Geçen yılın sonuna doğru rekor seviyeleri gören enflasyon, kasım ayından itibaren baz etkisiyle düşmeye başladı.
İktidarın yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 20 civarındaydı.
Aralık 2022'de TÜFE yüzde 1,18 oranında arttı. Yıllık enflasyon ise bir önceki aya kıyasla 20,12 puan azalarak yüzde 64,27 olarak gerçekleşti.
Ocak 2023'te bir önceki aya göre artış olsa da yıllık bazda düşüş yaşandı.
Yani ocak ayında yıllık enflasyon 57,68 oldu.
"Enflasyon 2023'te yüzde 20'le seviyesine düşecek"
Bu düşüşün devam edeceğini iktidar temsilcileri hep söyledi.
Hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2023 yılı hedefin yüzde 20 civarında olacağını söyleyerek "Herkes hesabını 2023'te yüzde 20'ler seviyesinde enflasyona göre yapsın. Aksi yönde hareket edenlere hükümet olarak biz kendi yetkilerimizi, milletimiz de tercihleriyle kendi iradesini kullanarak gereken cevabı verecektir" dedi.
Ancak 6 Şubat'ta meydana gelen ve onbinlerce insanın hayatına mal olan depremler enflasyondaki hesapları da değiştirdi.
Açıklanacak aylık enflasyonda rakam düşük de çıksa sonraki aylarda yine büyük oranların ortaya çıkma ihtimali yükseldi.
Uzmanlar, depremin yol açtığı yıkım nedeniyle arz-talep dengesinin bozulduğunu, tüketiminin artması nedeniyle enflasyon oranının sürekli artış göstereceğini belirtiyor.
Yani ekonomistler, bundan sonra Türk ekonomisinin yüksek enflasyona, halkın da düşük alım gücüne mahkum olacağını savunuyor.
Bolu İzzet Baysal Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Durusoy, daha önce açıklanan büyüme verilerinin beklentilere paralel geldiğini söyledi.
Durusoy'a göre büyümenin kompozisyonu ve sürdürülebilirliğine bakıldığında rakama temkinli yaklaşılması gerekiyor, sebebini ise "Büyümede en büyük katkı tüketim tarafından geldi. Ancak büyümeden alınan pay tüketiciler açısından o kadar iyi değil, hatta son yılların en düşük değerini aldı denilebilir" ifadeleriyle açıklıyor.
"Büyümede sürdürülebilirlik konusundaki endişe güçlendi"
"Böyle bir sonucun ortaya çıkması aslında bekleniyordu" diyen Durusoy, şunları kaydetti:
Türkiye ekonomisi için yaklaşık 1,5 yıldır büyümeyi önceleyen bir politika benimsendi. Belli bir büyüme rakamının gelebileceği zaten aşikardı. Ancak bunun sürdürülebilirliğini tartışmak gerekir. Depremle birlikte arz ve talep dengesizliği ortaya çıktı, bazı sektörler ciddi anlamda etkilendi. Nitekim gelen PMI (Satınalma Yöneticileri Endeksi) verisine bakıldığında orada da ciddi sıkıntıların olduğunu görüyoruz. Özellikle tedarik zincirleri üzerinde depremin etkileri var. Yeni siparişler yavaşladı. Bunlar aslında büyüme ile ilgili sürdürülebilirlik konusundaki endişeleri güçlendiriyor."
"Bundan sonraki süreçte baz etkisini görmeyeceğiz"
Gelecek enflasyon rakamına ilişkin görüşlerini de paylaşan Durusoy, "Rakamın ne olduğundan öte hane halklarının ne hissettiği önem taşıyor. Bu rakamlar depremle de ilişkilendirilecektir ama şu kadarını söyleyeyim; artık bundan sonraki süreçte baz etkisini göremeyeceğiz. Önümüzdeki dönemde ciddi anlamda enflasyon rakamlarını yukarı yönde baskılanacağını söyleyebilirim" değerlendirmesinde bulundu.
"Baz etkisi nedeniyle 'enflasyon düştü' algısı oluşturuldu"
Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ise Ocak 2023 verisinin öngörülen şekilde enflasyonun düşüşe geçmeyeceğini gösterdiğini söyledi.
İktisatçı Kozanoğlu'na göre zaten enflasyonda bir düşüş eğilimi yoktu. 2022'nin ilk aylarında enflasyon çok yüksek seyrettiğini için baz etkisi denilen çok yüksek rakamları çıkıp daha ılımlı rakamların girmesiyle 'enflasyon düştü' şeklinde bir algı oluşturuldu. Ancak durum değişti. Eğer deprem olmasaydı belki seçimlere doğru yüzde 40 civarında inebilirdi.
Enflasyonun bu yılın başında yüzde 6'nın üzerinde çıkmasının durumu değiştirdiğini ifade eden Kozanoğlu, "Depremle birlikte 11 ilin hem tarım üreticisi olması hem gıda fiyatlarını yukarı çekmek açısından hem de üretimde aksamaların ortaya çıkacak olması nedeniyle önümüzdeki aylarda enflasyon biraz daha yükselme eğilimine girer. Şu an yüzde 50'nin altında bir rakamın ortaya çıkma ihtimali çok düşük görünüyor" diye konuştu.
Depremin değişik hesaplamalarına göre 40 ile 60 milyar dolar arasında maliyeti olacağını hatırlatan Kozanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
Maliyetin ortalama 50 milyar dolar olacağını düşünüyorum. Bu büyümeyi de etkiler. 2023'ün büyüme rakamının yüzde 1 daha düşük olma olasılığı var. Deprem harcamaları nedeniyle bütçe etkilenecek. Bütçe açığının artması söz konusu olacak. Hesaplarıma göre deprem bütçeye 200-250 milyar lira arası etki yapacak. İnşaat sektörünün de dış girdi kullanması nedeniyle yaklaşık 10 milyar dolar civarında cari işlemler açığını etkileyecek. Yani bütün makro rakamlara olumsuz etkisi olacak."
Independent Türkçe