Güneş battığında panikleyen 6 çocuğunu yatıştırmaya çalışan Meryem Ebu Emre de mağdur olan Filistinlilerden biri.
Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yaşayan 36 yaşındaki kadının mahallesinde zar zor şarj edilmiş cep telefonlarının ekranları dışında ışık görülmüyor.
Meryem, "Her gece bizim için bir mücadele anlamına geliyor. Bazen çocuklarım elektriğin ne zaman geleceğini sorunca verecek cevabım olmuyor. İnsanların elektriğe bu kadar ihtiyacı olduğunu hiç bilmezdim. Gün ışığının bir dakikasını bile kaçırmamak için artık erken kalkıyorum" diyor.
Meryem Ebu Emre sabahın ilk saatleriyle birlikte ayaklanarak ateşin üstünde yemek pişirip elleriyle çamaşır yıkadığını da sözlerine ekliyor.
20 yaşındaki Raşa Mecid el Attar da güneşi "bir lütuf" olarak gördüklerini anlatıyor.
Haftada birkaç kez 10 telefonu şarj etmeye götürüyormuş. Ailesinin bu telefonları çoğunlukla karanlıkta ağlayan çocukları sakinleştirmek için kullandığını söylüyor.
Savaştan önce üniversite öğrencisiyken buzdolabı, TV, internet, çamaşır makinesi ve fırınlarını çalıştırabildiklerini vurguluyor:
En basit şeyler için bu kadar uğraşırken 21. yüzyılda yaşadığımıza inanamıyorum.