Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Habertürk canlı yayınında Kübra Par ve Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtladı.
Kurum'un açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle.
14 Mayıs seçimleri ülkemiz ve milletimiz için kritik öneme sahip seçim. 14 seçimdir kazanan AK Partimiz, sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde inşallah yeni bir yüzyıla başlangıcını yapacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirleri, milletimizin desteğiyle İstanbul'dan aday olduk. İstanbul 1. Bölge, 1. sıra İstanbul'dan daha önce sayın Cumhurbaşkanımızın aday olduğu yerdir. Bizim için çok şerefli yerdir. Gerçi Türkiye'nin her tarafı şereflidir. İstanbul'un geleceği, çocukları adına yapacağımız çalışmaları milletvekili olarak üzerimize düşen her türlü vazifeyi yerine getireceğiz. Hem milletimize hem sayın Cumhurbaşkanımıza bu güne kadar buüne kadar ortaya koyduğumuz anlayışı İstanbul'da da ortaya koymaya gayret göstereceğiz. 14 Mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakımızı ve Cumhurbaşkanımızı rekor oyla seçerek yeni yüzyılın başlangıcını hep birlikte yapacağız. Şu anda en önemli gündemimiz deprem bölgesindeki vatandaşlarımız. Bu iki öncelik dışına orada deprem bölgesindeki vatandaşlarımıza bir an önce konutlarını yapmak ikinci önceliğimiz olacak. Biz hiçbir zaman emin olun ne bakanlık, ne genel müdürlük sürecinde hiçbir zaman görev beklemedim. Hep verilen görevi en iyi yapmak için gayret gösterdim. İstanbulumuzun dönüşümü bu noktada hakikaten kritik öneme sahiptir.
"İBB BAŞKAN ADAYI OLACAK MI?"
İstanbul'da atılması gereken adımları arkadaşlarımızla değerlendiriyoruz. 15 Mayıs itibariyle sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyonu, yeni projeleri hayata geçirmeye devam edeceğiz. Ne bir belediye ne de başka görevle ilgili şu an için bir beklentimiz yok. Önümüzdeki işleri yapmamız lazım. Önümüzdeki Perşembe günü sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle temel atmaya devam edeceğiz. Bu süreçte de yapılması gereken iş ve işlemleri an ve an takip ediyoruz. Perşembe günü sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte depremin üzerinden 66 gün geçmesine rağmen 100 bin konutu başlatmış oluyoruz. Bu önemli başarı. 100 bin konutu 4'le çarptığınızda 400 bin kardeşimizin evisi, yuvası, mutluluğu demek. Depremzede vatandaşlarımızı 1 yıl içerisinde başlayacağımız konutları etap etap teslim edeceğiz. Aynı anlayışla deprem bölgesindeki sürecimizi yürütüyor olacağız. Burada olsak da gönlümüz, kulağımız, kalbimiz deprem bölgesinde olacağız.
"TOKİ OLARAK 1 MİLYON 200 BİN KONUT YAPMIŞIZ"
Bizim ülkemizde her yıl 600 bin konut yapılır. Bu istekle, uğraşıyla, dertlenmeyle alakalı. Biz bir taraftan depremin ilk başına gidecek olursak, enkaz, arama kurtarma süreçleri yürütülürken diğer taraftan çadır kentlerimizi kurduk. Konteyner kentin altyapıları başlatıldı. O arada TOKİ, Yapı İşleri, Emlak Konut'la yeni yerleşim alanların çalışmalarını başlattık. Depremin üzerinden 15 gün geçti biz ilk temellerimizi attık. Orada her türlü teknik tedbiri alarak yürütüyoruz. TOKİ 1 milyon 200 bin konut yapmışız. 143 bin konutumuzda hiçbir vatandaşımızın burnu kanamamış, enkaz altında kimse kalmamışla. Aynı anlayışla yapıyoruz. Denetim elemanlarımız var. Demirimizi, kalıbımızı, betonomuzu teslim alıyorlar. Betonda, kalıpta herhangi sıkıntı, problem varsa, demir imalatında bozulma varsa alınması gereken tedbiri alıp, devam ediyoruz.
"SEÇİME 34 GÜN VAR, HARIL HARIL İHALELERİMİZİ YAPIYORUZ"
İzmir'de Bayraklı'da deprem oldu. Hani 'bedava konut dağıtacağız' diyor ya Kılıçdaroğlu. 5 bin 61 konutu, 7 ayrı proje alanında, o zaman pandemi süreci vardı, tedarik zinciri bozuktu, ama biz gittik vatandaşımıza söz verdik, ilk konutlarımızı 6 ay sonra bitirdik. Sözlerimizi Elazığ, Malatya, İzmir, Kastamonu'da yetiştirdik. Bunu yapabilen irade deprem konutlarını da yapacak. Bütünlük içerisinde konutları yapacağız. İlk gün depremden sonraki süreçte Gaziantep'te üs kurduk. Türkiye'deki tüm inşaat malzeme üreticilerini bir araya getirdik. Bize bu kadar demir, çimento, kalıp malzemesi lazım dedik. Hepsi kapasitelerinin yetebileceğini ifade ettiler; hatta zam yapmayacaklarını söylediler. Seçime 34 gün var, harıl harıl ihalelerimizi yapıyoruz. 1 milyon 200 bin konutu nasıl yaptıysak o anlayışla çalışmalarımızı yürütüyoruz. Herhangi bir sorun yaşayabileceğiz. Ticaret Bakanımız da sağolsun bire bir süreci takip ediyor. Kalıp, işçi, malzemede problem yaşar mıyız diye bakıyor ve ona göre tedbirimizi alıyoruz.
"SAYIN KILIÇDAROĞLU NEDEN İZMİR'DE ÜCRETSİZ KONUT YAPMADI?"
Boş vaat vermek çok kolay, hele hele seçim sürecinde. Nasılsa sırtınızda küfe yok, yapamayacağınız, gerçekleştiremeyeceğiniz bütün hayalleri vatandaşınıza söyleyebilirsiniz. Ama biz hiçbir zaman böyle bir siyaset yapmadık. Biz projelerimiz, eserlerimizin üzerinden eser siyaseti yaptık. Gerçekleştiremediğimiz hayali, oradaki kardeşlerimizi istismar edecek hiçbir vaatte bulunmadık. Madem sayın Kılıçdaroğlu ücretsiz yapmak istiyor. İzmir'de deprem oldu. Neden orada bedava konut yapıp, depremzedelere vermedi. Elinden tutan mı vardı? İstanbul'da neden yapılmadı. Ankara'daki sosyal konut, deprem dönüşüm işi ne olacak? Bunu kendi belediye başkanına sor. Biz arkadaşlara hep 'doğru dönüşüm örneği yapın millet sizin arkanızan gelir' diyecektir. Ben kimin vaatlerini tuttuğuna bakarım. Yapamayacakları vaatleri verenlerin peşinden koşmam. 14 seçimde böyle oluyor. Biz yapabildiklerimizi söylüyoruz. Afet konutlarında devletimiz yüzde 50-60 altyapıyla birlikte sübvansiyonu sağlıyor. Arsa parasını almıyoruz, altyapı bedelini almıyoruz, konut fiyatında yüzde 50'sini sübvanse ediyoruz. İzmir'de 2+1 konutlara 160-180 bin lira borçlanma çıkmış. 2 yıl ödemesiz toplam 20 yılda ödeyecek. İzmir'in aylık taksidi 3+1 konutları Bin 20 lira. İnanın aidat parası bile değil.
"DEVLET YÖNETMEDİĞİ İÇİN BOOŞ VAADLERDE BULUNUYOR"
Hasar tespiti yapıyoruz. Enkazı, binaları inceliyoruz. Burada bir teknik tespit sonucunda hak sahipliği süreci yürüyor. Hak sahibi olamayanları da, bugün orta hasarlılarla ilgili olarak sayın Cumhurbaşkanımız 'bunları da ağır hasarlı gibi kabul edeceğz' dedi. Burada milli servet var. 5 tane dairesi yıkılmışsa, normalde AFAD'da hak sahipliği 1 evdir. Vatandaşımız mağdur olmasın diye 5 dairesinin 1'ini AFAD, 4'ünü ise kentsel dönüşümden verdik. Yıllardır ülkemizde deprem oluyor. Kendisi devlet yönetmediği için boş vaatler veriyor. Depremin hasarına baktığınızda Kahramanmaraş Pazarcık merkezli; ancak Hatay'dan itibaren konutları yapacağımız yeri değerlendirirken hasar tespitlerini yapıyoruz. Bütün sonuçlar dijital tablolarımıza işleniyor. Sıvılaşma riskleri var mı, yok mu? Fay hatlarını da bilim insanlarımızla çalışıyoruz. Bunları da haritalara işliyoruz. Şehrin neresinde yıkım daha çok fazla olmuş tespit edip projelendirme süreci yürütüyoruz.
"5 MİLYON 919 BİN BAĞIMSIZ BÖLÜMÜN BİRE BİR TESPİTİNİ YAPTIK"
Defne'de zemin sıvılaşmasından kaynaklı yumuşak zemine dönüyor ve binalar yıkılma veya devrilme, göçme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bu tespitleri hocalarımızla paylaştığımızda inanın şaşırdılar, 'bu tespit bizde yok' diyorlar. Bu anlayışla yeni yerleşim alanlarını belirliyoruz. Gittik tek tek binaları inceledik. 5 milyon 919 bin bağımsız bölümün bire bir yerinde incelemesini yaptık. Bizim şehrin çeperinde başlattığımız konutları hızlı bir şekilde bitirmemiz lazım ki, o şehirleri ayağa kaldırmamız lazım. İnsanların evlerine dönmesi lazım. Neden yıkıldı? Yoğunluk nerede? Bu tespitleri yapmak durumundayız. Neden yıkılmış, yıkılma sebepleri nedir bire bir inceledik. Şehrin içinde hiçbir şey yapmayacak değiliz. Sıvılaşmanın olduğu yerde bina yapılır; ama tekniğine uygun yapılır. Denizin üstünde de tekniğine göre yapabilirsiniz. Rezerv alanda zemin etüdleri, bilim insanlarımızın görüşleri doğrultusunda, TOKİ projeleri ve Türkiye'nin en iyi mimarlarıyla bütün tasarımlarımızı yaptık. Oradaki kültür, demografik yapı, doğayı, iklimi, çevreyi de içine alacak tasarımla projelendirdik.
"İNŞALLAH BAYRAMDA BİR KÖYDEKİ EVLERİN TAMAMI BİTECEK"
11 ile gittik ekibimizle birlikte. STK'larla, kanaat önderleri, belediye başkanlarımızla görüştük. Sanayi, ticareti hepsini konuştuk. Vatandaşımızın talebi, beklentisi ne? Burası rezerv alanlar için ön etüdlerini yaptığımız yerler sizin için de uygun mudur? dedik. Bazı yerlerde sorun vardı, değiştirdik. Neticede süreci başlattık. 11 ilimizin birbirinden farklı özellikleri var. Hatay'daki demografik yapı ile Adıyaman'daki demografik yapı farklı. Hem iklim şartları, kültürel değerler, ihtiyaçlar farklı. O yüzden 4 ilimizi 4 ayrı mimara verdik. Oralarda yeşil yollar, toplanma alanları yapılacak. İnşallah bayramda da sayın Cumhurbaşkanımızın da katılımıyla ilk başlattığımız konutlarımız teslim edilecek. Köylerde konutlarımızı bitireceğiz. Bunlar tek katlı konutlar. Köy evleri. Mesela bir köyün tamamı bitecek, bayrama yetişecek. Bittikçe de vatandaşlarımıza teslim edeceğiz.
"İLK GÜNDEN BERİ DEVLET ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVİ YAPMIŞTIR"
Ben bir tek kötü söz duymadım. 'Devletimiz varolsun, Allah devletimize zeval vermesin' dediler. İlk günden beri. Muhakkak eksiklerimiz vardı. Ama vatandaşımız şunu net bir şekilde görmüştür; devletimiz ilk andan itibaren üstüne koya koya bu mücadeleyi vermiştir. AFAD, sahadaki vekiller, belediye başkanlarımızla vermiştir. Kızılay'dan gelen vatandaş vardı. Sivil toplum örgütü vardı. Vatandaşlarımız bunu gördü, şahit oldu. 14 milyon vatandaşımızı ilgilendiren konudan bahsediyoruz. Elimizden gelen tüm mücadeleyi yaptık. Herşey dört dörtlük oldu demiyoruz. İnanın başka ülke enkazın altından daha vatandaşını çıkaramazdı. Biz tek yürek olduk. Enkazın bir tarafından tuttuk. Bir taraftan çadır kurduk, barınma ihtiyacını karşılayacak adımlar attık. İaşe ihtiyaçlarını karşıladık. Sonuçta afet, Allah'tan gelene ne diyebilirsiniz? Vatandaşımız bize doğrudan söylüyor 'Aman ha aman! Önümüzdeki seçimi siz almanız lazım; yoksa 6+1 masa gelirse konutlarımızı yapmaz, biz açta açıkta kalırız' diyor. 21 yıldır sayın Cumhurbaşkanımız milletimize ne söz verdiyse tutmuş. İnşallah aynısını İstanbul'a taşıyacağız. Deprem birinci önceliğimiz. İstanbul'u dönüştürmek zorundayız.
"KISITLADIĞIMIZ ALANIN ARSA BEDELİNİ VATANDAŞA ÖDEYECEĞİZ"
Rezerv konutlarımızı 3+1, yaklaşık 90 metrekareye yakın neti olan, brütü de 120-130 metrekarelere kadar değişen projeler yapıyoruz. Burada aslolan vatandaşımızın barınma ihtiyacını karşılamak. Bunu da çeşitlendiriyoruz. O bölgedeki demografik ve sosyal yapıya uygun şekilde. Vatandaşımızın yerinde konutları yapmıyorsak, arsası zaten kendisine kalacak. Arsada zeminle, yapılaşmayla ilgili sorun varsa burayı kısıtlayacağız. O kısıtlamaya ilişkin kamulaştırma, yeşil alan ihtiyacı varsa o alanın arsa bedeli neyse vatandaşa ödeyeceğiz. Projeyi yerinde yaptık diyelim. Orada eskiden 20 daire vardı diyelim. Şimdi 10 daire yaptık. Yapamadığımız alana ilişkin, kimin arsasını değerlendiremiyorsak o arsa bedelini vatandaşımıza ödeyeceğiz. Trampa isterse başka yerden arsa olabilir. Rezerv konuttan da olabilir. Vatandaşın hakkını yemezseniz, vatandaşınız da yanınızda olur. Biz bina bazında değerlendireceğiz. O adada diyelim ki 100 daire vardı. Biz o adaya 50 daire yaptık. Kullanamadığımız kısımda 'Biz sizin arsa bedelinizi ödeyeceğiz, ister para alın, ister rezerv alandan alın' diyeceğiz. AFAD'daki hak sahipliği değil bu, farklı bir şeyi anlatıyoruz. Kentsel dönüşümde 1 bina sağlam da olabilir. Biz o binayı da hakkını ödeyerek alacağız. Şu an 6306 sayılı yasa ile bu konuştuklarımızı yapabiliyoruz. Vatandaşlarımıza kurayla hakkaniyet çerçevesinde en yakın yerde, hatta katına en yakın yerde dağıtımını yapmak suretiyle süreci yürüteceğiz.
"İSTANBUL'DA 1,5 MİLYON DÖNÜŞMESİ GEREKEN KONUT VAR"
Biz 2013 yılıydı. Sayın Cumhurbaşkanımız 'bedeli ne olursa olsun kentsel dönüşümü yapacağız' sloganıyla İstanbul Gaziosmanpaşa'da kentsel dönüşüm seferberliğini başlattılar. Bire bir yıkılan yapıların yüzde 96.4'ü 99 öncesi yapılan yapılar. AK Parti iktidara geldiğinde yapı denetim düzenlemesini hayata geçirdik. Binaların teknik ve bilimin ışığında denetim düzenlemesini hayata geçirdik. Deprem yönetmeliklerini değiştirdik 3 kere. Yapı denetim sistemi, deprem yönetmeliği, 1 milyon 200 bin konutla dönüşümü sağladık. Sadece ve sadece İstanbul'da 695 bin konutun dönüşümünü yaptık. Deprem riski olan konutu yenidelik. Şu anda İstanbul'un 39 ilçesinde, 93 bin konut devam ediyor. Daha da bu iradeyi güçlendirerek ortaya koymak zorundayız. 1,5 milyon acil, öncelikli dönüşmesi gereken konut var. Yüzde 20'si çok acil. Bu konutlarla ilgili bizim kentsel dönüşüme koyduğumuz iradeyi çok daha güçlü koymak zorundayız.
"İNŞALLAH İSTANBUL'DA FİNANS MERKEZİNİ AÇACAĞIZ"
Ülkemizin milli güvenlik, istikbal, istiklal meselesidir İstanbul. Milli gelirimizin neredeyse yüzde 50'sini, dış ticaretimizin yüzde 58'ini İstanbul'dan alıyoruz. İlave bir nüfus getirmemeliyiz. Hizmet ve finansın, kültür ve sanatın şehri hale getirmek zorundayız. Kısmi sanayi de olacak ama bacalı sanayi değil teknolojik. ARGE, üniversitelerimizin olduğu yer. İnşallah sayın Cumhurbaşkanımızla Ataşehir'de finans merkezini açacağız. 2,5 milyon metre kare alanı var. 50 bin kişi istihdam edilecek. Buradaki arkadaşlarımız istihdam olacak. İstanbul şu an finans merkezi konumunda belli başlı alanda zaten hizmet veriyor. Ama burada ayrıcalıklar olacak. Muafiyetler olacak. Hizmet sektörünün yoğun yaşandığı, üretimin, istihdamın yoğun olduğu bir şehir haline getireceğiz. Yakın şehirleriyle Bolu, Düzce, Sakarya, Bursa, Yalova, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Çanakkale ile beraber düşünmek zorundayız.
"İSTANBUL'UN KENTSEL DÖNÜŞÜMÜNEKİ İLK PROJENİN 22 NİSAN'DA TEMELİNİ ATACAĞIZ"
Biz 1,5 milyon riskli konutumuzun 500 binini olduğu yerde yapacağız. Kalan 500 bin konutumuzu da uydu kentler kuracağız. Bunun da ilk temellerini inşallah 10 bin konutun temelini ayın 22'sinde sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifi ile atacağız. Anadolu ve Avrupa yakasında planlıyoruz. Esenler'in kuzeyinde Başakşehir sınırları içinde, Sultangazi ile Başakşehir arasında askeri alan var. MSB ile protokol yaptık. Bu alanı rezerv alan olarak kullanacağız. O alanda rezerv konutlarımızın temelini atacağız. Anadolu yakasında Tuzla, Pendik, Maltepe'de alanlarımız var. Hepsi askeri alanlar değil. O alanlarda projelerimizi yapıp, rezerv konutları inşa ettikten sonra vatandaşlarımızı etap etap taşıyacağız. Rızaya dayalı yapacağız. "Sizin riskli konutunuzu verin bize" diyeceğiz.
"SEÇİM BEYANNAMEMİZDE MİLLETİMİZE SÖYLEYECEĞİMİZ ŞEYLER VAR"
Ulusal Risk Kalkanı ile birlikte ülkemizin olası afetlere karşı bilim insanlarının ışığında çalışmaları yürütüyoruz. Afet öncesi erken uyarım sistemleri, afet esnası, sonrası alınması gereken önlemlere ilişkin 13 grubumuz var. Bütün bakanlıklarımızla birlikte çalışma yürütüyoruz. Tedbirleri alacak adımları atacağız. Bu mücadeleyi vermek için gerekli iradeyi ortaya koyacağız. Yasal değişiklik, yönetmelik dahi ne varsa hepsi çalışılıyor. Seçim beyannamezde duyacaksınız. Tüm alanlarda bu çalışmayı yapacağız. Beyannamemizde herşeyi yazdık. Bire bir tespitleri yapacağız binalarda. Biz yerel yönetimlerimizle birlikte yapacağız. Büyükşehir, ilçeler, beldeler. Sadece İstanbul'da değil, 7 bölgemizde yürütmek zorundayız. Ne İstanbul ne Ankara ne İzmir. Bakanlıktan rezerv alan, riskli alanda buralar bize destek talebi gelmişse destek olmuşuz. Bu sadece devletin yapacağı iş değil. Burada belediyeler de eline taşın altına koyacak.
"BİZİM İMAR BARIŞI ÇIKARMAK GİBİ BİR GÜNDEMİMİZ YOK"
İstanbul'u kaderine terk edemeyiz. Ehliyetsiz, liyakatsız insanlara ter edemeyiz. Hiçbir yeşil alan yapmayan, hiçbir şekilde konut dönüştürmeden. Çatalca'da valiliğimizle birlikte 1200 kaçak yapı yıktık. Hepsinin derdi liderlerinin karşısına Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkmak. Onu da yapamadılar, şimdi Cumhurbaşkanı yardımcısı olayım da işeri idare edeyim. Sen belediye başkanısın, işini yap. İmar barışı çıkarmak gibi gündemimiz yok. İmar barışı demek bina sağlam demek anlamına gelmiyor. Depremde yıkılan konutlar 6.4'ü imar barışına başvurmuş. 1,5 milyon konutta insanlarımızın tapusu, mülkiyeti var. Ama bu bina sağlam anlamı çıkmıyor. Bizim bu iradeyi ortaya koymamız lazım. Hepimizin İstanbul'unu hep birlikte yeniden inşa etmemiz lazım. İnşallah 14 Mayıs'ta zaferimizi kazanacağız. Milletimizin refahına odaklanacağız. Gelecek kaygısı çekmeden, sadece milletimizin geleceğinin kaygısı için mücadele edeceğiz.
"KIZILAY'I YERMEK, KİŞİLER ÜZERİNDEN YERMEK EN KOLAYI"
Kızılay bizim kurumumuz. 85 milyonun bir değeri. Kızılay'daki çalışanlarımız, arkadaşlarımız deprem sürecinde yapılması gereken her türlü çalışmayı gece gündüz çalışarak, uykusuz, yorgun her türlü çalışmayı yapmak üzere bir mücadele yaptılar. Burada Kızılay'ı yermek, kişiler üzerinden eleştirmek en kolayı.