Birçok kentte ucu bucağı görünmeyen geniş alanlara GES'ler kuruldu. Milyonlarca dolar harcayarak güneş enerji santralleri kuran insanlara "ürettiğiniz elektriğin fazlasını bedelsiz verin" denildi. Yatırımcılaran soluğu avukatların ofislerinde aldı.
Türkiye enerji konusunda dışarıya bağımlı bir ülke. Sadece doğalgaz ve petrol konusunda değil, elektrik üretiminde de durum böyle. Son 20 yılda elektrik üretimi konusunda sayısız termik santral faaliyete geçti.
Yurtdışında alınan doğalgaz, bu santrallerde elektrik enerjine dönüştürüldü, üretilen elektrik ise vatandaşa yüksek fiyattan satıldı. Dışa bağımlılıktan kurtulmak için zaman zaman yenilenebilir enerji alternatifleri gündeme getirildi.
Rüzgar ve güneş enerjisi elde edilmesi için çalışmalar yürütüldü. Devletin tepesi yapılan çalışmaları teşvik etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere devlet görevlileri özellikle güneşten yararlanılması gerektiği konusunda tavsiyelerde bulundu. Bu konuda yapılacak çalışmalar teşvik edildi.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) bu kapsamda 2019'da bir yönetmelik çıkardı.
"Elektrik Piyasasında Lisanssız Üretim Yönetmeliği"nde güneş elektrik santrallerinin (GES) teşvik edildiği açık şekilde belirtildi.
Bu yönetmelikte devlet açık şekilde küçük sanayici, çiftçi ve vatandaşa belirli bir sınır dahilinde lisanssız güneş enerjisi santrali kurma izni verdi. Fabrikatör işletmesine, çiftçi damına veya bahçesine, organize sanayi bölgesindeki sanayici atölye veya dükkanının çatısına GES kurdu.
SATIN ALMA GARANTİSİ VERİLDİ
Bunları kuranlar, bu sistemle hem fabrika, işletme, atölye veya evinin elektrik ihtiyacını karşılayacak hem de üretim fazlasını devlete satacaklardı. Devlet, güneş enerjisiyle elektrik üreten kişiye 10 yıl ödeme yapılacağının garantisini verdi.
Söz konusu yönetmelikte, "Üretilen ihtiyaç fazlası elektrik enerjisi için Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından ilan edilen kendi abone grubuna ait perakende tek zamanlı aktif enerji bedeli, tesisin işletmeye girişi tarihinden itibaren 10 yıl süre ile uygulanır" ifadesi yer aldı.
"Lisansız güneş elektrik santralleri kurup, ürettiğin enerjiyi kullanabilir, tükettiğinden fazlası varsa bunu da ben alırım" garantisi veren devlete güvenen çok sayıda sanayici, çiftçi ve vatandaş yatırım yaptı.
Çatılar, arsa ve bahçeler GES tarlaları gibi oldu. Çok ciddi maliyeti olmasına rağmen Elazığ, Urfa, Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Adıyaman, Adana, Mersin ve daha birçok kentte insanlar borçlanarak boş arazilerine, evlerinin çatılarına, fabrika ve atölyelerinin damlarına güneşten elektrik üretecek "solar cell"ler yerleştirdi.
Vatandaş nasıl olsa "devlet fazlasını alacak, nakit girişi olacak ve borç ödenecek" diyerek bu işe dört elle sarıldı. Devlet de bu kişilerle satın alma sözleşmeleri imzaladı. Fakat 11 Ağustos'ta her şey değişti.
EPDK 2019 yılında çıkartılan ve 10 Mayıs 2019 Cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasından sonra Resmi Gazete'de yayımlanan eski yönetmeliği iptal etti.
EPDK 56 gün önce çıkardığı yeni yönetmelikle, daha önce lisanssız üretim yapan bu gibi işletmelerden satın alma garantisi verdiği elektriği bu defa "bedava" almaya karar verdi.
YEKDEM'e 'bedelsiz verilsin' denildi
Bu kararı gören KOBİ sahipleri, küçük sanayici, esnaf ve çiftçiler için büyük bir şoktu. Teşvik ve "alım garantisi" nedeniyle bankalardan kredi alarak veya çevrelerinden borçlanarak milyarlarca lira harcayanlardan, ürettikleri elektriğin fazlasını YEKDEM'e hibe etmeleri isteniyordu.
Peki YEKDEM nedir? YEKDEM, Elektrik Piyasası Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması.
Yeni yönetmelikte şu ifadeler dikkat çekiyor:
''YEKDEM'e bedelsiz katkı olarak alınan ve tüm elektrik tüketicilerine fayda sağlanması beklenen enerji LÜYTOB'a eklenerek ilgili şebeke işletmesi tarafından EPİAŞ'a bildirilmelidir. Dağıtım şirketlerince bedelsiz katkı olarak dikkate alınacak bu enerji için ihtiyaç duyulacak sistem kulanım bedeli, ilgili görevli tedarik şirketlerine bildirilmeli ve EPİAŞ tarafından bu bedel düştükten sonra arta kalan enerji YEKDEM'e bedelsiz katkı olarak değerlendirilmelidir.
"EPİAŞ sanal sayaçlar tanımlayacak"
Uygulamaya ilişkin örnek bir çalışmaya da yer verilen yeni yönetmelikte, "YEKDEM'e bedelsiz katkı olarak dikkate alınan enerji ve bu enerjiye istinaden talep edilecek sistem kullanım bedelinin sistemlere yüklenebilmesi için EPİAŞ tarafından ayrı sanal sayaçlar tanımlanacaktır. Bu kurul kararı kapsamındaki iş ve işlemlerin 2022 yılı ağustos ayı uzlaştırma dönemine ait mahsuplaşmalardan başlamak üzere uygulanması gerekmektedir" denildi.
Yeni yönetmeliğe pek çok sanayici karşı çıktı. Bunlardan biri de Elazığ Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Suat Öztürk.
"Gangster, şehir eşkıyası mısınız?"
Suat Öztürk, AK Parti Milletvekili Tahir Öztürk'ün kardeşi. Öztürk, EPDK'nın yönetmeliğine, "Cumhurbaşkanımız yerli ve milli diyordu. Bu mu yerli ve milli felsefesi? Siz gangster misiniz, siz şehir eşkıyası mısınız da üreticinin yatırımına bedavadan çöküyorsunuz?" diyerek tepki gösterdi.
Uygulama, yeni ve çok sayıda mağduru beraberinde getirdi. Diyarbakır, Urfa ve Adıyaman gibi kentlerin organize sanayi bölgelerinde GES yapan birçok kişi EPDK hakkında dava açtı.
Danıştay 13. Dairesi'nde dava açanlara göre durum çok vahim. Pek çok kişi uğradıkları zarar nedeniyle mağdur.
"Yönetmelik kanuna aykırı, iptalini istedik"
Kaymaz-Aktan Hukuk Bürosu avukatlarından Murat Yaman'a göre EPDK'nın 11 Ağustos tarihli yönetmeliği hukuka aykırı. Bu nedenle dava açıldığını vurgulayan Yaman, "Yönetmelikler dayanağı olan kanunlara aykırı olamaz" dedi.
2019'daki yönetmeliği enerji piyasasını düzenleyen iki kanuna dayandığını hatırlatan Yaman, "Her iki kanunda da açık bir şekilde bunların 10 yıl süreyle satın alınacağı yazılmış. Şimdi ise bir yönetmelik değişikliğiyle kanuna aykırı iş yapılıyor. Dolayısıyla kanuna aykırı olduğundan öncelikle bunun iptalini istedik" diye konuştu.
"Yönetmelikle idari yaptırım getirilemez"
Kanunla idari yaptırım getirildiğinde bunun idari para cezasının da olması gerektiğini hatırlatan emekli hakim avukat Murat Yaman, "Ortaya çıkan durum kanunilik ilkesine de aykırıdır. Bir yönetmelik hükmüyle idari yaptırım getirilemez. Yönetmelikle 'eğer fazla elektrik üretirsem ben bunu senin elinden bedelsiz alırım' demek idari bir yaptırımdır. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 35. maddesine açık bir şekilde aykırıdır. Onun için yönetmeliğin iptalini istiyoruz."
"Yönetmelik geriye dönük işletiliyor, dava açan kazanır"
Aynı avukatlık bürosunda görev yapan Doç. Dr. Seydi Kaymaz ise Adıyaman Organize Sanayi Bölgesi'nde faaliyet yürüten ve bu alanda yatırımı bulunan bazı sanayiciler adına dava açıklarını söyledi.
Devletin ilk başka teşvik ettiğini ve ne kadar olacağına ilişkin bir sınır da koymadığını ifade eden Doç. Kaymaz, "Ağustosta çıkartılan yönetmelik geriye dönük işletiliyor. Bu doğru değil" yorumunu yaptı.
Sanayici, çiftçi, iş adamı veya herhangi bir vatandaş ayrımı olmaksızın yatırım yapan herkesin itiraz hakkı olduğunu dile getiren Kaymaz, "Ortada bir boşluk, bir bilinmezlik varsa bunda yatırımcı değil devletin bürokratları sorumlu. Davayı açan kazanır" diyerek sözlerini tamamladı.
"Birçok kişi mağdur olmuş durumda"
Pek çok müvekkili adına EPDK'nın yönetmeliğini için iptal davası açan avukatlardan biri de Hayrullah Kutlu. Ankara'da çalışan ancak Güneydoğu Anadolu'daki illerden gelen vatandaşların talebi üzerine dava açıklarını dile getiren Kutlu, "Bu işte çok mağdur oluşmuş durumda" yorumunu yaptı.
Devletin önce yatırım teşvikleri uyguladığına ama daha sonra abonelik gücüyle ilgili bir sınırlama getirdiğine dikkati çeken Kutlu, "Buradaki esas sıkıntı, geriye dönük şekilde bir değişim uygulanmasıdır. Yani 11 Ağustos yönetmeliği, mağduriyetin boyutunu katbekat artırdı" diye konuştu.
"Mülkiyet hakkı ihlal ediliyor"
Yeni yönetmelikte "Mülkiyet hakkının ihlali" olduğunu ve bunun anayasanın ilgili maddesine açık şekilde aykırı olduğunu vurgulayan Av. Hayrullah Kutlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"EPDK'nın yönetmeliği elektrik piyasasını düzenleyen 2 kanuna aykırı. Ayrıca ortada 2019'da çıkan bir yönetmelik, Cumhurbaşkanlığı kararı ve kanun var. Yeni yönetmelik bunlara muhalif ve kendinden üst norm yani kanuna aykırı düzenleme içeriyor. O yüzden de düzenlemenin iptali gerekiyor."
Danıştay 13. Dairesi'ne dosya mı yağacak?
Kalyon Holding'in Türkiye'nin tek çöl niteliği taşıyan arazisindeki Kalyon Karapınar Güneş Enerjisi Santrali, yaklaşık 20 milyon metrekare araziye kuruldu. Burası için 812 milyon dolar harcandı.
Sadece Kalyon değil, binlerce sanayici, KOBİ ve çiftçi farklı meblağları bulan yatırıma imza attı. Şimdi bir zaman teşvikçi konumundaki Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu ile yatırımcı davalık.
Dava açma süresinin sona ermesine de 5 gün kaldı. Hukukçular, Danıştay 13. Dairesi'ne çok fazla dosya geleceği görüşünde.