Türk Obezite Cerrahisi Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, genetik yatkınlık olmasına rağmen kişilerin diyabetten korunmalarının mümkün olduğunu belirtti.
Türk Obezite Cerrahisi Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, genetik yatkınlık olsa da kendine dikkat eden, beslenmesine, yaşam biçimine özen gösteren insanların diyabetten korunabileceğini söyledi.
Şahin, AA muhabirine, diyabetin toplumda ciddi sorun olduğunu ve hastalığın son dönemde belirti verdiğini ifade ederek, hastalıkla mücadelede erken tedavinin önemli olduğunu dile getirdi.
Rutin kontrollerde tesadüfen tespit ettikleri diyabeti daha kolay tedavi edebildiklerini anlatan Şahin, "Çünkü tip 2 diyabet, sinir sistemi dahil görmeyle, kalple, damar sistemiyle, böbreklerle, eklemlerle ilgili inanılmaz yıkıcı etkileri var. 10 yılın üstünde diyabetik olan bireyde dönüşü olmayan sorunlar yaşanabilmektedir." diye konuştu.
Şahin, aşırı tuvalete çıkma, idrar yapma ihtiyacı duyma ve ağız kuruluğunun diyabet için önemli belirtiler olduğunu belirterek, bu durumda test yaptırılmasını önerdi.
Tip 2 diyabeti gelişen bazı hastalarda birdenbire aşırı kilo kaybı yaşanabildiğine dikkati çeken Şahin, şunları kaydetti:
"Normalde 10 sene önce öngörülen yaklaşık yüzde 8 civarında toplumun pre-diyabet 'gizli şeker' veya diyabetik olduğu söylenirdi ama bugün bu rakam yüzde 20'lere çıktı. Yani toplumdaki her 5 kişiden biri diyabet riski taşımaktadır. Hayatının bir döneminde şeker hastası olacaktır. Kilo diyabeti tetikleyici önemli bir faktör ama tek başına kiloyla izah etmek mümkün değil. Posalı doğal beslenme sürecini bırakıp rafine, kalori değeri yüksek gıdalarla beslendiğimiz için vücut ihtiyacından fazla şeker almakta ve bunu da yakamadığı için şeker hastalığı oluşmaktadır."
Şahin, diyabette genetik yatkınlığa değinerek, "Ama tek başına genetikle izah edilemez. Ailede varsa diğerinde illa olacağı anlamına gelmez. Öyle bir kural yok. Kendine dikkat eden, beslenmesine, yaşam biçimine özen gösteren insanlarda genetik yatkınlık olmasına rağmen bu hastalık gelişmeyebilir. Diyabet olmamak için mutfağımızda pişirdiğimiz gıdalarla beslenelim, masum gibi gözüken ayaküstü atıştırmalardan, fast fooddan, rafine ve fabrikasyon ürünlerden uzak duralım." ifadelerini kullandı.
Diyabette yeni tedavi yöntemleri
Diyabetin en etkili ve kalıcı tedavisini cerrahi operasyonlarla sağladıklarını belirten Şahin, şöyle devam etti:
"Yeni çalışmalar ve çeşitli ilaçlar var. Sindirim sisteminde ortaya çıkmış bazı hormonal eksiklikleri yerine koyucu ürünler ve ilaçlar var. Bu ilaçlar hem kilo verdiriyor hem diyabetin mekanizmasını ortadan kaldırarak kan şekerini düşürüyor. Henüz sonuçlanmadı ancak kısa sürede gündelik hayatta uygulama alanına girebilecek çalışmalardır. Obez insanlara cerrahi operasyonla kilo verdirdiğimizde şekeri iyileşmektedir. Diyabetteki temel sorun, ince bağırsakların ön kısmı yemeyi teşvik edici ve gıdaların sindirimiyle ilgili kısımdır. Bağırsakların son kısmı da ön tarafta sindirilmiş gıdaların emilimiyle ilgilidir ama biz fabrikasyonla üretilmiş, rafine edilmiş bir nevi sindirilmiş olan gıdaları alarak bağırsağın ön kısmının görevini devre dışı bırakıyoruz. O zaman ön kısımdaki bağırsak, sindirim işlemi yapamayınca emilim işlemini üstleniyor. Böyle olunca emilim bağırsağın üst kısımlarında başlıyor."