Yaşanan deprem nedeniyle Türkiye olağanüstü bir durum yaşıyor. Yaralı ve hayatını kaybedenlerin sayısı her dakika artıyor. Bölgede çalışmalar ne durumda, öncelikli olarak nelere ihtiyaç var?
Kahramanmaraş merkezli arka arkaya meydana gelen ve 10 kenti etkileyen iki büyük deprem büyük yıkımlara neden oldu.
Deprem nedeniyle Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman ve Hatay'da büyük enkazlar oluştu.
Resmi rakamlara göre toplamda tüm birimlerden olmak üzere 60 bin civarında kişi sahada çalışmalar yürütürken, 5 bin civarında iş makinası da çalışmalara destek veriyor.
Yine resmi verilere göre 6 bin civarında bina yerle oldu, enkaz yığınlarının altında binlerce insan var.
Hayatını kaybedenlerin sayısı 8 bin 500'ü geçti
Büyük yıkıma yol açan depremde hala birçok noktada arama kurtarma çalışmasının yapılamadığı bilgileri geliyor.
Saat 11.30 itibarıyla Kahramanmaraş merkezli depremlerde 7 bin 108 kişinin hayatını kaybettiğini, 40 binden fazla kişinin de yaralandığını açıklandı.
Deprem bölgesinde incelemelerde bulunan, birebir yaşayanlar arama kurtarma çalışmaları ve nelere ihtiyaç duyulduğunu Independent Türçe'ye anlattı.
"Ses verilmedi diye çalışma yapılmadı"
Malatya'da bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Malatya merkez, Akçadağ ve Ören beldesinde çalışmalarla ilgili yetersizliğe şahit olduklarını söyledi.
Birçok enkazda seslenildiğini yanıt gelmediği için arama kurtarma çalışmasının yapılamadığını gördüklerini kaydeden Koçyiğit, "Çok sayıda enkaz var ve az kurtarma çalışması yapılıyor" dedi.
HDP'li Koçyiğit, Malatya merkezde şahit oldukları bir olayı şu sözlerle anlattı:
Belediye işçisi bir babanın 3 çocuğu enkazın altında kalmış. Baba önce çocukların sesini geldiğini söyledi ama sonra sesleri kesildi. Ses kesildiği için arama kurtarma çalışması yapılamadığını anlattı. Öncelikle hava çok soğuk, çadırlara ihtiyaç var. Özellikle bunun altını çizmek istiyorum. Bölgeyi gezdiğimizde çadır olmadığını gördük. Kış koşulları çok ağır. Özellikle köylerde bu durum çok daha vahim. Köylerde yapıları yıkılan insanların sığınabileceği kafe veya spor salonu gibi bir imkanı yok. Gece eksi 12'lerde dışarda bu insanlar. Köylerde zaten elektrik yok."
"Gördüklerimiz çok korkunç, cenazeler bile defin edilemiyor"
Bölge genelinde hala yakıt sorunu yaşandığını, araçlarında kalan depremzedelerin aracı çalıştırıp ısınmak için bile yakıt bulamadığına dikkati çeken, Koçyiğit, Kente yakıt gelmiyor. Temiz su ve yiyecek sorunu var. Hala aşevleri kurulmuş değil. Büyük sahra aşevlerinin kurulması gerekiyor. Çocuk mama ve bezi yok. Büyük bir yokluk var" dedi ve devamında şunları kaydetti:
Dün Akçadağ'ın Ören beldesinde gördüklerimiz çok korkunçtu. İnsanlar cenazelerini çıkarmışlar ve bir doblonun arkasına koymuşlardı ve bir gündür orada bekletildiği ve gömemediklerini söylediler. Bir taraftan enkazdan cenaze çıkarıyorlar bir taraftan da taziyeleri var ve yanlarında kimse yok. Cenazeyi gömecek, organize edecek kimse yok. Bütün bunlar için hiç kimsenin olmadığını gördük. Çok büyük bir çaresizlik, çok büyük bir olumsuzluk var. Çok açık ve net söylüyorum, burada devlet yok. Kızılay'ı görmedik, AFAD da sadece kentin girişine birkaç çadır kurmuş."
"Enkaz altında kalan insan sayımız çok fazla"
İYİ Parti Adıyaman İl Başkanı Hacı Ahmet Türk, kentin tarihin en büyük depremini yaşadığını söyledi.
Çok büyük tahribata yol açan depremde Adıyaman'ın çok fazla sıkıntılarının olduğunu aktaran Türk, "Çok fazla bina yıkıldı, depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı çok yüksek. Enkaz altında kalan insanlarımızın sayısı çok fazla, arama kurtarma araçları az" diye konuştu.
İYİ Partili Türk, tek taleplerinin Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm imkanlarını seferber etmesi çağrısını yaptı.
"Abim ve yengem de enkazın altında"
Ağabeyi ve yengesi dahil birçok yakının da enkaz altında olduğunu kaydeden Türk, "Tabii yardıma geleneler var ama yeterli değil. Adıyaman'a çok miktarda yardım ekibinin gönderilmesi gerekiyor" dedi ve sözlerini şöyle tamamladı:
Bölgede öncelikli çadır, battaniye, su ve gıdaya ihtiyacımız var. Yani temel ihtiyaçlara gereksinimimiz var. Devletimizin çok güçlü olduğunu biliyorum, ancak bu konuda eksiklerimiz var ve bundan dolayı üzgünüm. Devletin tüm birimleri, tüm imkanlarını sonuna kadar seferber etmesi gerekirken maalesef istenildiği gibi değil ve yetersiz kalıyor."