Yeni Günaydın
Geri

Dünyada Böcek Mutfağı!

Birleşmiş Milletler'in uzun süredir teşvik ettiği böcek tüketimini etik, ekonomik ve ekolojik boyutlarıyla ele aldık.
Dünyada Böcek Mutfağı!
Haberler / Yaşam
6 Ekim 2022 Perşembe 12:45
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Uzmanlar, her yıl farkında olmadan ortalama 140 bin böcek parçası yediğimizi tahmin ediyor. Zira un kurdu, kurtçuk ve hatta hamamböceği parçaları çikolata, kahve ve buğday unu gibi sık tüketilen gıdalara karışmış durumda.

Gıda üretim süreçlerinde böcekleri ayırmak çok zor olduğu için ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) gibi düzenleyici kurumlar da yiyeceklerin içinde belirli miktarda böceğin yer almasına izin veriyor.

Göz görmeyince gönül katlanır. Muhtemelen bu yüzden bilmeden yediğimiz böcekler üzerinden hararetli tartışmalara girişmiyoruz.

Konu bilerek ve isteyerek tüketmeye ve hatta çeşitli tariflerle "leziz böcek yemekleri" hazırlamaya gelince durum bu kadar basit değil. Özellikle son yıllarda Batı'da hız kazanan yeşil dönüşümle böcek yetiştiriciliği sığır çiftliklerinin yerini alması için teşvik ediliyor ve bu da birçok tartışmaya neden oluyor.

Buradan hareketle başta Birleşmiş Milletler'in (BM) uzun süredir teşvik ettiği böcek tüketimini etik, ekonomik ve çevresel boyutlarıyla ele aldık. Gazeteci ve Yazar Bülent Şahin Erdeğer, Gıda Mühendisi Bülent Şık ve Felsefe Doçenti Sibel Kibar'ın görüşleri ışığında böcek yetiştiriciliğinin gıda güvenliği ve iklim krizi gibi sorunlara çözüm olup olmayacağını tartıştık.

Böcek yeme trendini çevresel açıdan değerlendiren Şık, "Ekolojik krizin bize başka türlü çözümler için kapı aralıyor" derken, yapay et ve böcek yeme tartışmalarının sorunun kökenine değinmediğini vurguladı.

"Sığır çiftliklerine karşı mücadele sermayenin yön değiştirmesiyle açıklanabilir" diyen Kibar ise yeşil dönüşüme ayak uyduramayan küçük üreticilerin bağımlı hale gelebileceğini ve çiftliklerini büyük üreticilere satmak durumunda kalabileceğini aktardı.

Konuyu dinler açısından ele alan Erdeğer, "Bunlar kültüre göre değişen hükümler" diyor ve Türkiye'de bu konunun tartışma yaratabileceğini sözlerine ekledi.

Tartışma nasıl başladı: Fitili BM Gıda ve Tarım Örgütü ateşledi 

BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), "Yenebilir Böcekler: Gıda ve beslenme güvenliği için gelecekteki beklentiler" adlı 2013 tarihli raporuyla böcek yeme ve yetiştirme fikrini ayrıntılarıyla ele almakla kalmadı, aynı zamanda teşvik ederek bugünkü böcek yeme tartışmalarının da fitilini ateşledi.

Örgüt 201 sayfalık bu raporda 2050 itibarıyla dünya nüfusunun 9 milyar olacağını ve bunun ekoloji üzerindeki baskıyı artırarak gıda güvensizliğini şiddetlendireceğini ifade ediyor. 
Örgüt kalabalık nüfusun gıda kaynakları üzerinde yarattığı baskıyı hafifletmek için "gıdayı artırma, açlığı bitirme, ekonomiyi canlandırma ve sera gazlarını azaltma hedefleri" doğrultusunda böcek çiftlikleri kurulmasını öneriyor.

FAO'ya göre böcek yetiştiriciliğinin bu hedeflerin yanında birçok olumlu yönü de var. Örgüt bunlar arasında (aşağıda ayrıntılı tartışılacağı üzere) böcek tüketiminin daha sağlıklı olması, çevresel etkilerinin daha az olması ve daha az yatırım gerektirmesi gibi bir dizi faktör sayıyor.

Böcek çiftliği nasıl olur, Türkiye'de var mı?

Arılar ve ipekböcekleri gibi bazı böcek türlerinin ürünleri değerli görüldüğü için bunların uzun bir yetiştirilme geçmişi var. Ürünlerinin yanı sıra biyolojik kontrol (örneğin parazitlerle mücadele için) veya sağlık (örneğin kurtçuk tedavisi) amaçlı da çok sayıda böcek yetiştiriliyor.

Bunlar için kurulan çiftliklerde özel kafesler yer alıyor ve sıcaklık ayarları sayesinde böceklerin yumurtlama süreleri kısaltılıyor ve bir çiftlikte birden fazla böcek türünün yetiştirilmesi mümkün hale getiriliyor.

Öte yandan, gıda kaynağı olarak böcek yetiştirme fikri nispeten yeni. Şu anda bu faaliyet çoğunlukla ılıman bölgelerde, böcekleri hayvan yemlerinde kullanmak üzere kurulmuş çiftliklerde yürütülüyor.

Bu çiftlikler genellikle hayvanat bahçeleri veya çiftlik hayvanlarına gıda sağlamak için çalışan aile işletmeleri tarafından işletiliyor ve buralarda çoğunlukla un kurdu, cırcır böceği ve çekirge gibi böcekler yetiştiriliyor.

Türkiye'de de bu çiftliklere rastlamak mümkün. Örneğin, Tarım Bakanlığı izniyle 19 yıl önce Antalya'da böcek çiftliği kuran Selami Gökgöl, bugün çekirge, un kurdu, morio kurdu, cırcır böceğinin de aralarında bulunduğu 15 çeşit böceği üretir hale geldi.

Gökgöl'ün yetiştirdiği böcekler genelde hayvanat bahçeleri, petshop mağazaları, tavuk çiftlikleri, akvaryumcular ve kozmetikle ilaç sanayinin yanı sıra amatör balıkçılar tarafından da kullanılıyor. En fazla alıcı bulan böcek türleri arasında ise çekirge ve un kurdu öne çıkıyor.

Bu tür çiftlikler arasından üretimin doğrudan insan tüketimine yönelik olduğu örneklerse çok yaygın değil. Laos, Tayland ve Vietnam'daki cırcır böceği yetiştiriciliği bunların en önemli örneklerinden.

Böcek yemenin tarihi

Aslında böcek yemeyi korkutucu bulanlar azınlıkta olabilir. Zira tarih boyunca insanlar böcekleri yiyecek olarak benimsedi ve bugün, birçok kültür buna devam ediyor.

Örneğin, 10 bin yıl önce avcı ve toplayıcılar hayatta kalmak için böcekleri yiyordu. Wisconsin-Madison Üniversitesi'nden emekli entomoloji profesörü Gene DeFoliart'a göre, muhtemelen hayvanların ne yediklerini gözlemleyerek böcek yiyebileceklerini anlamışlardı.

National Geographic'e konuşan DeFoliart, "Böcek yemek kesinlikle eski bir gelenek" diyor.

Antik Romalılar ve Yunanlar ise böcekleri yemeklerinin yanında yiyordu. Birinci yüzyılda yaşamış Romalı bilgin ve Historia Naturalis'in yazarı Büyük Plinius, Romalı aristokratların şarabın yanında böcek larvalarını yemeyi sevdiklerini yazmıştı.

Dördüncü yüzyılda yaşamış Yunan filozof Aristoteles de yazılarında ağustosböceklerini hasat etmek için ideal zamanı anlatıyordu:

Ağustosböceği larvası toprakta tam boyutuna ulaştığında bir su perisi olur; o zaman, kabuğu kırılmadan önce en iyi tadı verir. İlk başta erkekleri, yemek için daha iyidir ama çiftleşmeden sonra dişiler beyaz yumurtalarla dolar.

19. yüzyılın ortalarında, Nevada'da görev alan Binbaşı Howard Egan, Kızılderililerin de cırcır böceği avladığına tanıklık etmişti.

Batı medeniyeti böcek yemeyi neden bıraktı?

Öte yandan, ABD ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok bölgede böcek yemek çok nadir. DeFoliart'a göre bunun bir nedeni, Avrupa'da insanların tarıma geçmesinden sonra, böcekleri bir gıda kaynağından ziyade mahsulleri yok eden haşereler olarak görmesi.

Penn State Üniversitesi'nde gıda bilimi profesörü Manfred Kroger da National Geographic'e yaptığı açıklamada, "Nesilden nesile aktardığımız 200 ila 300 temel gıdamız var ve yeni gıdalar denemek her zaman hassas bir konu" diyor.

Kastamonu Üniversitesi'nde felsefe doçenti Sibel Kibar ise, "Böcek yemenin nesi yanlış?" başlıklı makalesinde Mezopotamya vurgusuna yer veriyor:

"Avrupalıların böcek yemekten vazgeçmesi ve böceği açlık ve kıtlık  koşulları haricinde hiçbir şekilde yenilemez bir şey olarak görmesi, Ortadoğu'dan etkilenmesiyle ilişkilendiriliyor" diyen Kibar, makalede şöyle yazıyor:

Mezopotamya’da insan eliyle üretilen yiyecek değerlidir. Doğada hazır bulunan ve vahşi diye tabir edilen besinler yiyecek kabul edilmez ve zorda kalmadıkça yenilmez. Tarım toplumlarında, böcek yemek avcı-toplayıcı toplumlara has bir alışkanlık olarak bırakılıyor.

Diğer yandan, Batı'nın böceklerle arasına mesafe koymasında habitat farklılıkları da etkili olmuş olabilir. Zira Avrupa, dünyadaki yenebilir böceklerin sadece yüzde 2'sine ev sahipliği yapıyor ve bunlar da tropik bölgelerdeki kadar büyüyemiyor. 

Bugün hangi böcekler, nerelerde tüketiliyor?

Dünya çapında insanların tükettiği böcek türlerinin sayısının bin ila 2 bin olduğu tahmin ediliyor. Bunlar arasında kelebek, güve, kınkanatlı, karınca, arı, yaban arısı, çekirge, cırcırböceği, termit, yusufçuk ve ağustosböceği gibi türler yer alıyor.

Böceklerin tüketildiği ülkelerin başında Tayland, Avustralya, Güney Afrika, Çin, Hindistan, Endonezya, Peru, Filipinler, Gana, Japonya ve Meksika gibi ülkeler geliyor.

Avrupa ve Kuzey Amerika gibi Batı pazarlarında tüketicinin ilgisini artırmak içinse böcekler, un gibi ürünlere dönüştürülerek tanınmayacak hale getiriliyor. Kanada'daki Entomofarms, ABD'deki Aspire Food Group, Hollanda'daki Protifarm ve Protix'in yanı sıra İsviçre'deki Bühler Group, böcekleri bu ürünlere dönüştürerek seri üretime uygun bulan gıda üreticilerinden. Bunlar da 7 böceğe odaklanıyor:

- Un kurdu larvaları (Tenebrio molitor)

- Küçük un kurtları (Alphitobius diaperinus)

- Evcil cırcırböceği (Acheta domesticus)

- Tropikal evcil cırcırböceği (Gryllodes sigillatus)

- Avrupa göçmen çekirgesi (Locusta migratoria)

- Siyah asker sineği (Hermetia illucens)

- Karasinek (Musca domestica)

Dünyada "böcek mutfağı": Hangi böcek, hangi tarifle yeniyor?

İstatistiklerin yanı sıra böceklerle hangi yemek tariflerinin uygulandığı da dikkat çeken bir konu. Bazı uzmanlar dünya nüfusunun yüzde 30'unun, bazıları da yüzde 80'inin standart beslenme düzenlerinin bir parçası olarak böcek yiyor olabileceği tahmin ediliyor. Yerel bölgelerde çok sayıda böcek türü çeşitli tariflerle yense de belli başlı örnekler dünya çapında üne kavuşmuş durumda.

Örneğin, Gana'da bahar yağmurları sırasında kanatlı termitler toplanıyor ve kızartılıyor, kavruluyor ya da ekmek yapılıyor. Güney Afrika'da ise kınkanatlılar mısır unu lapasıyla birlikte yeniyor.

Kenya'da termitler yuvalarından davulla çıkarılıyor. Ses yağmuru çağrıştırıyor, böcekleri ortaya çıkmaları için kandırıyor. Yakalanan böcekler, canlı, sulu veya kuru kavrulmuş şekilde yeniyor.

Çin kültüründe arıcılar erkeksi ve güçlü olarak görülüyor. Çünkü bu kişiler düzenli olarak kovanlardan larvaları yiyor.

Japonya'da gurmeler, şeker ve soya sosunda sotelenmiş su sineği larvalarını tercih ederken, Nagasaki bölgesinde bir süpermarket atıştırmalık böcek otomatlarına geçmişti. Ülkede "suzumebachi" diye anılan dev eşek arılarının larvaları da kremsi kalmaları için zencefille kaynatılıyor veya gevrekleşinceye kadar kızartılıyor.

Bu arada Bali'de Hindistan cevizi sütünde zencefil ve sarımsakla kaynatılmış, kanatları alınmış yusufçuklar popüler.

Yeni Gine ve Avustralya'da tırtıllar, Latin Amerika'da ağustosböcekleri, ateşte kavrulmuş tarantulalar ve karıncalar geleneksel yemeklerde yaygın görülüyor.

En ünlü mutfak böceklerinden biri olan agav solucanı, Meksika'da ekmeğin üzerine konarak yeniyor ve likör şişelerine yerleştiriliyor.

Çekirge istilasından kurtulmanın yolu: Çekirge kebabı

Afrika ve Asya'da çiftçiler her yıl çekirge istilalarıyla mücadele ediyor. Ancak zaman zaman bu istilalar çok daha şiddetli bir hal alıyor. Örneğin, Doğu Afrika, 2020'de son 70 yılın en şiddetli çekirge istilasına maruz kalmıştı. Bu esnada Uluslararası Böcek Fizyolojisi ve Ekolojisi Merkezi'ndeki (ICIPE) bilim insanları, çok sayıda çekirdeği yakalamak için ağlar ve sırta takılan vakumlar geliştirmişti. Ekip protein açısından zengin böcekleri daha sonra hayvan yemi veya insan tüketimi için uygun hale getirmeyi amaçlıyordu.

Araştırmacı Chrysantus Tanga, bizzat kendisinin bu böcekleri tükettiğini ifade etmişti. Tanga ayrıca, ICIPE şefleri tarafından hazırlanan çekirge bazlı yiyeceklerin, Tartar sosundan kebaptaki etin yanında şişe geçirilen zerzevata kadar geniş bir skalada kullanıldığını söylemişti.

ABD'de böcek ürünleri

FAO'nun yukarıda bahsi geçen raporunun ardından, böcek tüketimine bugüne dek mesafeli duran AB ve ABD'de de artık bu fikrin teşvik edildiği görülüyor.

Örneğin ABD'de son 10 yılda böceklerden gıda üreten küçük işletmeler ortaya çıkmaya başladı. Bunların ortak noktası ise insanların iğrenmesini önlemek için böcekleri tanınmaz hale getirmeleri.

Bunlar arasında cırcırböceklerinden cips üreten Chirps ve yine cırcırböceklerini toz haline getirip un olarak kullanan Hopper Foods gibi firmalar var.

Böcekler tanınmaz hale getiriliyor

Hopper Foods'un kurucusu Jack Ceadel, "İğrenme faktörünün aşılması gereken bir engel olduğu açık" diyor:

Bunun anahtarı, insanların asıl böceğin kendisini görmek istememeleridir. İnsanları korkutan bacaklar ve antenlerdir.

ABD'de halihazırda, bilimsel adı ambalajın üzerinde yazıldığı müddetçe böceklerin insan tüketimi için satışına izin veriliyor.

Yine de 2021'de yapılan bir YouGov anketi ise her 5 ABD'liden birinin böcek yemeye istkli olduğu ortaya çıkmıştı.
Avrupa'da un kurtlarına yeşil ışık

AB ülkelerinde ise teşvikler doğrudan düzenleyici kurumlardan geliyor. Örneğin geçen yıl AB Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA), un kurdunun gıda sanayisinde kullanımı için olumlu görüş bildirmişti. EFSA, un kurdunun solucan görünümlü ve sarı renkli larvalarının "hem kurutulmuş halde bütün olarak hem de toz halinde" kullanılabileceğini kaydetmiş ve bunları tüketmenin sağlık açısından tehlikeli olmadığını belirtmişti.

EFSA uzmanları yaptıkları açıklamada böcek içerikli daha 14 ürünle ilgili inceleme yürüttüklerini de duyurmuştu.
Birleşik Krallık'ta 4 ilkokulda pilot uygulama

Birleşik Krallık'ta çocukların yeterli protein alması için böceklerden yararlanmak isteyen yetkililer de mayıs ayında bir pilot projeyi hayata geçirmişti.

Projede Galler’deki 4 ilkokuldan çocukların böceklerle beslenmesi öngörülmüştü. Çocuklara böcek ve bitki bazlı proteinlerin karışımından elde edilen VeXo adlı bir ürün sunuluyor.

Böcek yemek neden teşvik ediliyor?

Yukarıda da bahsedildiği üzere, FAO'nun böcek yemeyi teşvik etmedeki ana amaçları "gıdayı artırma, açlığı bitirme, ekonomiyi canlandırma ve sera gazlarını azaltma".

Independent Türkçe'ye konuşan Doç. Dr. Sibel Kibar ise sığır çiftliklerine karşı mücadelenin sermayenin yön değiştirmesiyle açıklanabileceği görüşünde. Kibar'a göre sığır çiftliklerinin karşısında etik bir beslenme biçimi olarak veganlık veya böcek çiftlikleri konuyor. Bu yeni beslenme tarzı, giderek büyüyen bir sektörü de doğuruyor:
Yeni ve pek çok farklı alanda genişleyen bu sektör sermaye sahiplerinin iştahını kabartıyor.

Bu noktada akla, "Böcek yiyerek tüm bu hedeflere ulaşmamız mümkün mü?" sorusu geliyor.

Açlığı bitirir mi?

BM'ye göre, 2021'de 828 milyon kadar kişi açlık çekti. Bu sayı, bir önceki yıla göre 46 milyon, 2019'a göreyse 150 milyon fazlaydı. Ayrıca her yıl 11 milyon insanın sağlıksız beslenme nedeniyle öldüğü tahmin ediliyor.

Raporun sonuçları, BM'nin 2030'a kadar açlığı, gıda güvensizliğini ve kötü beslenmeyi sona erdirme hedefinden giderek uzaklaştığını gösteriyor. 

2050'ye kadar, dünya nüfusunun yaklaşık 10 milyar olması beklendiği için Dünya Ekonomik Forumu da, "Protein talebi, tedarik yeteneğimizi aşacak" diyor.

İnsan vücudunun hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğu ve kendi üretemediği bazı amino asitlerin protein tüketimi yoluyla bünyeye alınması gerekiyor. Yenebilir böceklerin amino asit bileşimi, yüksek seviyelerde fenilalanin ve tirozinden oluşuyor. Besin değeri yüksek bir dizi amino asit içeren böceklerde bazı tahıl proteinlerinde eksik olan lizin, triptofan ve treonin de mevcut. Bunlar temel aminoasitler arasında.

Verilere göre böcekler 100 gramda 9,96 ila 35,2 gram protein sağlıyor. Etlerde ise bu oran 16,8 ila 20,6 arasında değişiyor. Yetkililer protein talebine yetişebilmek için de böceklerin önemli olduğunu düşünüyor:

Uzun vadede hayatta kalabilmemiz için gıda üretimimizi artırmamız ve aynı zamanda karbon emisyonlarımızı azaltmamız gerekecek.

"Yenilikçi bir çözüm değil"

Doç. Dr. Kibar ise böceklerin birçok toplumda halihazırda tüketildiğini vurgulayarak bu çözüm önerisini yenilikçi bulmadığını ifade ediyor.

"Yerleşim yerine göre nüfus oranı yüksek olan ve yiyecek sıkıntısı çeken toplumlar genelde çeşitli böcekleri halihazırda tüketiyor. Hatta tüketmek için üretiyor da" diyen Kibar, "Ekvatora yakın ve nemli bölgelerde, böceklerin sayısı ve çeşitliliği arttığı için böcek yemek, diyetlerin olağan bir parçası. Sahra-altı Afrika’da ve Güney Asya’da böcekler, tavuk ve balıktan farksız görülüyor" ifadelerini kullanıyor:

Dolayısıyla, böcek çiftlikleri kurulması fikri, bu toplumlar için yenilikçi bir öneri değil. Özellikle, Sahraaltı Afrika ve Güney Asya için yenilikçi bir öneri olmadığından, bu bölgelerdeki mevcut açlık sorununa da bir çözüm olamaz.

Kibar'a göre Avrupalıların özendirilerek daha fazla böcek tüketmesi, onlardan artan proteinin açlıkla yüz yüze olan toplumlara aktarılacağı anlamına da gelmiyor.

"Açlıkla yüzleşen ülkeler geçmişin sömürgeleştirilmiş bölgeleri"

FAO'nun 2013 tarihli raporunu hatırlatan Kibar, "Aynı raporda, açlığın en önde gelen nedeninin yoksulluk olduğu belirtiliyor. Bugün aç ve yoksul olan kendi gıdalarını üretemeyen toplumlar, geçmişin sömürgeleştirilmiş bölgeleri" diyor.

"Bugün de emperyalizm, gıda üretimini ve ihracatını elinde tutuyor" diyen akademisyen "Örneğin, açlık denince ilk akla gelen ülkelerden Somali, uzun yıllar boyunca sömürgeydi" ifadelerini kullanıyor:

Oysa 1960’ların başlarından 1977’ye kadar Sovyetler Birliği’nin katkılarıyla kendi kendini besleyebilen çünkü kendi kaynaklarını kendi halkı için kullanan bir ülkeydi. Üç tarafı denizle çevrili olan bir ülkenin insanlarının bugün açlıktan kıvranması biraz tuhaf değil mi?

Buradan hareketle Kibar, böcek yemenin gıda güvenliği sorununu çözmeyeceğini dile getiriyor ve "İnsan toplulukları dünyanın en zor coğrafyalarında bile yaşamlarını sürdürmüşler" diye ekliyor:

Bugün asıl sorun, emperyalist sömürü, gıdanın ve tarımın tekelleşmesi. Böcek yemek, sorunu çözmek yerine, olsa olsa sürdürülebilir hale getirir.

Böcekle beslenmek daha mı çevreci?

Böcek tüketiminin teşvik edilmesinin bir diğer önemli nedeni de iklim krizi. Zira insanların et tüketimi için kurulan hayvan çiftlikleri, toplam küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 15'ini oluşturuyor. Bu nedenle böceklerin teşvik edilmesi, et tüketimini azaltmaya yönelik politikalarla paralel yürüyor.

Bill Gates gibi girişimciler bu doğrultuda yapay veya bitki bazlı etleri teşvik ederken, Hollanda hükümetinin dünyada bir ilke imza atarak et reklamlarını yasaklaması büyük ses getirmişti. Bu arada Hollanda hükümeti bu yıl yapay et endüstrisine 60 milyon euro'luk rekor yatırım yapmıştı. Aynı zamanda ülkede böceklerin insan tüketimi için satışına izin veriliyor.
Dünya Ekonomik Forumu verilerine göre böcek çiftlikleri, hayvan besiciliğine göre çok daha az kaynak (daha az toprak, daha az yem, daha az su, daha az ulaşım yakıtı ve daha az insan emeği) gerektiriyor. 

Diğer hesaplamalara göre de 1 kilo sığır eti üretmek için yaklaşık 15 litre su gerekiyor. Aynı miktarda yemek kurdu yetiştirmek yaklaşık 4 litre suya mal oluyor.

Bunun yanı sıra böcekler, gıda endüstrisinden çıkan yan ürünlerle beslenebilir. Yani normalde gıda fabrikalarından çıkan ve atık olarak sayılabilecek ürünler böcek çiftliklerinde yem olarak kullanılabilir.

Finlandiya Üniversitesi'nde Mayıs 2022'de yapılan bir araştırmaya göre de böcekler ve deniz yosunları, Avrupalıların benimsediği sıradan beslenme düzeninden yüzde 80 oranında daha az çevresel etkiye sahip.

Güney Afrika'da yeni kurulan böcek bazlı gıda firması Gourmet Grubb'dan Leah Bessa, "Böcek proteini kulağa yapay et şirketleri kadar seksi gelmiyor ama gıda güvenliğiyle ilgilenen herkes birden fazla çözüm aramalı" diyor:

Herhangi bir yiyeceğin her şeyi çözmesini bekleyemeyiz. Tarım sistemimizle ilgili en büyük sorun, farklı iklimlere ve ortamlara hitap edecek kadar çeşitliliğe sahip olmamamız.

Öte yandan yapay et ve böcek çiftlikleri gibi projelere eleştirel yaklaşanlar, sera gazı emisyonlarının büyük ölçüde fosil yakıt sektöründen kaynaklandığını vurguluyor. Zira Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'ne (IPCC) göre fosil yakıtlardan kaynaklanan emisyonlar, küresel ısınmanın halen baskın nedeni.

"Bakış açımızı çözümden uzaklaştırıyor"

Gıda mühendisi Dr. Bülent Şık ise böcek tüketimini ekolojik krizin çözümünden çok kültürel bir tutum olarak görüyor. Böceklerin tüketilmesine karşı olmadığını söyleyen Şık, "Bu tür çözüm önerileri bana biraz palyatif geliyor" diyor.

"Bizi buraya doğru sürükleyen kök nedenleri tartışmamış oluyoruz. Yani bize uygunsuz gelen bu çözümleri üretmeye, yapay etleri üretmeye mecbur bırakan kötü bir sistem var" diyen gıda mühendisi, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Daha eşitlikçi bir toplumsal düzen, agroekolojik tarım gibi ideal çözümler var ve bunlar aslında çok mümkün.

Şık'ın işaret ettiği agroekoloji, güvenilir ve besleyici gıdaların doğa dostu yöntemlerle üretilip herkese ulaşabildiği bir gıda sistemine geçişi savunan bir toplumsal hareket.

Bunun dışında böcek çiftlikleri gibi önerilerin "bakış açımızı çözümden uzaklaştıran, bizi yanıltan bir şeye dönüştüğünü" ifade eden Şık şöyle ekliyor:

Ormansızlaştırma, yaban hayatı tahribi, habitatların tahribi…Biz böyle kirletmeye devam mı edeceğiz? Böyle devam edersek zaten böcek yemek de bizi kurtaramaz.

"Böceklerin bile neslini tüketiyoruz"

Independent Türkçe'ye konuşan Şık, ekoloji açısından önemli bir noktaya daha parmak basarak böceklerin nüfusunun hızla azaldığını vurguluyor. "Böcekler tüm kitlesel yok oluşlardan zarar görmeden çıktı. Doğal hayatta tüm yerli koşullara adapte olmuş bu kadar başarılı bir tür yok" diyen Şık, şöyle devam ediyor:

Ama günümüzdeki duruma baktığımızda böcekler inanılmaz bir tükenişi yaşıyor. Çok ciddi bir şekilde popülasyonları azalıyor.

2020'de Alman Bütünleştirici Biyoçeşitlilik Araştırma Merkezi'nde yapılan geniş çaplı bir araştırma, 1990'dan bu yana dünyadaki böcek nüfusunun yüzde 24 azaldığını ortaya koymuştu. Araştırma 1700 noktada yapılmış ve özellikle Avrupa'da durumun giderek kötüleştiğini göstermişti.

Buradan hareketle Şık, "Böceklere sadece bir kaynak gözüyle bakmamalıyız" ifadelerini kullanıyor:

Bu alarmı iyi okumamız lazım. Hayatımızın devamlılığı için başka canlılara bağımlıyız. 'Neyi yanlış yapıyoruz?' diye sormamız lazım.

Avrupalı çiftçiler sokakta: "Kirlilik değil, gıda üreticisiyiz"

Akıllardaki bir diğer soru ise hayvancılıkla uğraşanların işsiz kalıp kalmayacağı. Özellikle Batı'da tarım ve enerjide yeşil alternatiflere yönelişin birçok sektörde işsizliğe neden olmasından endişe ediliyor. Bu sektörler arasında hayvancılık da var.

Dünya Bankası verilerine göre yaklaşık 500 milyon çiftçi, gıda, gelir veya teminatları için hayvancılık faaliyetlerine güveniyor. Bu nedenle birçoğu, et endüstrisinde yeşil dönüşüme sıcak bakmıyor.

Örneğin Hollanda'da hükümetin "Nitrojen ve azot doğaya zarar veriyor, inek çiftliklerini kapatacağız" açıklamasının ardından haziran ayında çiftçi protestoları patlak vermişti. Yaklaşık 40 bin çiftçinin toplandığı eylemlerde en çok kullandığı sloganlardan biri de "Kirlilik değil, gıda üreticisiyiz" olmuştu.

Plana göre Hollanda’da 152 milyon hayvan barındıran 28 bin 800 hayvan çiftliğinden 11 bin 200’ü kapatılacak. Geri kalan 17 bin 600 işletmenin ise mevcut hayvan sayısını üçte birden fazla azaltması bekleniyor.

Doç. Dr. Sibel Kibar'ın aktardığına göre Hollanda, aslında AB mevzuatı gereği, azot salınımını azaltmak ve amonyak kirliliğini önlemek için hayvan çiftliklerine müdahale etme kararı aldı.

"Bu kararla, büyükbaş hayvan ve domuzların üçte biri azaltılacak, bazı çiftlikler ve işletmeler kapatılırken, bazılarında yeni düzenlemeler yapılacak" diyen Kibar, şöyle ekliyor:

Yeşil dönüşümü hem devletin kendisi hem de Avrupa Birliği destekliyor. Bu süreçte çiftçilerin tüm zararları devlet karşılıyor, yeni yeşil üretimi de hibeler ve fonlarla destekliyor.

Öte yandan çiftçilerin protestosu kısa süre önce Hollanda Tarım Bakanı Henk Staghouwer’in istifasına yol açmıştı. Bunun ardından gösteriler, Almanya, İtalya, İspanya ve Polonya'ya da yayıldı.

"Böcek çiftçiliği yoksul kesimlere imkan sunacak"

FAO araştırmacıları böcek hasadının kadınlar ve topraksız kişiler de dahil olmak üzere topumun dezavantajlı kesimlerine sektöre giriş imkanı sunacağı görüşünde.

2013 tarihli raporda da böcek çiftçiliği, "düşük sermayeli yatırım seçeneği" olarak değerlendiriliyor. Ayrıca böcek çiftliklerinin hayvan besiciliğine göre daha az toprak, daha az yem, daha az su, daha az yakıt ve insan emeği gerektirdiği de vurgulanıyor. 

Bunun yanı sıra böcek yetiştiriciliği büyükbaş hayvan üretiminden daha verimli görülüyor. Hesaplamalara göre çiftçiler 45 kilo yemle 4,5 kilo sığır eti elde ederken, aynı miktarda yemle 20 kilo cırcırböceği elde etmek mümkün.

"Küçük üretici bağımlı hale gelebilir"

Öte yandan, Doç. Dr. Kibar, tarım ve çiftçilikteki yeni gelişmelerin küçük üreticiyi tekellere bağımlı kılabileceğini vurguluyor:

Gıda Mühendisliği ve teknolojilerinin gelişimiyle birlikte özellikle tarımsal gıda üretiminde ilaç, gübre, GDO gibi ilerlemeler ve patent meselesi tarımdaki bağımlılığı artırdı.

Üretim bitki ve tohumları örnek veren akademisyen, "Laboratuvar ortamında üretilen yeni türler, küçük üreticiyi, patentli tohumlara ve türlere bağımlı kılıyor" diyor:

Çiftçiler geleneksel yöntemlerle elde ettikleri tohumları saklamayı bırakıp, yeni verimli tohumları alıyor. Ürününden elde ettiği tohumları ertesi yıl kullanamıyor ve her yıl için yeniden tohum almak zorunda kalıyor. Bu da küçük üreticileri, büyük tohum üreticisi tarım tekellerine bağımlı kılıyor.

Kibar'ın aktarımına göre böcek çiftliklerindeki böceklerin de beslenme ve ilaçlama meseleleri, tarımdakine ve sığır çiftliklerindekine benzer şekilde, çok uluslu şirketlerin tedarik zincirlerine bağlı:

Tarımda tohumun patentiyle ilgili sorun çok büyük elbette. Belki daha sonraki yıllarda, böceklerin standardizasyonuyla böceklerde patent sorunu da gündeme gelebilir.

Böcek yemek sağlıklı mı?

National Geographic'in analizine göre hamburger, kabaca yüzde 18 protein ve yüzde 18 yağ içeriyor. Aynı miktarda pişmiş çekirgede ise yüzde 6 yağ ve yüzde 60'a varan oranda protein mevcut. Ayrıca balıklarda olduğu gibi böcek yağ asitleri de doymamış ve dolayısıyla daha sağlıklı görülüyor.

Öte yandan böcek tüketimiyle ilgili bazı olası riskler de tartışma konusu. Bunlardan biri, olası alerjik reaksiyonlar. Gıda alerjileri zaten önemli bir sorunken, 2017'de yapılan bir araştırma, böceklerin, (karides ve ıstakoz gibi) kabuklularla aynı alerjik reaksiyonları tetikleme ihtimali olduğunu göstermişti.
Bir diğer endişe de bakteri bulaşma olasılığı. Özellikle kentlerde böcekler, bakteri dolu çöplerle, hayvan cesetleriyle ve diğer çürüyen maddelerle besleniyor. Bazı böceklerin zararlı parazitler taşıma ihtimali de böcek çiftçiliğinin temiz bir ortamda yapılması gerekliliğini akla getiriyor. Örneğin 1950'lerin başında, Malezya'da yaşayan çok sayıda kişi, yusufçukları tüketirken bir bağırsak bakterisiyle enfekte olmuştu.

Tarımda kullanılan kimyasallar ve pestisitler de bir başka risk faktörü olabilir. Böcekler bu tarım ilaçlarıyla zehirlendiklerinde ve gıda olarak kıllanıldıklarında taşıdıkları kimyasalları onları yiyen canlılara da geçirebilir.

"Pişirerek güvenli hale getiriyoruz"

Bülent Şık ise pişirme ve gıda güvenliği yöntemleri sayesinde muhtemelen ortada kayda değer bir sorun kalmayacağını ifade ediyor. "Pişirme gıdayı dönüştüren bir şey. Kimyasal yapıyı farklı bir forma dönüştürüyor" diyen Şık'a göre halihazırda "bütün gıdalar biyolojik materyal".

Gıda uzmanına göre pişirme yalnızca gıdanın lezzetiyle düşünülse de aslında biyolojik materyali güvenli kılıyor, kolay sindirilebilir ve tüketilebilir hale getiriyor:

Yenmez böcekler de vardır. bazıları muazzam patojen taşıyıcısı. Ama yenebilir olanları kaynatsaydık, üzerlerindeki etkenleri de öldürmüş olurduk. Gıdayı güvenli kılma açısından sorun yok burada.

"Peki yeni etkenlerle karşılaşır mıyız? Mümkün. Yani daha önce karşımıza çıkmamış ya da takip etmediğimiz patojenler olabilir" diyen Şık, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Ama sonuçta genel gıda güvenliği bütün bu patojenleri yok etmek üzerine tasarlanmıştır.

İşin etik yanı: Böcekler de acı çeker

Yapay etlerin vejetaryen veya vegan olup olmadığı tartışması sürerken, böcek bazlı gıdaların etik boyutu da tartışma konusu. 

Örneğin Birleşik Krallık'tan araştırmacılar, Temmuz 2022'de böceklerin de tıpkı insanlar gibi acı hissedebildiğini kanıtlayan bir çalışmaya imza atmıştı. Makalenin ortak yazarı Lars Chittka, bulguların, etik tartışmalarını beraberinde getireceğini söylemişti:

Böcekler araştırmalar ve çiftçilik faaliyetleri sırasında acı verici uyaranlara maruz kaldıkları için bu, etik açısından önemli.

Dinler açısından böcek tüketimi

Tartışmaların önemli bir noktasını da dini inançlar teşkil ediyor. Hıristiyanların böcek tüketimine nasıl yaklaştığı konusu Batı medyasında sıklıkla yer buluyor.

İlk bakışta Hıristiyanlık da böcek tüketimini teşvik ediyor gibi görünüyor. Zira Aziz Vaftizci Yahya'nın çölde çekirge ve bal yiyerek hayatta kaldığına inanılıyor.

Öte yandan, Tevrat ve Eski Ahit'teki Levililer 11:8 (Eti Yenen ve Yenmeyen Hayvanlar) bölümünde yer alan pasajda şöyle söyleniyor:

Yerde kümelenen her hayvan sürüsü iğrençtir; yenmez.

Dinler tarihine odaklanan gazeteci ve yazar Bülent Şahin Erdeğer ise, "Levililer Yahudi şeriatında yani Yahudi hukukunda haramları, helalleri belirleyen bölümdür ve sonuçta Yahudileri bağlar" diyor.

Independent Türkçe'ye konuşan Erdeğer, "Yahudiler için koşer hükümleri var. Yani helal haram hükümleri. Örneğin domuz eti de Yahudilik'te haramdır" ifadelerini kullanıyor:

Hıristiyanlığa göre Eski Ahit'teki hukuk hükümleri geçerli değil.

İslamiyet söz konusu olduğunda ise Erdeğer, bunun kültürel seçimlere bırakıldığını düşünüyor:

Hz. Muhammed bunu kültüre bırakmış. Yani kültürel farklılıklar var. Mesela bu konuyla ilgili hadislerde örnekler var.

Erdeğer, bahsi geçen hadisi de şöyle açıklıyor:

Hz. Muhammed bir kabileye, kırsal alana gidiyor İslam'ı anlatmak için. Yanında tabii adamları, arkadaşları da var. Orada o kabilenin sevdiği bir kertenkele kızartması var. Buna keler kızartması deniyor.Hz. Muhammed başını çeviriyor ama o olayı anlatan sahabe alıp afiyetle yiyor. Peygamberimiz bunu yasaklamamış.

Öte yandan Erdeğer de böcek yeme tartışmalarını yürütürken asıl sorunu gözden kaçırmamak gerektiğini vurguluyor. "Kültürlerinde böcek yemek olmayan buna yabancı hatta böceklerden tiksinen toplumlara bunu dayatmaktan ya da önermektense küresel sosyal adaletsizliği ortadan kaldırmaya/minimize etmeye çalışsak çok daha rasyonel olur" diyen gazeteci, sözlerini şöyle sürdürüyor:

İnsanlara yetmediği için ürünler/rızıklar/kaynaklar adil paylaşılmadığı için gıda krizi var. Ulus ötesi şirketlerin sömürü çarkından çıkmayı tartışmak insanların köklü mutfak gelenekleriyle damak zevkleriyle çatışmaktan daha rasyonel.

"Türkiye'de olsa dini çevrelerden itiraz gelir"

Erdeğer, kendisinin de Ortadoğu ziyaretleri sırasında böcek yediğini aktarıyor. Özellikle Umman, Suudi Arabistan ve Libya'nın çöl bölgelerinde çekirge yemekleri yapıldığını belirten gazeteci şöyle ekliyor:

Ama Şam'da, Beyrut'ta, büyük şehirlerde rastlamadım. Dolayısıyla bunlar mahalli olarak, yerel olarak yenen ya da yenmeyen şeyler.

Öte yandan Erdeğer'e göre böcek tüketiminin Türkiye'de de teşvik edildiği durumda dini çevrelerden itirazlar yükselebilir. Gazeteci, bunu "Türkiye'de çok dar bir din yorum olmasına" bağlıyor:

Yani insanlar tiksindikleri şeylere haram diyor.

Geleceğe yönelik tahminler neler?

Birçok kişi, ttüm bu tartışmalara böceklerin kısa süre içinde gıda stratejilerinin parçası haline geleceğine inanıyor.

Birleşik Krallık merkezli gıda zinciri Sainsbury’s'in araştırması, süpermarket raflarının 150 yıl içinde denizanası ve çekirge bazlı gıdalarla dolacağını göstermişti.
Londra merkezli finans grubu Barclays’in 2019'da yayımladığı bir raporda da, böcek pazarının o dönemde 1 milyar dolardan az olan değerinin 2030’a kadar 8 milyar dolara ulaşabileceği ifade edilmişti.

Öte yandan bazı uzmanlar, böceklerin kısa sürede ana gıda maddesi haline gelmesini beklemiyor. Oxford Üniversitesi’nin Crossmodal Araştırma Laboratuvarı’nın başkanı Profesör Charles Spence, Daily Mail'e yaptığı açıklamada şöyle diyor:

Bence böcekler çorbalarla pizzalar için malzeme olmaktan öteye geçmeyecek.

"Türkiye'de de karşılık bulabilir"

Doç. Dr. Sibel Kibar ise AB'nin böcek yemenin teşviki ve reklamı için üye ülkelere hatırı sayılır kaynak aktardığını hatırlatıyor.

"Böcek yemenin, ahlaki bir sorumluluk olduğunun propagandası yapılıyor. Böylelikle, Batılıların böcek yemesi veya en azından böceklerin yenebileceğini kabul etmesi hedefleniyor" diyen Kibar, Batı'daki trendlerin pek çoğunun Türkiye'de de hemen karşılığını bulduğunu belirtiyor.

Akademisyen, "Böcek yemeye ilişkin tabu çok köklü olduğu için bu akım hemen benimsenmese de yavaş yavaş kabul göreceğini düşünüyorum" diye ekliyor:

Dünyanın farklı coğrafyalarından farklı mutfakların restoranları, büyük şehirlerde, AVM’lerde açılmaya ve rağbet görmeye başladı. Dolayısıyla böcek yenilmesi de kısa süre içerisinde yaygınlaşmasa da farklı bir deneyim olarak pazara girecektir.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNDEM EKONOMİ POLİTİKA DÜNYA MEDYA SPOR YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SAĞLIK MAGAZİN KÜLTÜR-SANAT TEKNOLOJİK YAŞAM BUGÜN NEYE ZAM GELDİ DİKKAT! İLGİNÇ HABERLER
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Yeni Günaydın