Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen kabine toplantısı sona erdi.
ANAYASANIN İLK 4 MADDESİYLE İLGİLİ AÇIKLAMA
Yurt içi ve yurt dışındaki gelişmelerin ele alındığı toplantı sonrası açıklama yapan Erdoğan, şunları söyledi:
* "1 Ekim Salı günü TBMM'de 28'inci dönem 3'üncü yasama yılının açılışını yaptık. Meclis hitabımızda Türk demokrasisini darbe anayasasından bir an önce kurtararak yeni ve sivil anayasa ile buluşturma talebimizi teyit ettik.
* Tüm siyasi partilerin yeni anayasa çağrımıza yapıcı cevap vermelerini samimiyetle temenni ediyoruz. Anayasanın ilk 4 maddesiyle ilgili partimizin ve Cumhur İttifakı'nın herhangi sorununun olmadığını, ilk 4 madde üzerinden yapılan tartışmaların sürece katkısı olmadığını ifade etmek istiyorum."
NUMAN KURTULMUŞ'UN AÇIKLAMALARI TEPKİ ÇEKMİŞTİ
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un 10 Ekim'de Gazi Üniversitesi Akademik Yıl Açılış Programı'nda anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez ilk 4 maddesinden 3'üncü maddeyi hedef alan açıklaması tepki çekmişti.
Kurtulmuş, "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü" tabirinin de değişmesi gerektiğini söyleyerek, "Devletin ülkesi olmaz. Devletin milleti olmaz. Bu metin, 'Milletin devleti ve ülkelisiyle bölünmez bütünlüğü' şeklinde ifade edilmelidir. Bu seçkinci, devletçi anlayışın da yeni anayasada milletin gücü üzerine yükselen bir devlet anlayışıyla yeniden ele alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum" diye konuşmuştu.
"İSRAİL, LÜBNAN'I İŞGALLE YETİNMEYECEK"
Erdoğan, konuşmasının devamında şunları söyledi:
* "İsrail'in Gazze'de durmayacağını, gözünü bölgedeki diğer ülkelere dikeceğini her fırsatta ifade ettik. Bu ikazlarımızdan dolayı bazı dostlarımızın ve ülkemiz içindeki malum kesimlerinin haksız eleştirilerine maruz kaldık. İsrail'in BM Geçici Barış Gücü'ne saldıracak, tehdit edecek küstahlaşması konunun ciddiyetini ispata kafidir. Kendi personellerini dahi koruyamayan bir BM görüntüsü uluslararası sistem adına utanç ve kaygı vericidir.
* Güvenlik Konseyi'nin İsrail'i durdurmak için daha neyi beklediğini açıkçası biz de merak ediyoruz. İsrail tankları Barış Gücü askerlerine saldırıyor, bir kısmını yaralıyor, BMGK tüm bu haydutlukları sadece seyrediyor. Bunun için yıllardır 'dünya beşten büyüktür' diyoruz.
* Gelinen noktada şu gerçeği hepimiz görmekteyiz. Siyonist emeller peşinde koşan İsrail hükümeti, Amerika ve Avrupa'nın koşulsuz desteğini aldığı müddetçe saldırılarını durdurmayacak. Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlarımız kapalı oturumda asıl planı ifade etmişlerdir. Bugün İsrail'in gönüllü sözcülüğünü üstlenenlerin geçmişte bölücü terör örgütünün Suriye uzantısı için aynı cümleleri kurduklarını unutmadık.
"SAVUNMA VE DIŞİŞLERİ BAKANLARIMIZ KARŞIMIZDAKİ TABLOYU ÇOK NET BİÇİMDE ORTAYA KOYMUŞLARDIR"
* Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyine yönelik operasyonlarımıza en fazla tepki gösterenler yine bunlardı. FETÖ ihanet çetesine karşı mücadelemizi dinamitlemeye çalışanların aynı kesimden olması elbette şaşırtıcı değildir. Öyle bir hayal dünyasına yaşıyorlar ki hem Türkiye'nin gerçeklerinden kopuklar hem de bölgemizi ve dünyayı takip etmekten acizdirler.
* Savunma ve Dışişleri Bakanlarımız karşımızdaki tabloyu çok net biçimde ortaya koymuşlardır. Ülkenin ve milletin güvenliğine dair meseleleri polemik konusu yapanları milletimizin takdirine bırakıyorum. Biz onlara itibar etmeden gereken tüm tedbirleri alıyoruz ve alacağız. Caydırıcı gücümüz ne kadar fazla olursa ülkemizi koruma imkanının o derece artacağının farkındayız.
"LÜBNAN'DAN TAHLİYELER SÜRECEK"
* Refah Sınır Kapısı'nın İsrail güçleri tarafından işgaliyle birlikte Gazze'ye ulaştırılan yardım miktarında ciddi düşüş oldu. İsrail, Filistin mültecilerine yardım ajansını terörize ederek yardımı engellemeye çalışıyor. Kış gelmeden ihtiyaç sahibi Gazze halkına yardımlarımızı ulaştırmamızın gayretindeyiz. Lübnan'daki vatandaşlarımızın tahliyesini de gerçekleştiriyoruz. İhtiyaç ve talep olması halinde tahliye operasyonlarımız sürecektir. Böylesi insani meselede dahi ırkçı atak geçiren, yalan ve iftiralarla tahliye operasyonumuza kara çalan gazeteci ve siyasetçi kılıklı insanlık müsvettelerini de milletimizin vicdanına havale ediyorum.
"İHA VE SİHA SATIŞLARINDA TÜRKİYE ZİRVEDE"
* Türkiye'nin artık bir markası haline dönüşen TEKNOFEST'in 9.sunu Adana'da gerçekleştirdik. TEKNOFEST Adana ülkemizin geleceğine dair umutlarımızı güçlendirmiştir. Savunma sanayinde gizli açık pek çok ambargoya rağmen nereden nereye geldiğimizi aziz milletimiz çok iyi biliyor. İHA'larda dünyanın ilk 4 ülkesi arasında yer alıyoruz. Geçen yıl bu alanda dünya genelinde satışların yüzde 65'i Türk savunma sanayi şirketleri tarafından gerçekleştirildi. Savunma ihracatımız 5.6 milyar dolar rakamını yakaladı. 2024 yılında 178 farklı ülkeye ürün ihraç ederek ciddi bir rekora imza attık. Savunma sanayimizi seferberlik ruhuyla desteklemeyi sürdüreceğiz.
"ORUÇ REİS, SOMALİ DENİZLERİNDE SİSMİK FAALİYET İCRA EDECEK"
* Dünyadaki gelişmeleri doğru okuyacak, çığır açmış teknolojilerin kuluçka dönemlerini çok iyi analiz edecek, bugünü kurtarmayı kafi görmeyerek yarınları doğru planlayacağız. 2024-2025 akademik yıl açılışında bilimsel araştırmalarda üniversitelerden beklentilerimizi vurguladık. 5 Ekim Cumartesi günü sismik araştırma gemimiz Oruç Reis'i İstanbul Boğazı'ndan Somali'ye yolcu ettik. Oruç Reis, Somali denizlerinde 3 sahada sismik faaliyet icra edecek.
"SİYASETTE DİYALOG ZEMİNİNİ GÜÇLENDİRMELİYİZ"
* Bölgemizin içinde bulunduğu kesif ve karanlık atmosferde dışarıdaki meselelerle yakından ilgilenirken evimizin içini toparlamamız yani iç cephemizi tahkim ve takviye etmemiz fevkalade önemlidir. Bunun yolu da evvelemirde siyasette diyalog zeminini güçlendirmekten geçiyor. Sınırlarımızın hemen ötesinde her gün yeni çatışma patlak verirken siyaset kurumunun eski alışkanlıklarla yoluna devam etmesi mümkün değildir. Bu noktada yapmamız gereken bellidir; Türkiye'nin umutsuzluk girdabına sürüklenmesine bekleyenlerin onların içindeki lejyonerlerin gerilimi körüklemesine müsaade etmemeliyiz.
* Türkiye'yi iç dinamikleri üzerinden köşeye kıstırarak denklem dışına atma girişimlerine rıza gösteremeyiz. Her kim siyasetten topluma yayılan yumuşama iklimini baltalamak için hamle yapıyorsa kesinlikle Türkiye'nin iyiliğini istemiyor demektir. Her kim ülkemizin güvenlik kuşağını güçlendirmeye hedefleyen çabaları sureti haktan görünerek hedef alıyorsa, acı hatıraları tekrar deşiyorsa apaçık ihanet içinde demektir. Türkiye son dönemde siyasette bir yumuşama iklimine girdi. Siyasi aktörler arasında bilhassa milli meselelerde ortak paydada buluşma arayışları artmaya başladı. Siyaset kurumunu 3 seçimin sürüklediği yüksek gerilimden çıkarma iradesi siyasi partilerle ve toplumumuzda makes buldu.
"UZATILAN ELİN SIKICA TUTULMAK YERİNE KOPARTILMAYA ÇALIŞILMASINA İZİN VERMEYİZ"
* Hüsnüniyet göstergesi olan bazı adımlar atıldı. Bu atmosferi henüz meyveye durmadan zehirlemeye dönük girişimler de yoğunlaştı. Partisi tarafından dışlanmış hatta istenmeyen adam ilan edilmiş, kimi eski siyasetçilerin ekran ekran dolaşıp, kutuplaştırıcı söylemlerle sağa sola sataşması, yumuşama atmosferini provokatif sözlerle hedef tahtasına koymasını asla iyi niyetli bilmiyoruz. Girdiği her seçimi kaybeden son olarak partideki seçim yarışını kaybederek rekor kıran zatın, Türkiye'yi birlikte yönetmeye talip olduğu eski ortaklarıyla ilgili hakaretamiz ifadelere cevap vermeyi zul addediyoruz. Terörle ve şiddetle arasına mesafe koyması beklenenlerin tam tersine terör diline sarılması samimiyetsizliğin işaretidir.
* Bölgemizin tamamında Türk, Türkmen, Arap, Kürt demeden herkesi kucaklayan bir kardeşlik ekseni kurmaya çalışıyoruz. Birileri hemen bu kardeşlik eksenini sabote edecek hal ve hareketlere girişiyor. Uzatılan elin sıkıca tutulmak yerine kopartılmaya çalışılmasına izin vermeyiz. Buna kayıtsız da kalmayız. Bölgemizde bunca ateş varken, her geçen gün ülkemize yaklaşırken herkes aklını başına almalıdır. Yumuşama iklimi ülkemiz ve milletimizin güvenliğinden taviz vereceğimiz provokasyonlara göz yumacağımız anlamına asla gelmiyor. Her türlü tehdidi bertaraf etme irademiz tamdır. Milletimizin hafızasında yer edinmiş kötü sahnelerin tekrar yaşanmasına müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz.
"CEZASIZLIK ALGISI MUTLAKA GİDERİLECEK"
* Gündemdeki diğer konuları da etraflıca değerlendirdik. Milletimizde serzenişlere sebep olan cezasızlık algısının ortadan kaldırılması için gereken kanuni düzenlemeleri mutlaka hayata geçireceğiz. Bununla ilgili genel çerçeveyi zaten çizmiştik. Bugün kabine üyelerimize gerekli talimatları verdik. İlgili bakanlarımız, cumhur ittifakındaki ortaklarımızla beraber çalışarak hukuki adımların atılmasını sağlayacak. Aile Bakanlığımız bağımlılık, dijital bağımlılık, intihar, çocuk istismarı için sosyal risk haritaları oluşturacak.
* Aile rehberi sistemiyle çok erken safhada müdahale etme imkanı bulacağız. Özellikle suçun önlenmesine yönelik çalışmalara daha fazla ağırlık vereceğiz. Devletin görevi vatandaşın sağlıklı güvenilir gıdaya erişimini temin etmektir. Tarım Bakanlığımızın yaptığı denetimlerin gayesi budur. Gıda Kontrol ekiplerimiz 990 bin denetim yapmıştır. Bu denetimleri arttırarak devam ettirecek, vatandaşımızın sağlığının tehlikeye atılmasına asla göz yummayacağız. Her türlü sıkıntılı durumu adil, hızlı ve şeffaf şekilde kamuoyumuzun bilgisine sunacağız."