Fatih Erbakan, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, iktidarın ekonomi politikasını eleştirdi.
Ekonomideki gider kalemlerini faiz, israf, imtiyazlı holdinglerin ve kur korumalı mevduatın oluşturduğunu belirten Erbakan, "Gelir kalemleri de yeniden borç almak, devlet varlıklarını satmak ve zamla, vergiyle millete ilave yük yüklemek. Bu sistemin adı borç, faiz, zam, vergi ekonomisidir." diye konuştu.
Savunma Sanayii ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni eleştiren Erbakan, iktidarın kredi kartı limitinden de vergi toplayacak duruma geldiğini söyledi.
Söz konusu kanun teklifinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerinin ertelendiğini anımsatan Erbakan, bunu olumlu bulduklarını söyledi. Erbakan, "Bu teklif tümden geri çekilmeli, savunma sanayimiz için de vatandaşa ilave yük getirmeden yeni kaynaklar bulunmalı." ifadesini kullandı.
Savunma sanayi için paranın milletten toplanmaması gerektiğini vurgulayan Erbakan, bunun "imtiyazlı holdinglere vergi muafiyeti çıkarmayarak, haksız kaynak aktarımını durdurarak yapılması gerektiğini" ifade etti.
Erbakan, 10 ay önce şans oyunlarından savunma sanayine aktarılan payın yüzde 20'den yüzde 10'a düşürüldüğünü hatırlattı.
"GİRİŞİMLER FAYDALI OLACAK"
Bir gazetecinin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin DEM Parti milletvekilleriyle el sıkışmasını sorması üzerine Erbakan, siyasette kutuplaşma olmaması gerektiğini anlattı.
Erbakan, "Bu gibi girişimlerin, diyaloğun faydalı olacağını ifade ediyoruz. Atılacak adımlarda da devletimizin kırmızı çizgisinin muhafaza edilmesi son derece önemli. Terör örgütünün uygulamalarına karşı tavrımızda değişiklik olması mümkün değildir. Kırmızı çizgilerimizden taviz vermeden, siyaset içinde bu tür müzakerelerin yapılması elbette faydalı olacaktır." dedi.
Bir gazetecinin Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un anayasaya ilişkin sözlerini sorması üzerine Erbakan, Kurtulmuş'un bilimsel, entelektüel bir tartışma başlattığını söyledi.
Erbakan, şöyle konuştu:
"Kurtulmuş'un kötü niyeti olduğunu düşünmemiz mümkün değil, üzerine fazla gidildiğini düşünüyorum. Oradaki kasıt, devletin millet için var olduğu, milletin esas olduğu, devletin millete hizmet için var olduğu noktasında açıklamada bulundu. Bizim de anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili sorunumuz yok ancak bu üç maddenin içerisindeki laiklik kelimesinin bir izahının, açıklamasının yapılması... Geçmişte partilerimiz bu kelime yüzünden kapatıldı. 28 Şubat'ta 'laiklik' ilkesi adı altında yapılan uygulamalar ortada. Tekrardan bu tip olaylarla karşılaşmamak için Türkçede yeri olmayan laikliğin mealinin açık şekilde konulması ve böylelikle inanç özgürlüğüne karşı bir silah olarak kullanılabilmesinin önüne geçilmesi gerekir."