Kahramanmaraş merkezli olarak 6 Şubat'ta yaşanan 7.8 ve 7.7 büyüklüğündeki depremler ağır bir bilanço bıraktı.
Yapılan resmi açıklamalara göre 11 kenti vuran depremlerde can kaybı 50 bin 96, yaralananların sayısı ise 107 bin 204.
Enkaz altında kalıp sağ kurtulan insanların bir kısmının bedeninde ezilme ve çarpmadan kaynaklanan kalıcı hasarlar oluştu.
Özellikle enkaz altında uzun süre kalan insanlarda böbrek yetmezliği riski oluşabileceği uzmanlar tarafından dile getiriliyor.
Tabii ki tek sorun bu değil. Yaralananların arasında uzuv (organ) kaybına uğrayan insanlar da bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün ATV'de katıldığı programda bu sayının 850 olduğunu açıkladı.
Erdoğan, yayın sırasında bir ara dil sürçmesi nedeniyle "850 bin kol bacak kaybetmiş kardeşlerimiz evlatlarımız var" deyince rakamı sosyal medya hesaplarından "850 bin" diye servis eden haber siteleri olsa bile programın belli yerlerinde sunucu sayıyı 850 olarak tekrarladı.
Sağlık Bakanlığı yetkilileri de Independent Türkçe'ye verdikleri bilgilerde, uzuv kaybına uğrayan insan sayısının 850 olduğunu belirtti.
"Türkiye'nin protez temini için altyapısı yeterli"
Rekonstrüktif Mikrocerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Erçöçen, plastik cerrahi ekibiyle birlikte 27 Şubat ile 3 Mart 2023 tarihleri arasında Adana Şehir Hastanesi'nde 100'e yakın hastayı ameliyat etti.
Erçöçen, bu aşama da ve sonraki edindiği bilgilerde depremden dolayı uzuv kaybıyla sonuçlanan vakaları da yakından gördü.
Bir anda kayda değer denebilecek sayıda insanın uzuv kaybına uğraması akıllara ilk olarak süreç içerisinde protez ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanamayacağı sorusunu getiriyor.
Erçöçen'e göre, Türkiye'de bu konuda altyapının yeterli. Bu alanda faaliyet gösteren çok sayıda merkez bulunuyor.
Gerek kamuya gerekse üniversitelere bağlı laboratuvarların bu konuya gönüllü olarak buna talip olduklarını dile getiren Erçözen, "Bunlar gerekli duyurularını yaptılar. Mesela Hacettepe Fizik Tedavi Rehabilitasyon Yüksekokulu böyle bir duyuru yaptı" dedi.
"Deprem bölgesi için envanter çıkarılması lazım"
Erçöçen, uzuv kayıplarına uğrayan hastaların takibinin ileri ki süreçlerde de iyi yapılması gerektiğini kaydederek "Bu tür depremlerde ilk öncelik AKUT müdahale (Afetin hemen ardından başlayarak, yaklaşık 3 ay süren ve insanların normal yaşantılarına dönmeye başladıkları iyileştirme dönemine kadar süren acil yardım dönemi) ilk başta kurtarma amacıyla yapılıyor. Hastalar kurtuluyor ama bunun sonrasında Sağlık Bakanlığı veya bağlı kuruluşların takibi yok" diye konuştu.
Bu hastaların bir kısmının yeni şikayetlerle tekrar kurumlara başvuracağını söyleyen Erçöçen, "Çünkü bunların bir de geç tamirlere de ihtiyacı olacak daha sonraki süreçte. Mesela parmak, ayak veya bacak yaralanması olmuş. Bunların doku nakilleriyle veya kemik nakillerinin takibi lazım. Kemik iltihabı en kötü iltihaplardan biri. 6 aydan 1 yıla kadar tedavi gerektiren bir durum neredeyse. Dolayısıyla bunlara yönelik de bir envanter tutulması lazım. Bununla ilgili bir duyum almadım ama Sağlık Bakanlığı'nın bununla ilgili A-B ve C planlarının olması gerekiyor" bilgilerini verdi.
"Hayata bağlamak için büyük çaba gerekiyor"
Uzuv kaybına uğrayan insanların sosyal hayatlarına geri dönerek işlerine yeniden sarılmaları için rehabilitasyonun şart olduğuna dikkati çeken Erçöçen, şunları kaydetti:
Depremden sonraki 3 ile 6 ay içinde bu süreç başlıyor. Bunun için de bir eylem planının olması gerekiyor. Modern ülkelerde bu tür şeyler vardır zaten. Ancak bizde ilk olarak can kurtarma çabası ön planda oluyor. Bu hastaların uzuv kayıplarını düşünürseniz bunun psikoterapisinden tutun fizyoterapistine kadar fizikte, rehabilitasyona kadar ki süreç daha az seyrediyor. Oysa uzuv kayıplarında intihara kadar bile giden vakalar oluyor. Dolayısıyla bunları kurtarmak yani ayakta tutmak yetmiyor. Hayata bağlamak gerekiyor bunun için de büyük bir çaba gerekiyor. Ciddi bir planlama yapılması gerekiyor.
"Hem medikal hem de psikolojik destek veren özel merkezler kurulmalı"
Türk Psikologlar Derneği (TPD) eski başkanı da olan Başkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Cem Çırakoğlu da depremde uzuv kaybına uğrayan insanlara psikolojik desteğin önemine dikkati çekti.
Çırakoğlu'na göre, bu sadece bir organın telafi edilmesi, protez takılması ya da işlerliğin kazanılması durumu değil. Bu süreç öncesinde ve sırasında da insanların psikolojik olarak çok ciddi desteklenmeleri gerekir.
"Çünkü bir travmada kayıplar ne kadar fazlaysa etkisi o kadar yoğundur" uyarısında bulunan Çırakoğlu şöyle devam etti:
O yüzden sadece bir organın kaybı gözüyle bakmamak gerekir. Bir de psikolojik anlamda da bir sürü sembolik kayıp var. Her türlü psikolojik ve rehabilitasyon desteğinin verilmesi, bunların da birbirine paralel olarak sürdürülmesi gerekir. Türkiye'de organ kayıplarında hem medikal hem psikolojik desteğin birlikte sağlandığı özel merkezlere ihtiyacımız olabilir. Belki çok yakın zamanda bunların kurulması bile önerilebilir."