Sosyal Güvenlik Başuzmanı Karakaş, maaş ödemelerinin yoğunluk nedeni ile 3 ay gecikebilme ihtimali söz konusu olursa EYT’lilerin Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) avans ödemesi alabileceklerini bildirdi. Karakaş, Mart ayı içerisinde emeklilik dilekçeleri SGK’ya ulaştığı takdirde EYT’lilerin herhangi bir hak kaybına uğramayacağını kaydetti.
Radyo Sputnik’te yayınlanan Aysel Alp’le Ankara’dan Haber Var programının konukları; ODTÜ Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr Meltem Şenol Balaban ve Sosyal Güvenlik Başuzmanı İsa Karakaş oldu.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) çalışanlarının sayıca az olduğunu dile getiren Karakaş, bu noktada oluşabilecek bir yığılma durumunda nasıl bir yol izleneceğini aktardı. Karakaş, “Diyelim ki çok aşırı bir yığılma oldu. Gecikme oldu. Nisan, Mayıs, Haziran’da ödenmedi. Bu noktada asla bir hak kaybı olmayacak. Nisan ayından itibaren gecikmiş aylar dahil bütün ayların maaşlarını topluca alacaklar. Burada herhangi bir hak kaybı yok. Eğer ki gecikmeler 3 ayı bulursa ve geçerse bunlar SGK’ya gidip avans da alabilirler. Avans uygulaması var. Bunu da ilk defa Sputnik aracılığıyla söylemiş olduk“ dedi.
‘İlk maaşlar Nisan ayında alınacak’
EYT’lilerin ilk maaşlarını ne zaman alacakları ve sistemde yaşanabilecek gecikmeler ile ilgili konuşan Karakaş, şunları söyledi:
“Ayın 1’inde de 31’inde de başvuru yapsanız daha fazla maaş alamıyorsunuz veya hak kaybına uğramıyorsunuz.Burada tek önemli olan şey Mart ayı içerisinde emeklilik dilekçesinin SGK’ya ulaşması. Çünkü SGK sisteminde emeklilik dilekçenizi verdiğiniz ayı takip eden aydan itibaren maaşa hak kazanıyorsunuz. Dolayısıyla EYT’liler Mart ayında verileceği için Nisan ayından itibaren emeklilik maaşına hak kazanacak. Emeklilik mevzuatımızda, Sosyal Güvenlik mevzuatımızda gecikmelerle ilgili hükümlere yer verilmiş. Yeter ki siz dilekçenizi Mart ayında vermiş olun. E-devletten verdiğiniz zaman diyelim ki ayın 5’inde Resmi Gazete’de yayınlandı. ‘5 Mart itibariyle EYT yasası yürürlüğe girdi’ denildi. 5 Mart günü e-devlet üzerinden verdiğiniz zaman zaten sistem barkot üretiyor ve 5 Mart’ta vermiş olduğunuz kesinleşiyor. Dolayısıyla artık siz emeklilik adayısınız ve bu tescillenmiş oluyor. Nisan ayında emeklilik maaşına kesinlikle hak kazanıyorsunuz.”
‘1 gün olsa bile EYT’den faydalanabilirler’
EYT’den faydalanamayanların yasal gerekçeler temelinde hak arama yoluna gidebileceğini hatırlatan Karakaş, “EYT’den faydalanacak olan çok sayıda vatandaşımız var. Faydalanamayan da çok sayıda vatandaşımız var. Zamanında çalışmışlardır ama sigortalılığı gösterilmemiştir veya bir yanlışlık olmuştur. Bunlar da eğer yasal gerekçeler varsa Yargıtay bağlamında yasal yollarla hak arama yollarına gidebilirler. Yasal yollarla 8 Eylül 1999 yılı öncesinde sigortalı olduklarını kanıtladıkları takdirde; özellikle SSK’lılar için konuşuyorum. 1 gün bile olsa onlar da EYT’den faydalanabilirler” şeklinde konuştu.
‘Şarlatanlara paranızı kaptırmayın’
Karakaş, dolandırıcılara karşı da uyardı. SGK’nın fotoğraf ve belge talep etmediğini, yalnızca ‘tahsis talep beyannamesinin’ söz konusu olduğunu bildiren Karakaş, şunları kaydetti:
“Benim EYT’lilere tavsiyem, özellikle altını çiziyorum. Kendine danışman diyen bir sürü sahtekar var. Onlara para vermemeliler. Piyasadaki şarlatanlara paranızı kaptırmayın. E-devlete girin. E-devlete girdiğiniz zaman sistem zaten sizi yönlendiriyor. Oradan dilekçenizi verirsiniz. Herhangi bir sıkıntı olmaz. Emeklilik süreci de son derece basit. SGK sizden fotoğraf, belge vs. istemiyor. Sadece tahsis talep beyannamesi var. E-devletten girdiğiniz zaman kendiniz yapabilirsiniz. İlle de uzman diyorlarsa en azından SGK’da çalışmış, Çalışma Bakanlığı’nda çalışmış güvenilir kişiler olsun. İşin içine para girince orada sahtekarlıktan da şüphelenmelerinin özellikle altını çiziyorum.”
‘Kent içerisinde riskli bölgeler önceliğe alınmalı’
1999 Gölcük depremi sonrası sürecin akılcı yürütülmediğini savunan ve olası İstanbul depremine karşı alınabilecek bir takım önlemler sıralayan ODTÜ Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Meltem Şenol Balaban, “Kentin tümü için bir takım stratejileri geliştirmemiz lazım. Örneğin, ‘1 ay, 6 ay, 1 yıl sonra ne olacağını bilsek ne yaparız?’ Aslında burada önemli olan planlı, programlı hareket edebilmek ve bundan hiçbir zaman geri durmamak. Biz 20 seneyi o şekliyle akılcı kullanamadık. Dolayısıyla şimdi işler sıkıştı, öncelikler daha önemsendi. Ama kentler burada birer risk sektörleri olarak düşünülürse deprem olduğunda yanıcı, patlayıcı tesislerin ikincil tehlikeleri, yolların kapanması, tahliye edilemeyecek yollar; aslında bütüncül olarak baktığımızda pek çok konu alanının öncelikler içine dahil etmemiz gerekiyor. Çünkü olayın zamanına bağlı olarak şu anda hazırlıklı olmadığımız durumlar varsa onlar üzerine hızlıca eyleme geçmemiz lazım. Kent içerisinde riskli bölgeler önceliğe alınmalı” şeklinde konuştu.
‘İstanbul’un çekim etkisi farklı bölgelere dağıtılmalı’
İstanbul’un birçok konuda cazibe merkezi olduğunu ve söz konusu çekim unsurlarının Anadolu’ya dağıtılması gerektiğini dile getiren Balaban, şunları kaydetti:
“Asıl çekim noktası İstanbul. Çünkü pek çok yatırım orada ve iş bulma olanakları, yaşam olanakları, sanat aktiviteleri gibi pek çok konu bir çekim noktası olan ve yatırımların en çok yer bulduğu İstanbul’da. Herkes oraya gitmek, orada bir hayat kurmak istiyor. Oradaki sanayi veya üretim tesislerinde iş buluyor. Bizim oradaki bu çekim etkisini aslında Türkiye’nin başka yerlerine dağıtabilmemiz lazım. Bu sanayiyi oradan oraya çekelim değil, Anadolu’nun başka kentlerinde bu tür yatırım alanları, cazibe alanları yaratalım. Devlet eliyle orada bir takım teşviklerde bulunalım. Zaten Anadolu’nun diğer kesimlerinde iş koşulları sıkıntılı olduğundan İstanbul’a giden kesim nüfusunun orada barınması doğal olarak bu şekilde sağlanacağı için sorun kendi içinde çözüme kavuşacaktır. Bu noktada eğitim koşulları açısından da benzer şeyleri orada iyileştirmek, Anadolu’nun belli noktalarında daha iyi üniversite olanaklarını artırmak, bütüncül olarak bakmak gerekir.”
Sputnik