdu.
Bulgular, pek çok öğrencinin üniversiteye bazı ruh sağlığı bozukluklarıyla başladığını ve belli sorunlardan mustarip olanların belli bölümlerde yoğunlaştığını gösterdi.
Araştırmada beşeri bilimler, sosyal hizmetler ve danışmanlık öğrencilerinin çocukluklarında olumsuzluk yaşadıklarını bildirme oranının daha yüksek olduğu tespit edildi.
Çalışmada küçük yaşta olumsuz deneyimler yaşayanların hukuk veya psikoloji alanına yönelme olasılığının daha yüksek olduğu belirlendi.
Araştırmaya göre, tıp, fizyoterapi veya biyomedikal gibi sağlık bilimlerinde okuyan öğrencilerin en düşük ruh sağlığı ve madde sorunu oranlarına sahip olduğu görüldü.
Bunun yanında panik bozukluk ve sosyal kaygı oranlarıyla en fazla psikoloji öğrencilerinde karşılaşıldı.
Eş zamanlı yapılan bir diğer ankette, öğrencilere psikolojik destek alıp almadıkları sorulmuştu. İki anketin sonuçlarına göre, psikoloji öğrencilerine dair şu ifadeler yer aldı:
Bu öğrencilerin tedaviye ihtiyaç duyduklarını hissettiklerini söyleme olasılıkları daha yüksekti. Ne var ki, psikoloji öğrencileri ruh sağlığı sorunları hakkında farkındalığa sahip olsalar da profesyonel yardıma başvurmaktan çekiniyor.
Ayrıca, en yüksek uyuşturucu kullanım oranı işletme öğrencilerinde, en fazla alkol tüketimiyse hukuk öğrencilerinde belirlendi.
Bu durum, makalede şöyle ifade edildi:
Önceki çalışmalar, bu tür bulguların bölüme dair stres faktörleriyle bağlantılı olduğunu öne sürmüştür.
Çalışmaya katılan sanat öğrencileri en yüksek depresyon ve DEHB oranını bildirirken, mühendislik öğrencilerinde düşük oranda ruh sağlığı sorunu kaydedildi.
Erkek egemen bir bölüm olan mühendislikte böyle bir sonucun çıkması karşısında araştırmacılar için bu düşük oranların "erkeklerin ruh sağlığı sorunlarını ifşa etme konusundaki isteksizlikleriyle ilgili olup olmadığı" sorusunu yöneltti.
UU ve ATU'da yapılan çalışma, PLOS One adlı hakemli bilimsel dergide yayımlandı.