ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile siyasi temaslarda bulunmak için önceki gün Ankara’ya gelmişti. Türkiye'den hiçbir üst düzey yetkilinin Blinken'ı karşılamaya gitmemesi ve apronun ışıklarının kapalı olması dikkat çekmişti. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan da Blinken’a “anlayacağı şekilde” davranmıştı. Fidan-Blinken görüşmesinin detaylarını köşesine taşıyan Akşam gazetesi yazarı Turgay Güler, “Bundan böyle Bili ve zihniyeti hep bu şekilde ağırlanacak. Diplomasi literatürüne Hakan Fidan'ın hediyesidir. Bu arada günün birinde Hakan Fidan'a benzer bir 'nezaket' uygulamaya kalkacaklar. Hiç tavsiye etmem doğrusu. Zira Hakan Fidan isterse öper” ifadelerini kullandı. Güler, yazısında şunları kaydetti:
“Antony Bilinken ama ben ona kısaca 'Bili' diyorum. Netanyahu'ya malum 'Bibi' diyorlar. İkisinin de elinde masum Filistinli çocukların kanı var. Sadece Filistinli çocukların değil ama. Hem İsrail' in hem de ABD'nin terör örgütleri PKK ve FETÖ'ye verdiği desteği unutmayın! DEAŞ'a verdikleri desteği de! Irak'ta, Suriye'de, Afganistan'da katledilenleri de! Bili de Siyonist Yahudilerden! Netanyahu'nun Gazze'deki katliamlarına destek vermek amacıyla İsrail'e gittiğinde ne demişti? 'Ben buraya Dışişleri Bakanı olarak değil, bir Yahudi olarak geldim'!
Siyonist olarak gitti! Çocukların, bebeklerin katledilmesine destek olmak için. Silah vermek için... Dünya üzerinde nefret edilen iki ülke var. Biri ABD öteki İsrail. Ve bu nefret her saniye artıyor. Yüz yıl da geçse insanlık 'Gazze'deki katliamları' unutmayacak. Unutulmayacaklar listesinde Bili de yerini aldı. Bili önceki gece Ankara'ya geldi. Kendisi bu ziyareti 'ABD Dışişleri Bakanı' olarak yaptığını zannediyordu. Lakin Ankara onu dışişleri bakanı olarak değil 'Siyonist bir Yahudi' olarak karşıladı. Hakan Fidan değil, yardımcısı hiç değil, Ankara Valisi de değil! Ya? Vali yardımcısı düzeyinde karşılandı. O esnada apronun ışıkları da kapalıydı. Boşuna elektrik tüketmeye gerek yoktu. Dün sabah Fidan ve Bili kameralar karşısına geçti. Bili fena gergin görünüyordu zira Fidan soğuk davrandı. Daha doğrusu hak ettiği muameleye tabi tuttu.
Sonra bir görüntü daha düştü medyaya. Bu kez Bili Fidan'ı kucaklayıp öpmeye yeltendi. Karizmayı toparlama çalışması anlayacağınız. Hakan Fidan bu sırnaşıklığa müsaade etmedi. Eliyle mesafeyi kolladı, yarım adım kadar da geri çekildi. Bili mosmor! Suratı bir kez daha düştü. İkilinin Dışişleri Bakanlığı'nda Fidan'ın odasında yaptığı baş başa görüşmeye dair de bir fotoğraf yayınlandı. Bili ve Fidan'ın arasında bir sehpa, sehpanın üzerinde Ay Yıldız gölgesinde Aksa! Hem de Bili'ye yakın bir yerde. Mesaj netti. 'Aksa Hilal ve Yıldız'ın korumasındadır'. Bili o an görmemişse bile, anlamamışsa bile sonradan farkına varacaktır. Neyse...
Üç saat süren görüşmenin detayları belli; insani yardımlar, Türkiye'nin garantörlüğü, katliamların acil durdurulması... Ve bir çuval azar. 'Diplomatik bir dille' tabii ki! Kimsenin şüphesi olmasın, Bili Ankara'ya ayak bastığı andan itibaren 'diplomatik nezaketle' karşılanıp ağırlandı! Kendisi ABD Dışişleri Bakanı olsa hak ettiği şekilde ağırlanırdı. Ama yine de hak ettiği şekilde ağırlandı. Öyle olmasa bu ağırlama tüm dünyanın gündemine düşer miydi? Müslüman coğrafya bu ağırlamaya şapka çıkarır mıydı? Bundan böyle Bili ve zihniyeti hep bu şekilde ağırlanacak. Diplomasi literatürüne Hakan Fidan'ın hediyesidir. Bu arada günün birinde Hakan Fidan'a benzer bir 'nezaket' uygulamaya kalkacaklar. Hiç tavsiye etmem doğrusu. Zira Hakan Fidan isterse öper! Ve son bir not. İletişim Başkanlığı da İsrail ve ABD'nin radarına takıldı. Fahrettin Altun hedefte. Çünkü İsrail' in dezenformasyon faaliyetlerine karşı İletişim Başkanlığı on numara iş çıkarıyor. Sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada. Dünya İsrail vahşetine karşı ayaktaysa İletişim Başkanlığı'nın katkısı yadsınamaz. Meral Akşener bile 'Hamas'ın kadınlara tecavüz edip bebekleri öldürdüğü yalanını' diline dolamıştı. Hem de Gazi meclisin çatısı altında. Ya dünya Akşener'in bu yalanına itibar etseydi.”