ABD ikinci kez düzenlediği ‘Demokrasi Zirvesi’ne, Türkiye’yi davet etmeye yine "layık görmedi." DİPAM Başkanı Dr. Tolga Sakman, Türkiye’deki seçimlere dikkat çekerek Biden yönetiminin kendine alan bırakmak istediğini ifade etti.
‘Otoriter yönetimlere karşı demokrasi ittifakı oluşturmak’ ana temasında ilki Aralık 2021’de düzenlenen ve istenilen etkiyi yaratamayan ABD liderliğindeki ‘Demokrasi Zirvesi’nin ikincisi de 28-30 Mart tarihleri arasında başkent Washington’da düzenleniyor.
Gambia, Honduras, Fildişi Sahili, Moritanya, Mozambik, Tanzanya ve Irak gibi dünyanın farklı coğrafyalarından 120 ülkenin davet edildiği zirveye, ABD’nin NATO müttefikleri Türkiye ve Macaristan yine davet edilmedi.
Rusya, Çin, İran, Suudi Arabistan, Macaristan, Vietnam ve Venezüella da yine davet edilmeyen ülkeler arasında yer alıyor.
ABD Başkanı Joe Biden’ın da katılacağı zirvenin üç günlük programında, ilk gün Ukrayna krizi konuşuluyor ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy de sanal bağlantı ile konuşma yapacak.
Öte yandan Belarus, Venezüella gibi Amerikan çıkarlarına uygun hareket etmeyen ülkelerden ‘muhalefet’ temsilcileri, Çin’e karşı da Tayvan ve Uygur temsilcileri de zirvede yerini alıyor.
ABD, Türkiye’yi raporlarla da hedef alıyor
Türkiye’deki demokrasiyi yeterli görmeyerek zirveye davet etmeyen ABD, yayınladığı raporlar ile de Türkiye’yi hedef alıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2021 Yılı Terörizm Raporu ve 2022 İnsan Hakları Raporu da geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Bu raporlarda yer alan ifade ve ithamlara Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan tepki gösterildi.
Türk Dışişleri’nin, 2021 Yılı Terörizm Raporu’na tepkisinde, “ABD Dışişleri Bakanlığının 2021 Yılı Terörizm Ülke Raporu, ülkemizin güvenliğine doğrudan tehdit oluşturan terör örgütleriyle mücadelesini kasıtlı bir şekilde çarpıtmaktadır. ABD’yi müttefiklik ruhuna uygun şekilde ülkemizle dayanışma göstermeye, terörizmle mücadelede ilkeli, tutarlı, kararlı ve etkili bir yaklaşım sergilemeye çağırıyoruz” ifadelerine yer verildi.
2022 İnsan Hakları Raporu’na da “ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2022 İnsan Hakları Raporunda, geçmiş yıllarda olduğu gibi, ülkemiz hakkında kaynağı belirsiz, gerçek dışı bilgiler, asılsız iddialar ve önyargılı yorumlar yer almaktadır. Bunları kınıyor ve külliyen reddediyoruz. Bu raporun PKK/PYD/YPG ve FETÖ terör örgütlerinin faaliyetlerine göz yuman ve hatta ‘ortaklık’ kuran bir ülke tarafından hazırlanmış olduğunu kamuoyunun dikkatine getiriyor, raporun meşruluğu ile inandırıcılığını sorguluyoruz. Siyasi saiklerle şekillendirildiği açık olan ve objektiflikten tamamen uzak bu raporun ciddiye alınacak bir yanı bulunmadığını bir kez daha vurguluyor, ABD’yi insan hakları konusunda kendi siciline odaklanmaya davet ediyoruz” şeklinde tepki gösterildi.
Türkiye neden davet edilmedi?
Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanı Dr. Tolga Sakman, Sputnik’e “ABD’nin neden Türkiye’yi davet etmediğini” değerlendirdi:
“Türkiye’nin ABD ile birçok konuda farklı noktalarda olduğu biliniyor. ABD’de Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin bu etkinlikte yer almamasına temel sebebi oluğu söyleniyor ama bununla birlikte ikili ilişkileri zorlayan birçok farklı konu da masaya konuyor. Bu anlaşmazlıklar üzerinden özellikle Türk hükümetinin en üst noktadan rahatça bu eleştirilerini dile getirdiği biliniyor. Biden yönetiminin küresel güç gösterme araçlarından biri haline gelen bu zirvede Türkiye’den gelecek eleştirilerin ABD politikaları için olumsuz etkileri hatırı sayılır noktada. Bununla birlikte iki konu daha var. Birincisi Biden yönetiminin Türkiye’deki seçimler sonucunda hükümetin gücünü konsolide etmesi veya yeni bir iktidarın oluşması olasılıklarına karşın pozisyonunu oluşturmada kendine alan bırakmak istemesi olabilir. Diğer konu ise biraz daha makro perspektiften orta-uzun vadeli bir konu. Türkiye ve Macaristan gibi devlet mekanizmalarıyla Batı ittifakı içerisinde yeri oldukça sağlam olan ülkelerin kendilerine has politikalar ile ulusal kararlar alması ve Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde de görülen kendilerini yeni küresel vizyon tartışmalarıyla yeni veya yenilenmiş bir sistem içerisinde yeniden konumlandırma fikirleri önemli. Biden yönetiminin ABD’nin küresel sistemin başat aktörü olarak sistemin ve Washington’un gücünü göstereceği bu tip bir etkinlikte bu tartışmalara alan açmak istemediğini düşünebiliriz.”
Sputnik